• Sonuç bulunamadı

Eş Yeniden Evlenme Olasılığı

Olay Tarihi Yaş 49 Yıl 4 Ay 3 Gün

AYİM Tablosu'na Göre 2,00%

18 Yaşında Küçük Çocuk Sayısı 1 Çocuklardan Kaynaklı Eksiltme 5,00%

Nihai Yeniden Evlenme Olasılığı 0,00%

 Buna göre ödeme tarihi itibariyle 49 yaşını ikmal eden eşin AYİM Tablosu esas alındığında yeniden evlenme olasılığı %2 olup, hayatta olan 18 yaşını doldurmamış her bir çocuk için %5 evlenme ihtimalini azaltacağı dikkate alındığında 1 çocuk için bizarur toplamda %5 oranında yeniden evlenme oranını azalacaktır. Olayda hayatta kalan eşin %0 (YüzdeSıfır) yeniden evlenme ihtimali söz konusudur.

Eş Yeniden Evlenme Olasılığı

Olay Tarihi Yaş 57 Yıl 3 Ay 13 Gün

AYİM Tablosu'na Göre 0,00%

18 Yaşında Küçük Çocuk Sayısı 1 Çocuklardan Kaynaklı Eksiltme 10,00%

Nihai Yeniden Evlenme Olasılığı 0,00%

 Buna göre rapor tarihi itibariyle 57 yaşını ikmal eden eşin AYİM Tablosu esas alındığında yeniden evlenme olasılığı %0 olup, hayatta olan 18 yaşını doldurmamış her bir çocuk için %5 evlenme ihtimalini azaltacağı dikkate alındığında 1 çocuk için bizarur toplamda %5 oranında yeniden evlenme oranını azalacaktır. Olayda hayatta kalan eşin %0 (YüzdeSıfır) yeniden evlenme ihtimali söz konusudur.

b) Yapılan Ödemelerin Tenzilinin Değerlendirilmesi

 SGK Tarafından Bağlanan Gelirlerin Tenzili Yönünden

Öğretide de belirtildiği üzere işveren ile üçüncü kişinin sorumluluk sınırı açısından ayrımı haklı kılan bir neden yoktur. Üçüncü kişi kapsamına iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde rolü olan sigortalı ve işvereni dışındaki herkes girmektedir. Üçüncü kişiler sadece iş kazası veya meslek hastalığına yol açan kendisi de iş sözleşmesiyle çalışan sigortalılar olmayıp, yapı denetim kuruluşları, üreticiler, üçüncü kişinin işvereni gibi ekonomik bakımından güçlü olarak algılanabilecek kişileri de kapsamaktadır. Hatta somut olayın özelliğine göre rücu davası sigorta şirketlerine dahi yöneltilebilmektedir. Bu bakımdan ilk peşin sermaye değerinin yarısının rücu edileceğinin 5510 sayılı kanun md.21/IV ’de düzenlenmesinin kanaatimizce halen kabul edilebilir, makul bir gerekçesinin bulunmadığı düşünülmektedir. Ancak Anayasa Mahkemesi tarafından herhangi bir iptal kararı da verilmediğinden ve henüz kanun koyucu tarafından da bir değişikliğe gidilmediğinden ilgili hüküm yürürlüktedir ve rücu davalarında mutlaka göz önüne alınmalıdır. İlk peşin sermaye değerinin yarısının üçüncü kişilere rücu edileceği açıksa da sorumluluğun kapsamı açısından ne şekilde göz önüne alınacağı tartışılabilir. Anayasa Mahkemesinin 2012 yılında verdiği kararının içeriğine ve Yargıtay ‘ın artık yerleştiğini düşündüğümüz kararlarına36 göre, üçüncü kişi ilk peşin sermaye değerinin yarısından kusuru oranında sorumlu tutulmaktadır37. Kurum tarafından çıkarılan bir tebliğde de aynı esas benimsenmiş olup, üçüncü kişinin kusuru nedeniyle meydana gelen iş kazası veya meslek hastalığı olaylarında zarara sebep olan üçüncü kişilerin ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranların, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirlerin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının yarısından kusur oranlarına kadar sorumlu oldukları düzenlenmiştir (md.10/III)38. Diğer bir ifadeyle üçüncü kişiler açısından iç tavan, Kurumun yaptığı ödemeler ile ilk peşin sermaye değerinin yarısının toplamıdır. İş kazası veya meslek hastalığı tümüyle üçüncü kişinin kusurundan dolayı meydana geldiyse belirlenen iç tavanın tamamı üçüncü kişiye rücu edilebilecektir. Ancak iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde üçüncü kişinin yanı sıra örneğin sigortalının da kusuru varsa, sigortalının kusuru oranında üçüncü kişinin sorumluluğu azalacaktır.

İş kazalarında, kaza sigortasından bağlanan gelirlerin, sorumlu işveren ise rücu tabi ilk peşin değerin kusura isabet eden tutarı, (5510/m.21/1) sorumlu üçüncü kişi ise ilk peşin değerin kusura isabet eden tutarının yarısı (5510/m.21/4) tazminattan indirilir. Ancak sigorta şirketlerinin bu tür indirimleri ileri sürerek tazminat ödemeyi reddetmeleri yasal değildir. Çünkü 2918 sayılı KTK. Özel bir kanundur ve tazminat ödenmesine ilişkin 98. ve 99.maddeler “özel hüküm” niteliğindedir.

Bilindiği gibi, özel yasaların ve özel hükümlerin öncelikli olarak uygulanması gerekir.

