• Sonuç bulunamadı

Yazarın Beslendiği Kaynaklar, Etkilendiği İsimler

III. BÖLÜM

3. SANATI

3.1. Sanat Anlayışı ve Yazarlığı

3.1.3. Yazarın Beslendiği Kaynaklar, Etkilendiği İsimler

Münevver Ayaşlı’nın Türk romanıyla tanışması, Kuzguncuk’ta kendisine Türkçe dersi vermeye gelen Melahat Hanım sayesinde olur. Melahat Hanım sadece dil bilgisi değil, edebiyat dersleri de verir yazara ve okuması için romanlar getirir:

“Halit Ziya Uşşakîzade’nin romanlarını getiriyordu. İlk Mâi ve Si- yâh’ı okumuştuk beraber, ben çok heyecanlanmamış, duygulanmamıştım. Melahat Hanım bana çok şaşıyordu. “Rikkat [Kunt / yazarın arkadaşı] si- zin gibi hassas değildir. O bile çok beğenmiş, duygulanmıştı. Siz çok hassas bir genç kızsınız, nasıl olur da Halit Ziya Bey’in romanlarını be- ğenmez ve duygulanmazsınız şaşıyorum.” demişti.”45 (Ayaşlı, 1991: 115) Yazarın asıl hayranlık duyacağı romancı ise Reşat Nuri Güntekin olacaktır. Bü- tün romanlarını okuduğu ve “benim gençlik sevgilim” (Ayaşlı, 1991: 192) dediği Reşat Nuri hakkında yazar şu değerlendirmeleri yapmıştır:

“O zamanlar dünyamıza başka biri girmişti: Reşat Nuri.

Aman Ya Rabbi, ne kadar sevilirdi romanları ve kendisi Reşat Nu- ri. Romanlarını okumaz adeta şerbet gibi içerdik.” (Ayaşlı, 1984b: 47)

Bizde Batılı anlamda bir kitap kültürünün oluşmadığını düşünen yazar, evinde geniş denebilecek bir kütüphane kurmuştur. Manevi oğlu Hasan Ayaşlı, yazarın “de-

45 Münevver Ayaşlı, bir yazısında da ilk okuduğu romanın Halide Nusret Zorlutuna’nın Sisli

Geceler isimli eseri olduğunu söylemektedir. Bu romanı beğendiğini belirten yazar, Halide

ğirmen” gibi, eline geçen kitabı “öğüten” bir kitapsever olduğunu belirtir.46 Okuma- ya düşkün olan Ayaşlı, küçüklüğünden beri basın dünyasını yakından takip etmiştir. (Ayaşlı, 2009: 74-75) Gençlik yıllarında Sedat Simavi’nin çıkardığı İnci, Refik Halid’in Aydede mecmuası, Yusuf Ziya Ortaç’ın Akbaba mecmuası, Diken isimli mizah dergisi ve Süs isimli bir başka mecmua yazarın ilgiyle okuduğu yayınlardır. (Ayaşlı, 2009: 98) Birkaç yabancı dil bilen yazar, sadece Türkçe değil Fransızca, İngilizce, Farsça eserler, dergi ve gazeteler de okuyarak kendini geliştirmiştir. Yazar, günlük gazetelerin hepsini takip etmeye çalıştığı gibi Jours de France, Paris Match gibi yabancı dergileri de dikkatle izlemiştir.47 Bu okumalar, yazarın edebi zeminini desteklemiştir.

Ayaşlı’nın Türk edebiyatında okuduğu isimlerin başında Refik Halit Karay gelmektedir. Yazar, “siyasi meşrebi”nin de uygun olduğu Refik Halit’in yazarlığı hakkında şu değerlendirmelerde bulunmuştur:

“Refik Halid Bey’in Kirpinin Dedikleri yazılarını takip ederdim. Refik Halid Bey çıkardığı Aydede ile bir tarz ortaya koymuş, aynı za- manda bir “ekol” de yapmıştır… Refik Halid Bey’in Memleket Hikâyele-

ri eseri de nefistir. Bu eser şimdinin zoraki yazılan “Anadolu romanları”

ile mukayese edilecek olursa, aralarında sahte ile halisin, altınla yaldızın arasındaki kadar fark olduğu görülür.” (Ayaşlı, 2009: 74)

