• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: YEREL SİYASETTE DEMOKRATİK KATILIMCILIK

2.4. Yerel Siyasette Katılımın Önündeki Engeller

Yerel yönetim, yönetim gücünün belli bir merkezde toplanmamasını ve alt düzeylere aktarılmasını anlatan bir kavramdır. Yerel yönetim organlarının, yerel halkın katılımıyla seçilmiş ve yerel halka en yakın yönetsel bi r i m olmaları, yerel yönetimlere,

demokratik katılıma en uygun yönetimler gözüyle bakılmasına neden olmaktadır (Heken, 2002:51).

Son 10-15 yıldan bu yana kentlerde hemşehrilerin özellikle STK’ları aracılığı ile kent konularına karşı duydukları ilgide ve ters ya da eş yönlü tepki göstermelerinde belirli bir gelişme gözlenmekte ise de, genelde kent konularına ve belediye çalışmalarına karşı yeterli seviyede ilgi duymadıkları ve katılım girişiminde bulunmaları açılarından hemşehrilerin istenen ölçüde aktif olmadıkları görülmektedir.

Kentlilerin belediye ve kent konularına ilgilerinin daha çok bireysel düzlemde kaldığı, kişilerin günlük yaşamını doğrudan etkileyen konulara karşı belediyeye başvuru yoluyla sınırlı bir etkileme yoluna gidildiği, bu amaçla aslında olanakları ölçüde bireylerin araçlar kullanmayı yeğlediği de kent gerçekleri arasındadır.

Belediye üzerinde kentli ağırlığı koymak ve belediyeyi demokratik yollardan sürekli sorgulayarak, denetlemek ve böylece halkın belediyesini gerçekleştirmek açılarından çok olumsuz bir etkisi mevcuttur. Bu bağlamda kentlerimizde yaşayanların yeterli kentli kültürüne ve hemşehrilik hak ve yükümlülüklerinin bilincine sahip olduğu söylenemez. Aslında çağımızda Avrupa'nın öteki ülkeleri ile gelişmiş birçok ülkede geleneksel kentlilik kültürünün ve bilincinin varlığına karşılık, sosyo-ekonomik koşulların, çalışma ilişkilerinin, otomobil ve televizyon gibi etmenlerin etkileri sonucunda bireylerin toplumdan ve yönetimden soyutlanması ve yabancılaşması olgusunun yaşandığı bilinmektedir. Benzer bir olgu bizim büyük kentlerimizde de yaşanmaktadır.

Ayrıca son 30–40 yıl boyunca birçok kentimize yığılma biçiminde gerçekleşen kente göç olgusunun, sosyo-ekonomik sorunların da etkisi ile yabancılaşma olgusuna ayrı boyutlar getirdiği de bilinmektedir.

Olayın bir başka boyutu ise halkın belediyesinin gerçekleşmesi açısından halk katılımının öneminin ve bu konuda Türkiye'deki sorunların bilinmesine karşılık, kentlilerin belediye konuları bağlamında çok sınırlı olan katılım olanaklarını geliştirmek için yasal düzenlemelerin yapılmamış ve kentlilerin bu açıdan, sınırlı olumlu örnekler dışında, özendirilmemiş olmalarıdır (Yalçındağ, 1996:146-147).

Gözden kaçmayan başka konu ise, Türkiye’de yasal düzenlemeler katılımcı b i r demokrasiye ne kadar uygun hale getirilirse getirilsin, bu olanakları kullanabilecek nitelikli ve eğitimli yurttaş olmadıkça katılma ile ilgili kurumsallaşmanın çok da anlamlı olmadığı biçimdedir. Planlamada, yönetimde ve denetimde halk katılımı, eğitimli bir nüfusu gerektirir. Eğitim sistemimizin bu tür bireyleri yetiştiremediği de bu düşünceler arasındadır (Çoruh, 1994:65).

Yerelde yönetilenlerin belediye’deki sorunları idrak etmesi, bunun için bilgi edinme yollarını araştırması, bulması ve kullanması gereklidir. Bunun için de belli bir eğitim düzeyi gereklidir (Eroğul, 1991:251).