T.C. Yargıtay 4.HD.09.10.2008, E.2008/9289 - K.2008/11575 sayılı ilamında; “Sosyal Sigortalar Kurumu’nca ölüm sigortası kolundan bağlanan dul ve yetim aylıkları tazminattan düşülmez.

Dava, trafik kazası nedeniyle desteğin ölümünden dolayı destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminat istemine ilişkin olup mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş ve karar taraflarca temyiz edilmiştir. Sigortalı işçi olan davacıların desteğinin, iş kazası sonucu olmadığı anlaşılan ölümü nedeniyle Sosyal Sigortalar Kurumunca davacılara ölüm sigortası kolundan aylık bağlandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmakladır. Dairemizce istikrarla uygulandığı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 28.11.1979 günlü ve Esas 1977/4-1110, Karar 1979/1395 sayılı kararında

benimsendiği gibi, iş kazasına bağlı olmayan haksız eylem sonucu ölen sigortalının hak sahipleri tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatının kapsamının belirlenmesinde Sosyal Sigortalar Kurumunca. 506 sayılı Kanunun 65 ve sonraki maddeleri uyarınca ölüm sigortası kolundan hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim aylıklarının zarardan düşülmesi mümkün değildir. Mahkemenin belirtilen ilkeye aykırı olan bu uygulaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.” denilmekle,

T.C. Yargıtay 9.HD. 05.06.1985, 6179-6126 sayılı ilamında “İş kazası nedeniyle uğranılan zararların tazmini davası, iş kazası sigortasından gelirlerle karşılanmayan kısmın ödetilmesi ilkesine dayanır. Olayda davacılara miras bırakanlarının iş kazasında ölümü nedeniyle 506 sayılı Yasa’nın 23’üncü maddesine göre gelir bağlanmıştır. Ayrıca şartları gerçekleştiğinden 66’ncı maddeye göre ölüm sigortasından aylık bağlanmıştır. Aynı Kanun’un 92’nci maddesi uyarınca bu gelir ve aylıklar birleştirilmiş ve Sosyal Yardım zammının ölüm sigortasına bağlı olarak ödenmesine başlanmıştır. Gerçekleşen maddi tazminattan yukarda belirtilen ilke gereğince sadece iş kazası sigortasından sağlanan gelirler tenzil edileceğinden, ölüm sigortasından bağlanan aylıkların tenzili mümkün değildir. Zira ölüm aylığı ile iş kazası arasında illiyet bağlantısı yoktur. Ve mahiyetleri ayrıdır. O halde SSK. dan iş kazası nedeniyle sağlanan gelirlerin davacıların maddi tazminatlarından tenzil edilmesi, ölüm sigortasından sağlanan Sosyal Yardımların ise tenzil edilmemesi gerekir.” denilmekle,

İlgili Kanun Maddeleri ve Yüksek Yargı kararları dikkate alınarak Gelir ve aylıklar birleştirilmişse, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55.maddesine ve 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası’nın 21.maddesine göre, Kurumu ’nun iş kazası dalından bağladığı gelirlerin rücua tabi olmayan miktarları ve ölüm sigortasından olan bölüm hesaplanan tazminat tutarlarından indirilmez.

Yukarıda izah edilen nedenler ve dosya kapsamındaki belge ve belgeler incelendiğinde;

T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Bağımsız ve Hizmet Akdiyle Çalışanlar Emeklilik Daire Başkanlığı ‘nın 22.02.2019 tarih ve 48985001-9/80556 sayılı yazısında “29.05.2009 tarihinde geçirdiği iş kazası/tutulduğu meslek hastalığı sonucu ölen 125764204101 sigorta sicil numaralı İsmail XXX ‘un…” ve de aynı yazının ekli evrakında “adı geçen hak sahiplerine 01.06.2009 tarihinden itibaren 3/1324776 sayılı dosyadan da ölüm aylığı bağlanması sebebiyle” denilmekle İsmail XXX ‘un hak sahiplerine bağlanan gelirlerin iş kazası sebebiyle gerçekleşen vefat neticesinde hem iş kazası sigortası hem de ölüm sigortası kolundan olduğu anlaşılmış,

Dosya kapsamında hesaplanacak maddi tazminattan yukarda belirtilen ilkeler gereğince sadece iş kazası sigortasından sağlanan gelirler tenzil edileceğinden, ölüm sigortasından bağlanan aylıkların tenzili mümkün olmadığından ve de SGK tarafından bağlanan gelirlerin PSD ‘nin ne kadarının iş kazası sigortasından ne kadarının ölüm sigortasından olduğu kesin olarak tespit edilemediğinden, hesaplanan tazminatlardan SGK tarafından bağlanan gelirlerin PSD ‘den kaynaklı herhangi bir indirim yapılamayacaktır.

Sayın Mahkeme tarafından SGK ‘ya “Bağlanan gelirlerin iş kazası sigortasından mı yoksa ölüm sigortasından mı olduğu” sorulması halinde kurumca verilecek cevaba göre yeniden hesaplama yapılacağı,

Mütalaa olunmuştur.

 Sigorta Firması Tarafından Yapılan Ödemelerin Tenzili Yönünden

T.C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/4-824 E. , 2012/134 K. sayılı ilamında “Sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeyi tazminat hesabının yapıldığı günden önce alan davacılar, bu paranın tazminat hesabının yapıldığı güne kadar işleyen yasal faizi kadar kazanım sağlamış olacaklarından; zarar ve yararın denkleştirilmesi ilkesi gereğince, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin, tazminat hesabının yapıldığı güne kadar geçen süreye ilişkin getirisinin yasal faiz ölçüsünde güncelleştirilip belirlenerek hesaplanan tazminattan indirilmesi gerekir.”

denilmekle;

Benzer Belgeler