• Sonuç bulunamadı

Bilim ve teknolojinin çok hızlı bir gelişme gösterdiği bir çağda yaşamaktayız. Her geçen gün bilim ve teknolojinin çeşitli dallarında insanların yaşamlarını kolaylaştıracak yeni yeni cihazlar, makineler ve araçlar üretilmektedir. Son zamanlarda ilim ve teknolojide üretmek yerine batının teknolojisine ayak uydurmaya çalışıyoruz. Bir başka deyişle özellikle bilim ve teknolojiyi gelişmiş ülkelerden ithal ediyoruz. Tabiî ki bu teknik cihazların ithali sırasında sadece cihazları değil onlara verilen isimleri de almak zorunda kalıyoruz. İşte bu noktada terim sözcüklerin önemi bir kat daha artmaktadır. Önemli olan bilim ve teknoloji sahasındaki gelişmeleri alıp veya almamak değil onlara kendi işlev ve fonksiyonlarını yansıtan, ayrıca dil kurallarımıza uygun ve halk tarafından rahatlıkla benimsenecek isimlerin yani terimlerin bulunmasıdır. Üstelik bu terimleri, yeni gelişmeler yaşantımıza yerleşmeden bulmak gerekir. Çünkü yabancı

dildeki karşılığı ile yaşantımıza giren bir nesneye sonradan terim bulmak, özellikle de o terimi dile yerleştirmek çok uzun bir süreci kapsayacaktır. Bu yüzden yeni gelişmelere paralel olarak, bildirişim gereksinimlerinden kaynaklanan terimsel etkinlikler, özellikle de terim üretimi ve buna bağlı çeşitli çalışmalar başka hiçbir çağda görülmeyen bir yoğunluğa ulaşmış bulunuyor (Vardar, 1980: 385).

Terim yapma çalışmalarında ilk dikkat edilecek husus ise yeni ortaya konulacak terimin tamamen Türkçenin dil hususiyetlerine uygun, milli bir terim olması gerekliliğidir. “Uluslararası terim diye bir şey yoktur. Her ulus, yabancı soylu terimleri kendi diliyle karşılamaya ve anlatmaya çalışır. Yeryüzündeki bütün uluslarca değiştirilmeden, bir yanına dokunulmadan kullanılan bir tek terim gösterilemez.” (Dizdaroğlu, 1962: 35). Ayrıca yabancı soylu bir terimi, Türkçeleştirmeden dil içerisinde kullanmak dilin gelişimini engelleyeceği gibi dilimizi yabancı dillerin boyunduruğu altına sokacaktır.

Çağımızın gereksinimlerini milli terimler ile karşılama çabaları, terimsel etkinlik çerçevesinde sözlük bilimin yanı sıra birçok bilim dalının sağladığı verilerden yararlanarak gelişmekte olan karma nitelikte özel bir dalın, terim bilimin oluşmasına yol açmıştır (Vardar, 1980: 389).

Önceleri Arapça kökler esas alınarak Arap ve Fars kökenli eklerle yapılan terim türetmeleri Cumhuriyet döneminde biçim ve yön değiştirmiş, terimler Türkçe köklere Türkçe ekler getirilerek türetilmeye başlanmıştır. Bunda dil devriminin ve dolayısıyla Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük bir payı vardır. Nitekim onun kurduğu Türk Dil Kurumu’nun dilimize kazandırdığı pek çok terim vardır.

Yalnızca bir takım eklerle kök ve gövdelerden terim türetmekle yetinilmez. Terim türetmenin kelime birleştirme, çeşitli tamlamalar kurma, kelime türlerini değiştirme, genel dilden ve halk ağzından kelimeler aktarma, öteki Türk lehçelerinden yararlanma gibi yolları da vardır (Zülfikar, 1991: 150).

Bugünkü milli şuur, Türkçe bir ilim dili istemektedir. Bu ilim dili için önce halk diline sonra metinlerin diline başvurulmalı, istenilen orada bulunmazsa Türk lehçelerine ve eski metinlere müracaat edilmesi gerekmektedir (Tankut, 1945: 33).