Halkın yönetime katılmasını engelleyen nedenlerden biri de ekonomik sı kı ntıl ar dır . Yaşam savaşıyla meşgul olan yurttaşın, kendi belde sorunlarıyla ilgilenmelerini beklemek gerçekçi değildir. Yurttaşın ekonomik s ı k ı n t ı s ı n ı hafifletmedikçe, demokratik k a t ı l m a c ı l ı ğ ı n gelişmesi beklenemez (Eroğul, 1991:251).

Yukarıda yerel siyasette katılımın önündeki engelleri ana hatları ile belirttik. Türkiye’ye özgü engellerde yasal düzenlemelere rağmen hala mevcuttur. Bunları birkaç başlık altında sıralayabiliriz:

1. Siyasal kültür: Ülkemizde kamudan faydalanma anlayışı yüksek düzeydedir. Devlet baba veya kamunun kaynakları fazla olduğu anlayışı sürmektedir. Bu sebeple belediyeler pek çok katılımcı tarafından mali kaynak yani sponsor olarak görülmektedir. Yani katılım ile belediye kaynaklarını ve verimliliği artırmaktan çok masraf artmaktadır. Yine idarenin seri karar alması engellenebilmektedir. Çünkü ülkemizde yatırımların kararlaştırılmasında fizibilite çalışmaları yeterli değildir. 2. Sosyal faktörler: Şehirlerimizde köy kültürünün etkileri hala devam etmektedir. Kültürümüzde istişareye önem verilmesi, sınıfsal ayrım olmaması ise katılımcılığı destekleyen unsurlardır.

3. Ekonomik faktörler: Gerek bölgeler arası, gerekse kişiler arası ekonomik farklılıkların çok yüksek olması yerel yönetimlerden beklentileri artırmaktadır. Bu aynı zamanda kamu kuruluşları aracılığı ile zenginleşme arzusunu ortaya çıkar-maktadır.

Çalışanların yönetime katılması, özellikle ücret sendikacılığının önde tutulması halinde çalışanların yerel yönetimlerdeki gelir-gider dengesi gözetilmeksizin daha fazla ücret ve maaş almasına dönüşmektedir. Bu da verimi ve etkinliği azaltmak-tadır.

4. Psikolojik faktörler: Yerel iktidar yerel kaynakları kullanma imkanı sundu-ğundan, bu iktidarı ellerinde bulunduranların keyfi uygulamaları olabilmektedir. Katılımcılık bu yönüyle kişilerin ve toplumun haklarının korunmasını sağlamaktadır (Esen, 2008:90).

Özetle yerel yönetimlerde katılımın beklenen anlamda gelişmemesinin nedenleri; katılım, yönetimde ve halkta güçlü bir katılım güdüsünün bulunmasını şart koşmakta; katılıma olan istekte eksiklik katılım için oluşturulan mekanizmaları güdük, katılımı verimsiz ve biçimsel kılmaktadır. Bireyin katılımdan beklentileri, katılım için ayırabildiği zaman ve kent yönetiminin katılım konusundaki tavrına duyulan güven katılımı etkilerken; yönetim açısından bakıldığında demokratik gelişme düzeyi, yöneticilerin siyasal kültürünün yüksek olması, katılım yollarının toplumun her kesimine tüzel ve eylemli olarak açık olması, yöneticilerin kişisel tutumları, dünya görüşleri de katılımı etkilemektedir (Keleş 1993:26-32). Tartışma / pazarlık süreçlerine, bilgi ve güç donanımı en yüksek olanların hakim olması da yerelde katılımı olumsuz etkileyen sebeplerden biridir (Yıldırım 2002:36).

Yerel yönetimlerde katılımın gelişmesini isteyen siyasi iktidarın bu konuda samimi olmadığı da gözlenmektedir. Ayrıca yerel yönetimlerde yönetici sıfatı ile bulunan kişilerin, gerçek anlamda katılımın var olması ile yetki ve etkilerinin kısıtlanacağı düşüncesi ile ve tam ve tek yetkili olma kültür ve isteği ile bu anlayışa “uygulamada” pek destek vermemektedirler. Yerel yönetimler ile ilgili çıkarılan yasalarda yerel demokrasi anlamında gelişmeler olduğu kabul edilmekle birlikte, halkın yönetime katılımının yöneticilerin istek ve iradesine bırakılması da yerel demokrasinin gelişmesi ve “yönetişim” anlayışının kavranması anlamında bir dezavantajdır.

BÖLÜM 3: YEREL SİYASETTE KATILIM YOLU İLE