• Sonuç bulunamadı

Zikir ile Allah’ı Hatırlamak ve Unutmamak

3.3. Şifaü’l-Esrar’da Benlik Eğitiminin İlkeleri

3.3.9. Zikir ile Allah’ı Hatırlamak ve Unutmamak

Dokuzuncu şart: Nefy-i isbat (La ilahe illallah) zikrine devam etmeli. Can, baş ve dünya kaygısında kalmamalıdır.” (Şirvanî, 2014: 270).

Şirvani, sufinin munisinin zikir olduğunu söyler. (Şirvanî, 2014: 94).

Şifaü’l-Esrar’da zikir iki tür olarak tasnif edilmiştir. Birincisi lisan ile Allah’ı hatırlamaktır ki bunun güzel olduğu belirtilir. İkincisi de taat ve masiyette Allah’ı hatırlamaktı ki bu daha da güzeldir. (Şirvanî, 2014: 239). Her ifadesinde ihlasa vurgu yapan Şirvani, burada da asıl önemli olanın, dil ile zikretmek değil Allah’a itaat etmek olduğunu izah etmiştir.

Seyyid Yahya Şirvani, insanın içinde benlik sıfatı olduğunu, onun zikir ile temizleneceğini, ahlâk-ı mezmume denilen kötü ahlâkın da zikirle giderileceğini salık verir. (Şirvanî, 2014: 314). Zikre devam ede ede ahlâk-ı mahmude diye adlandırılan güzel ahlâk ile muttasıf olunacağı anlatılır. (Şirvanî, 2014: 324).

Şirvani, bir kez Allah diyenin bir zerre bile günahı kalmayacağını müjdeleyen hadis-i şerifi aktarır. Yine Şirvani bu konuda bir hadis-i şerif daha naklederek Allah’ı zikreden bir topluluğun yanında bir saat bulunmanın mükâfatı olarak Allah Teâla’nın o kişiye rahmet kapılarını açacağını, henüz yerlerinden ayrılmadan günahlarından temizleneceklerini bildirir. (Şivani, 2014: 231-234). Bu iki ifadede de zikrin, kişinin benliğini ve geçmişini arındırma hususlarına vurgu yapılmıştır.

Ayrıca Şirvani yine bir hadis-i şerif nakleder: “Allah’ı sevmenin alameti, Allah Teâla’yı zikretmeyi sevmektir. Allah’a buğz etmenin alameti, Allah Teâla’nın zikrine buğz etmektir.” (Şirvanî, 2014: 239). Burada da zikrin muhabbet ile ilişkisine dikkat çekilmiştir. Allah’ı zikretmenin O’nu sevmenin alameti olduğu buyruğundan, zikrin önemi anlaşılmaktadır. Ayrıca bu ifadenin mefhum-ı muhalifi de verilerek zikrin yararı, zikretmemenin zararı bir kez daha vurgulanmıştır.

Allah’a yakınlık için zikir en büyük esaslardandır. Allah, yakınlık lütfetmek istediği kuluna zikri sevdirir. Zikrin lezzeti ile o kul Rabbine yakınlık duyar. Şifaü’l- Esrar’da bu husus şöyle geçer: “Allah Teâla kullarından birini dost edinmek dilerse ona zikrin kapısını açar. Zikirden lezzet almaya başlayınca Allah ona kurb kapısını

açar.” (Şirvanî, 2014: 239). Bundan sonra da o kul için Allah’ın hızf u emanı altında olacağı, kötü işlerden uzak olacağı müjdesi vardır.

Şifaü’l-Esrar’da zikrin gönlü arındırması ile ilgili Cüneyd-i Bağdadî’den bir kıssa nakledilir. Buna göre bir bölük eren, Cüneyd-i Bağdadî’ye gelir ve halvete, riyazete ihtiyaçları olduklarını söyler. Cüneyd-i Bağdadî’nin talimi ile onlar Allah zikri ile meşgul olurlar. Bir süre sonra Cüneyd-i Bağdadî, onlara gönüllerinde neler olduğunu sorar. Erenlerin gönlünden peyderpey evlat kaygısının, cehennem korkusunun, cennet ümidinin çıkarıldığı; gönüllerinde sadece Allah Teâla’nın muhabbeti olduğunu, başka bir şey kalmadığı anlatılır. Bunun üzerine Cüneyd-i Bağdadî: “Gönlünüz şimdi arındı. Allah’tan gayri bir şey düşünmeyin. Hak Teâla’nın zikrini kendinize iş edinin, Allah zikri ile şeytanın vesvesesini yok edin.” buyurur. (Şirvanî, 2014: 260). Bu kıssa ve nasihatte zikrin gönlü temizlediği izah edilmekte, ayrıca zikre devam etmek telkin edilmektedir. Ayrıca zikir ile şeytanın vesvesesinin yok edileceği buyrularak zikrin ne kadar faydalı bir eğitim olduğu anlatılmaktadır.

