• Sonuç bulunamadı

Yetersiz beslenme; kişinin ihtiyacı olan besin ögelerinin yeterli miktarlarda alınmaması ya da alınamaması sonucu canlılığın devamı ve fizyolojik ihtiyaçları içinyeterli enerjinin oluşmadığı ve dokuların gelişemediği beslenme şeklidir.

Beslenmenin yetersiz olması durumunda, fiziksel gelişmeyle birlikte mental gelişimve buna bağlı olarak zekâ da olumsuz etkilenmektedir. Yetersiz beslenme durumuna genellikle büyüme çağındaki çocuklarda, gençler, emziren anneler, gebeler ve ağır işlerde çalışan kişilerde daha sık rastlanmaktadır (Akşit 1991).

Dengesiz beslenme; eğitim, sağlık ve diğer sosyal haklardan yararlanmadaki eşitsizliklere bağlı olarak ülkemizde farklılık göstermektedir. Sosyoekonomik eşitsizlik bunların başında yer alan önemli bir nedendir (Baysal 2003).

Yetersiz ve dengesiz beslenme bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden oldu-ğundan hastalıklara yakalanma riskini artırmakta ve hastalıkların ağır seyretmesine

se-6

bep olmaktadır. Kronik ishaller genellikle yetersiz ve dengesiz beslenme ile birlikte görülmektedir. Kızamık, boğmaca, difteri gibi çocukluk çağı hastalıkları ile solunum yolları hastalıkları yetersiz ve dengesiz beslenen gruplarda sık görülmekte, ağır seyret-mekte ve ölümle sonuçlanabilseyret-mektedir (Baysal 2009).

Farklı türdeki besinlerden gereği gibi seçmek beslenme bilgisini gerektirir. Bi-reylerin evlerinde yeteri kadar değişik türde besin bulunmasına karşın, bunların beslen-me ilkelerine uygun olarak kullanamayan bireyler çoğunluktadır. Bilgi eksikliği sonucu kötü beslenme alışkanlıklarının insanın yaşam biçimine yerleşeceği ve yerleşen alışkan-lıklardan kurtulmanın oldukça zor olduğu şüphesizdir (Aktaş 1988).

Yetersiz ve dengesiz beslenme soruları ile ülkemizde en fazla karşı karşıya olan gruplar içerisinde büyüme çağındaki çocuklar ve gençlerin olduğu görülmektedir. Aile-den gelen eğitim ve kültür, öğrencilik döneminde alınan eğitim ile beslenme konusun-daki bilgi, fiziksel gelişim ve vücut ağırlığı gibi sağlık ile ilgili etkenler, beslenme alış-kanlıkları ve ürün alma tercihlerinin birbirleriyle yakından ilişkili olduğu bilinmektedir (Arslan 1999, UGBÇ 2003).

Yetersiz, dengesiz ve sıhhatsiz beslenen kişilerde;

İştahsız, yorgun ve isteksiz kişilerdir. Hasta bireyler toplum için bir güç ve kuvvet değil bir

Yüktür. Bu kişilerde aşağıda bildirilen özellikler görülebilir

- Büyüme, gelişme ve vücudun çalışmasında aksaklıklar meydana gelmek-tedir.

- Bağışıklık düzeneğinin zayıflamasına neden olur. Bu sebeple hastalığa yakalanma riski artar.

- Hastalıkların ağır seyretmesine ve tedavini sürecinin uzamasına neden olur.

- Fiziksel aktivite ve verimliliğin azalmasına neden olur.

- Zihinsel geriliğe neden olur.

- Şişmanlığın (obezitenin) meydana gelmesine neden olur.

- Pürüzlü parlak olmayan cilt ve saç, şişkin karın, iştahsızlık, yorgunluk, isteksizlik, sık sık baş ağrısı, bel ve omuzlarda eğilme halleri görünür (SağlıkB 2004).

7 1.1.4. Malnütrisyon (Yetersiz Beslenme)

Malnütrisyon, vücuda alınan ana besin öğelerinin (karbonhidrat, protein ve yağ) ya da vitamin ve mineraller gibi mikro besinlerin eksikliği sonucunda ortaya çıkan kli-nik bir tablodur. Malnütrisyon yetersiz beslenme, absorbsiyon bozukluğu, besinlerin kullanımının artması yani metabolik gereksinim artmasından kaynaklanabilir. Beslenme bozuklukları arasında en yaygın olanı malnütrisyondur ki, kilo kaybı ve organ sistem fonksiyon yetersizliklerine neden olarak sağlığı olumsuz etkilemektedir. Bu sorun tüm dünyada kabul edilen hastalık ve ölümlerin en yaygın nedenleri arasındadır (Lemone P, Burke K. 2004).

