• Sonuç bulunamadı

2. KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE: KENT DOKUSU,

2.3 Yaya Hareketleri

Kentsel mekânların oluşturduğu kent dokusu içinde yayalar; günlük hareket çerçevesinde kentsel doluluklardan boşluklara veya başka doluluklara doğru hareket ederler. Bu bağlamda hareketin gerçekleştiği yer kentsel boşluklar ya da başka bir ifadeyle kentsel açık alanlardır. Ancak, yaya hareketini kentsel doluluklardan

1

Çizge kuramı (Graph Theory), çizgeleri inceleyen matematik dalıdır. Çizge, uçlar ve bu uçları birbirine bağlayan kenarlardan oluşan bir tür ağ yapısıdır. Matematik ve bilgisayar biliminde kullanılan kuramı bir toplulukta bulunan nesneler arasındaki ilişkileri modelleyen matematiksel yapıları çizitleri inceler. Bu bağlamda çizit düğümlerden 'köşeler' ve bu köşeleri birbirine bağlayan kenarlardan oluşur (Biggs, Lloyd ve Wilson, 1986).

bağımsız düşünmemek gerekmektedir. Yayanın tercih ve hedeflerinin yanı sıra hareketin nasıl gerçekleşeceği; kentsel boşlukların özellikleri ile birlikte kentsel mekânda yer alan dolulukların biçim, işlev ve diğer fiziksel özelliklerine bağlı olarak gelişmektedir. Yayanın hareket ettiği mekân doluluk ve boşluklarla bir bütündür ve hareketin niteliği bu doluluk ve boşlukların özelliklerine göre farklılaşmaktadır (Çubuk, Yüksel ve Karabey, 1978).

“Yaya hareketleri” kavramı temel olarak bir yayanın bulunduğu noktadan başka bir yere gitmeye karar vermesiyle başlayan ve gitmeyi hedeflediği noktada son bulan sürecin tamamı şeklinde tanımlanabilir. Bu süreç içinde yayanın kişisel özellikleri ve tercihleri, zaman faktörü, kentsel mekân nitelikleri ve çevre/iklim koşullarına bağlı olarak sürekli değişimler gözlenebilmektedir. Her an değişebilir bu süreç doğrultusunda kentsel mekân içinde farklı davranışlar / hareketler sergileyen yayalar, bütüncül olarak karmaşık bir ağ oluştururlar (Ishibashi, Kumata ve Saito, 1998). Kitazawa ve Batty’e göre (2004), yaya hareketleri süreci 4 temel bölümden oluşmaktadır (Şekil 2.8):

Bilgi Edinme Süreci: Ulaşılması hedeflenen nokta hakkında önceden bilgi

edinmeyi kapsamaktadır. Bu sayede tercih edilecek rota ve yayanın hareket halinde geçireceği süre önceden belirlenebilmektedir.

Varış Noktası Seçimi: 1. Süreçte elde edilen bilgiler doğrultusunda, yayanın

ulaşmayı hedeflediği noktanın belirlenmesidir. Hedeflenen noktanın belirlenmesinde, önceden edinilen bilgilerle birlikte o noktaya erişebilirlik düzeyi, ulaşım süresi, ulaşım maliyeti vb. gibi faktörler de etkili olmaktadır.

Güzergâh Seçimi: Hedeflenen noktaya hangi güzergâh kullanılarak

erişileceğinin belirlenmesini kapsamaktadır. İlk iki sürecin daha kararlı ve istikrarlı seçilebilmesine karşın, güzergâh seçimi güzergâh üzerinde hareket gerçekleşirken ani karar değişimlerine daha açıktır. Bu noktada alternatif güzergâhların seçilmesinde zaman faktörü, kentsel mekâna bağlı fiziksel unsurlar ve bireylerin estetik ve değer yargılarına bağlı kişisel tercihleri daha etkili olmaktadır. Bu doğrultuda, her bireyin aynı hareket ve varış noktası arasında benzer güzergâhları kullanması beklenmemektedir. Yayaların kişisel tercihleri doğrultusunda “en kısa güzergâh”, “en konforlu güzergâh” veya “en ilginç güzergâh” seçimleri, kentsel mekân içinde yaya hareketlerinin

oluşturduğu örüntünün karmaşık bir yapıya dönüşmesini beraberinde getirir. Sürpriz ve gizem etkisi (Nasar ve Çubukçu, 2011) de güzergâh değişiminde önemli rol oynar. Sürpriz etkisi, yayanın hareket halindeyken tepkilerinin ve hareketinin değişmesine yol açarken gizem etkisi ise yayanın bulunduğu noktadan sonrasında nasıl hareket edeceğini etkileyebilmektedir.

