• Sonuç bulunamadı

Klasik Türk Edebiyatında Müraca'a Şiirler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Klasik Türk Edebiyatında Müraca'a Şiirler"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ilmi Araştırmalar 14, lstanbul2002

KLASiK TÜRK EDEBİY ATlNDA MÜRACA' A ŞİİRLER

Lütfı ALlCI"

Didtinı c{ııı ıııulkıne biı �eh gerekdur kım ola �ultfın D id ı dil tahtına hükıııı olur�a �clır� <ir olsun

Karaman 1 ı Av ni Müraca'a Poeım in Turkish Classical Literaturc

Müracil 'a poem, the first example of whıch ıs see n ın Dıvanü Lügatı 't-Türk, has contınued until preseni day by being used traditionally ın Turkısh Classıcal and Fo lk Poetry in Anatolia. The most essentıal characteristıc of Müradi 'a poem ıs that it is composed in plain language and ın dıalogue. In these poems coınposed ın narratıon style, the understand ıng of beauty and love ıs expressed wıth the type of !over that dıvan poets esteem vıa ımıtual comersatıon betweeıı two people who love each other.

Keywords : Turkısh Classıca\ Lıterature, müracii 'a poem, dıaloguc. I· o lk Poetry Arapça bir kelime olan müraca'a, edebi bır terını olarak lügatkrde: ::-.özü döndürerek söylemekı ve sorulu cevaplı, karşılıklı konuşma biçiminde ) anlıııış şiir2 olarak tarif edilmektedir. Klasik Türk şiirinele karşılıklı söyleşıne tarnııda yazılan şiiriere "'ınüraca'a şiir" denilmektedir. Ayrıca aynı ınanaya gelecek şckıldc ınuhavereli şiir, müşa·are ve münazara terimiert de kullanılmıştır. Halk �iıriııcle aynı tarzda yazılan şiiriere de ''dedim-dedili şiir" denilmektedir. ller iki ::-.ahada ortak olarak kullanılan münlca'a şiirler biçim ve muhteva açısından da benzerlik gösterir. Bu şiirlerde, dedim-dedi ifadeleri çoğunlukla bir düzene bağlı olarak yer alırken, bazen de şiirlerin herhangi bir yerinde bulunabilir. Müraca·a şiiriere klasik Türk şiirinin bütün nazım şekillerinde rastlanmakla birlikte, bu biçim ekseriyetle gazel, tuyuğ ve ruhailerde karşımıza çıkmaktadır.

• Yard Doç. Dr, Siıtçlı Imam Unıver>ıtesı feıı-Edcbıyat Fakuıtcsı ı Mevıüt Sarı. Arapça -Turkçe Lılgat. Bahar Ya). Istanhuı ı982

(2)

2 LÜTFi ALlCI

---Genellikle aşık ile maşukun karşılıklı konuşmalarından oluşan bu şi­ irlerde. aşık sorar. maşuk da cevap verir. Bu diyaloglarda sevgili fiziki gü-zellikleri cihetiyle mübalağalı bir şekilde methedilir. Ardından aşık, vuslat arzusunu dile getirirse de naz ve istiğna sahibi sevgili tarafından küçümse-nip, hor ve hakir görülür.

Müriica'a şiirin Türk edebiyatındaki ilk örneği Kaşgarlı Mahmud'un Divfmü Lügati't- Türk'ünde, her dörtlüğün ilk mısraında aydım (dedim), aydı (dedi) şeklinde bulunmaktadır.

Aydum anğar sevük Bıznı tabane elük

Keçtinğ yazı kerik Kırlar edhiz bedhük

Dedim : Bizim tarafa yüksek, büyilk, geniş kırları geçerek nasıl geldin? Aydı seninğ udhu

Eıngek teliın ıdhu Yuınşar katığ ödhü Könğlüın sanğa yükrük

Dedi : Senin tarafında çok emek, zahmet vardı; katı dağlar yumuşadı, gön/um sana doğru koşuyor.3 Anadolu salıasında ise ilk örneğini Yunus Emre'de gördüğümüz bu biçimin daha sonraki dönemlerde gerek halk edebiyatında, gerekse klasik Türk edebiyatında ortak olarak devam ettirildiği görülmektedir.

Yine sordum çiçeğe gül sizün nenüz olur Çiçek eydür iy derviş gül Muhammed teridüı4

Halk edebiyatında dedim-dedi adıyla anılan bu tür, daha çok koşma ve semai şeklinde söylenmiştir. Adının Türkçe olmasının yanı sıra sade bir dille saz eşliğinde söylenmesinden dolayı daha ziyade bir halk edebiyatı nazmı olarak tanınmıştır. Halk şiirinde Aşık Ömer, Gevherl, Ercişli Emrah, Kul Nesiml, Aşık Hasan, Erzurumltı Emrah ve Bayburtltı Zilınl vasıtasıyla sürdürülen bu gelenek; Ruhsati, Ferrahl, Aşık Pervanl ve Arapgirli Felımi Gür ile de günümüze kadar canlılığını korumuştur'. Bu ttirün en güzel örneklerini bir nazire anlayışı içerisinde Kul Nesiml, Temeşvarlı Aşık Hasan ve Erzuruınlu Emralı vermiştir.

Uykudan uyanmış şahin bakışlım Dedim sarhoş musun söyledi yok yok Ak elierin elvanelvan kınalım Dedim bayram ınıdır söyledi yok yoR'

3 Besını Atalay, Dmtllll Lilgatt 't Turk Terciltttest, C I, TDK Yay , Ankara I 992, s. 94, I 1 O 4 Faruk Kadrı Tıınurtaş. !'um ts Emre !Jn·ant, Tercuman I 00 l Temel Eser I. Istanbul I 972. ~ 173 5 Mehmet Yardımcı. Başlangtcmdan Gunumu:::e Ila/k Şun, Aştk Şuri, TeU!' !;>'urt, Urun Yay,

Ankara I 998, s. 177- I 82

(3)

KLASiK TÜRK EDEBiYATlNDA MÜRACA'A ŞİİRLER Dedım selvı nedır dedı boyurudur

Dedım bu güzellik dedı soyurudur Dedim bu cılveler dedı huyuındur

Dedim koçuşalım dedi ki yok yok7 Dedım Erzurum nen dedı ilımdir Dedım gider misın dedı yolurudur Dedim Emrah nendır dedı kulumdur Dedim satar m ıs ın söyledi yok yok8

3

Anadolu sahasında halk şiiri örneklerinin elimize ulaşmadığı XIV ve XV. asırlarda bu geleneğin klasik Türk şiirinde sürdürüldüğü ve oldukça yaygın bir şekilde kullanıldığı görülmektedir. Klasik Türk edebiyatının kuruluş asrı olan XIV. asrın önde gelen şairlerinden Kadı Burhaneddin, Alımedi ve Nesiıni bu türün ilk örneklerını vermişlerdir.

