• Sonuç bulunamadı

2.3. MOTĠVASYON

2.3.1. Özyeterlik Algısı

2.3.1.1. Yazma Özyeterlik Algısı

Yazmada öğrenci motivasyonunun temelini oluĢturan yazma özyeterliği (Pajares, 2007), kiĢinin sahip olduğu yazma becerisine yönelik algısını bildirir. Hidi ve Boscolo (2006) yazma özyeterliğinin bireyin metin oluĢturabilme yeteneğine yönelik kiĢisel algısı olduğunu; Pajares, Hartley ve Valiante (2001) ise öğrencilerin akademik seviyelerine uygun çeĢitli yazıları baĢarılı bir Ģekilde oluĢturabilmek için sahip oldukları yazma yeteneklerine yönelik inançları olduğunu belirtmiĢlerdir. Sharples‘a (1998) göre yazma sürecinin temel bileĢenleri, uzun süreli aktif hafıza, biliĢsel süreçler ve güdülenmedir. Bunlar yazma sürecinin bireyselleĢmesini ve özyeterlik algısının ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu durum beraberinde yazmanın biliĢsel ve duyuĢsal boyutlarının araĢtırılmasını getirmiĢtir.

Yazmadaki psikolojik araĢtırmalar 1970‘in sonlarına doğru baĢlamıĢtır. Bu dönemde yazmanın biliĢsel boyutu üzerine odaklanılmıĢtır. Daha sonra 1980‘ler boyunca motivasyon araĢtırmalarına yoğunlaĢılmıĢ ve 1980‘in sonuna doğru yazma çalıĢmalarında motivasyonun etkisine bakılmaya baĢlanmıĢtır. 1980‘lerde sosyal yapılandırmacı

yaklaĢımda, yazma biliĢsel bir yetenekten çok kültürel bir uygulama olarak görülmüĢtür. Bu dönemde yazma alanındaki araĢtırmacılar, geleneksel olarak ya yazarın bu hünerlerini meydana getiren becerilere ya da öğretmenlerin öğrencilerin yazılı anlatım becerilerini düzeltmek için kullandıkları öğretim uygulamalarına odaklanmaktadır. Öncelikle bu çabalar öğrencilerin yazılarındaki biliĢsel süreçleri anlamayı amaçlamıĢtır; daha sonraları ise araĢtırmacılar, öğrencilerin biliĢsel becerileri ve ilgisini çeken metinlerin, kendi yazma becerileriyle iliĢkisini ele almıĢ; ayrıca yazma tutumlarına odaklanmıĢlardır (Pajares, 2007). Yazma alanındaki bu çalıĢmalar araĢtırmacıları yazmanın psikolojik boyutuna yönlendirmiĢtir. Bu yüzden farklı metot ve teoriler, yazmanın motivasyonla bağlantısını ortaya çıkarmıĢ ve araĢtırmalar, motivasyondaki birçok geleneksel çalıĢmaya göre çok farklı bir perspektif kazanmıĢtır. Bir tarafta yazma becerisi araĢtırmacıları diğer tarafta özyeterlik araĢtırmacıları, yazmanın sadece biliĢsel ve üst biliĢsel süreçleri değil aynı zamanda duyuĢsal süreçleri de içeren karıĢık bir etkinlik olduğunu göstermiĢtir (Hidi ve Boscolo, 2006: 144-145).

Yazmanın hem biliĢsel hem de duyuĢsal boyutunun değerlendirilmesi yönündeki araĢtırmalar gerçekleĢtirildikçe elde edilen bilgiler biliĢ ve yazma arasındaki iliĢkiyle ilgili olarak karmaĢanın daha da artmasına neden olmuĢtur. Bazı araĢtırmacılar bu karmaĢayı çözmek üzere yazmayı etkileyen faktörleri ortaya çıkarmak için çok sayıda çalıĢma ortaya koymuĢlardır. Bunun sonucunda araĢtırmacılar, yazmada öğrenci motivasyonunun temelini oluĢturan ―özyeterlik‖ kavramını ortaya çıkarmıĢlardır. AraĢtırmaların sonuçlarından elde edilen bulgular, öğrencilerin kendi yazma yetenekleri hakkındaki inançlarını ortaya koymaları için yol gösterici olmuĢtur. Sonuç olarak araĢtırmacıların bir kısmı öğrencilerin yazma hakkındaki özyeterlik inançları ve yazmayla iliĢkili diğer motivasyon değiĢkenleri ile çeĢitli yazma sonuçları arasındaki iliĢkileri değerlendirmiĢtir (Pajares, 2007).

