• Sonuç bulunamadı

Allen (1997), ÇZK’nin üstün yetenekli öğrencilerin öğretimindeki etkililiğini ve öğ- renme stratejilerini belirlemek amacıyla müzik ve şarkı söyleme, sanat ve resim yapma, ez- ber, müsabakalara katılma, grupla ve bireysel çalışmalara yönelik sorulardan oluşan likert tipi ölçek hazırlamıştır. Verilen cevaplara göre öğrencilerin %89’unun ezbere karşı olduğu, %95’inin bir projede beraber çalışma yapmak istediği, %50’sinin renkli harita ve resimlerin hatırlamayı kolaylaştırdığı görüşüne sahip oldukları ortaya çıkmıştır (Gümüş, 2011).

Schonebaum (1997) işitme engelli öğrencilerin ÇZ alanlarının belirlenmesinde göz- lemin etkisini değerlendirmeyi amaçlamıştır. Araştırma 9 işitme engelli öğrenciyle yürütüle- rek yazma ve matematik becerilerinde etkinlikler yaptırılmıştır. Değerlendirme süresince öğrencilerin eğitimleri tercih ettikleri iletişim modeliyle sürdürülmüştür. ÇZK’ye göre yapılan değerlendirmede 9 öğrenciden 2 tanesi üstün yetenekli bulunurken; standart IQ testle- ri öğrencileri üstün yetenekli bulmamıştır. Araştırma sonucunda, gözlemle değerlendirmenin işitme engelli öğrencilerin zeka alanlarını belirlemede etkili bir yöntem olduğu ortaya çıkmış- tır.

Chan (2001) Hong Kong’da üstün yetenekliler için üniversite programına katılmak is- teyen 192 Çinli ortaokul öğrencisinin ÇZK’ye göre üstün yetenekliliklerini çeşitli değişkenle- re bağlı olarak belirlemeyi amaçlamıştır. Bu doğrultuda öğrencilere Öz-değerlendirme Kont- rol Listesi uygulanmıştır. Öğrencilerin yedi zeka alanının cinsiyet ve gelişimsel farklılık, cin- siyet ve yaş değişkenlerine bağlı olarak değişip değişmediği araştırılmış ve ÇZ’ye göre elde edilen verilerle standart ölçüm verileri karşılaştırılmıştır. Araştırma sonucunda, öğrenciler

arasında cinsiyet açısından farklılık bulunurken; standart test sonuçlarına göre öğrencilerin üstün yetenekliliklerinin belirlenemeyeceği ortaya çıkmıştır.

Fedina (2002) ÇZK’yi temel alarak üstün zekalı öğrencilerin eğitim programları, aka- demik başarıları, bu programların güdüleme üzerindeki etkisini ve öğretmen algısını değişti- rip değiştirmediğini belirlemeyi amaçlamıştır. Öğretmen algısını belirlemek için Üstün Zekalı Öğrenciler Üzerinde Çok Boyutlu Zeka Uygulamasında Öğretmenlerin Fedina Algıları isimli bir anket uygulanmış ve ortalamalar hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda; üstün zekalıların derslerine giren öğretmenlerin, üstün zekalı öğrencilerin güdülenmesi, eğitim programı ve akademik başarıları üzerinde Çok Boyutlu Zeka Programlarının Üstün Zekalılar Eğitim Prog- ramlarından daha anlamlı etkisinin olmadığı ortaya çıkmıştır (Şen, 2006).

Abdulkader, Gündoğdu ve Eissa (2009) öğrenme güçlüğü olan beşinci sınıf öğrencile- rinin okuma becerilerinde ÇZ tabanlı programın etkililiğini belirlemeyi amaçlamışlardır. Kontrol ve deney grubu oluşturularak kelime tanıma ve okuduğunu anlama gibi okuma bece- rilerinde ön test-son test puanlarına göre anlamlı farklılık olup olmadığı incelenmiştir. Araş- tırma sonucunda, geleneksel yöntemin uygulandığı kontrol grubuyla karşılaştırıldığında de- ney grubuna uygulanan ÇZ programının okuma becerilerini arttırdığı ortaya çıkmıştır.

