• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1. CÜMLE UNSURLAR

3.1.4. YER TAMLAYICIS

Leyla Karahan “Türkçede Söz Dizimi” adlı eserinde yer tamlayıcısı hakkında şöyle demektedir: “Cümlede yönelme,bulunma ve uzaklaşma bildirerek yüklemi tamamlayan öge yer tamlayıcısıdır.Bu öge yükleme, yönelme (-a/e), bulunma(-da), uzaklaşma(-dan) hali ekleriyle bağlanan bir kelime veya kelime grubudur.Yer tamlayıcısı mutlaka bu eklerden birini taşımalıdır.”120

Günay Karaağaç hazırladığı “Türkiye Türkçesinin Sözdizimi” isimli eserinde yer tamlayıcısı ile ilgili olarak şunları demektedir: “Cümlede yaklaşma, bulunma ve uzaklaşma bildirerek yüklemi tamamlayan öge, yer tamlayıcısıdır. Bir yüklemin özne ile şekil ve zaman

118Muharrem Ergin, age., s. 407. 119Tahsin Banguoğlu, age., s. 527. 120Leylâ Karahan, age., 1993, s. 55.

45

özelliğinden sonra, en önemli özelliği yerdir. Yer tamlayıcısı, yaklaşma, bulunma ve uzaklaşma bildirerek eylemi niteleyen ögedir; bu yüzden, cümlelerde, yer ve zaman zarflarıyla aynı görevi üstlenirler.

Türkçenin yaklaşma, bulunma ve uzaklaşma bilgileri, genel bir yaklaşma, genel bir bulunma ve genel bir uzaklaşmadır. Bu yüzden, bu yer ile ilgili çekimler, yer kadar, zaman, sebep, sınırlama vb. pek çok bilginin ifadesinde kullanılabilirler. Dediğimiz gibi, Türkçede yer bildiren yaklaşma, bulunma ve uzaklaşma hallerinin niteliği geneldir; yani alta / altta / alttan hareket(subessive, lative), içe / içte / içten hareket (introessive) ve üste / üstte / üstten hareket hali(superessive, sublative case), vb. belirtilmez; bu tür ayrıntılı bilgilerin ifadesi için alt, üst ve iç vb. sözlerinin hal ekleriyle zarflaştırılmış biçimlerinden yararlanılır: Evin içine girdiler.; Okul içinde iyi davrandım.; Arabanın içinden çıktılar.”121

Mustafa Özkan ve Veysi Sevinçli hazırladıkları “Türkiye Türkçesi Söz Dizimi” adlı eserlerinde yer tamlayıcısı hakkında şunları söylemektedirler: “Yer tamlayıcısı, cümlede yüklemin bildirdiği hareket, iş veya oluşun yerini ve yönünü bildiren ögedir. Başka bir deyişle hareketin, oluş ve kılışın yöneldiği, geçtiği veya ayrıldığı yeri gösteren cümle unsurudur. Yer tamlayıcısı bir isim veya isim gibi kullanılan kelime grubu olur. İsmin yaklaşma(-a, -e), bulunma(-da, -de) ve ayrılma / uzaklaşma(-dan, -den) hali eklerinden birini alarak yükleme bağlanır. Bir cümlede birden fazla yer tamlayıcısı bulunabilir.”122

Muharrem Ergin “Üniversiteler İçin Türk Dili” adlı eserlerinde yer tamlayıcısı hakkında şunları söylemektedir: “Fiilin mekânını istikametini gösteren cümle unsurudur. Her hareketin zaman ve mekân içinde bir yeri ve istikameti vardır. İşte yer tamlayıcısı hareketin cereyan ettiği bu yeri ve istikameti ifade eder. Bu unsur da isim cinsinden bir kelime veya kelime grubu olur. Fiile yer ve istikamet ekleri olan datif, lokatif ve ablatif ekleri ile bağlanır. Datifli yer tamlayıcısı hareketin kendisine yöneldiğini, kendisine doğru yaklaştığını; lokatifli yer tamlayıcısı hareketin kendi içinde cereyan ettiğini, kendi içinde bulunduğunu; ablatifli yer tamlayıcısı hareketin kendisinden uzaklaştığını gösterir.

