• Sonuç bulunamadı

8. DEĞERLENDİRME

8.3 Zaman Tanım Alanında Hesap Yöntemiyle Analiz Sonuçlarının

 Doğusal analiz ve doğrusal olmayan itme analizi sonuçlarından yola çıkarak, daha gerçekçi sonuçlar veren duvarlı modelin zaman tanım alanında analizleri yapılmıştır. Muradiye istasyonundan kaydedilen verilere göre yapılan analizde, çoğu elemanda plastik mafsal oluşmamıştır. Sadece 3 kiriş belirgin hasar bölgesine geçmiştir ve S114 kolonu göçme bölgesindedir, diğer elemanların tümü minimum hasar bölgesindedir. Kayıt istasyonunun depremin merkez üssüne olan uzaklığı ve buna bağlı olarak maksimum ivmelerin düşüklüğü gözönüne alındığında bu sonuç pekte şaşırtıcı değildir.  Kayıt istasyonunun depremin merkez üssüne olan uzaklığı ve ölçülen ivme

değerlerinin düşüklüğü nedeniyle bu kaydın depremin gerçek etkisini yansıtmadığı düşüncesiyle mevcut deprem kaydı S114 kolonundaki kesme hasarına bağlı olarak ölçeklendirilmiştir. Bu yolla ölçeklendirme katsayısı 1.55 olarak elde edilmiştir. Bu katsayı gerek AFAD’ın, gerekse KRDAE’nün yapmış olduğu tahminlerin oldukça altındadır.

 Ölçeklendirilen ivme kaydı ile yapılan Y doğrultusundaki analizde 1. normal kattaki 11 adet kolonun göçme bölgesine ulaşması dikkat çekmektedir. Bunun nedeni olarak ölçeklendirilen KG doğrultusu ivme spektrumu maksimum ivmesinin tasarım spektrumuna ulaşmış olması gösterilebilir. DB doğrultusundaki ivme spektrumu değerleri daha düşük olduğundan bu doğrultuda çalışan 2 kolon (S102 ve S114) göçme bölgesine ulaşmıştır. Eleman hasarlarının gözlenen hasara oranla oldukça abartılı olduğu ve gerçek sonuçları yansıtmadığı söylenebilir. Şekil 8.5’te ölçeklendirilmiş ivme kaydı ile elde edilen 1.normal kat hasar planı verilmiştir.

Şekil 8.5 : Zaman tanım alanında analiz yöntemi ile elde edilen 1.normal kat hasar planı.

 Eleman hasar seviyelerine bakıldığında zaman tanım alanında analiz yöntemiyle yapılan analiz sonuçları ile elde edilen eleman hasarlarının gözlenen hasarlara göre çok daha fazla olumsuz sonuç verdiği ve yapının gerçek davranışını yansıtmadığı görülmüştür.

8.4 Genel Değerlendirme

İncelenen bina Van depremi sonrasında ağır hasar görmüştür, oluşan hasara bakarak depremdeki performansı için “Göçme Öncesi” performans düzeyinde olduğu söylenebilir.

Deprem sırasında oluşan taşıyıcı sistem hasarları, 3 katlı yapının orta katı olan 1.normal katta yoğunlaşmıştır. Bu durumun oluşmasında dolgu duvarların etken olduğu düşünülmektedir. Yapıda gözlenen taşıyıcı sistem hasarları kolonlarda kesme çatlakları, eksenel kuvvet etkisinden ya da eğilmeden kaynaklı donatı burkulmaları, yalnızca bir kirişte eğilme çatlağı, dolgu duvarlarda ise düzlem dışı devrilmeler ve diyagonal çatlaklardır.

Yapının deprem sırasındaki davranışını anlayabilmek adına gerçekçi bir modelin oluşturulması çok önemlidir. Bu yüzden 3 farklı matematiksel model oluşturularak incelenen yapının davranışı ve modelleme yöntemlerinin gerçekçiliği anlaşılmaya çalışılmıştır.