Kadı Burhaneddin, kılıç ve kalemi çok iyi kullanmış bir hükümdar şairdir. Anadolu'da yaşamış olmasına rağmen dil hususiyetleri sebebiyle Azeri Türkçesi şairleri arasında sayılınaktadır.Tuyuğları. lirik aşk şiirleri ve bunlarda sevgiliyi tavsıfıyle tanınan şair, bu yönleriyle kendisinden sonraki şairler üzerinde etkili olmuştur. Anadolu sahasında müraca'a şiirin ilk örneklerini de Kadı Burhaneddin vermiştir. Divanında bu tarzda yazılmış birçok şiiri ve beyti bulunmaktadır. Örnek olarak aldığımız ruballerinde şair, müraca'a şiirin genel yapısı ve muhtevasına uygun olarak; önce sevgilısının güzelliklerini dile getırir ve onu metheder. Daha sonra sevgilisine halini ve arzusunu arz eden şair, ona yolunda canını vermeyı teklif ederse de istiğna ile karşılanır.

Dı dı ki nıçın gözünı ptir-nem göıiirem

Ya gönülünü ben n işe pür-gam görürem

Dıdtim sanema onun ıçün kı lebünı

Dayını göremezem veli dem dem görürem'> Dedim ki lebin dedi ne şirin söyler

Dedım kı belın dedi ne narin söyler Dedim ki canım cümle fedadırsaçına

Dedi ki bu miskin hele varın söyler'0

Alımedi Anadolu sahasında klasik Türk şiirinin kurucu şairlerinden birisi olarak kabul edilir. Yıldırım Bayezid'in Timurlenk'e yenilmesinin ardından ister istemez, Timurlenk'in yanında kalmıştır. Şiiri ve sahip olduğu ilmi seviyesiyle Timurlenk'in de iltifatlarına mazhar olan şair ile Timurlenk arasında şöyle bir hikaye geçtiği rivayet olunur : "Timurlenk bir harnanıda yanında bulunan güzelleri birer birer Alımedi 'nin önünden geçirerek :

7 A e, s 309. 8 Ay

9 Alı Alpaslan, Kadı Burlıaneddtn D/V(/11zndan Seçme/er, KB Yay, Ankara 1977, s 291 1 O Vasfı M ahır Kocaturk, Dtvan S tm /lntolops1. Edebıyat Yayınevı. J\ııkara 1963. s 17

(4)

LUTFİ ALlCI

-!ıto/la. sen gitzelden anlarsm, şwılara bir değer biç, der. Ahmedide kimisi şu kudar o/tm delJ;er. kimisi hu kadar inci değer, diye değer hiçince, Timur ·

- Bre Ahmedf. bana da bir değer biç, benim değerim nedir'! diye so-rar 1lhmedi de şu cerah1 verir:

-Sen seksen akça edersin. Bunun üzerine, Timur:

- Nasıl olur? Yalmz benim belimdeki peştamalın değeri seksen akç(f(/ir, deyip itiraz edince. Alımedi ·

- Benim de de{~er biçtiğim odur; yoksa sen iki metelik etmezsin cevabmt verir. Anwk. hıikumdar hu nukteli suze klZinaz, aksine. Ahmedi );e ilt(latta bulunur. "11

Hikayede ifade edildiği gibi Ahnıedl, güzelden anlayan bir ~airdir. Hangi güzellikterin güzeli ifade ettiğini ve bunların hangi kelimelerle tavsif edileceğini çok ı yı b ilmektedır12• Şair, sevgilisiyle karşılıklı konuşma havası içinde yazdığı ınüraca'a gazelinde de aynı özelliğiyle karşımıza çıkar.

Dedim şe ha nedir dudagın dedi la' 1-i na b Dedim nedir dişin dedi kim lü'lü-yü hoş-ab Dedım tenin nedir dedi kim malıtab-ı bedr Dedim yüzün nedir dedi kim şe m '-i afta b Dedim eyıt ki gamzen ü zülfıln ne iştedir Dedi bu canlar alır ü ol din eder harab Dedim ki çare n' ola kı erem vısalıne Dedi ki varlıgını gider k'oldürür hicab Dedım ki tirkatınde nıce yanam inleyem Dedi kı sfız u nafesiz olmaz ney ü rebfıb Uyumazım gözüm ki hayalin göre dedim Dedı hayaldir ana kim aşık ola hab Agzın ne noktadır dedim eydür ki Ahmed'i Candan sual eyleyene teng olur cevab13

Azeri Türkçesi şairlerinden olan Neslnıl, klasik anlayışla yazdığı tasavvufi şiirleri ve tuyuğları ile tanınmı~tır. Şiirlerinde kullandığı güzel Türkçe ıle günü-müze h.adar tesirini sürdüren Nesiıni'nin müraca'a tarzında yazdığı bir tuyuğu şöyledir :

Dedim zülflin kemendi perçem oldı Dedim canım anunçün dirhem oldı Dedım küyun itiyim ey kamer-ruh Dedi bu dahı ya'n'i Adem oldı14

ll Nihad Sam ı Banarlı. Resimli Turk edeb1yatı Tanlı1, C 1. MEB. Yay., Istanbul 1971. s. 387 12Ae,s.389

13 VastiMahır Kocatlırk, age, s. 23-24.

(5)

KLASIK TlJRK EDEBIYATlNDA MÜRACA 'A ŞİİRLER 5

Müraca'a şiire XV. asır ~airlcrinin de oldukça t~ızla rağbct ettikleri

görülmcktedır. Asrın kudretli :;.airlerınden. Şeyhi. Ahmed Pa~a. Ncdti. Mılıri.