Yerel Hareket: İlk üç süreç sonunda yayanın hareket esnasında karşılaştığı engellere göre hareketini yönlendirmesi sürecidir. Belirlenen güzergâh içinde karşılaşılan doğal ve yapay engeller (duvarlar, yükseltiler, diğer yayalar vb.) karşısında yayanın hareket doğrultusunun ve hızının değişmesi söz konusu olabilmektedir. Yürünebilirlik, erişilebilirlik gibi olgular yerel hareketi doğrudan biçimlendirmektedir.

Şekil 2.8 : Yaya hareketleri süreci (Kitazawa ve Batty, 2004).

Çizelge 2.1’de detaylı irdelendiği üzere; yaya hareketleri sürecinde güzergâh seçimi ve yönlenmeyi etkileyen başka faktörler de bulunmaktadır (Carpman ve Grant, 2004). Güzergâh boyunca ilerlerken yayanın başka insanlardan yön tarifi edinmesi, işaret tabelalarını takip etmesi, gözle görülebilir nirengi noktalarını (anıtsal yapılar, aktarma noktaları, kent mobilyaları vb.) algılayıp yön tayin etmesi veya harita / şema yardımıyla güzergâh boyunca ilerlemesi de mümkündür (Hölscher, Tenbrink ve Wiener, 2011; Zacharias, 1997). Özellikle kentsel mekân içinde yer alan doğal (dağlar, tepeler, su öğeleri vb.) ve yapay nirengiler (anıtsal yapılar, heykeller, kuleler vb.), belli mesafelerden görülebilir ve algılanabilir özelliklerinden ötürü bireylerin nerede olduklarını ve hangi yöne gitmeleri gerektiği konusunda yönlendirici olabilmekte ve güzergâh seçimlerini etkileyebilmektedir (Mounin, 1980; Levitt ve diğ., 1987). Bunlarla birlikte hareket esnasında, kalabalığın yöneldiği doğrultuda hareket etmek, başka bir bireyi takip etmek, aydınlatma açısından en yoğun güzergâhı seçmek, eğim açısından daha konforlu doğrultularda ilerlemek gibi çeşitli eylemler de gerçekleşebilmektedir (Bradshaw, 1993).

Çizelge 2.1 : Yaya hareket, davranış ve yönelmelerini etkileyen faktörler (Bradshaw,

1993; Özer, 2006).

Faktörler Açıklamalar

İnsan ve Toplum Faktörü

Yayaların kişisel tercihleri Kalabalık oranı / gürültü oranı Diğer yayaların hareket hızı

Fiziksel Yapıya Bağlı Faktörler

Fonksiyon / zemin kat kullanımı

Kapalılık / bina yüksekliği – yol genişliği oranı Aktarma noktalarına yakınlık

Ergonomik ve estetik kalite (aydınlatma, peyzaj unsurları, zemin kaplaması vb.)

Yönlendirici – bilgilendirici öğeler

Engeller (bariyer, tümsek, yürümeyi kısıtlayan diğer unsurlar)

Doğal Yapıya Bağlı Faktörler

Topografya / Eğim

Güneş, rüzgâr, yağmur vb. hava durumları Doğal peyzaj ve manzara

Zaman Faktörü İşlevlere bağlı olarak günün hangi saati, haftanın hangi günü vb. zamansal olgular