Duvarların modellendiği ve malzeme özellikleri olarak deney sonuçlarının kullanıldığı MODEL-3’ün, diğer modellere kıyasla hem doğrusal hem de doğrusal olmayan metodlarla daha gerçekçi sonuçlar verdiği, yöntemlere göre analiz sonuçlarının değerlendirildiği bölümde belirtilmişti. Bu bölümde 3 yöntemle analizlerin yapıldığı tek model olan MODEL-3’ün sonuçları üzerinden, yöntemler birbirleriyle karşılaştırılacaktır. Şekil 8.6’da 3 farklı yöntemle elde edilen 1.kat eleman hasarlarının mevcut hasar düzeyleriyle karşılaştırıldığı hasar planı verilmiştir.  Şekil 8.6’ya bakıldığında eşdeğer deprem yükü ve artımsal eşdeğer deprem yükü yöntemlerinin birbirine çok benzer sonuçlar verdiği görülmektedir. Ayrıca deprem sonrası yapıda oluşan hasara göre de makul sonuçlar elde edildiği söylenebilir. Yapılan çok sayıda varsayımdan sonra hasarların tam olarak uyuşması zaten beklenmemektedir fakat yine de depremin spektral

ivmelerinin yönetmelikteki tasarım depreminden düşük olduğu ve deprem sonrası yapıda beklenenden daha az hasar oluştuğu yorumu yapılabilir.

Şekil 8.6 : 3 Farklı analiz yöntemi ile elde edilen 1.normal kat hasar planı (MODEL-3).

 Doğrusal olmayan zaman tanım alanında hesap yöntemiyle elde dilen genel hasar dağılımına bakıldığında elemanların plastik dönmeleri gözlenen hasara göre çok yüksek çıkmıştır. 4 kolon hariç diğer tüm kolonlar göçme bölgesinde gözükmektedir. Deprem kaydı için yapılan ölçeklendirme AFAD ve KRDAE’nün yaptığı tahminlerden çok daha düşük olmasına rağmen elde edilen sonuçlarda büyük oranda tutarsızlık vardır. Bu tutarsızlık şu şekilde açıklanmaktadır: Bu yöntem ile yapılan analizde X doğrultusunda 2 kolon göçme bölgesinde iken (S102 ve S114 kolonları), Y doğrultusunda neredeyse tüm kolonlar göçme bölgesindedir. Deprem kaydının ölçeklendirilmesi X doğrultusunda çalışan S114 kolonundaki kesme hasarına bağlı olarak gerçekleştirilmiştir. Y doğrultusundaki deprem kaydı için de aynı ölçeklendirme katsayısı (1.55) kullanılmıştır. Şekil 7.37 ve Şekil 7.38’e bakıldığında X doğrultusunda uygulanan DB ivme kaydının ivme spektrumu tasarım spektrumunun oldukça altında kalırken, Y doğrultusunda uygulanan KG ivme kaydının ivme spektrumunda maksimum spektral ivmenin tasarımdaki maksimum spektral ivme değerine ulaştığı görülmektedir. Bu da yapının, Y doğrultusunda 1.55 katsayısı ile yapılan ölçeklendirmeden daha düşük ivmelere maruz kalmış olabileceğini düşündürmektedir.

 İncelenen binada S114 kolonu kayma etkilerine bağlı olarak ağır hasar görmüştür. Ortaya çıkan sonuçlar, kısa kolon etkisine bağlı olarak oluşan kolon hasarını hem elastik ötesi dinamik analiz, hem statik itme analizi hem de doğrusal analiz ile gerçekçi bir şekilde elde etmenin mümkün olduğunu göstermektedir.

 1.kat S111 kolonunda alt ve üst uçlarda donatı burkulmasına ek olarak, kesme çatlağı bulunmaktadır. Ancak yapılan analizler sonunda 3 yöntemde de bu kolon sünek olarak hasar görmektedir. Yerinde yapılan incelemelerde kolondaki etriyelerde açılma gözlenmemiştir. Bu durum, kolondaki beton kalitesinin kabul edilen ortalama dayanımdan daha düşük olabileceği ihtimalini akla getirmektedir.

 Deprem sırasında hasar görmeyen zemin kat kolonları incelendiğinde yine birbirine yakın sonuçlar verselerde, doğrusal eşdeğer deprem yükü yönteminde doğrusal olmayan yöntemlere göre daha az kolon belirgin hasar bölgesine geçmiştir.