Yer tamlayıcısının ana fonksiyonu zaman ve mekan içinde geniş mânâsıyla yer ve istikamet ifade etmektir. Fakat bu ana fonksiyon birlikte kullanıldığı fiilin mânâsına bağlı olarak yer, ayrılma, uzaklaşma, yaklaşma, bulunma, yön, zaman, müddet, sürat, tarz, miktar, derece, durum, hâl, hedef, sebep, bedel, leh, aleyh, karşılaştırma, verme, bildirme, kuvvetlendirme, gaye, tercih, vasıf, şekil, devamlılık, iş, vasıta, âitlik, çıkma, terkip, ölçü,

121Günay Karaağaç, age., s. 193. -194. 122Mustafa Özkan-Veysi Sevinçli, age., s. 120.

değer, görüş, nokta-i nazar vs. gibi datif, lokatif ve ablatifin taşıdığı çeşitli ifadeler halinde görülür.”123

Tahsin Banguoğlu “Türkçenin Grameri” adlı eserinde yer tamlayıcısına “isimleme” dedikten sonra hakkında şunları söylemektedir: “Cümlede yüklemin gerçekleşmesiyle ilgili kişileri ve şeyleri gösteren adlara ve zamirlere isimleme denir. Bu adlar ve zamirler ençok ye yön hallerinde (kime, kimde, kimden), bir hayli de dışçekim hallerinde bulunurlar.

Sen mektubu postaya verdin mi? Zaimoğlu Çamlıca’ da oturuyor. Bunda yanlışlık var.

Takı öbekleri de isimleme olarak çok kullanılır: Onarım için ustayı göndereceğim.

Yalancının mumu yatsıya kadar yanar.

Bütün fiil ve isim cümleleri isimleme alabilirler. İsim cümleleriyle geçişsiz fiil cümleleri nesne almadıklarından bunlarda isimleme cümlenin üçüncü üyesi durumundadır.

Bence teklif uygundur.

Zaimoğlu Çamlıca’ da oturuyor.

Ancak bu da her cümlenin tabiî bir ögesi değildir. Geçişli fiil cümlelerinde ise isimleme, bulunur veya bulunmaz, nesneden ayrı bir cümle üyesidir:

Odacı mektubu postaya vermiş. yahut Odacı mektubu vermiş.”124

3.1.5. ZARF

Zaman, tarz, sebep, miktar, yön, vasıta ve şart bildirerek yüklemi tamamlayan cümle öğesidir.Zarf görevi yapan kelime ve kelime grupları yüklemi zaman, tarz, sebep, miktar, yön, vasıta ve şart bildirerek tamamlar.

Leyla Karahan “Türkçede Söz Dizimi” adlı eserinin cümle unsurları bölümünde zarf hakkında şöyle demektedir: “Yön, zaman, tarz, sebep, miktar, vasıta ve şart bildirerek yüklemi tamamlayan cümle unsuru, zarftır. İsimler eksiz veya yön, vasıta, eşitlik ve bazı hâl ekleriyle, fiiller de zarf fiil ekleriyle zarf görevi yaparlar. Yön, zaman, tarz, sebep, vasıta, miktar ve şart bildiren bütün kelime grupları cümlede zarf görevi yapar. Bir cümlede aynı veya ayrı türden birden fazla zarf bulunabilir. Ayrı cinsten zarfların bir arada bulunduğu bir

123

Muharrem Ergin, age., s. 407. - 408.

47

cümlede, genellikle zaman zarfı diğer zarfların önünde yer alır. Miktar bildiren zarflar ise yüklemin hemen önündedir.”125

Günay Karaağaç hazırladığı “Türkiye Türkçesinin Sözdizimi” isimli eserinde zarf ile ilgili olarak şunları demektedir: “Varlık ve varlığın gerçekleştirdiği eylemler, farklı özellikler taşırlar; bir varlığın sahip olduğu özellikler ile bir olayın sahip olduğu özellikler, birbirlerinden bütünüyle ayrı olgulardır. Varlıkta hacim, renk, koku, biçim ve görünüş, temel özellikler olarak ortaya çıkarken; eylemlerde, yer, zaman, yön, hal, azlık, çokluk vb. özellikler görülür. Dolayısıyla bir cümlede , yön, zaman, tarz, sebep, miktar, vatsa, şart vb. bildirerek yüklemi tamamlayan cümle ögesi zarftır. Yapma ve olmaları niteleyen her türlü söz ve yapı, zarftır; zarf, eylemin sıfatıdır.”126