Mesihi, Gamml, Cem Sultan ve Karamaıılı Ayni'de bu türlin en gü/el örneklerini bulmak mümkündür. Bu şairler içerisinde en fazla müraca · a şi ir ) <uan lar: Şeyh i, Cem Sultan ve Karaman lı A) ni' dir.

"Siir güzelinin arkasmdan ko/me Acem lihasuu Çikararak Tw·ki yeni hi/'af g(vdiren "15 Şeyh!. klasik Türk edebiyatının özelliklerini aşağı yukarı bütün

çizgileriyle gösteren ilk sanatkarlarındandır. Klasik Türk şiirinin kurucularından sayılan Şeyhl'nin şöhreti ve tesiri sonraki asırlarda da devam ettiğinden e~kiler.

ona "pişterln-i şuara-yı Rfım" dem işlerdir~<' Şeyh! Divan ı'nda iki tane müraca · a gazel bulunmaktadır.

Dedim bu can ınıdır ya beden dedi ik'si de Dedim kı gül müdüryasemen dedi ık'si de Dedım boyun nıhfıl-i sanevber mıdir yfıhud Bağ-ı lremde serv-ı çemen dedı ik'sı de Dedim saçın sevadı YÜ zülfiin giribieri Aııber midir ya müşk-ı Hoten dedı ık'sı de Dedım lebın ki ab-ı hayat hacil kılar Mercan mı ya akik-ı Yemen dedı ik'sı de Dedim sadef ın i dir şol ağız yahu dişierin Dürri mıdır ya dürr-i Aden dedı ık'sı de Dedim erişse bir gece Şeyhi visaline Şükrane can gerek mi ya ten dedi ik'si de17

Cem Sultan gerek bütün şiir olarak gerekse şiirleri içinde beyıtler halinde mi.iraca'a tarzı söyleyişe çok rağbet etmiştir. O kadar ki, Cem Sultan'ın şiirlerinde

mi.iraca'a tarzı söyleyişin bir üslfıp özelliği olduğunu söylemek mümkündür. O. bu haliyle çevresindeki şairlere de tesir etmiştir. Şair, karşısında nikabını kaldırma

lütfunda bulunan güzelin fiziki portresini kelimelerle çizerken aynı zamanda leff ü

neşr sanatının da en güzel örneklerini verir.

Dün saldı bana karşu nikab ol büt-i meh-rü Aheste su'al itdüm ez'fın dil-ber-i hoş-bu

Dıdüm bu ne gözdür bu ne yüzdür bu ne kaşdur Dıdi biri mü'min biri kfıfir bın cadü

Didüm bu ne kaddür bu ne haldür bu ne hatdur Dıdi biri ar'ar bıri anber bin hındü

Didüm bu ne bendür bu ne dıldür bu ne saçdur Didı bıri bülbül bın tlilfiil bırı gisü

Dıdüm bu ne naz u ne ıtiib u ne ceffıdur

15 Hasibe Mazıoğlu, 'Türk Edebiyatı, Eski Maddesi" Tıirk Ansık/opedt.\'1, C. 32, Ankara 1983, s. 102.

1 6 Mustafa Isen. Cemal Kurnaz. Şeyh i Dıvanı. Akçağ Yay . 1990. s. 1 7. 17 A.e, s 246.

(6)

6

Didi biri naz u biri ışk u birisi hO

Didüm kanı aklum kanı gönlüm kanı canum Dıdı biri pirıhfm biri hayran bın baglu Didüm ki Cem'ün halinedür çeşmün elinden Didi ne sorarsın nicedür ah-ıla sayru18

LÜTFI ALlCI

Cem Sultan'ın iislCıbuyla etkili olduğu şairlerden biri hocası, sadık dostu ve nedimi Karamanlı Ayni'dir. Ayni, müraca'a tarzı söyleyişe rağbetinin yanı sıra, ıniiracii'a tarzı değişik kullanımıyla da dikkat çekınektedir. Bilinen klasik

kulla-nıının dışında bir gazeli "dedim", hemen sonraki gazeli de ''dedi'' şeklinde tertıp etmiş. hatta kaside içinde bile miiraca'a söyleyişe yer vermiştir.19 Bu tarz

söyleyi-şin Ayni'nin iislCıbunda dikkat çekici bir yere sahip olduğu görülmektedir. Didüm niçün nigah eyler bana ol çeşm-i siyah egri

Didı adet durur olur güzellerde nigah egri

Didüm iy saf-şiken billah niçün kesdün ser-i zülfiin Didi şeh paydar olmaz kaçan olsa sipah egri Didüm iy kameti togrı yüzün üzre saçun egri Didi ben itmedüm anı kaşum itdi dü-tfıh egri Didüm iy yüzi hurşldüın külahun egri geymişsin Didi bu ilde meh-rOlar geyerler şeb külah egri Didüm Ayni kıyam üzre rükO' itmiş namaz eyler Didi çün kaddüm ü hattum olur geh togrı geh egrr0

"Aş1k Çelebi, Priştineli Mesih/ 'den söz ederken; " Divan şiirinin temelini atan Ahmed Paşa 'cbr. Ilk temeltaşi Necati: ikincisiyse Mesihi 'dir "21 diyerek bu üç şairin divan şiirinin gelişimindeki yerlerini belirtir. Bu üç şair de geleneğe

uyarak mi.iraca'a tarzı söyleyişi şiirlerinde kullanmışlardır.

Kays, Leyla'nın aşkından MecnCın olup çöllere düşünce zamanın hükiimdarı, Leyla'nın giizelliğini merak edip huzuruna getirtir. Hükümdar,

Leyla'nın bir insanı deli divane edecek giizellikte olmadığını söyler. Bunun

üzerıne Leyla gülümseyerek, hükümdara:- Ne yapayım sen MecnCın değilsin, der. "Klasik Türk şiirine tesir, cazibe ve incelik kazandıran "22 Ahmed Paşa , efsanevi aşk karamanları Leyla ile MecnCın'a ait bu hikayeyi diyalog havası içinde bir gazelinde şöyle dile getirir :

Dedi görüp Leyliyi bir müdde'i Bu hod inen çapükü mevzOn değil Leyli gülüp sözüne anun dedi

Ben ne diyem buna ki Mecm1n değil23

18 Halı! Ersoylu, age., s 221

19 Ahmet M ermer, Karamanit .l_vni re Diı·ôm. Akçağ Yay. Ankara 1997. s. 138, 679-681. 20 A e, s 457

21 Mıne Mengı, :lfesihi Divôm, Ankara 1995, s 6

(7)

7 KLASIK TÜRK EDEBiYATlNDA MÜRACA'A ŞlİRLER

---~---Birincisi Ahmed Paşa'ya, ikincisi de Cem Sultan'a ait aşağıdaki beyitler iki muasır şairin üslfıp olarak birbirinden etkilendiklerini göstermektedir. Ayrıca her iki beyit, klasik Türk şiirinde aşık ile maşuk ilişkisini günlük konuşma havası ıçinde vermesi bakımından dikkat çekicidir.