Şirvani, zikrin insana faydaları olarak şunları da buyurur: “Bu tarike fikir vererek zikir etsen, şeytanın hazzı erir. Zikrin harareti yürek yağını sızdırır, eritir. Şeytanî hazdan hiçbir şey kalmaz. Rahmanî haz gelişir, kalbde nuru berk (kuvvetli) parlar.” (Şirvanî, 2014: 261). Bu anlatılanlarda zikrin, şeytanın telkin ettiği olumsuz duygu ve zevkleri zayıflattığı, kişinin gönlüne rikkat verdiği sunulmaktadır. Ayrıca insanın benliğinde mücadele eden şeytanî ve Rahmanî arzuların idaresi için zikrin önemi ifade edilmiştir. Zikir, olumsuz duyguları köreltip olumlu duyguları kuvvetlendiren bir metottur.

Devâm-ı halvet zikr u vudû’ savm u sükût, Çü nefy ü rabt diger itiraz nâ-kerden.

Şifaü’l-Esrar’da Halvetiyye yolunun olmazsa olmazı halvetin sekiz şartı yukarıdaki beyitte zikredilmiştir. (Şirvanî, 2014: 263). Bu eğitimde sekiz şarttan birisi de zikirdir.

Zikre devam etmek; can baş ve dünya kaygısından kurtulma yöntemi olarak anılır. (Şirvanî, 2014: 270).

Seyyid Yahya Şirvani, zikirde tedricî bir eğitimden bahseder ve şöyle buyurur: “Ey derviş! Bize gerektir ki (zikirde) ‘Allah’ adını ihtiyar edelim. İnşallahu (sonra) ‘Hu’ adına layık olup, ‘Huve’ makamına erişenlerden olalım.” (Şirvanî, 2014: 281). Yine Şirvani, zikrin şartları yerine getirildiğinde tevfik hâsıl olacağını müjdeler. (Şirvanî, 2014: 281). Zikir, benliği böylece geliştirici bir tesire sahiptir.

Ayrıca Şirvani, zikre devam etmekle Allah’a yakınlık hâsıl olacağını, dilin susacağını anlatır. Hz. Peygamber’in (sas) “Zikrullah enisimdir.” buyruğunu nakleder. Böylece yine zikrin faydalarına ve önemine dikkat çekmiş olur.

Şirvani, kişinin zikir ede ede ölmeden evvel ölmek sırrına ereceğini, meyyit gibi olacağını; böylelikle kendisinden olumsuz durumların neşet etmeyeceğini bildirir. (Şirvanî, 2014: 283). Yine zikretmekle afetlerden kurtulma, korku ve tehlikelerden azat olma nimetlerine erişileceği anlatılır. (Şirvanî, 2014: 288).

“İmanlarınızı La ilâhe illallah diyerek yenileyin.” hadis-i şerifini aktaran Şirvani, yine La ilâhe illallah zikri ile imanın lezzetinin alınıp dinin ve imanın kuvvet bulacağını anlatır. (Şirvanî, 2014: 85).

Şifaü’l-Esrar’da İhlas Suresi Tefsiri bölümünde kalbin umranının on şey ile olduğu belirtilir ve bir tanesinin de Allah’ı çok zikretmek olduğu aktarılır. (Şirvanî, 2014: 379).

Seyyid Yahya Şirvani, zikirde ihlas ve samimiyet konusunda şu hadis-i şerifi aktararak meselenin önemine dikkat çeker:

“Vird sahibi mel’undur.” (Şirvanî, 2014: 75). Şirvani, Hz. Peygamber’in bu sözü gaflet içinde zikir ettiğini zanneden kimseleri görünce buyurduğunu aktarır. Özelde Şifaü’l-Esrar ve genelde Seyyid Yahya Şirvani’nin hayatı ve eserleri incelendiğinde serapa ihlas ve içtenliği önemle anlatmaya çalıştığı görülmektedir. Zikir konusunda da aynı durum geçerlidir.