Yaya hareketleri süreci kapsamında mekânsal deneyim ve tanıdıklık algısı da güzergâh seçiminde etkin rol oynamaktadır. Mekânda daha önce bulunmuş ve bulunmamış bireylerin davranış ve yönelmeleri farklıdır (Afrooz, Hanaee ve Parolin, 2012). Bununla birlikte, bireylerin mekân algısı ile sosyo-psikolojik yapıları da mekân deneyimi esnasında farklı tercihlere bağlı güzergâhların ortaya çıkmasına neden olmaktadır (Şekil 2.9). Kapalılık, gürültü, aydınlık, yoğunluk, güvenlik hissi, sosyal statü gibi etkenler de, bireylerin tercih ve hareketini etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte, Bölüm 2.1 ve 2.2.’de belirtilen doku / ağ tipolojileri, nitelikleri ve sokak dokusunun hiyerarşik düzeni de yaya hareket sürecini etkileyen unsurlar arasında yer almaktadır: Özellikle ızgara dokulardaki bağlantıların yakınlığı ve benzerliği veya bazı bağlantıların hiyerarşik olarak daha ön plana çıkması, mekânsal yönelme ve güzergâh seçimi konusunda belirleyici olabilmektedir (Hillier ve Iida, 2005). Yukarıda belirtilen bütün doğal, fiziksel, beşeri ve sosyo-psikolojik etkenlere bağlı davranışların gerçekleşmesinde; mekân algısına bağlı uyarıcı unsurların tür, yoğunluk ve baskınlığı da etkindir.

Şekil 2.9 : Kentsel mekân içinde kullanıcı tercihlerine bağlı farklı güzergâhların

Yayalar kentsel mekân örüntüsü içinde belli bölgelerde hareket edebilmektedir (Zacharias, 2001). Bunlar genel olarak toplanma mekânları (meydanlar, düğüm noktaları, aktarma noktaları), geçiş mekânları (sokaklar, caddeler, bulvarlar, pasajlar, patikalar, merdivenli sokaklar, yaya yolları) ve özel düzenlenmiş eylem

alanları (park, çocuk oyun alanı, sergi mekânları, değişebilir aktivite platformları,

pazar alanları) şeklinde sınıflandırılabilir (Erdönmez ve Akı, 2005). Bu mekânlarda gerçekleşen yaya hareketlerinin yoğunluğu, mekânın konumu – merkezîliği, işlev niteliği, mekânsal donatıların çeşitliliği ve mekânın yaya önceliğine bağlı olarak değişkenlik göstermektedir; özellikle araç yolundan tamamen ayrılmış yaya mekânlarında (üst geçit, alt geçit ve yayalaştırılmış caddeler vb.) yayalar daha güvenli, konforlu ve serbest hareket edebilmektedir (Zacharias, 2001). Kentsel açık mekânlar, Bölüm 2.1’de belirtilen noktasal ve çizgisel “boşluklar” bütünüdür ve Bölüm 2.2’de ifade edildiği gibi bir ağ sistemi oluşturmaktadır. Bu bağlamda, düğümler birer karar verme noktası, bağlantılar ise doğrusal hareketin gerçekleştiği

akış kanalları görevi üstlenmektedir (Yamori, 1998).

Morfolojik ve topolojik hiyerarşi çerçevesinde belli bir süreklilik ve bağlantısallık gösteren ağ sistemleri içinde yaya hareketleri; yayanın mekânı kullanma amacı, yayanın mekânda bulunduğu süre, mekânın konfor düzeyi, mekânın işlev ve donatı özelliklerine bağlı olarak farklılık göstermekte ve mekâna özgü yaya hareket desenleri ortaya çıkmaktadır (Şekil 2.10).

Şekil 2.10 : Yaya hareketlerinin oluşturduğu karmaşık örüntüler [1].

Belirli bir süre sonunda oluşan bu karmaşık yaya hareket ve yoğunluk deseni neticesinde, kentsel mekânların en az ve en çok tercih edilen bölgeleri tespit edilebilmekte ve bu tercih sonuçlarının fiziksel ve psikolojik gerekçeleri hakkında fikir yürütülebilmektedir. Bu noktada yaya akış ve dağılımının ilk gözlendiği giriş-

çıkış noktaları ile mekân genelindeki yaya üreten / yaya çeken unsurların önemi büyüktür. Birçok yaya-davranış çalışmasında yaya yoğunluğu ile mekân organizasyonu arasında (bağlantısallık, oran ve derinlik vb.) doğrudan bir ilişki olduğu kanıtlanmıştır (Hillier, 1996; Zacharias, 2001).