Dedim ey dilber demişsin Ahmede cevr etmeyem Dedi yok bıllahi yok vallahı yok tallahı yok2~ Dı düm iy dıl-ber d imişsin kim Cem' i öldürmeyem Didı yok vallahı yok billah ü tallahü'l-azim25

Necati Bey müraca'a tarzda bır gazel yazdığı gibi şiirlerinde müraca'a be-yitlere de sık sık yer vermiştir. Yalnız Necati, gazelini diğerlerinin aksine dediler-dedim şeklinde tertip etmiştir. Şairin bir mecliste dostlarıyla yaptığı sohbeti yansı­ tan gazeli şöyledir :

Dıdıler dost sana yar ola dıdüm dahı yeg Münis ü hemdem ü dıldar ola dıdüm dahı yeg Güli gi.ilzarı nidersin ruh-ı cananı gözet Cennet olmaz ise didar ola dıdüm dahi yeg Didiler ışk eri birnar ola didüın dahi hoş

D idiler derd ile mlçar ola dıdüm dahı yeg Didiler vakt ola agyar aradan götürüle Ol semen-ber gül-ı bl-hiir ola dıdüm dahı yeg

Dıdiler ol yi.izı gül-zar Necati galib

Gül-i cennet kadarı var ola dıdi.iın dahi yeiı,

Asrın önde gelen alimlerinden Ali Fenari, aynı zamanda Gammi mahlasıyla şiirler de yazmıştır. Alim şairin bir müraca'a müsemmeninin iki bendi şöyledir:

23 A.e., s. 205.

24 A e, s 300

Dün görüp dıl-beri n'olsun bre gaddar dedüm Gelmedin yanıma gittin hani ikrar dedim Ne revadır takınasın güli.i her har dedim Edesin can u cihandan benı bizar dedım

Bülbülün zarın işitey yüzü gü~zar dedım

Ahd i.i peymanını gel eyleme ınkar dedım

Meded Allahı seversen ıneded ey yar dedim Ya'de-i vasla hilafeyleme zınhar dedim Kahredi.ip döndü bana hışm ile ol yar dedi Beni gerçek mı seversin a riyakar dedı

Hane-i kalbine seyr olmasın efkar dedi Geleyim hanene bir şeb yetişir zar dedi

Sunayını agzına hoş la' ~i şeker-biir dedı

Deheninden bu haber çıkınaya zinhar dedi

25 Halı! Ersoylu, age, s I 96

(8)

---- - - · · · - - - -- - -

-1\-klkd Ali<llıı scver~eıı ıneded ev var dcuıııı Va \ic-ı vas la lı ıl <if eyleme zınha;- Zıedıın27

LÜTFI ALlCI

1\ ksi h i ise nüin'ica · a tarzı söy lcyişe şi irierinele sadece bey it olarak yer 'erıııı-;.tır

Dıdliııı yunıııe karşu bakayın ını ne dersin Ciiıldı dıdı ııü...: cyleyürck öyle mı bak hak 2x Bıı dna dıdüm büsenı bıı vırme ıkı vır

Dıdı yi.irı vy haste bılürsi.in bıre bırdür2''

X VI. asırcia da nüiraca · a şi i re şairleri n rağbetinin artarak devam ettiği gönilıııektcdir. Asrın önde gelen şairh:rinin hemen hepsinele gerek bütün şiir

olarak gerebe şiirleri içinde beyitler halinde bu tarz söy leyişin güzel örneklerini bulmak mümkündür. Fuzfıli. ibn-ı KemaL All, Muhıbbi, Rumelılı Za'ifi \c Seı.?ımi

çeşitli nazım ;.ekillcriy le bütün halinde müraca'a şiirler yazarlarken Baki. Zati. Hayali. Yahya Bey. Cinüni. Fevri, Seliki ve Nev'i gibi şairler de şiirlerinde beyit olarak müraca'a şiire yer vermişlerdir.

Asrın söz üstadı Fuzüli. müraca'a tarzında bir müseddes ile bir rubai

yanıııştır. Şairin mensur bir eser olan Şikayet-name'sinde bile bu tür söyleyişlere

yer vermesı dıkkat çekıcıdır.

Du n saye ~aldı başıma bir serv-ı ser-bülend Kım kaddı dıl-rübii idi reftiirı dil-pesenel Güftarc geldı na-geh açıp Iii' l-i ıılış-hand Bır pıste gördüm anda döker rize rize kand Sordum meger bu dürc-i elehendır dedim dedi Yok yok devii-yı derd-i nihiinııı durur senin lgnıı~ hiliilı üstüne tar-ı küliihıııı

('ok dıl-şikesteııin göge yetirıııiş ah ını 7ıilfüıı dagıtdı gizledi ebr içre malıını Göıdunı yüzlinde halka-ı zülf-i siyahını Ol piı;-ı tübı çok ne resendir dedim dedi Devı-ı rııhunıda rışte-i canın durur senin10 Dedım lebıne lü'l-i Bedalışandır bu Guldü dcui ey fakır bühtandır bu Bir daşa ne reng ile kılarsan nisbet ~irln ü şd,er-fe~an u handandır bu11

Y:l\uL Sultan Seliın'iıı iltifatlarımı mazhar olan XVI. asrın alim şairi lbn-ı Kcıııül de ın ur[ıca · a bir gazel yazmıştır.

