• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

II.5. Yatırımcıların Belirsizlik Altında Karar Verme Eğilimleri

İnsanlar yatırım yaparken hata yapmaktadırlar. Yatırımcılar ise sadece hata yapmakla kalmayıp, aynı zamanda hatayı öngörülebilir bir biçimde yapmaktadırlar. Bu noktada yatırımcıların rasyonel davranmamasından geleneksel finansçılar rahatsızlık duymaktadırlar. Fakat yatırımcılar, geleneksel finans teorilerinin gerektirdiği dinamik optimizasyon problemlerini gerçekleştiremeyebilirler. Bunu yerine, büyük miktardaki bir bilgi ile uğraşmak için hevristikleri (başparmak kuralı) kullanmaktadırlar. Dolayısıyla, davranışsal finans rasyonellik varsayımı yerine geçmek için iyi ortaya konan psikolojik özellikleri desteklemektedir (Montier, 2002: 1).

İkinci bölümde ele alınan BT, finansal ve parasal olmayan sonuçların veya tercihlerin değerlendirilmesini ve davranışsal finansın ilk ayağını ele almaktadır. Bununla birlikte davranışsal finansın ikinci ayağı, inançlara ya da insanların bilgiyi kullanma biçimine odaklanmaktadır. Bilişsel psikoloji, insanların hevristik yöntemler kullandıklarını ve inanç oluşturma, bilgiyi işleme konusunda önyargılı olduklarını ortaya koymuştur. Bu hevristik yöntemler ve önyargılar sonucunda, bilgiler nesnel bir şekilde kullanılmaz. Bu bölümde, davranışsal finansın finansal piyasalardaki irrasyonel davranışları açıklamak için kullandığı hevristik yöntemler ve bilişsel önyargılar anlatılmaktadır (Prast, 2004: 10).

94

Bilişsel uyumsuzluk, birbiriyle çatışan bir görüş veya yeni bilgi şeklindeki iki bilişsel unsurun olgusudur. İnsanlar zayıf özsaygının psikolojik kayıplarından kaçınmak için bilişsel uyumsuzluğu azaltmak istemektedirler. Bu nedenle, yanlış bir karar verdiklerini veya yanlış bir inanca sahip olduklarını gösteren bilgileri yok sayma, reddetme veya en aza indirme eğilimindedirler. Bunun sonucunda da, insanlar bilgiyi taraflı bir şekilde filtrelemektedir. Bireyler, benzer görüşlere sahip olan veya benzer kararlar alan bir grubun parçası oldukları zaman, bilgileri süzmek daha kolay hale gelmektedir. Dolayısıyla Sürü Davranışı, bilişsel uyumsuzluğun azaltılmasını kolaylaştırabilmekte ve önyargılı bilgi filtrelemesini güçlendirebilmektedir. Bilişsel uyumsuzluk teorisi, mali piyasalarda sadece heyecan değil aynı zamanda panikde oluşturabilmektedir. Çünkü çok uyumsuz bilgiler serbest bırakılırsa, onu görmezden gelmek zorlaşmaktadır. Belli bir noktada, uyumsuzluk mevcut görüşün gözden geçirilmesi için dirence eşit değerde olacağından birey, daha önceki kararının yanlış olduğunu onaylayan ve aktif olarak araştırılan bilgilere geçmektedir. Eğer birey bir grubun üyesiyse ondan kopmaktadır. Grup daha küçük hale gelmekte ve bu durum kalan grup üyelerinin uyumsuzluğunu artırmaktadır. Buda, sürülerin ani bir şekilde değişmesine neden olabilmektedir (Prast, 2004: 11).

Birçok karar, seçim sonucuna, bir sanığın suçluluk psikolojisine ya da doların gelecekteki değeri gibi belirsiz olayların ortaya çıkma ihtimaline ilişkin inançlara dayanmaktadır. Bu inançlar genellikle “bence... “, ‘’muhtemel değil ki…’’ gibi ifadelerle belirtilmektedir. Belirsiz olaylarla ilgili inançlar, bazen oranlar veya öznel olasılıklar olarak sayısal biçimde ifade edilmektedir. Bu inançları belirleyen nedir? İnsanlar, belirsiz bir olayın olasılığını veya belirsiz bir miktarın değerini nasıl değerlendirir? İnsanlar olasılıkları değerlendiren ve değerleri basit yargılayıcı süreçler olarak öngören, karmaşık görevleri azaltan sınırlı sayıda hevristik ilkeye güvenmektedirler. Genel olarak bu hevristik yöntemler oldukça faydalıdır, ancak bazen ciddi ve sistematik hatalara neden olmaktadır (Tversky ve Kahneman, 1974: 1124).