Yatan hastaların beslenme durumları ile morbidite ve mortalite oranları, hasta-nede kalış süresi ve maliyet arasındaki ilişkiyi araştırmak amacıyla hastaların hastaneye yattıktan sonraki ilk 72 saat içinde beslenme durumlarını değerlendirmişlerdir.

Günümüzde hastaneye yatan hastalarda nütrisyon risk değerlendirilmesinde kullanılan başlıca testler; Malnutrition Universal Screening Tool (MUST), Nutritional Risk Screening (NRS-2002), Mini Nutritional Assessment (MNA), Short Nutritional Assessment Questionaire (SNAQ), Malnutrition Screening Tool (MST) ve Subjective Global Değerlendirme ’dir (SGA). Bu testler malnutrisyon tanısını koymada yardımcı olmaktadır. Ancak; obezite gibi enerji dengesizliği veya vitamin toksisitesi de malnütrisyon kavramı içinde yer alsada bu testlerle tanımlamak zordur. Zira Latince

‘Mal’ kötü, dolayısıyla malnütrisyon kötü beslenme anlamındadır (Selçuk H.2012, Mavrommatis Y. ve ark.2011).

Malnütrisyonun başlıca nedenleri: düşük sosyo-ekonomik durum, çeşitli gastrointestinal hastalıklar, depresyon, pek çok kanser türü, kardiyak bozukluklar ve fiziksel engel gibi durumlardır. Diğer yandan, malnütrisyonun bağımsız risk faktörleri arasında hastanede yatış süresinin uzaması, hastanın yaşı ve komplikasyonların mevcu-diyeti sayılabilir (Kandiah J ve ark.2006).

Hastaneye yattıklarında tanımlanmış bir malnütrisyonu olmayıp ancak hastanede kalış süresinde malnütrisyonu gelişen hastalar da mevcuttur ve bu durum %20-50

ora-8

nında bildirilmektedir. Bu nedenle malnütrisyon günümüzde de hastanede yatan hastalar içinde önemli bir sağlık sorunu olmaya devam etmektedir (Campanozzi A ve ark.2009, Rocha GA, ve ark.2006).

Hastaneye yatışlarında malnütrisyon prevelansının yüksek olmasının nedenleri şöyle sıralanabilir;

- Hastaların ihtiyaç duydukları besin gereksinimlerin belirlenip takip edilmemesi, - Hastaların tedavi ve tetkik nedeniylebirkaç gün boyunca yemeklerini düzenli

tüketememesi

- Besin tüketiminin, tedavi sürecinden ya da komplikasyonlarından olumsuz etkilenmesi

- Hastaların, hastaneye yatmadan önce de yetersiz beslenme riski altında olması - Hastanın psikolojik durumu, hastalık ile ilgili endişeleri.

Son zamanlarda gıda teknolojilerindeki gelişmelere karşın hastane yiyecek hizmetleri hala tüm dünyada yaygın bir sorun olarak gösterilmektedir. Örneğin;

Amerika’daki hastanelerde tedavi edilen hastaların neredeyse yüzde ellisi yetersiz beslenme sorunu ile karşı karşıyadır (Sahin B ve ark. 2006).

Hastalık türü ne olursa olsun hastanede kaldığı süre içinde hastanın uygun şekilde beslenmesi, hastanın hastanede kalış süresini kısaltıp, ekonomik ve psikolojik destek sağlayacağı gibi, yatağa bağımlı hastalarda gelişebilecek pek çok olumsuzlukları azalta-caktır. Bu olumsuzlukların başında isemalnütrisyon gelmektedir. Yapılan araştırmalar-da, uzun süre hastanede yatan hastalarda malnütrisyon görülme oranının %5-50 arasında olduğu bildirilmiştir (Wunderlich, 1992).

Malnutrisyon vücudun organ ve sistemlerinde fonksiyonel ve metabolik değişikliklere neden olarak, tüm organ ve/veya sistemleri etkilemektedir. Bu durum artmış hastalık komplikasyonu, uzamış hastanede kalış süresi, sağlık bakım harcamalarında artış, artmış mortalite ve morbidite ile ilişkilidir (Selçuk H. 2012).

9

Şekil 1. Malnütrisyon Gelişim Mekanizması. (Selçuk H. 2012).

KOAH=Kronik Obstruktif Akciğer Hastalığı

Şekil1.2. Malnutrisyon Sonuçları. (Selçuk H. 2012).

Malabsorbsiyon

10

1.2. Beslenme Durumu Değerlendirme Yöntemleri Antropometrik ölçümler ve