Mustafa Özkan ve Veysi Sevinçli hazırladıkları “Türkiye Türkçesi Söz Dizimi” adlı eserlerinde zarf hakkında şunları söylemektedirler: “Cümlede yüklemin anlamını zaman, yer, yön, durum, miktar, tarz, araç vb. yönlerden tamamlayan ögedir. Zarf bir isim veya zarf işleviyle kullanılan bir kelime grubu olabilir. Özellikle ikilemeler, edat grupları, isnat grubu, yönelme, yaklaşma, uzaklaşma grupları, bağlama grubu, sayı grupları zarf işleviyle kullanılan kelime gruplarıdır. Zarf-fiil grupları cümlede zarf olarak kullanılır.

Zarflar, cümlede genellikle çekimsiz unsurdur. Fiillere doğrudan bağlanırlar. İsimler, yön (-ra, -re / -arı, -eri), vasıta(-la, -le, -n) ve eşitlik(-ca, -ce / -ça, -çe) eklerini alarak zarf unsurunu oluştururlar.”127

Muharrem Ergin “Üniversiteler İçin Türk Dili” adlı eserlerinde zarf hakkında şunları söylemektedir: “Fiilin muhtelif şartlarını ve zamanını gösteren cümle unsurudur. Hareketin nasıl, niçin, ne şekilde, hangi vasıtalarla, hangi sebeple, hülâsâ, hangi şartlarla yapıldığını veya olduğunu ve hangi zamanda cereyan ettiğini göstermek için zarf unsuru kullanılır. Bu unsur zarf olarak kullanılan isim cinsinden bir kelime veya kelime grubu, bir gerundium veya gerundium grubu veya bir edat grubu olur. Zarf da çekimsiz bir cümle unsurudur, fiile olduğu gibi, doğrudan doğruya bağlanır. Zarf unsurunun sonunda instrumental, eşitlik ve yön ekleri bulunabilir. Fakat bu hal ekleri bir münasebet için değil, doğrudan doğruya zarf ekleri olarak kullanılan eklerdir. Hatta bazen zarfın sonunda ablatif eki de görülebilir. Fakat bu da bir kısalma ile ortaya çıkmış ve klişeleşmiş şekildir. Klişe ablatif bazen böyle zarf olabilmektedir. Edatlaşmış bazı kelimelerde bu şekilde klişe datif ve lokatif

125 Leylâ Karahan, age., 1993, s. 57. – 58. 126

Günay Karaağaç, age., s. 195.

de görülebilir. Bütün bunların çekim demek olmadığı ve zarfın çekimsiz olduğu unutulmamalıdır.

Zarfın ana fonksiyonu fiilin şartlarını ve zamanını göstermektir. Fakat bu ana fonksiyon birlikte kullanıldığı fiilin mânâsına göre şekil, tarz, vasıta, yön, eşitlik, benzerlik, sebep, miktar, derece, hal, durum, bağlılık, hedef, bedel, âlet, karşılaştırma, zaman, müddet, sürat vb. gibi zarfların; instrumental, eşitlik ve yön eklerinin; gerundiumların, son çekim edatlarının, hâsılı zarf olarak kullanılan her türlü kelimelerin ve kelime gruplarının taşıdığı çeşitli ifadeler hâlinde görülür.”128

Tahsin Banguoğlu “Türkçenin Grameri” adlı eserinde zarf tümlecine “zarflama” dedikten sonra hakkında şunları söylemektedir: “Cümlede yüklemin içinde geçtiği hal ve şartları belirten zarflara ve zarf niteliğindeki belirtme öbeklerine zarflama denir. Aslında zarf fiillere ve sıfatlara gelen ve onların anlamlarını sınırlayan bir kelimedir.

Cümlenin üyesi olarak zarf ve benzerleri ise işleyişi ve yeri ayrı bir söz birliğidir. Bütünüyle olağanın zaman, yer, yön, tarz, miktar, gerçekleme gibi özelliklerini belirtmeye yarar. (Burada Sinan’ı bekliyorum. Hava yarın güzel olacak.)İşte buna cümlede zarflama denir.”129

Benzer Belgeler