 Kirişlerde genel olarak hasar oluşmamasına rağmen analiz sonuçlarında belirgin hasar bölgesinde olan elemanlar bulunmaktadır. Doğrusal yöntemde daha az elemanın belirgin hasar bölgesine geçtiği görülmüştür.

 Sargı koşullarını sağlamayan düşük donatılı kirişlerde, çekme gerilmelerine karşı koyan donatıda yüksek birim şekildeğiştirmeler meydana gelirken basınca çalışan en dış beton bloğunun lifinde düşük birim şekildeğiştirmeler oluşmaktadır. Bu yüzden DBYBHY-2007’de verilen sınır birim şekildeğiştirme değerlerine göre kirişlerde yapılan hasar değerlendirmelerinde mevcut hasarla uyuşmazlıklar mevcuttur, daha olumsuz sonuçlar elde edilmektedir. Yönetmelikte verilen sınır birim şekildeğiştirme değerleri kirişler için yeniden gözden geçirilebilir.

 Bu çalışma günümüzde kullanılan performans değerlendirme yöntemleri ve yönetmeliklerin yapıların performansını tahmin etmede gerçekçi bir modelleme ile makul sonuçlar verdiğini göstermektedir. Zaman tanım alanında hesap yöntemi ile analiz sonucu ve gözlenen hasar arasındaki tutarsızlığın, kaydedilen ve yapıya uygulanan ivme kaydının kesin olarak bilinmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

 3 Farklı yöntem ile yapılan analiz sonuçlarına bakıldığında eşdeğer ve artıımsal eşdeğer deprem yükü yöntemleri birbirine yakın sonuçlar verseler de, eşdeğer deprem yükü yöntemi ile yapılan analizlerden gerçek hasara en yakın sonuçlar elde edilmiştir.

 Mevcut bir yapının gerçek davranışını modelleyebilmek kolay olmayan bir işlemdir. Yapının analitik modeli kurulurken kullanılan yazılımlarda da daha gerçekçi sonuçların alınabilmesi için gerekli araçların geliştirilerek yazılımlara katılması gerekmektedir. Özellikle eksenel kuvvet-eğilme-kesme etkileşimini dikkate alabilen eleman modelleri programlara adapte edilmelidir.

9. SONUÇLAR

Bu çalışmada literatürdeki performans tahmin etme ve modelleme yöntemlerinin mevcut betonarme yapılarda gerçeğe ne kadar yakın sonuç verdiği araştırılmıştır. Bugün kullanılan metodlar ve hasar sınırları her ne kadar basitleştirilmiş laboratuar şartlarında yapılan deney sonuçlarına göre ortaya konmuş olsalar da, laboratuar koşulları dışında mevcut yapıların performans karşılaştırmalarında az kanıt bulunmaktadır. Bu amaçla 23 Ekim 2011 Van depremi esnasında hasar görmüş 3 katlı betonarme bir yapının sismik performansı DBYBHY2007’deki mevcut yöntemlerle kapsamlı olarak değerlendirilerek deprem sonrası oluşan taşıyıcı eleman hasarları ve göçme modları ile karşılaştırılıp bu yöntemlerin ve verilen hasar sınırlarının doğruluğu ve ne kadar güvenilir olduğu incelenmiştir. İlk olarak yönetmelikteki doğrusal ve doğrusal olmayan performans belirleme yöntemleri üzerinde durulmuş, daha sonra incelenen bina ve maruz kaldığı Van depremi hakkında bilgiler verilmiştir. Son olarakta bina doğrusal ve doğrusal olmayan yöntemlerle detaylı olarak incelenerek yapının ve yapı elemanlarının performansı, deprem sonrası yapıda oluşan mevcut hasarlarla karşılaştırılmıştır. Analizler, yönetmeliğin önerdiği karakteristik malzeme değerlerinin kullanıldığı MODEL-1, deney sonuçlarının kullanıldığı MODEL-2 ve dolgu duvarların etkisinin dikkate alındığı MODEL-3 olmak üzere 3 farklı modelde yapılarak bu modellerin sonuçları da birbirleriyle kıyaslanmıştır. Bu çalışmanın sonuçları özetlenecek olursa:

