• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

4.5. Roman

4.5.1. Sen İstanbul’a Gelme

4.5.1.1. Romanda Yapı

4.5.1.1.4. Zaman

Sen İstanbul’a Gelme isimli romanın ilk basımı Ahmet Şerif Şerefli’nin ölümünden 3 yıl sonra 2003’te ve ikinci basımı 2005’te yapılmıştır.

“Klâsik romanın zaman anlayışı, oldukça mekanik bir düzeyde gelişir: roman örgüsü, daha baştan zamanın üç hali ile kayıtlanmıştır. Geçmişte, belirli bit zamanda başlayan entrika, hâle doğru bir gelişme gösterir, genellikle olayların düğüm noktası olarak belirlenen hâl (şimdiki zaman), entrikanın çözümünü gelecek zamana bırakır. Entrikanın gelişmesi veya romanın örgüsünün çok gerekli biçimde ortaya koymadığı durumlarda, zamanın akışına müdahale edilmez. (…) Zaman, geçmiş zaman, şimdiki zaman ve gelecek zaman olarak âdeta kesin kategoriler halinde belirir.”550

Klâsik roman özelliğinde olan Sen İstanbul’a Gelme isimli romanda vak’a zamanı iki dairede meydana gelir. Birinci dairede, sınırları kesin olarak işaret edilmiş olmasına karşın bir karışıklık vardır:

“Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşı 75. benim yaşımsa onun üçte biri ancak…”551

“Yetmiş dört yıl önce Cumhuriyet (…).”552

550 Mehmet Tekin, age., s. 24-25.

Havva 1970 yılında doğmuştur553 ve olaylar başladığında yaşının 25

olduğunu söylemektedir. Bu ve yukarıdaki ifadeler bizi vak’a zamanının birinci dairesinin 1995-1998 yıllarını kapsadığı sonucuna ulaştırmaktadır.

Vak’a zamanının ikinci dairesi, uygulanan geriye dönüş tekniğiyle şekillenir. Yazar, Havva’nın ve Çalıkuşu’nun perspektifinden 1989 yılına ve öncesine dönerek Bulgaristan’da yaşanan zulüm sürecine dair bilgi verir ve kişilerin hâlihazırdaki durumlarına açıklık getirir. Böylece yazar vak’a zamanıyla anlatma zamanı arasındaki uyumsuzluğu gidermiş olur. Geriye dönüşler Havva’nın neden kimsesiz olduğunun cevabını vermesi ve Çalıkuşu’nun yaşadığı mahkûmiyet günlerini aktarması itibariyle romanın kurgusu açısından önem arz eder. Söz konusu geriye dönüşler, romanda işlenen konudan ziyade tema olarak işlenen Türk kimliğine yönelik baskılar, Bulgaristan Türklerine uygulanan kültürel soykırım ve soykırımın yayıldığı coğrafyalar hususunda bilgi vermek ve desteklemek amacı taşımaktadır.

Romandaki asıl olaylar iki yıllık bir zaman dilimini kapsamaktadır. Havva, eserin başında 25 yaşındadır554 ve önce Ahmet Ekrem’le bir doğum günü kutlar

ardından annesini bulur ve onunla bir doğum günü daha kutlar. Havva annesini bulduğunda 27 yaşındadır:

“27 yıldır doğum günlerimi hep sütannemle kutladım. Bu yabancıya nasıl ‘anne’ diyebilirdim?..”555

Yazar, eserde bazen belirsizlik bildiren sözcüklerle de zamanı tayin etmiş ve bu belirsizlik ifadelerini daha çok önemli görmediği olaylar noktasında kullanmıştır:

“Söz konusu üç zaman kesitinin yanı sıra eserin terkibini şekillendiren bir zaman daha vardır ki, o da, olayların anlatılma süresidir. Bir romanda olaylar, yıl,

552 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …,s. 80. 553 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …,s. 264. 554 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a…, s. 2. 555 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a…, s. 265.

ay, gün veya saat ölçüsüyle anlatıldığı gibi, “dün”, “ertesi gün”, “bir kaç gün”, “o gün”, “bir gün” vesair gibi belirsizlik arz eden işaretlerle takdim edilir.”556

Eserde işlenen olaylardaki kronoloji ve neden sonuç ilişkisi bakımından belirgin zaman dilimlerinin yanında günün saatleri ve yaşanan olayların adlarıyla zaman tayini yapılmıştır. Örneğin; Ahmet Ekrem’in Paris’e gitmesi olay örgüsü içerisinde Havva ne zaman evlilik kararı aldı sorusunun zaman bakımından cevabını tayin etmektedir. Bunun yanında randevulaşmalarda ya da buluşmalarda “akşamüzeri”, “vardiya çıkışı”, “öğlen vakti” gibi yuvarlak zaman ifadeleri kullanılmıştır.