3.3.1. Yeni Kelimeler Türetme

Yeni bir terim oluşturmada en çok kullanılan yöntem türetmedir. Kelime türetme; dilde kullanılan isim, fiil kök veya gövdelerine yine dilde varolan çeşitli yapım ekleri getirilmesine denir. Bir terim türetilirken kullanılacak kök veya gövdenin dilde canlı halde bulunmasına, getirilecek yapım ekinin işlek bir yapım eki olmasına dikkat edilmesi gerekir. Bu iki özellik türetilen terimin dilde tutunmasını sağlayacaktır. Kayak, gözlük, akıcı, anlam vb. terimler bu yolla elde edilmişlerdir

3.3.2. Kelimeleri Birleştirme

Dilimizde bazı kavram ve nesneleri tek kelime ile karşılamak mümkün değildir. Bu durumda iki kelime bir araya getirilerek, nesne ve kavramların karşılanması yoluna gidilir.

Kelimeleri birleştirmeye götüren etkenlerin başında doğu ve batı dillerinden alınan ve iki kelimeden oluşan çoğu birleşik yazılagelen biçimler yer alır. Kilometre, basketbol, fotosentez, fotoroman, cambazhane, ateşperest bu kelimelerden bazılarıdır (Zülfikar, 1991: 165).

Kelimeleri birleşik yazma veya kelimelerle tamlama oluşturma, yabancı kökenli terimleri karşılamak üzere kullanılan yöntemlerdir. İşveren, hanımeli, bakım evi, ses uyumu, açık oturum, açık öğretim terimleri bu yöntemle elde edilmiş terimlerdir.

3.3.3. Kelime Türlerini Değiştirme

Terim elde etmede kullanılacak yöntemlerden biri de kelime türlerini değiştirmektir. Dilimizde isim olan bir kelime fiil, fiil olan bir kelime ise isim yapılabilmektedir. Ayrıca isim olan bir kelime sıfat, sıfat olan bir kelime ise çeşitli ekler sayesinde tekrar isim olabilmektedir.

Atar damar, yanıcı gaz, karışık işlem gibi terimler bu yolla elde edilmişlerdir. Dikkat edilecek olursa atar, yanıcı ve karışık kelimeleri sırasıyla at-, yan- ve karış- fiillerinden elde edilmiş isimler olup, bir isimden önce gelip ismi niteleyip veya belirttikleri için sıfat olmuşlardır (Zülfikar, 1991: 171.

3.3.4. Genel Dilden veya Halk Ağzından Kelime Aktarma

Ortak dilde veya halk ağızlarında kullanılan bir kelimeye özel bir anlam yükleyerek de terim elde edilir.

“Bir bilim dalında yeni bir kavramı adlandırmaya yarayan ve genel dilden alınan bu tür kelimelerin kazandığı anlamlar sözlüğe geçilir ve sözlük o bilim dalının kısaltılmasıyla söz konusu anlamı da öteki anlamlara katar.” (Zülfikar, 1991: 173).

Günlük dilde kullanılan iğne, çanak, budama, çatlama kelimeleri botanikte birer terim olarak kullanılmaktadır. Ayrıca çalgın, yolak, utku ve seki gibi Anadolu’nun çeşitli yörelerinden derlenen sözcükler bugün Türkçe sözlüğe geçmiş olan terimlerdir (Zülfikar, 1991: 174 – 177).

3.3.5. Tarihi Türkçe Metinlerden ve Çağdaş Türk Lehçelerinden Yararlanma

Terim elde etmede en son başvurulacak yöntem tarihi Türkçe metinlerden ve Çağdaş Türk lehçelerinden yararlanmadır. Türkçenin günümüzdeki işleyişi göz önünde bulundurulduğunda diğer yöntemlerle elde edilecek terimlerin dile yerleşmesinin daha kolay olacağı söylenebilir. Ancak günümüzde kullanılan bazı terimlerin bu yolla elde edildiği de bir gerçektir.

“Asır” sözcüğü yerine kullanılan “yüzyıl” sözcüğü Şemseddin Sami’nin Kamûs-ı Türkî’sinden alınmıştır. Yine “intihap” sözcüğü yerine kullanılan “seçim” sözcüğü Velet Çelebi’nin çeşitli eski Anadolu metinlerinden derlediği 8 ciltlik sözlük malzemesinden alınmıştır. Ayrıca Türkiye Türkçesine en yakın Türkçe olan Azeri Türkçesinde akım, bölme, elçilik, seçilme gibi pek çok ortak terim vardır (Zülfikar, 1991: 178 – 181.

Benzer Belgeler