• Sonuç bulunamadı

5. YEREL MEDYANIN HEDEF KĠTLESĠ

5.1. YurttaĢ Haberciliği

Amerika‟da ortaya çıkan YurttaĢ Gazeteciliği kaynakların çoğaltılması ve egemen güçlerin tekelinden kurtarılması dolayısıyla gazeteciliğin özüne yeniden dönüĢü esas alan bir tanımlamadır.

1990‟larda ABD‟de tartıĢılmaya baĢlanan yurttaĢ gazeteciliği pratiğinin ortaya çıkmasında etki eden faktörlere bakıldığında, ABD siyasetinin içinde bulunduğu durum, medya sektöründeki yoğunlaĢmanın ortaya çıkardığı ekonomik sorunlar ve teknolojik geliĢmeler baĢı çekmektedir (Uzun, 2006: 635).

Medya ve özelde de gazeteciliğe/haberciliğe liberal demokrasilerin iĢleyiĢi için atfedilen hayati rol, bir süredir tartıĢılmakta. Medyada yaĢanan tekelleĢme, doğru düĢünceye, düĢüncelerin serbest pazarında ulaĢılabileceğini savunan liberal görüĢü sorunlu hale getirdi. Çünkü düĢünceler serbest bir pazarda dolaĢma imkanını çoktan yitirdi, haber ve bilgi tekelleri oluĢtu (Akça, 2008).

Medyanın “egemenlerin propaganda aracı haline dönüĢmesinin” en belirgin yaĢandığı ülke de ABD‟dir. Dezenformasyon, mizenformasyon, manipülasyon en çok ABD‟de yapılmaktadır. Ancak “nerede iktidar varsa, orada bir muhalefet vardır” saptamasından yola çıkıldığında, medya alanında da muhalefet ya da alternatif de en çok ABD‟de geliĢmiĢ durumdadır. YurttaĢ Gazeteciliği, ABD medyasının mevcut durumuna bir tepki olarak geliĢmiĢtir (Duran, 2005: 94).

Gazetecilik mesleğindeki aĢınmanın onarılması için yurttaĢ gazeteciliği okuyucu/izleyici ile medya arasındaki iliĢkileri yeniden kurmaya çalıĢtı. Bu bağlamda gazetelerin okurlarına karĢı sorumlulukları olduğu vurgulanmaya baĢlandı. Yapılan pek çok yoklamada, toplumdaki kurumlar arasındaki güvenilirlik

sıralamasında gazetelerin en alt sıralarda yer aldığının görülmesi, okur ile gazete arasındaki güveni yeniden kurma çabalarını gündeme getirdi. Bazı haber örgütleri, okurları/izleyicileriyle ekonomik bağlarını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak, sorun çözmede ve hangi konuların haber değeri olduğuna karar vermede kamunun katılımını vurgulayan bir habercilik pratiği oluĢturmaya çalıĢtılar (Seib ve Fitzpatrick‟ten akt. Uzun, 2006: 640).

Bu konuda Türkiye‟de de çok sayıda çalıĢma yapılmıĢ ve özellikle bu habercilik yönteminin yerel medyada uygulanmasının daha kolay ve doğru olduğu tezi üzerinde durulmuĢtur.

Akça, „Alternatif habercilik‟, „hak haberciliği‟, „barıĢ gazeteciliği‟ gibi isimler altında habercilikte yeni arayıĢlara tanık olunduğunu aktarmaktadır.

Hak haberciliği kavramı öncelikle haber metinlerinin hak ihlalleriyle dolu olduğu düĢüncesinden yola çıkmaktadır. Bu yaklaĢıma göre Batman‟da yaĢanan kadın ölümlerini, dokuz genç kızın intihar karĢıtı eylemine kadar gündeme taĢımamak bir hak ihlalidir. Haber değeri kriterleri açısından Batman‟da yaĢananlar, ölü sayısı ciddi rakamlara ulaĢana kadar haber değeri taĢımamıĢtır. Yine siyasal iktidarın açıklamaları “belirtti”, “bildirdi”, “açıkladı” gibi kesinlik bildiren ifadelerle verilirken, sendikalar, iĢçi temsilcileri gibi sivil toplum örgütleri ve muhalif grupların açıklamaları iddia düzeyinde kalır. Bu sunuĢ biçimi, mevcut iktidarı meĢrulaĢtırır, ona olan güveni tazeler. Ġktidar/güce sahip olmayanların düĢünceleri, yapıp ettikleri ise en baĢından ikincil konuma itilir (Akça, 2008).

