• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.5. Dijital Oyun Bağımlılığı Üzerine Literatür Taraması

2.5.1. Yurtdışında Yapılan Çalışmalar

Bu başlık altında yurt dışında bilgisayar oyunları ve bilgisayar oyun bağımlılığı konusunda yapılan çalışmalara yer verilecektir.

 2000 yılında Anderson ve Dill tarafından yapılan çalışmalarda, şiddet içerikli bilgisayar oyunları ile saldırgan davranışlar arasında bir ilişki olup olmadığını incelemişlerdir. Bu bağlamda iki araştırma çalışması yapmışlardır. Yapmış oldukları ilk araştırma çalışmasının sonucunda, oynanan şiddet içeren bilgisayar oyunlarının oyuncuların gerçek hayatlarında saldırgan davranış ve suça yatkınlık davranışı sergilemeleri ile alakalı olarak pozitif yönlü bir ilişki olduğu şeklinde bulgular elde etmişlerdir. Yapmış oldukları ikinci araştırma

35 çalışmasında ise, laboratuvar ortamında şiddet içeren bilgisayar oyununa maruz kalan katılımcıların davranışlarını incelemişlerdir. Yapılan bu çalışmanın sonucunda ise oyuncuların saldırgan düşünce ve davranışlarında artış olduğu tespit edilmiştir. Anderson ve Dill tarafından yapılan her iki çalışmanın sonuçlarını değerlendirecek olursak, şiddet içerikli bilgisayar oyunlarının kısa vadede saldırgan düşünce ve davranışlara, uzun vadede ise kural ihlali ve suça yatkınlığa neden olduğunu söylemek mümkün olmaktadır.

 2003 yılında Hong ve Liu tarafından yapılan çalışmada, seçtikleri bir oyun için iki grup (acemi ve uzman) belirleyerek ortaokul öğrencilerinin oyun süreçlerini gözlemlemişlerdir. Çalışmanın bulgularına baktığımızda; uzman oyuncu grubundaki bireyler daha fazla stratejik düşünme yollarını kullanırken, acemi gruptakiler ise deneme-yanılma yoluna daha fazla başvurdukları sonucu elde edilmiştir.

 2003 yılında Funk, Buchman, Jenks ve Bechtoldt tarafından yapılan çalışmada, şiddet içeren video oyunlarını oynayan çocukların bu duruma kısa ve uzun sürede maruz kalmayla duyarsızlaşma arasındaki ilişki incelenmiştir.

Çalışmaya katılan çocukların yaşları 5-12 arasında değişmektedir. Çalışma kapsamında 66 çocuğa ulaşılmıştır. Çalışmada duyarsızlaşma, empati ve şiddete karşı tutumun alt boyutları bakımından değerlendirilmiştir. Yapılan bu çalışmanın bulgularını değerlendirdiğimizde; şiddet içeren bilgisayar oyunlarına uzun süre maruz kalmayla empati düzeyi arasında negatif yönlü anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir.

 2010 yılında Mehroof ve Griffiths tarafından yapılan çalışmada, İngiltere’de üniversiteye giden 123 öğrencinin çevrimiçi oyun bağımlılıkları incelenmiştir.

Çalışmanın bulgularını değerlendirdiğimizde; nörotizim, duyu arayışı, saldırganlık, durumluk ve sürekli kaygı arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki bulduklarını görmekteyiz. Çalışmanın sonucunda inceledikleri kişilik özelliklerinin (traits) çevrimiçi oyun bağımlılığına, gelişimine ve sürdürülmesinde etkili olabileceğini söylemişlerdir.

 2011 yılında Gentile ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, iki yıllık boylamsal bir çalışma yapmak amacıyla ilkokul ve ortaokul düzeyinde öğrenim gören 3034 öğrenciye ulaşmışlardır. Yapılan bu çalışma patolojik

36 oyun oynama ve internet bağımlılığı olgularının; yaygınlaşması, süresi, risk faktörleri, önleyici faktörleriyle bağımlılık geliştiren ve bağımlılıktan kurtulan bireylerin yaşadıkları sonuçları ortaya koymayı amaçlamışlardır. Çalışmanın bulgularını değerlendirdiğimizde; sosyal becerilerin düşük düzeyde olması ve dürtüsellik özelliklerinin yüksek düzeyde olması, patolojik oyun bağımlılığının gelişiminde risk faktörleri olarak tespit edilmiştir. Bağımlılığın sonuçları olarak ise depresyon, anksiyete, sosyal fobi ve okul başarışının düşük olması şeklinde belirlenmiştir.

 2011 yılında Van Rooij, Schoenmakers, Vermulst, Van Den Eijnden, Van De Mheen tarafından yapılan çalışmada, Hollanda’da öğrenim gören 13-15 yaş aralığındaki öğrencilere ulaşılmıştır. Yapılan bu çalışmanın sonucunda az sayıda öğrencinin oyun bağımlısı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca çalışmada çalışmaya katılan tüm öğrencilerin bağımlılıkla oluşabilecek çeşitli problemler yaşadıkları tespit edilmiştir. Çalışmaya katılan öğrencilerin psikososyal sağlıklarının azalmasıyla birlikte ilişkilerinin daha az belirgin hale geldiğini tespit edilmiştir.

 2013 yılında Kim ve diğerleri tarafından yapılan çalışmada, çok oyunculu çevrimiçi rol oynama oyunları bağımlılarına yönelik inceleme yapılmıştır.

Çalışmada öyküleme yöntemiyle verilen yazma ve konuşma kursunun, oyun bağımlılığı ve dil becerilerinin gelişimine etkisini bakmışlardır. Çalışma kapsamında oyunlarla ilişkilendirilmiş olan dil kursunun oyuncuların konuşma ve yazma becerilerini geliştirdiğini tespit etmişlerdir.

 2014 yılında Brunborg ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, Norveç'te 13-17 yaş aralığındaki 1928 çocuğa ulaşarak, bilgisayar oyun bağımlılığı ve depresyon ilişkisini incelemişlerdir. Yapılan inceleme sonucunda düşük akademik başarı ve davranış problemleri arasında pozitif yönlü ilişki olduğunu tespit etmişlerdir. Oyunlarda harcanan zamanın ise, üzerinde çalışılan olumsuz sonuçlarla ilişkisini bulamamışlardır.

 2015 yılında Hyun ve arkadaşları tarafından yapılan çalışmada, online oyun bağımlılığının gelişmesine neden olan faktörlerin tespit edilmesine yönelik imceleme yapmışlarıdır. Bu bağlamda oyun bağımlısı 263 kişi ve kontrol grubunu oluşturan 155 kişiye ulaşılmıştır. Olası risk faktörleri olarak 4 grup

37 belirlenmiştir. Bunlar; bireysel faktörler (yaş ve cinsiyet), bilişsel faktörler (zekâ), psikopatolojik faktörler (depresyon, anksiyete, dehb, dürtüsellik) ve sosyal etkileşim faktörleridir (aile ortamı, kendine güven). Yapılan bu çalışmanın bulgularını değerlendirdiğimizde; psikopatolojik faktörler olan dehb ve depresif ruh hali oyun bağımlılığında en güçlü risk faktörleri olarak bulunulmuştur. Ayrıca bireysel ve sosyal etkileşim faktörlerinin de online bilgisayar oyun bağımlılığı gelişimine etki ettiği tespit edilmiştir.