“Anadolu romanları”nı “dikta rejimlerinin dikta ve dirije [yöneltme]” edebiyatı olarak değerlendiren ve sıkıcı bulan yazar Refik Halit Karay’ın nükteli ve esprili üslubunu oldukça beğenir. (Ayaşlı, 2009, 74-75)

Batıyı edebiyatı ve felsefesiyle çok iyi tanıyan “son bir Osmanlı entelektüeli” olarak nitelendirdiği Peyami Safa (Ayaşlı, 2009: 121), “intikal devrinin kadını” dedi- ği ve kadın yazar olması sebebiyle ayrıca beğendiği Müfide Ferit Tek (Ayaşlı, 2009: 102), kendisiyle benzer siyasi ve kültürel bir duruşu ve mistik temayülleri benimse- diği Samiha Ayverdi48 de yazarın eserlerini okuduğu isimlerdendir.

Gazete yazarı olan Münevver Ayaşlı, yazılarını beğenerek okuduğu diğer isim- leri ise şöyle açıklar:

46 Bu bilgi, Hasan-Fatma Ayaşlı ile Ayaşlı Yalısı’nda, 26 Nisan 2009, saat 16.00’da yaptığımız

görüşmeden alınmıştır.

47 Aynı görüşme. 48 Aynı görüşme.

“Benim hatırlayabildiğim en iyi başmakale yazan başmuharrir Ali Kemal bey merhum idi. Politik temayülü ne olursa olsun, düşüncelerinde yanılmış veya yanılmamış olsun iyi bir başmuharrirdi. Yazılarında kati- yen terbiye harici çıkmaz, üslubu güzeldi, umumi bir dünya görüşüne sa- hipti. Tevhid-i Efkâr gazetesi sahibi Ebuziyazade Velid bey merhum ke- za. Akşamcı Necmettin Sadık bey de güzel başmakale yazardı. Hüseyin Cahit, Yunus Nadi beyler benim görüş ve meşrebimde olmamalarına rağmen itiraf edelim ki her biri başmakale yazan başmuharrir idiler… Orhan Seyfi bey ve Yusuf Ziya bey güzel yazarlar kervanının başında ge- lenlerden. Üstad-ı muhterem Ulunay[ın] her fıkrası, her cümlesi, her ke- limesi nükteli, hoş ve güzel. Alelâde yazılarının bile büyük üstad yazısı olduğu belli… Büyük mütefekkir, büyük mücahit Necip Fazıl’ın yazıları ise en ince bir imbikten süzülmüş ve korkusuzca en derinlere dalan bir te- fekkürün mahsülleri.” (Ayaşlı, 3 Mart 1967)

Yazarın yukarıda adı geçen edebiyatçılardan etkilenmesi tabii olmakla birlikte, bunlar eserlerinde açıkça görülmez. Münevver Ayaşlı, tesir altında kalmamış bir sa- nat düşünülemeyeceğine inanmaktadır. Ona göre sanatçı, etkilendiği sanatçıları, kül- türleri kendi kişiliğinde eritebilen kimsedir. (Ayaşlı, 26 Ağustos 1967)

Münevver Ayaşlı’nın yazı kaynaklarını asıl teşkil eden unsurlar ise İstanbul kültürü, Osmanlı medeniyeti, tarih ve tasavvuftur. Kişiliği bahsinde de ele aldığımız üzere bunlar yazarın edebiyat anlayışının vazgeçilmezleridir. Yazarın hatıra kitapları yitirilen Osmanlı’yı ve İstanbul kültürünü tarihi bir çerçeve içinde dile getirirken, romanlarında da bu konulara ek olarak tasavvufi bir tını yükselir. Münevver Ayaş- lı’nın küçük yaşlarından beri aşinası olduğu tasavvufi literatüre ait kelime ve deyim- ler ile okuduğu ve dinlediği Mesnevi’den aldığı ilhamlarla yazılmış satırlar, romanla- rında öne çıkan özelliklerdendir.

Benzer Belgeler