Duran da Türkiye‟de yapılan habercilikle ilgili bir özelliğin altını çizmekte, haber konusu ne olursa olsun öncelikle, her Ģeyi doğru söylediği kabul edilen resmi makamların bilgi ve görüĢlerine rağbet edildiğine dikkat çekmektedir. Ne tür haber olursa olsun, önce konuyla ilgilenen hangi resmi makam ise o aranmaktadır. Çünkü ilke olarak “resmi” kaynağın “doğruyu” aktardığı konusunda bir önyargı vardır (Duran, 2005: 95).

ġeker, yerel güç sahiplerine eleĢtirel yaklaĢmayı engelleyen haber kaynaklarının her eylem ve söyleminin yalnızca habere dönüĢtürülerek aktarılması Ģeklinde gerçekleĢen yerel gazetecilik anlayıĢının, okuyucunun yerel medyaya itibar

etmemesinin de en önemli nedenlerinden olduğunu ifade etmektedir (ġeker, 2007: 81).

Yine Cangöz de (2003: 106) yerel basının dikkat etmesi gereken en önemli noktalardan birinin; sadece ekonomik, politik veya toplumsal güç sahiplerini yansıtan yerel siyasal-ekonomik seçkinler merkezli bir habercilik anlayıĢı yerine, yöre halkına ve onların sorunlarına da yeterince temsil hakkı tanıyan objektif ve adil bir habercilik anlayıĢını istemesi gerektiğini belirtmektedir.

YurttaĢ haberciliğinde üzerinde en fazla durulan konuların baĢında haber kaynağının arttırılması ya da kaynağın halk olması prensibi olarak göze çarpmaktadır.

YurttaĢ Gazeteciliğinde, resmi makamlar değil, esas olarak yurttaĢın bilgi ve görüĢleri önemlidir. Bu durum yurttaĢın mutlak olarak doğru bilgi ve doğru bakıĢ açısını aktardığı anlamına gelmemekte ve zaten bu nedenle, herhangi bir olaya katılan tüm yurttaĢların bilgi ve fikirlerinin alınması gerekmektedir. Dolayısıyla YurttaĢ Gazeteciliğinde birinci ilke, mümkün olan en çok sayıda haber kaynağına ulaĢmak ve haberi resmi bakıĢ açısıyla değil yurttaĢların, toplumun, kamunun bakıĢ açısıyla aktarmaktır. Böylelikle haberin esas hedef kitlesi olan ya da bizzat haberin kaynağı olan yurttaĢın söz konusu haberin kendi haberi olduğunu hissetmesi gerekir (Duran, 2005: 96-97).

YurttaĢ ya da kamu haberciliği kavramının uygulama pratiklerine bakıldığında çıkıĢ noktası olan ABD‟de olduğu gibi Türkiye‟de de yerel medyanın bu habercilik yöntemi için en uygun mecra olarak değerlendirilmektedir.

Cangöz, yerel medyanın halkın beklentilerine yönelik ve kamunun merkezde olduğu haberlere yönelebilmesi için yapabileceklerini Ģöyle sıralamaktadır: “Yerel medya haftada bir ya da iki gün kentin bir mahallesini gündeme taĢıyarak, o mahallenin okul sayısı, kütüphane durumu, yeĢil alan ve çocuk parklarının yeterli olup olmadığı, yollarının durumu gibi konuları, bizzat mahallelilerin ağzından sergileyebilir. Ayrıca beldelerindeki sorunların dile getirilebileceği, sorunlara otoritelerce getirilen çözümlerin ve uygulamalarının takip edilebileceği yurttaĢ forumlarının oluĢturulmasına aracı olabilirler. Bu forumlar, sadece yerel siyasi

otoriteleri icraatlarında daha sorumlu kılmakla kalmayacak, çeĢitli mesleklerden, sivil toplum örgütlerinden ama mutlaka mahalle kahvelerinden ve sesleri yerelde hemen hiç duyulmayan ev kadınlarından katılımcılar için de iyi bir yurttaĢlık eğitimi olacaktır. Polis-adliye haberleri yerel medyanın da vazgeçemediği haberler arasındadır. Yerel medya mağdur insanların/kentlilerin hak arayıĢını resmi makamların dökümlerinden değil de, kendi ağızlarından haber yapmalıdır. Okuyucuyla daimi bir etkileĢimi sağlayacak bir televizyon programı formatı içinde herhangi bir konuda mağduriyete uğramıĢ olanların deneyimlerini paylaĢmaları sağlanabilir. Onlara hukuki seçenekler sunulabilir (Cangöz, 2005: 117-119).