27 Faık R~~aL J:,f<if_ (lv! ~~ımetıııı Kutlu) T.:rcuınan 1001 Temel Eser. Istanbul Tarılısız. s 81 28 MıııcMeııgı_ıtgc,s I'J7

1') A e , , 1 (ı(ı

30 Kcıı.ııı A.kvu; Hi_ f·ll::ıili /)mini. /\kı,:ağ Yay. Ankara 1990, s 2X6

(9)

KLASIK TÜRK EDEBIYATlNDA MURACA'A ŞIIRLER

'

-Dıdı dıl-ber şem' gibi yana söylersin bana Çün dilucından yanarsın ya ne ~öyler~in bana Yüz vıri.ip agyara gi.istah eyledün dıdı.im dıdı Bılmeyüp sözün ne güstahaııe söylersın bana Leblerıne canı-ı vaslından beni ıııest it didüın Hışın idüp çeşmi didi ıııestilne ~öylersin bana Zülfünefsun-ıla gökden ayı ındurnıiş didünı Uyhuya varup dıdı efsane soyleısın bana Söylesen şahane var dıdüın didılıışnı eyleyüp Bir gedasın sen niçinşahane söylersın bana32

l)

Kanuni Sultan Süleyman siyasi hayatındaki başarısı yanıııda sanat alanmda da temayüzetmiş bir padişahtır33. Osmanlı pad i şahları arasmda en çok ~i ir yazan Muhibbl, zamanmdaki yaklaşıma uygun olarak müraca'a tarzı SÖ) leyi~e şi irierinde sık sık yer ve rm iştir.

Didüm aşkıııa düşdüm pür ııiyazum Didi başdan başa ben dahi nazunı Didüm gönlümü gel yıkma hablbünı Didi sandın beni ben dil-nüvazum Didüm dil ınürgini benden ayırdın Didi bilmez misin kim şahbazum Didüm bi\la mıdur kaddün ya tCıba Dıdı andan yüce ben ser-tiraZLim Didüm MahmCıdun olmuşdur Mulıibbl

Dıdı hüsn ıle ben dahı Ayazum'-ı

Atı, XVI. asrın çok yönlü ve en velüt sanatkiirlarındandır. Man;uııı \e mensur yetmiş dolayında eseri olan

All.

daha ziyade Künhü'I-Aiıbar ve Mentıh.ıb-ı Hünerveriin adlı biyografık eserleriyle tanmır. Aynı zamanda dört divan :-.ahibi olan şairin aşağıdaki müraca'a gazeli muhteva açısından dikkat çekicidir.

Mecnfın'u rüyasında gören şair, rüyasını Mecnün ile h.onuşına havası içinde ~Ö) Ic anlatır:

Düşümde Kaysa sordum aşk-ı Leyla ile ahvalın Dedi haşr olmayınca sorına ben dlvanenin halin Dedım hiç deyı-i baklde vefa süreıleri var mı Dedi ınahvetdi vuslat aşık u ıııaşük ahvalin Dedim seylab-ı eşkinden halas oldun ımı ukbada Biraz agladı feryfıd etdi andı tab-ı ıneyyfılin Dedim ten hfıkıdanı aleın-i erviiha benzer mı Dedi alırdık ol devrin hüına-yı farigü'l-balın Dedim ebdal içinde şimdilik senden bedel kim var

32 Mustafa Dcmırcl, 1/m-1 Kcmlll /)i\'(111 Tenkilli Mctuı. l'akulh:kr ivlathaa>ı. ı,tanhul \'i'i(ı ' 111 33 Yahıt Çabuk, /)iı·lin-ı ,\fulubhi (1\anwıf Sultan Suleı·nwn'll! .)ur/<.'r/1 ll. ·ıcrcuıııan 11!11\ lcııll·l

ha. htanhul 1 'iXO. s 29

(10)

lO LÜTFI ALlCI

Dedi Allde gördüm ben ınelamet peykerin şalin15

Mecnun'u rüyasında gören şairlerden biri de All'nin muasırı Cinanl'dir.

Rüyasında aşk derdinden kurtulmak için bir çare soran şaire, Mecnün aşka

müptela olanın iki alem bir yana da olsa ondan kurtulamayacağını söyler. Düşümde dün gice MecnGnı gördüm valih ü şeydil

Didüm bir çare var ını derd-i ışkun terkine aya Kelamuın itdi gGş-ı hGş ilenagah çün ısga Didi bir ah idüp ey aşık-ı şGrlde vü rüsva

Halasolmak ne mümkm bır gönül kım mi.ibtela olsa

Alınmaz ışk elinden iki alem bir yana olsa1fı

Şiirinde rüya motifini kullanan şairlerden diğer biri de Fevrl'dir. Mecnüıı'u rüyasında gören şair, aralarında geçen konuşmayı ve Mecnün 'un aş ıkiara yaptığı duayı bir müseddesinde şöyle dile getirir:

Viikı'aında bir gice gördüm ki Kays-ı pak-baz Topraga sürmüş yüzin izhar ider sGz u güdaz Dedim ey aşık nedür ınaksGdun ey le keşf:i raz Aglayıp sGz ile didi eyleyüp Hakkaniyaz lsterin Hak haste-dil uşşiika cananın vire

Umarın derdin viren Allah derınanın vire17

Asrın şiir üstatlarının gölgesinde kaldıklarından fazla tanınmayan Rumelili Za 'ifi b ır g aze!, S elfuni d e b ır terei-i ben d yazın ı ştır. Rumeli li Za'lfi'nin gazeli

şöyledir:

Ol güzel şeh bir kulum var aşık u şeydil d idi Leşker-i ışkuın la kıldum aklını yagma d idi lşk bazarında teşhir itmek içi.in aşıkı Geydürüp sevb-i nıelamet ıderem ri.isva dıdi Yar ile kavl eyleınişdük sohbet-ı has ıtmege La! ola !ala kı men' ıdüp bızi Iii la dıdı Yirde gökde olmaya iihum gibi ateş didiım Olmaya ışkum heviisı gibi bir deryil d idi Iy Za'lfi benüın ile geçen ahvali.in senlin

Kıssa-i Yusuf durur ya V am ık u Azra didr18

Terci-i bend, edebiyatımızda genellikle devirden, felekten şildyet, mersiye ve methiye konularının yazıldığı bir nazım şeklidir. Selami, bilinen bu konuların dışında kendisine aşkı konu almıştır. Şair, iki ayrı vasıta beyit kullandığı on

bent-lık münlca'a terci-i bendinin ilk bendini aşığın ağzından "dedim", ikinci bendini de maşukun ağzından "dedi" şeklinde tertip etmiştir. Aşık ile ınaşuk arasında

ge-35 Vasfı M ahır Kocatürk, age. s. 165 - 166.