 Yapı için mevcut beton dayanımı, yapılan karot deneyi sonuçlarına göre 13 MPa alınmıştır. Donatıların akma dayanımı ise MODEL-1’de karakteristik akma dayanımı olan 220 MPa, MODEL-2 ve MODEL-3‘te ise yapılan çekme deneyi sonuçlarına göre kolon boyuna donatılarında 380 MPa, kiriş boyuna donatılarında 360 MPa, etriyelerde ise 380 MPa olarak kabul edilmiştir.  Malzeme dayanım değerleri için yapılan çekme deneyi sonuçlarına göre

donatıların akma gerilmesi değerleri 323-418 MPa arasında değişim göstermektedir. Binanın yapıldığı yıla ait yönetmelik DBYBHY-1998’e göre, TS708 (1996) ’e ek olarak deneysel olarak bulunan ortalama akma

dayanımının, standartta öngörülen karakteristik akma dayanımının 1.3 katından fazla olmamalıdır. Yani karakteristik akma dayanımı 220 MPa olan donatılar için üst sınır akma değeri 286 MPa’dır. Kullanılan çelikte akma sınırının, hesaplarda öngörülen değerin çok üstüne çıkması durumunda, plastik mafsallar oluşmadan önce kesme hasarı ve beton donatı aderansının yitirilmesinden veya donatı burkulmasından kaynaklanan ani ve gevrek göçmeler oluşabilecektir. Ayrıca kirişlerdeki donatıların akma sınırlarının öngörülen değerin çok üzerine çıkması birleşim bölgelerinde gevrek göçmelere sebep olabilir, kolonların kirişlerden daha güçlü olması yaklaşımını bozabilir ve kat mekanizmaları oluşmasına neden olabilir.

 Beton elastisite modülleri TS500 (2000) ve ACI318 (2008) yönetmeliklerine göre karşılaştırıldığında önemli ölçüde farklar ortaya çıkmıştır. Özellikle düşük dayanımlı betonda bu fark fazlayken beton kalitesi arttıkça aradaki farkın azaldığı görülmüştür. Ülkemizdeki yapı stoğunun büyük bölümünün eski yapılardan oluştuğu ve beton kalitesinin düşük olduğu gözönüne alınırsa, TS500 (2000)’deki formülasyonun belirli beton sınıfları için sınırlandırılması ve mevcut binaların değerlendirilmesinde bu formülün güncellenmesi gerekmektedir.

 Binanın yan tarafındaki ek bina ile arasında yeterli boşluk bulunmaması ve 1.normal kattaki duvar düzensizliği iki binanın çarpışması ihtimalini güçlü kılmaktadır. Çarpışma etkisi ile kenar kolonlara ilave kesme kuvvetleri gelebilmiş ve ilgili kolonda (S114 kolonu) kesme hasarı bu yolla oluşmuş olabilir. Yapılan çalışmada ise bu kolondaki kesme hasarının kısa kolon etkisi ile oluştuğu ihtimali üzerinde durulmuştur.

 Dolgu duvarlarının yapısal özellikleri, farklı yüklemeler etkisinde davranış biçimleri, deprem yükleri etkisinde taşıyıcı sistem davranışına katkılarının modellenmesi için Al-Chaar (2002)’de verilen yöntem (eşdeğer basınç çubukları) uygulanmıştır. Dolgu duvar; duvarın cinsi, boşluk oranı, yüksekliği vb. çeşitli parametreler göz önünde bulundurularak modellenmiştir. Dolgu duvarların modellenmesi ile yapı rijitliği artarak yerdeğiştirmeler azalmıştır. Yapı periyodunda yaklaşık %40 düzeyinde bir azalma meydana gelmiştir. Ayrıca duvar dağılımının düzenli olmaması nedeniyle yapının mod şekli ve buna bağlı olarak iç kuvvetlerin dağılımı

değişmiş ve 1.normal kat en fazla hasarın olduğu kat (kritik kat) haline gelmiştir. Bu davranış deprem sonrası yapıda gözlenen hasarla uyumludur.  Yapı düzensizlikleri karşılaştırıldığında ise duvarlı ve duvarsız model

arasında burulma düzensizliği bakımından önemli bir fark oluşmazken, duvarlı modelde yumuşak kat düzensizliğine rastlanmıştır.