Türkiye‟deki yerel medya yurttaĢ gazeteciliğini hayata geçirebilme anlamında, bir avantaja da sahiptir. Hedef kitleleri ABD‟de olduğu gibi apolitikleĢmiĢ yani siyasetten uzaklaĢmıĢ, kayıtsızlaĢmıĢ bir okuyucu/izleyici değildir. Tam tersine siyaset ve toplumsal sorunlara çok duyarlı bir kamuoyu vardır. Bu nedenle yapılacak olan demokrasi, sivil örgütlenme yeterince geliĢmemiĢ olduğu için kendilerini ifade edecek yeterince kanala sahip olmayan insanlara daha fazla kulak vermek, mikrofon uzatmak, söz hakkı vermek olacaktır (Cangöz, 2005: 121).

Diğer yandan YurttaĢ gazeteciliğinin eleĢtirilen yönleri de vardır. Bu projelerin çoğunluğunun suç, Ģiddet, uyuĢturucu kullanımı, iĢsizlik, vergiler gibi daha özgül yerel konular hakkında olduğunu ifade eden Uzun, bu yönüyle, yurttaĢ haberciliğinin insanları kendi özel, yerel sorunlarıyla ilgilenmeye yöneltirken, daha kapsamlı siyasal değiĢimlere yoğunlaĢmaktan alıkoyan bir yanı da olduğunu söylemektedir.

YurttaĢ gazeteciliği medya sektörü açısından değerlendirildiğinde, basın- topluluk bağlarını güçlendirerek, haber medyasının ayrıcalıklı ve iktidara sahip güçlerle giderek bütünleĢtiği yönündeki kamuoyu algısını değiĢtirmeyi amaçlayan bir halkla iliĢkiler stratejisi olarak ortaya çıkmaktadır. YurttaĢ gazeteciliği, egemen medyaya karĢı alternatifler geliĢtirmek yerine basının ekonomik sorunlarına çözüm bulmak için mevcut medya sistemi içindeki bir pazarlama stratejisi haline geldiğinde, aslında yurttaĢ kavramının içini boĢaltmaktadır (Uzun, 2006: 653).

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

KONYA’DA YEREL MEDYA VE TELEVĠZYONLAR 1. KONYA ġEHĠR PROFĠLĠ

Konya, köklü geçmiĢi, tarihi, sosyal birikiminin zenginliği, Anadolu Selçuklu Devleti‟ne uzun süre baĢkentlik yapmasından sonra da siyasi-sosyal merkez olarak varlığını sürdürmesi, çevrenin ekonomik, eğitim, kültür, ticaret merkezi olma özelliğini sürdürmesini sağlamıĢtır (Arabacı, 2008: 22).

Konya Osmanlı döneminde de önemli vilayetlerden biridir. ġehrin özellikle Ġpekyolu gibi ticaretin geçiĢ yolları üzerinde bulunması, Konya Ovası‟nın Anadolu‟daki tahıl üretiminde ciddi bir paya sahip olması, Cumhuriyet döneminde da Konya‟nın Türkiye‟nin en büyük Ģehirlerinden biri olduğu gerçekliğini değiĢtirmemiĢtir. ġehirde tarımın yanı sıra, tarıma dayalı sanayi, imalat sanayi ve turizm son yıllarda büyük ivme kazanmıĢtır. Bir milyona yakın merkez nüfusu, 2 milyonu bulan genel nüfusuyla Türkiye‟nin 6. büyük ili konumunda olan Konya, gerek Ġç Anadolu kırsalı gerekse diğer bölgelerden gelen göçlerle her geçen gün büyümektedir.

Konya‟da nüfusun yaklaĢık 4‟te 3‟ü Ģehirlerde (ilçe merkezleri dahil) yaĢamaktadır. KentleĢme oranı her geçen yıl artmaktadır. Ġl merkezi nüfusu 2008 yılındaki sayıma göre 980.973 kiĢidir (www.konya.gov.tr).

Konya çok farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmıĢ, M.Ö. 7000 yılına kadar giden bir tarihin izlerini taĢımaktadır. Selçuklu devletine de baĢkentlik yapan Ģehir, Mevlana Celaleddin Rumi ve Nasrettin Hoca gibi dünya çapında tanınan Ģahsiyetlerle önemli bir turizm potansiyeline sahiptir.