36 Cı han Okuyucu, Cımini Hayôt1 Eser/en Divônının Tenkıdlı Metnı, TDK, Ankara 1994, s 285 37 Vasfı Mahır Kocatürk, age., s 106.

38 Karnı! Akarsu, Rumeli/i Za 'ijl Hayatı, Sanatt, Eserfen ve Divômndan Sr?çmeler, MEB Yay, l~anbul 1993,s.276

(11)

KLASIK TÜRK EDEBIYATlNDA MÜRACA'A ŞIIRLER ll

---çen on beııtlik uzun söyleşide, divan şiirinde hakim olan aşk anlayışını çeşitli bo-yutlarıyla görmek mümkündür. Bu uzun şiirde aşık, hicran, tirkat ve intizardan şikayet ederek vuslat için sevgilisine niyazda bulunur.Yoluna canını vermek iste-diği sevgili ise ona, insanı aşka giriftar edenin Allah olduğunu, dünya mülkünde belasız bala ulaşılanıayacağını, ancak ihlas sahibi olanların sultan tarafından kabul göreceğini ve nihayet sabrederse derdine derman bulunacağını söyler.

Yeter ettın bem bülbül gıbı nalfm dedım

Ederim şam ü seher nale VÜ efgan dedim Kan döker yaş yerine dlde-ı gıryan dedım

Meskenim oldu benim kuş0-ı hıcran dedım

Elem-i firkatıne yok mudur oran dedım Vade-ı vaslma dil bulmadı payandedım Kılcakaldı ki çıka hasret ile ciin dedim N içe bır eyliyeyim aşkını pınhan dedim

Yakdı yandırdı beni ateş-i hicran dedını

Bendene eylenazar ey şeh-ı hüban dedım

Çekmege derd Li ganıın kalınadı derman dedim Yürli çok söyleme ey ebleh ü nadan dedı

Ateş-ı aşkıma var şevk ıle düş yan dcdı

Çıkmasın canın igen bir pare katlan dedi

Terk-ı can eden olur vasıl-ı canandedi Aşıkım deme olup bl-ser

u

saman dedı Eyleme kendöztine yok yere bühtan dedı

Sonra olma dedığin söze peşlınan dedi

Kım bıle oldun ise mest ya hayran dedı

Ehl-i aşka bir olur müşkil li asan dedi

Aklını der başına eyleme yalan dedi

Bende-ı muhlıs olur mukbıl-ı sultan dedı

Sabredersen bulunur derdıne derman dedı 39

Asrın ses üstadı Baki, Zati, Hayali, Taşlıcalı Yahya Bey, Seliki ve Muhibbi şiirlerinde nıüriica'a beyitlere yer veririerken aynı asrın ikinci yarısında yaşayan alim şair Nev'i ise müraca·a tarzda birkaç beyit yazmıştır. Bu durum aynı zamanda XVI. asrın son larından itibaren m üriica' a şi i re i lgi n in azalmaya başladığını göstermektedir.

Dehenün var ise bır büse kıl ikrar didüın

Naz ıle yok dıdi ol gonca-ı handan gülerekw Yoluna canarevan etsem gerek canım dedim Yüzüme bin hışıın ile bakdı dedi canın mı val1

Bır tabibe halımı arz eyledim ben mübtela

Nabzıma el urdu bakdı yüzümededi bana

3'> L,kcnder Pala. /Jtwuı Ş11rt .lntolo;m. AJ..çağ Yay. Ankara 1995. s 187-190 40 Sebah.ıttın Kuçuk, /3ô/,i f)jı·,int,TDK Yay, Ankaıa 1994. s 269

(12)

12

Derd-i aşk ancak buna dıldardan olur deva Ben dedim derınan yogimış kim kaçan varıp ana Söylemek kastettıgımce yare derd-ı hasretım

Aglamak tutar bem güftara kalmaz kudretım42 Didüın akl ile sabruın gıtdibenden sana var o ldı

Dıdı dlvanesın sen ehl~ ışkun aklı yar olı;ıai1

LUTFİ ALlCI

XVII. asırdan itibaren münlca'a şiire rağbetin daha önceki dönemlere göre giderek azaldığı görülmektedir. Bu tarza dönemin şiir üstatları Nefl. Ncşati. Naili hiç iltifat etmezlerken, Şeyhi.ilislam Yahya, Nabi, Sabit, Haleti ve Riyazl

şiirlerinde çok az da olsa beyitler halinde yer vermişlerdir. Dedım ey meh-rü ben gelleblerın öpelım

Dedı leblerımı öpmek kaçan olur öp elım44 Didüın anan mı güzel şah-ruhum zatun mı

Dıdı bın naz ile anamda güzel ben de güzel45

Haste-ı derd ü gamum bana ılac eyle dıdüm

Aşık- ı bl- dile ıyılık yaramaz dıdı o yar4r, Canuını al cana minnetdür didüın cananeye Dıdı bin naz ıle ol dem ana minnet mı var47

XVIII. asır, müraca'a şm açısından XVII. asırdan pek farldı

görünmemektedir. Yerlileşme akımının temsilcisi Nedim, bazı kaside ve gazellerinde müraca'a beyitlere yer vermekle birlikte, şairin bu tarzı kullanımı söyleyiş açısından dikkat çekici değildir. Şeyh Galibisediğer Sebk-i Hindi şairleri

gibi müraca'a söyleyişe fazla iltifat etmemiştir. Enderunlu Vasıt~ Koca Ragıb Paşa ve Haşmet için de durum pek farklı değildir. Birçok cihetten Şeyh Galib'in tesiri altında olan Esrar Dede az da olsa şiirlerinde ınüraca'a beyitlere yer ve rm iştir.

