• Sonuç bulunamadı

Öz yeterlik inançları son yirmi yılda, özellikle öğretmen eğitimi alanında çalışan uzmanların önemli çalışma konularından biri olmuştur. Türkiye’ de ise, bu alanda yapılan çalışmaların çok yakın bir geçmişi olduğu görülmektedir. Öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının belirli bir alana özgü öz yeterlik inançlarına ait ölçümler, onların davranışlarının daha doğru olarak anlaşılmasına ve kestirilmesine olanak tanımaktadır (Hazır Bıkmaz, 2004, s. 3). Rehberlik rollerinden dolayı öğretmenlerin, bilgi kaynaklarına ulaşma, bilgiyi bulma, kullanma ve iletmede her türlü araç ve teknolojiyi kullanırken

23

kendilerini yeterli ve güvenli hissetmeleri gerekmektedir (Akkoyunlu ve Kurbanoğlu, 2003, s. 1). Sosyal bilişsel kurama göre bireylerin yaptıkları eylemlerin arkasındaki temel yapı özyeterlilik inançlarıdır. Artan özyeterlilik inancı azmi ve kararlılığı arttırarak daha üst düzey performans oluşumunu sağlar (Kurt, 2012, s. 197). Özyeterlilik inancı yüksek olan öğretmen, engellerin üstesinden gelmek için ısrarcı davranır ve başarısızlığa uğramaktan çekinmez. Böylesi gayret, öğrencilerin öğrenme isteklerini arttırırken, yenilikçi öğrenmelerin de kapılarını açar (Bandura, 1997, s. 6).

Eğitim, tıp, psikoloji, işletme, uluslararası ilişkiler gibi birçok değişik alanlarda yapılan araştırmalar öz yeterlik inancının davranışlar bakımından belirleyici bir unsur olduğunu ortaya çıkarmaktadır (Bandura, 1986, s. 25). Öz yeterlik inancı insan davranışlarını etkiler. İnsan davranışları, gerçekte doğru olandan çok, insanların neyin doğru olduğu yolundaki inancına dayanır (Kurbanoğlu, 2004, s. 137). Bandura (1997, s. 43)’ya göre, öz yeterlilik inancı, insanların hayata dair nasıl düşünmesi gerektiğini, hissettiklerini etkililer ve insanların kendi hayatlarına bakış açılarına ilişkin detayları tüm yönleriyle içerir.

Bandura (1995, s. 16)’ya göre, öz yeterlik inancı, bireyin kendi gelişiminde hayati bir rol oynar . ‘Özyeterlilik inancı’ kişinin belirli bir işi yapabileceğine dair duyduğu inancı ifade eden bir kavramdır ve bu inancın düşük veya yüksek olması güdülenmeyi etkilemektedir. Kotaman (2008, s. 111), öz yeterlik inancı, bireylerin bazı durumların üstesinden gelmesi için gerekli olan hareketleri ne kadar iyi yapabilecekleriyle ilgili bireysel yorumlarıyla ilgilidir. Öz yeterlik inancı aynı zamanda, bireyin bir sorunla ya da olumsuz bir durumla karşılaştığında ne kadar çaba harcayacağını ve ne kadar süre bu durumla yüz yüze kalabileceklerini de belirlemektedir. Herhangi bir olumsuz durum karşısında kalan bireyin kendi yetenekleri konusunda endişeleri varsa çabalarını yavaşlatabilir, hatta mücadeleden vazgeçebilir. Ancak kendine inancı tam olan birey güçlükler karşısında yılmayacak, azimle çalışacaktır (Bıkmaz, 2002, s. 199). Bir bireyin öz yeterlik inancı, onun algısını, motivasyonunu ve performansını birçok şekilde etkiler. İnsanların motivasyon düzeyleri duyuşsal durumları ve davranışları; objektif olarak durumun ya da olayın ne olduğundan çok, aynı zamanda bireylerin bir sorunla ya da hoş olmayan bir deneyimle karşılaştıklarında, ne kadar çaba harcayacaklarını ve ne kadar süre bu sorunla yüz yüze kalabileceklerini de belirlemektedir (Morgil, Seçken ve Yücel, 2004, s. 62). Öğrenme kapasitesi aynı olan bireyler karşılaştırıldığında, özyeterlilik inancı yüksek olanların öz yeterlilik inancı düşük olanlara göre, öğrenme isteğinin daha fazla olduğu, daha çok çalıştığı, zorluklarla karşılaşınca zorluğu yenmek için çok daha ısrarcı olduğu ve

24

özyeterlilik inancı yüksek olanların başarıya daha çok sayıda ulaştığı söylenebilir (Schunk ve Meece, 2005, s. 73).