 Bu çalışmaya konu olan binada S114 kolonu kesme etkilerine bağlı olarak ağır hasar görmüştür. Elde edilen sonuçlar, kısa kolon etkisine bağlı olarak oluşan kolon hasarını hem elastik ötesi dinamik analiz, hem statik itme analizi hem de doğrusal analiz ile gerçekçi bir şekilde elde etmenin mümkün olduğunu göstermektedir.

 Eşdeğer deprem yükü ve artımsal eşdeğer deprem yükü ile yapılan analizlerde duvarsız modeldeki eleman hasarlarının gerçekte gözlenen hasarlar ile uyuşmadığı sonucuna varılmıştır. Deprem sonrası binada yapılan gözlemlerde zemin kat taşıyıcı elemanlarında hasar bulunmazken, analiz sonuçlarında en fazla hasarı bu kattaki elemanlar görmüştür. Ayrıca bütün elemanlar sünek olarak hasar görmektedir. Duvarlı modelde ise kritik kat, yapıda deprem hasarlarının oluştuğu kat olan 1.normal kattır. Analiz sonrası belirlenen taşıyıcı eleman hasarları ise gözlemlenen hasarlar ile tam olarak uyuşmasa da bunlara hayli yakındır. Duvarlar modellemede dikkate alındığında S114 kolonu hariç diğer tüm elemanlar sünek davranış göstermektedir.

 Duvarlı model için eşdeğer deprem yükü ve artımsal eşdeğer deprem yükü yöntemleri benzer sonuçlar verirken deprem sonrası yapıda oluşan hasarla tam olarak uyuşmasa da analiz sonuçlarının gözlenen hasara yakın olduğu söylenebilir. Yönetmeliğin güvenli tarafta kalması gerektiği için daha elverişsiz sonuçların elde edilmesi normaldir. Yapılan çok sayıda varsayımdan sonra hasarların tam olarak uyuşması zaten beklenmemektedir fakat yine de depremin spektral ivmelerinin yönetmelikteki tasarım depreminden düşük olduğu ve deprem sonrası yapıda beklenenden daha az hasar oluştuğu yorumu yapılabilir.

 Zaman tanım alanında hesap yöntemiyle yapılan analizde, deprem esnasında merkezdeki istasyondan kayıt alınamamasından dolayı merkez üssüne 42 km

uzaklıkta bulunan Muradiye istasyonundaki ivme kaydı duvarlı modelde S114 kolonundaki kesme hasarına bağlı olarak ölçeklendirilmeye çalışılmıştır. Ölçeklendirilmemiş ivme kaydına göre yapılan analizde çoğu yapı elemanında plastik dönmeler oluşmazken, ölçeklendirilmiş ivme kaydına göre yapılan analizde 1.normal kat kolonlarının hemen hemen hepsi göçme bölgesinde iken zemin kat kirişleri belirgin hasar bölgesindedir.

 Doğrusal olmayan zaman tanım alanında hesap sonuçlarında genel hasar dağılımına bakıldığında elemanların plastik dönmeleri gözlenen hasara göre çok yüksek çıkmıştır.

 Bu çalışma günümüzde kullanılan performans değerlendirme yöntemleri ve yönetmeliklerin yapıların performansını tahmin etmede gerçekçi bir modelleme ile makul sonuçlar verdiğini göstermektedir. Zaman tanım alanında hesap yöntemi ile analiz sonucu ve gözlenen hasar arasındaki tutarsızlığın, kaydedilen ve yapıya uygulan ivme kaydının kesin olarak bilinmemesinden kaynaklandığı düşünülmektedir.

 Mevcut binalar genellikle az bilinmektedirler, dolayısıyla bunları modellemede daha çok bilinmeyen ve varsayım olur. Buna bağlı olarak betonarme yapıların dinamik davranışını tahmin etmede ve gerçekçi bir analitik modelin oluşturulmasında bir çok belirsizlik bulunmaktadır. Bunların başlıcaları bitişik nizam binalardaki çarpışma etkisi, yapıya maruz kaldığı yer hareketinin doğruluğu, betonarme elemanların davranışının modellenmesi ve yapılan varsayımlar, işçilik ve malzeme kalitesidir.