Kasr-ı Cinana azınedelim sevdigim dedim Ol hürveş dedi ne durursun aman heman48

Mestane nigah etdi dedi kim nedir aşık

İhsan dedim glışe-i daınanını öpdüm49

XVII. asırdan itibaren fazla rağbet edilmeyen müraca'a tarzı söyleyiş

azalarak da olsa klasik Türk şiirinin son dönemlerine kadar varlığını sürdürnıüştür.

42 A c., s 87

43 Mcrtol Tuluııı. M Alı Tan yerı, Nev 'i Divônı. IÜ Ed Fak Yay. Istanbul ı 977. s 337. 44 Rckın Ertcııı, .)'eylıultslônı l'alıy<i Divôm. Akçağ Yay, Ankara ı 995, s 293

45 Turgut Kaıacan, HasnaiL .1/aedd11ıSabıt Dtvan, Cumhurıyet U Yay, Sıvas ı99ı, s 470 46 !\lı i\k~ıt. .·l::nu::ade ,\/usta(a //aleti /)ivôm ll ,1/etllı (Ercıycs Uıııvcrsıtcsı Sosyal Bilınıler

Enstı-tu'u (Ya)ınıanınanıı~ Yüksek l.ısan' Tc;~ı) Ka~~rı 19'>2, s. 133

4 7 Nam ık Açıkgo...:. N md Dtvant 'nda11 Seç·meler, KB Yay , Ankara 1990, s 146 48 AbdtilbilJ...ı Golpınarlı, l':edtmiJivôm. lnkılap ve Aka Yay .. Istanbul 1972, s 92

(13)

KLASIK TÜRK EDEBiYATlNDA MÜRACA'A ŞİİRLER 13

-XIX. asır şairlerinden Adile Sultan'ın aşağıdaki gazelı son döneme aıt en gü1el

örneklerden bırıdır.

Dedim güzel gönül saydına çık.dın böyle '>t:) rana Dedı zülf-ı nıgare kayd olan gelsın bu meydana Dedım güzel benı sevda-yı zülfiin eyledi MecnCın Dedi aşk defterinde hep mukayy·ed nice divane Dedım güzel bu cilve naz ile cevlana gelmişsin Dedi sen sanma kendin aşıkım var bö) le bin dane Dedim güzel ~en in cana hayatdır gül gibi vechiıı Dedı bin ııaz ıle ateşdir ol sonra dü)er cana Dedım güzel feda-yı dn edersem acımat mısın Dedi Adi le kasdııı yarısever canı canana "'

Müraca'a şiirlerin dikkat çeken en belirgin vasfı. sade bir Türkçe ve

karşılıklı konuşma tarzında yazılmış olmalarıdır. Sade bir dille diyalog havasında yazılmış olmalarına rağmen, divan şairlerinin tasannuya düşkiinlüğü ve hakim olan sanat anlayışı bu şiirlerde de kendini gösterir. Bu şiirlerde, başta tekrir, cinas ve leff ü neşr olmak üzere bilinen bütün edebi sanatlara örnekler bulmak mümkündür. Bunlar içinde, yerinde ve güzel yapılmış'1 şiire mana ve ahenk

itibarıyla zenginlik kazandıran birkaç örnek şöyledir. Bir gtizel şCıha dedim iki gözünsiirmelidır Dedi valiahi seni Hınde kadar siirmelidir Dedim ateşiere yaktın cigerim oldu kebap Dedi söndürmek için payıma yüzsürmelidir

Dedim ey mehlika al bu gece bezme beni Dedi bey h fide yorulma kapılar siirmelidir

Dedim aşıklara cevrin ne cetadır güzelim Dedi aşık olanın üstüne at siirmelıdir

Hem müraca'a hem de kafiyesi sebebiyle tecnis özelliği taşıyan bu şiirde.

"sürme" k elimesı, b ınııcı beyıtte; "göze çekılen sürme ve sürgüne göndermek",

ıkıncı beyıtte; "sevgilinin ayağına kapanarak yüz sürmek, yalvarmak'', üçüncii beyitte; "kapıların kilitli olması" dördüncü beyitte ise "süratli bir şekilde at

koşturmak" şeklinde değişik ınanalarda kullanılarak cinas yapılınıştır.'2 Dıdüm bu ne kaddiir bu ne hô/dür bu ne hatdur

D ıd i bı ri ar 'ar bın anber bin H11ulu;,

Müraca'a şiirlerde asıl konu, sevgilinin gi.izelliğidir. Aşık ile sevgili

arasındaki söyleşide aşık, sevgilisinin olağanüstü güzelliği karşısında ha~ retc

düşerek sorar. sevgili de buna karşılık cevaplar verir. Şiirin bu tarzda kunılına:.ınm

50 H ıknıct Ozdcnıır, .·itltle .<iultan Diwim. Kıihııı Bal-aıılığ.ı Ya~ . Aııl-.ır,ı 19%. ~ -U<>--ı ı 7 51 Cem Dılçiıı ... Dıvan ~iirındc Gatcr·. Tur/.. /Jilt lur/.. ·>·urt IJ::.·/.\,I\1111/ı/Jıı·an ~lll li . ..,,,,ı

-11~-41 Cı-4 17 ! Tcnımu.t-1\ğu~to~-Eylııl 1986, s 102

52 ı~a Kocakaplan, age, s. 22 53 Halıl Ersoylu. a~-:e. s 221

(14)

14

LÜTFI ALlCI

tabii sonucu olarak, leff ü neşr ve tecahül-i arif sanatlarınm en güzel örnekleri

kendiliğinden oluşur. Cem Sultan'ın yukarıdaki beyti ihtiva eden gazelinde olduğu

gibi her beytinde leff ü neşr sanatı bulunan ınüriica'a şiirler de vardır. Beyıttekı

"kad-ar'ar", "hal-hindfı" ve "hat-anber" kelimeleri arasında ınüşevveş leff ü neşr vardır.

Güneşe didüın ki niçün kimse bakınaz yüzüne Didi bu şol bir güzeller şahınun yasagıdur14

Necati bu güzel beytinde teşhis ve intak sanatlarından da istifade ederek, sevgilisinin güzelliğini mübalağalı bir şekilde dile getirir. Güneşe uzun müddet

bakılamaması normal bir olayken şair bunu sevgilisinin güzelliğine ve onun

yasağına bağlayarak h ii sn-i ta' 1 i 1 yapın ı ştır.