Bandura (1986), yazma özyeterliği yüksek olan öğrencilerin, iyi yazamadığına inanan öğrencilerle karĢılaĢtırıldığında bir yazılı anlatımda daha az kaygılı olduklarını ifade etmiĢtir. Hidi ve Boscolo (2006: 152) ise yazmanın zorluklarını tamamen üstlenebilen yazarların pozitif özyeterlik inancına sahip, yazma performansından memnun ve yeni yazma görevlerinde yer almada daha gönüllü olduklarını; zayıf yazarlarınsa düĢük özyeterlik inancına sahip olabileceklerini ve yazmayla ilgili endiĢe ve kaygı hissedebileceklerini ifade ederler.

McCarthy, Meier ve Rinderer (1985) çalıĢmasında özyeterliği güçlü, endiĢe düzeyi düĢük olan öğrencilerin yazılı anlatımlarının baĢarılı olduğunu ortaya çıkarmıĢtır. Bunun yanında bireyin yazma yeteneğinin geliĢimi, yazılan ürünün kalitesiyle iliĢkili bulunmuĢtur. Dolayısıyla yazma becerisi özellikle bireyin yazma özyeterlik algısıyla iliĢkilidir ve bu becerinin geliĢimini tespit etmek, öncelikle onun yazmaya karĢı kendine iliĢkin algısına yani yazma özyeterliği düzeyinin tespitine bağlıdır.

Hidi ve Boscolo (2006: 144-145), yazma motivasyonunu etkileyen faktörleri Ģöyle sıralamıĢtır: Yazmak için istekli olunması, konuya iliĢkin yeterli bilgiye sahip olmak, yazma konusunun karmaĢık olmaması, yazıya yönelik geribildirimin hemen yapılması ve yazmayı gerçekleĢtirirken sürekli çaba gösterebilmek. Ayrıca Bruning ve Horn (2000), öğrencilerin yazmaya karĢı pozitif inançlar beslemesinin, gerçek yazma amaçlarına ve bağlamlara teĢvik edilmesinin, öğrencilere yazma için destekleyici bir bağlam sağlanması ve pozitif duygusal bir sınıf çevresi yaratılmasının öğrencinin yazmaya motive olmasını belirleyen koĢullar olduğunu ifade ederler. McCarthy, Meier ve Rinderer, (1985) çalıĢmalarında güçlü özyeterlik ve düĢük endiĢe düzeyine sahip öğrencilerin iyi yazılar yazabildiklerini ortaya çıkarmıĢtır.

Faigley ve arkadaĢları (1985) yazmada tutum ve inançların anahtar bir rolü olduğunu ifade eder. Bu anahtar rol, bireylerin yazmak için öncelikle bu beceriye yönelik olumlu tutumlarının olması ve baĢarabileceklerine yönelik inançlarının tam olması anlamındadır. Pajares (2007), yazma becerisinde güveni eksik olan öğrencilerin, yazmanın gerekli olduğu görevlere muhtemelen daha az dâhil olduklarını ve zorlukla karĢılaĢtıklarında daha hızlı vazgeçtiklerini bildirmiĢtir. Ayrıca böyle durumlarda öğretmen ve yetkili kiĢiler, beceriyi düzeltmeye devam etmeye ek olarak öğrencilerin olumsuz benlik inançlarını tanımlamaya çalıĢmalı ve bu inançlarını değiĢtirmek için görüĢmeler yapmalıdır, diyerek çözüme yönelik öneri de sunmuĢtur.

Öğrenci, yazma süreci sonucunda ürettiği metinden beklentisinin ne olduğunu ve bu üretim için hangi adımlar gerektiğini bilebilir. Ancak öğrencinin istediği sonuca ulaĢabilme inancı eksikse beklediği sonuca büyük oranda ulaĢamayacaktır (McCarthy, Meier ve Rinderer, 1985). Bu nedenle özellikle yazma becerisinin oluĢturulması ve geliĢtirilmesi için öncelikle öğrencinin kendisine ve üreteceği ürüne inancının tam olması, kendini bu konuda yeterli hissetmesi gerekir. Eğer inanç, davranıĢı güçlü bir Ģekilde etkilerse

özyeterlik teorisi öğrenci yazmaları için güçlü bir gösterge olabilir. Yazma yeteneği konusunda yetersizliği olduğunu ve bu beceriyi gerçekleĢtiremediğini düĢünen bir öğrenci için yazma özyeterliği düzeyinin tespiti çok önemlidir. Bu tespit öğrencinin bu inancını düzeltmek ve beceriyi geliĢtirmesini sağlamak için dayanak olacaktır.

Özyeterlilik, davranıĢı baĢlatan, güdülenmeyi ve devamlılığı artırıcı (Bouffard Bouchard, 1990; Multon, Brown ve Lent, 1991) bir rol oynadığından öğrencilerin yazma becerilerinde çok önemli bir etkiye sahiptir. Yazma özyeterliğine sahip öğrenci yazmaya baĢlamadan baĢaracağına inanır ve yazılı anlatıma motivasyonu yüksek bir Ģekilde baĢladığından davranıĢı devam ettirmek onun için kolay olur.

Benzer Belgeler