Hussen (2010) farklı yaş gruplarındaki 12 zihin engelli öğrencinin temel bazı becerile- ri ve uyumsal davranışları öğrenmesinde ÇZ’nin etkililiğini incelemeyi amaçlamıştır. Araştırma süresince ÇZ araçları kullanılarak öğrencilerin performans düzeyi, sorumluluk alma, sosyalleşme, sosyal davranışlar ve topluma aykırı davranışlarda ilk test ve son test sonuçları arasında farklılığın olup olmadığı araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, test sonuçla- rı arasında anlamlı farklılığın olduğu; ÇZ uygulamalarının öğrencileri daha işbirlikçi, etkile- şime açık ve uyumlu yaptığı ortaya çıkmıştır.

Eleni, Filippos ve Panagiota (2013) dislektik ve dislektik olmayan gençlerin ÇZ alan- larını belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırma kapsamında iki grubun ÇZ açısından perfor- manslarında farklılık olup olmadığı ve ÇZ değerlendirmelerine göre dislektik ya da dislektik olmayan bireylerin tahmin edilip edilemeyeceği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda; iki grup arasında performans açısından anlamlı farklılığın olduğu ve görsel zeka sonucunun büyük olasılıkla dislektik bireylerle ilgiliyken dilsel zeka sonucunun ilgili olmadığı ortaya çıkmıştır.

Busarı (2014) 5. ve 6. sınıfa giden engelli öğrencilerin akademik becerilerini gelişti- rilmesinde ÇZ temelli programların etkililiğini incelemiştir. Araştırma grubu, kontrol ve de-

ney grubundaki öğrencilerden oluşmuştur. Deney grubundaki öğrencilerin 15’i görme engelli, 20’si işitme engelli, 25’i zihin engelli ve gelişimsel bozukluğa sahiptir. Araştırma süresince kontrol grubu ve deney grubu arasında anlamlı farklılığın olup olmadığı, tedaviden sonra cinsiyetlerin akademik başarının sağlanmasında farklılığa neden olup olmadığı, hangi engel grubunun tedaviye daha çok yanıt verdiği araştırılmıştır. Araştırma sonucunda, ÇZ temelli programların engelli öğrencilerin akademik başarılarını artırdığı; gruplar arasında akademik performans ve cinsiyet açısından anlamlı farklılığın olduğu, tedavinin en fazla görme engelli bireylerde en az ise zihin engelli ve gelişimsel bozukluğu olan bireylerde etkili olduğu ortaya çıkmıştır.

Tafti, Heidarzadeh ve Khademi (2014) öğrenme güçlüğü olan ve olmayan öğrencile- rin zeka profillerini karşılaştırmayı amaçlamışlardır. Araştırmanın çalışma grubunu 30 öğ- renme güçlüğü olan ve 30 öğrenme güçlüğü olmayan öğrenci oluşturmuştur. Verilerin top- lanmasında ÇZ Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, öğ- renme güçlüğü olmayan öğrencilerde dilsel-mantıksal-sosyal zeka alanlarının; öğrenme güç- lüğü olan öğrencilerde ise görsel zekanın daha baskın olduğu ortaya çıkmıştır.

Zyoud ve Nemrawi (2015) ÇZ temelli öğretme stratejisinin akademik başarı üzerinde etkisini araştırmayı amaçlamışlardır. Çalışma grubunu, 18’i deney grubunda 20’si kontrol grubunda olmak üzere 38 matematik öğrenme güçlüğü bulunan kız öğrenci oluşturmuştur. Araştırmacılar, öğrencilere çıkarma ve çarpma işlemlerinden oluşan 25 soruluk çoktan seç- meli test uygulamışlardır. Araştırma sonucunda, ÇZK’nin uygulandığı deney grubuyla gele- neksel yöntemin uygulandığı kontrol grubu arasında anlamlı farklılık bulunduğu ortaya çık- mıştır.

Mettler (2015) hiperaktivitenin bağımlı değişkenlerini oluşturan dikkatsiz, hiperaktif ve karma tipler ile Gardner’ın kuramının 8 bağımsız değişkeni arasında ilişki olup olmadığını belirlemeyi amaçlamıştır. Araştırma grubunu, 18 yaş üstü hiperaktif tanısı almış 132 katılımcı oluşturmuştur. Nicel araştırma yönteminin kullanıldığı çalışmada, zeka alanlarını belirlemek için ÇZ Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, hiperaktivite- nin alt tipleri ve zeka profilleri arasında bir bağlantı bulunmadığı; hiperaktif bireylerin görsel, doğacı, kinestetik zeka alanlarını en fazla kullandıkları ortaya çıkmıştır.