Sen İstanbul’a Gelme isimli romanda en sık anılan ve net olarak ifade edilen zaman dilimi 1989 göçüdür. Eserde yeri geldikçe söz konusu tarih “zorunlu göç” ve “kovulma” sözcükleriyle birlikte anılmaktadır:

“ 1989’un zorunlu göçünde o eski baba yurdundan kovulmuştuk.”557

Tarihe yönelik konuşmalarda da olayların geçtiği tarihlerin tam yıl olarak anıldığını gözlemlemekteyiz. Eserde 1989 dışında tam ifade edilen tarihler; 1944, 1950, 1953, 1963, soykırımın 45 yılı, 1965, 1980, 1984, 1990 gibi tarihi olayların nüksettiği zaman dilimleridir.558

4.5.1.1.5. Anlatıcı ve Bakış Açısı

“Bakış açısı, anlatma esasına bağlı metinlerde, vak’a zincirlerinin meydana gelmesinde kullanılan mekân, zaman, şahıs kadrosu gibi unsurların kim tarafından, kime nakledilmekte olduğu sorularına verilen cevaptan başka bir şey değildir.”559

556 Mehmet Tekin, age., s. 26.

557 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …,s. 36.

558 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …,sırasıyla sayfa numaraları: s. 11, s. 220, s. 176, s. 81, s. 16,

s. 176, s. 77, s. 81, s. 167, s. 44.

Sen İstanbul’a Gelme isimli eserde yazar, Havva’nın bakış açısıyla eseri anlatır. Romandaki olaylar, kahraman anlatıcı tarafından aktarılır. Havva, yaşadığı ya da gözlemlediği olayları aktarabilmekte bunun dışında bir bilgiye ulaşamamaktadır:

“ Kafasının içinde nice boralar estiğini bilemiyordum.”560

Romanın tamamının kahraman anlatıcı tarafından aktarılmasının yanında sadece bir yerde hâkim anlatıcıya tesadüf ederiz:

“Yıllar geçecek, 128 metrekarelik halıyı bir araştırmacı olarak gidip göremeyecektim. Şeflerim buna asla yeşil ışık yakmadılar.”561

4.5.1.1.6. Tema

Sen İstanbul’a Gelme isimli roman ilk bakışta bir genç kızın aşk serüveni gibi gözükse de eserin ana teması Bulgaristan Türklerinin yaşadığı sıkıntılar, baskı süreci ve 90’lı yıların Türkiye’sindeki toplumsal sorunlardır. Eser, tarihî gerçeklerden ve yazıldığı dönemin sosyal sorunlarından beslenmektedir:

“Anlatılanlar, asla bir hayal ürünü değil, belge ve bulgulara dayanan acı gerçeklerin sanata dönüştürülmüş yansımalarıdır. (…) Evet, Sen İstanbul'a Gelme gerçeklerin romanıdır. Tek kişiye, Havva’ya indirgenmiş, onun yaşam serüveni eksenin de yansıtılmaya çalışılmış acılı bir kuşağın sorunlarına ışık tutan bir roman.” 562

Yazar, ana temanın yanında olay örgüsü dâhilinde aşk ve sosyal eşitsizlik temalarını da işlemiştir.

Olay akışı içerisinde Havva, Ahmet Ekrem’e âşıktır ve eğer onunla olmayacaksa doğru eşi gerçek aşkla seçmek istemektedir. Evlilik, başka bir ifadeyle

560 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a…, s. 12. 561 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …, s. 36. 562 Ahmet Şerif Şerefli, Sen İstanbul’a …, önsöz.

aşk, Havva’yı içinde bulunduğu yalnızlıktan kurtaracak ögedir. Orhan Bey, Havva ile tanışınca Havva’ya âşık olur ve bu aşkın sonucunda evlenirler. Orhan Bey’in ve Havva’nın yalnızlığı da böylece sona erer. Deniz, Havva’yı karşılıksız olarak sevmektedir daha sonra Fatma’ya âşık olur ve evlenirler. Böylece ikisinin yalnızlığı da bu evlilikle son bulur.

Sosyal eşitsizlik teması ise eserin geneline yayılmış halde karşımıza çıkmaktadır. Havva hayatının normal akışı içerisinde duyduğu ya da şahit olduğu sosyal sorunları eleştirir. Örneğin; Havva’nın komşusu Halime abla kendi patronunu anlatırken duydukları karşısında Havva’nın yüreği acır:

“(…)Patron bu geleneği bozdu gelinin başı üzerinden dolar yağdırdı. (…)

‘Neden olacak işçilerini sigortasız çalıştırıyor, utanmaz herif, düğünde de dolar yağdırıyor.”563