Yaya hareketleri, akışları ve yönelmeleri ile ilgili olarak literatürde dijital kayıt, GPS ile takip ve yaya sayımları gibi yaygın olarak kullanılan veri toplama ve görsel belgeleme teknikleri ile gerçekleştirilmiş birçok çalışma bulunmaktadır. Teknomo, Takeyama and Inamura (2000) tarafından geliştirilen “Mikroskobik Yaya Simülasyon Modeli (Microscopic Pedestrian Simulation Model)” çerçevesinde, yayaların çerçeve içine alınmış tanımlı bir mekân içindeki hareketinin video tekniği ile kaydedilmesi, video görüntülerinin bilgisayar ortamında saniyeden daha küçük zaman dilimleri şeklinde fotoğraflara ayrıştırılması ile yaya hareketlerinin grafik ifade ve ölçülmesi hedeflenmiştir. Bu bağlamda yayaların akışı, hareket mesafesi, hızı, birim mekân içindeki yoğunluğu gibi verilere ulaşılmış ve çalışma, görsel belgeleme teknikleri ile yaya hareketlerinin analizi konusunda literatüre katkı sağlamıştır. Jang ve diğerleri (2003) tarafından yapılan çalışmada, yaya hareketlerinin karmaşık yapısındaki faz geçişlerini tespit etmek üzere iki boyutlu yaya hareket deseni Hücresel Otomat (Cellular Automata) tekniği ile analiz edilmiştir. Kubat ve diğerleri (2005) tarafından İstanbul’un önemli tarihi ve turistik bölgelerinden biri olan Galata’da gerçekleştirilen çalışmada, yaya hareketleri sayım ve gözlem tekniği ile yerel kullanıcılar ve turistler olmak üzere iki farklı kategoride tespit edilmiş, elde edilen sonuçların mekânın fiziksel yapısıyla ilişkisi Mekânsal Dizin (Space Syntax) yöntemi ile irdelenmiştir. Yan (2011) tarafından geliştirilen çalışmada ise, yaya davranışları ile peyzaj elemanları arasındaki ilişki mekânsal- zamansal bir yöntem ile irdelenmiştir. Çin’de seçilen örneklem alanı, tercih farklılıklarını tespit etmek üzere mevcut görsel etkenlere bağlı olarak ızgaralara bölünmüş ve her ızgara içindeki farklı görsel etkenin yaya davranışlarına olan etkisi belli bir zaman dilimi içinde incelenmiştir.

Yaya hareketleri ile ilgili araştırmalar belirli denek grupları ile gerçek mekânda veya sanal ortamda gerçekleşebilmektedir. Nasar ve Çubukçu tarafından (2011) yapılan çalışma kapsamında; bilgisayar ortamında oluşturulan yapay bir kentsel mekândaki değişkenlere bağlı olarak sürpriz ve gizem etkileri, Türkiye ve Amerika’dan seçilen toplam 77 denek öğrenci ile ölçülmüştür. Simülasyonda deneklerin gerçek mekânda

yaya olarak yürüdüğü hissi sağlanmış, mekân nitelikleri bilgisayar ortamında değiştirilerek hareketleri takip edilmiştir. Nitelikleri farklılaşmış mekândaki tekrarlı deneyimler ölçülerek mekânın değişen sürpriz ve gizem etkisi grafik olarak ifadelendirilmiştir. Paris, Pettré ve Donikian (2007) ile Yamori’nin (1998) çalışmalarında, yaya trafiğinin sanal ortamda simülasyonları gerçekleştirilerek yayalar arasındaki etkileşim ve yaya yönelmeleri ile ilgili çıkarımlar yapılmıştır. Manning ve diğerleri (2012) tarafından geliştirilen bilişsel harita temelli “Magellan” modeli de, sanal ortamda gerçekleştirilen ve belli denek gruplarının mekânsal öğrenme, yön bulma ve mekânsal deneyim konularında nasıl davrandıklarını ortaya koyma çalışan çok boyutlu bir yöntem denemesi olarak literatüre katkı sağlamıştır. Özellikle son yıllarda, sanal ortamlarda yapay çevreler yaratılarak yaya hareketleri ve akışları ile ilgili yeni yöntem arayışlarına yönelik ilgi ve talepler giderek artmaya devam etmektedir.

Benzer Belgeler