 Bu gözlemler sadece burada çalışılan bina için geçerlidir. Dinamik deprem etkileri altında talep ve kapasite tahminleri için daha çok çalışma yapılmalıdır. Buna benzer saha gözlemleriyle birlikte yapılan araştırmaların çoğaltılarak yönetmeliklerdeki performans belirleme ve modelleme yöntemlerinin yeterli olduğu yada yeniden gözden geçirilmesi gerektiği ortaya konmalıdır.

KAYNAKLAR

[1] Avşar Ö., Kuran F., Bal İ.E. ve Kocaman C., 2009. Deprem Yönetmeliğindeki Doğrusal Elastik Olmayan Hesap Yöntemleri İçin Tanımlanan Betonarme Elemanların Kesit Birim Şekildeğiştirme Sınır Değerlerinin İrdelenmesi, Uluslararası Sakarya Deprem Sempozyumu, 1-2 Ekim 2009, Sakarya.

[2] Mahin, S.A., Bertero, V.V., Chopra, A.K. and Collins, R.G., 1976. Response of the Olive View Hospital Main Building during San Fernando Earthquake. Pacific Earthquake Engineering Center, Report No.

EERC 76-22, University of California, Berkeley, CA.

[3] Kreger, M.E., and Sozen M.A., 1989. Seismic Response of Imperial County Services Building in 1979, Journal of Structural Engineering, Vol. 115, 3095-3111.

[4] Krawinkler H., 2005. Van Nuys Hotel Building Testbed Report: Exercising Seismic Performance Assessment, PEER Report 2005/11, University of California, Berkeley, CA.

[5] Çağnan, Z., 2001. Three dimensional nonlinear dynamic analysis of a reinforced concrete frame building in Bolu, Yüksek Lisans Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, Türkiye.

[6] Bayhan B., and Gülkan P., 2011. Buildings Subjected to Recurring Earthquakes: A Tale of Three Cities, Earthquake Spectra, Vol. 27, No. 3, pp. 635-659.

[7] Kutaniş M., Beyen K., Bal İ.E., 2011. Binaların Gözlenen Deprem Performanslarının Hesaplanmasında Mevcut Yöntemlerin Tutarlılığı, Yedinci Ulusal Deprem Mühendisliği Konferansı, 30Mayıs-3Haziran 2011, İstanbul.

[8] Toker, A., 2007. Betonarme Bir Yapida Dolgu Duvar Etkisinin Doğrusal Olmayan Dinamik Hesap Yöntemiyle İncelenmesi, Yüksek Lisans

Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul,

Türkiye.

[9] Bertero, V.V. and Brokken, S., 1981. Studies on Effect of Infills in Seismic Resistant R/C Construction, Rep. EERC 81-12, Univ. of California, Berkeley, California.

[10] Govindan, P., Lakshmipathy M., and Santhakumar, A.R., 1986. Ductility of Infilled Frames, ACI Structural Journal, 83(4):567-576.

[11] Mehrabi, A.B., Shing, P.B., Schuller, M.P., and Noland, J.L., 1996. Experimental Evaluation of Masonry Infilled R/C Frames, Journal of

[12] Negro, P., Verzeletti, G., 1996. Effect of Infills on the Global Behaviour of R/C Frames: Energy Considerations from Pseudo-synamic Tests,

Earthquake Engineering and Structural Dynamics, Vol. 25, No. 7, pp.

753-773.

[13] Celep Z., Gençoğlu M., 2003. Deprem Etkisindeki Betonarme Çerçeve Taşıyıcı Sistem Davranışına Bölme Duvarların Etkisi, 5.Ulusal Deprem

Mühendisliği Konferansı, 26-30 Mayıs 2003, İstanbul Teknik

Üniversitesi, İstanbul.

[14] Bayülke, N., 2001. Depreme Dayanıklı Betonarme ve Yığma Yapı Tasarımı, İnşaat Mühendisleri Odası, İzmir Şubesi, İzmir.