Dıdüm lebını sorar iken kametün nedür Dı dı kı yt ytmtştnt sor ma dtrahtm/5

Hamdullah Hamdl'ye ait beytİn ilk mısraındaki, ''sormak" kelimesi !eb ile

irtibatlı olarak; "sormak" ve "öpmek'' ınanalarında tevriyeli kullanılmıştır. Vuslat

anında boyunu soran aşığa, sevgili "yeınişini ye ağacını sorına'' meseliyle cevap verirken konuşmanın tabii seyri içerisinde irsal-i mesel sanatı yapılır.

Bülbülünem yanuna varsam dıdünı

Dı di n' ola bülbül isen öte dur56

Edebiyatımızda gül sevgiliyi, bülbül de aşığı temsil eder. Mesihi'nin bu

yaklaşımı ifade eden beytinde, şair, sevgilisine bülbülünüm deyip yaklaşmak istediğinde, bülbül isen öte dur, cevabını alır. Bu ifade "bülbül gibi öt" ve ''benden uzak dur" manalarma gelecek şekilde tevriyeli kullanılmf?tır.

Müraca' a şi irierde aşık ile maşuk arasında geçen karşı! ıki ı konuşınaların

gerçekte olup olmadığı kesin olarak bilinmemekle birlikte klasik Türk şiirinde

hakim olan aşk anlayışı ve o zamanki toplumun kabuller dünyası göz önüne

alındığında bu şiirlerdeki karşılıklı söyleşmelerin mümkün olmadığını

söyleyebiliriz. Şair, kendi hayal dünyasında yaptığı bir nevi iç monologu dedim-dedi ifadeleriyle tahkiye tarzında şiir düzlemine çıkartmaktadır. Aslında olay

Taşlıcalı Yahya Bey'in dediği gibi aşığın gönül mülkünde hükümran olan sevgili ile yine aşık arasında geçmektedir.

Oyaların delü gönlümı ey hılal ebru Mülahazamda senünle musahabet ıderın57

Bu üsllıbun şiire kazandırdıkianna gelince; aşık ile maşukun karşılıklı konuşmalarının tabii sonucu olarak şiir dili, oldukça sade bir hal almakta, diyalog

ortaınında şair, kendisini ön plana çıkararak şiirin bütününde varlığını

54 Alı Nıhat Tarlaıı, Veeali Heg !Jivônı. MEB Yay .. Istanbul 1997. s 260

55 Alı !~nın: OJ:yıldırım. Hamdulla/ı 1/amdi ve D/\'(t/11, KB Yay, Ankara 1999, s 2 ı 8

56 Mıne Mengı, age, .1 143

(15)

KLASiK TÜRK EDEBiYATlNDA MÜRACA'A ŞİİRLER 15

hissettirmektedir. Ayrıca dedim-dedi ifadelerinin ahenktar tekran ile soru ve cevaplar vasıtasıyla temin edilen merak unsuru bu şiirlerin zevkle okunmasını sağlamaktadır. Tahkiye üslfıbuyla yazılan bu şiirlerde aşık ve sevgilisi arasında

geçen karşılıklı konuşmalar vasıtasıyla şairterin rağbet ettikleri sevgili tipiyle güzellik ve aşk anlayışları da ifade edilmektedir.

Müraca'a tarzı söyleyişin klasik Türk şiirindeki yeri ve önemini ortaya koymak gayesiyle aldığımız çok sayıda örnekten hareketle bu tarz söyleyişin

edebiyat tarihimizin hemen her döneminde şairlerimiz tarafından kullanıldığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Müraca'a şiir bir gelenek halinde klasik Türk şiiriyle halk

şi irinde ortak olarak kullanı Im ı ştır. Divan şairlerının b u tarzda d aha fazla eser verdiklerini söylemek mümkün olmakla birlikte her iki sahada yapılacak karşılaştırmalı çalışmalar, hiç şüphesiz daha net sonuçlara ulaşmamızı sağlayacaktır. Klasik Türk şiiri açısından XIV., XV. ve XVI. asırda çok rağbet

gösterilen müraca'a tarzı söyleyişe ilgi XVII. asırdan itibaren giderek azalmıştır.

Özellikle XVII. ve XVIII. asırlarda sebk-i hindl ve hikeml üslfıp şairlerinin bu tarz

söyleyişe fazla iltifat etmedikleri görülmektedir. Azalarak da olsa klasik Türk

şiirinin son dönemine kadar varlığını sürdüren ınüraca'a şiir günümüzde halk

Referanslar

Benzer Belgeler

1970'lerin ortasında ABD'nin ulusal güvenlik danışmanı olarak çalışan Henry Kissinger'ın, &#34;Petrolü kontrol et, ülkeyi kontrol edersin; g ıdayı kontrol et, insanları

O yasemin yanaklı güzel, gül bahçesini dolaşmaya çıktı; ilkbahar mevsimi, çeşit çeşit güzellikleriyle gülün üstüne misk kokulu sümbül saçını dökmüş; sevgili,

Tahminen iki yüz kadar seramiği ihti- va edecek olan bu sergiye birçok eserler hazırlamış olan ve seramiğin, malzeme ve bilhassa renk bakımından verdiği imkân- larla

Polonyadan gelen bebekler çok itinalı olarak yapılmış ve bilhassa Polonya örfüadâtma göre çok güzel giydirilmiştir.. Bu grup Polonya hayatının ha- kiki bir timsali

Ayın 14’ünde Ay ve Spika ile yakın konumda bulunacak olan gezegen ayın sonlarına doğru gün batımından kısa bir süre sonra doğmaya başlayacak ve tüm gece

Yaptıkların sana kalsın Dedim azat etsen beni Bizar oldum ben elinden O cefası pek çok güzel Daha değil, demesin mi. Dedi işin, dedim şiir Dedi adın, dedim Aziz Dedi bekâr,

esnaf ve sanatkârlar dernekleri birliğinin Küçük Çamlıca eteklerine is- kân dışı saha olarak ucuz fiyat İle alınan ve belediyenin ısrarı ile nazım plân ta- rafından

Ve bu sayede, bizim ve Ankara- nm İntihap edeceği murahhaslar, daha hal ve neticelen- diremediğimlz, kanun, konkurlar nizamnamesi, 2243 nu- maralı Nafıa teşkilât kanunu ve