Öz yeterlik inancı, insanların düşünce biçimlerini ve duygusal tepkilerini de etkilemektedir. Yüksek düzeyde öz yeterliğe sahip bireyler, zorluk düzeyi yüksek olan çalışmalarla karşı karşıya kaldıklarında daha rahat ve verimli olabilirler. Düşük öz yeterlik inancına sahip kimseler ise yapacakları çalışmaların gerçekte olduğundan daha da zor olduğuna inanırlar. Bu tip bir düşünce; kaygıyı ve stresi arttırırken, kişinin bir sorunu en iyi şekilde çözebilmesi için gereken bakış açısını daraltır. Bu nedenle öz yeterlik inancı, bireylerin başarı düzeylerini çok güçlü bir şekilde etkilemektedir (Pajares, 2002, s. 14). Bandura’nın öz yeterlik inancı, özellikle duygusal yoğunluk üzerinde etkili olup, sosyal durumlarda ve değişikliklerde tekrar düzenleyici ve kariyeri, başarıyı, etkinliği vb. durumları cesaretlendirici bir rol oynar. (Bandura, 1982, s. 122). Özyeterlik İnancının Önemi için yapılan çalışmalar şu yöndedir;

Bireyin bilgiye ulaşmasında çeşitli faktörler etkilidir. Bu faktörler içerisinde en önemlilerinden biri olan bireyin öz yeterliliğidir. Bireyin bilgiyi üretmesi, öğrenme sürecinde aktif olabilmesi, problem çözebilmesi için kendi yetenek ve kapasitesini kullanması gerekir. Bu süreçte bireyin öz yeterlilik düzeyi onun bilgiye ulaşmasında ve bilgiyi kullanmasında önemli bir etkendir (Çetin, 2009, s. 131). Öz yeterlilik seviyelerinin yüksek olduğunu söyleyen öğrencilerin öğrenmelerinde daha etkili stratejiler kullandıklarını, daha zorlu hedefler belirlediklerini ve daha yüksek bir motivasyon seviyesine sahip olduklarını gösteren bulgular bulunmaktadır (Çetin, 2009, s. 133). Bir bireyin öz yeterlik inancı, onun algısını, motivasyonunu ve performansını birçok şekilde etkiler. İnsanların motivasyon düzeyleri duyuşsal durumları ve davranışları; objektif olarak durumun ya da olayın ne olduğundan çok, aynı zamanda bireylerin bir sorunla ya da hoş olmayan bir deneyimle karşılaştıklarında, ne kadar çaba harcayacaklarını ve ne kadar süre bu sorunla yüz yüze kalabileceklerini de belirlemektedir (Morgil vd., 2004, s. 62). Öz yeterlilik inancı yüksek olan bireyler, çok sayıda başarıyla gerçekleştirdiği, üstün işler yapar. Bu tarz insanlar, kendileri için zor gelecek hedefler belirler, hedeflerinin peşini bırakmaz ve bu hedeflere kuvvetli bağlarla bağlanırlar. Öz yeterlilik inancı yüksek olan bireyler, başarısızlık yaşadıktan sonra kendilerini, öz yeterlilik inancı düşük olan bireylerden daha çabuk toparlarlar. Kişinin öz yeterlilik inancı, okul başarıları ile akademik yeteneğinin bileşenidir. Öz yeterlilik inancı, bireyleri okul başarılarından sonra akademik başarılara kadar taşır (Pajares ve Schunk, 2001, s. 242). Araştırmalar, kişilerin kendilerini

25

güvenli ve yeterli hissettikleri işleri yapma, kendilerini yeterli hissetmedikleri işlerden kaçma eğilimi gösterdiklerini; istedikleri sonucu alacaklarına inanmadıkları sürece harekete geçmek konusunda isteksiz davrandıklarını; bir iş yaparken gösterecekleri gayretin düzeyini eylemlerinin tahmini sonucuna göre ayarladıklarını; sonuç olarak, öz yeterlik inançlarının seçimlerinde etkili olduğunu göstermektedir (Bandura, 1986, s. 129 ). Özetle, öz yeterlilik kişinin belli bir görevi başarabileceğine dair inancıdır. Bu inanç, kişinin göreve ilişkin davranışa teşebbüs edip etmemesini, bu davranıştaki devamlılığını, davranışa dair güdülenmesini ve sonuç olarak performansını etkiler (s. 113). Bu nedenlerden dolayı, öz yeterlilik inancı yeni bir becerinin kazanılmasında ya da yeni bir öğrenmenin gerçekleşmesinde ve daha sonra bu yeni becerinin ya da öğrenimin uygulamaya konmasında kritik bir işlev görmektedir (Kotaman, 2008, s. 114).

Sonuç olarak, öz-yeterlik inancının, bireylerin ulaştığı başarı seviyesinin kuvvetli belirleyicileri olduğu ve insan davranışında bir anahtar rolü üstlendiği söylenebilir (Ergül, 2006, s. 126).

Benzer Belgeler