[15] Ersin, U.D., 1997. Küçük Titreşim Ölçümleri ve Dolgu Duvarların Mekanik Modele Yansıtılması, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, Türkiye.

[16] Gürpınar Z., 2011. Rijit Ötelenme Hareketine Maruz Mevcut Dolgu Duvarlı Bir Yapının Deprem Performansının Artımsal Eşdeğer Deprem Yükü Yöntemi İle Belirlenmesi, Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul, Türkiye.

[17] DBYBHY-2007, 2007. Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Ankara, Türkiye.

[18] Tezcan, S. ve diğ., 2007. Zayıf Kat-Yumuşak Kat Düzensizliği, Altıncı Ulusal

Deprem Mühendisliği Konferansı, 16-20 Ekim 2007, İstanbul.

[19] Al-Chaar, G., 2002. Evaluating strength and stiffness of unreinforced masonry structures, ERDC/CERL TR-02-1, US Army Corps of Engineers, Construction Engineering Research Laboratories.

[20] Celep, Z., 2008. Betonarme Taşıyıcı Sistemlerde Doğrusal Olmayan Davranış ve Çözümleme, Beta Dağıtım, İstanbul.

[21] Özer, E., 2009. Yapı Sistemlerinin Lineer Olmayan Analizi Ders Notları,

http://www.ins.itu.edu.tr/eozer/ysloa.html, İstanbul.

[22] Fahjan, M.Y., 2008. Türkiye Deprem Yönetmeliği (DBYBHY, 2007) Tasarım İvme Spektrumuna Uygun Gerçek Deprem Kayıtlarının Seçilmesi ve Ölçeklenmesi, İMO Teknik Dergi, 4423-4444, Yazı 292.

[23] Bommer, J.J., Acevedo, A.B., Douglas, J., 2003. The Selection and Scaling of Real Earthquake Accelerograms for Use in Seismic Design and Assessment, Proceedings of ACI International Conference on Seismic

Bridge Design and Retrofit, American Concrete Institute.

[24] Özdemir, Z., Fahjan, M.Y., 2007. Gerçek Deprem Kayıtlarının Tasarım Spektrumuna Uygun Olarak Zaman ve Frekans Tanım Alanlarında Ölçekleme Yöntemlerinin Karşılaştırılması, Altıncı Ulusal Deprem

Mühendisliği Konferansı, 16-20 Ekim 2007, İstanbul.

[25] Celep, Z., Kumbasar, N., 2004. Deprem Mühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı, Beta Dağıtım, İstanbul.

[26] Nikolaou, A.S., 1998. A GIS Platform for Earthquake Risk Analysis, Ph.D.

[27] METU-EERC, 2011. 23 Ekim 2011 Mw 7.2 Van Depremi Sismik ve Yapısal Hasara İlişkin Saha Gözlemleri, Rapor No.2011-04, Kasım 2011, Ankara.

[28] AFAD, 2011. Van Depremi Raporu, Aralık 2011, Deprem Dairesi Başkanlığı, Ankara.

[29] McKenzie, D., 1972. Active tectonics of the Mediterranean region, Geophysics

Journal, 30, 109-185.

[30] Armijo, R., et al., 2005. Submarine Fault Scarps in the Sea of Marmara Pull- Apart (North Anatolian Fault): Imlications for seismic hazard in Istanbul. Geochemistry Geophysics Geosytems, vol 6, Number 6, pp 1-29.

[31] Üner, S., Yeşilova, Ç., Yakupoğlu, T., Üner, T., 2010. Pekişmemiş sedimanlarda depremlerle oluşan deformasyon yapıları (sismitler): Van Gölü Havzası, Doğu Anadolu. Yerbilimleri, 31/1, 53-66.

[32] EQE-KOERI, 2011. Report of the October 23, 2011 Van, Turkey Earthquake (Mw=7.2), Kandilli Observatory and Earthquake Research Institute, Istanbul, Turkey.

[33] Özkul, M.H., 2003. Çelik donatıların deprem yönetmeliği açısından incelenmesi, Türkiye Mühendislik Haberleri, Sayı 426-2003/4, sf. 52-

Benzer Belgeler