Olasılığın subjektif değerlendirmesi, uzaklık veya büyüklük gibi fiziksel niceliklerin öznel değerlendirilmesine benzemektedir. Bu kararlar, hevristik kurallara

95

göre işlenen sınırlı geçerlilik verilerine dayanmaktadır. Örneğin, bir nesnenin görünür mesafesi kısmen netliği ile belirlenmektedir. Nesne ne kadar keskin görülürse o kadar yakındır. Herhangi bir sahnede uzak nesneler yakın nesnelerden daha keskin görülmektedir. Çünkü bu kural bazı geçerliliklere sahiptir. Bununla birlikte, bu kurala güvenmek, uzaklığın tahmininde sistematik hatalara neden olmaktadır. Özellikle, nesnelerin çevreleri bulanık olduğu için görünürlük zayıf olduğunda, mesafeler genellikle aşırı tahmin edilmektedir. Öte yandan, görünürlük iyi olduğunda nesneler keskin bir şekilde görüldüğünden, mesafeler genellikle hafife alınmaktadır. Böylece, mesafenin bir göstergesi olarak belirginliğe olan bağımlılık, ortak yargılara yol açmaktadır. Bu önyargılar, olasılığın hevristik yargısında da bulunmaktadır (Tversky ve Kahneman, 1974: 1124).

Yatırım kararı verme aşamasında olan analistlerin ve yatırımcıların önyargıları bulunmaktadır. Çünkü yaygın inanışların aksine, analistler ve yatırımcılarda, tüm insanları etkileyen duygulardan etkilenmektedir. Her iki grupta belirsizliği küçümsemekte, kaygılarını önlemek için davranışlarını yönlendirmekte ve başarıdan gelen belirsiz hisleri araştırmaktadır. Ayrıca medya, akran grupları, patronlar ve müşteriler farkında olmadan analistleri ve yatırımcıları etkileyerek, duygusal bir yapıya bürünmeleri için teşvik etmektedirler. Bu önyargılara neden olan duyguları ortadan kaldırmak mümkün olmadığından, yapılabilecek en iyi şey onları azaltmaktır. Analistler ve yatırımcılar duygularını engellemek zorunda olmamalarına rağmen duygularının etkisini sınırladıklarında, iyi ve vasat bir yatırım performansı arasındaki fark ortaya çıkmaktadır (Pzena, 1995: 36).

Uzun bir geleneği izleyen karar verme tartışmalarında iki unsur birbirinden ayrılmaktadır: İnançlar ve tercihler. Karar teorisyenleri, önemli kararların riskli girişimler arasında bir seçim olarak tanımlanabileceğini ileri sürmüşlerdir. Çünkü olası seçeneklerin sonuçları önceden tam olarak bilinmemektedir. Riskli bir girişim, olası sonuçlar aralığı ve bu sonuçların olasılıklarıyla karakterize edilmektedir. İnsanlar olasılıklar hakkında kararlar vermektedir. Sonuçlara değerler atayıp, inançları ve değerleri riskli seçenekler hakkında tercihler oluşturmak için birleştirmektedir. Kararlar sistematik olarak çeşitli şekillerde yanlış olabilmektedir. Kararların

96

sistematik hatalarına önyargılar denilmektedir (Kahneman ve Riepe, 1998: 1-2). Rasyonellik kavramına bakıldığında tercihler, algılamalar ve süreç hakkında açıklamalar yapılabilecek karmaşık bir davranışsal teori olduğu görülmektedir. Rasyonellik üzerine yapılan bilimsel çalışmalardan yola çıkıldığında ise bilişsel önyargılar, bilginin depolanması, geri getirilmesi ve işlenmesi sonucu ortaya çıkan algı hataları veya en azından dar kapsamlı olarak tanımlanan rasyonalite ile tutarlı olmayan bilişsel görevler gibi tercih problemlerinin formülasyonuna yol açan süreç hataları ile görülmektedir (McFadden, 1999: 73).

Aşağıda hevristikler ve bilişsel önyargılara yer verilmiş, kendi içlerinde sınıflandırma yapılmıştır.

II.5.1.1. Hevristikler

Psikolojik araştırmalar beynin bilgiyi analiz etme karmaşıklığını azaltmak için, hevristikler gibi kısa yollar kullanıldığını ortaya koymaktadır. Bu ve benzeri kısayollar, mevcut tüm bilgileri sindirmeden önce beynin cevabın tahminini üretmesine izin vermektedir. Kısayolların iki örneği temsil ve hoşgörü olarak bilinmektedir. Bu kısayolların kullanılması beynin büyük miktarda bilgiyi organize etmesine ve hızla işleyebilmesine olanak tanımaktadır. Bununla birlikte, bu kısayollar yatırımcıların yeni bilgileri doğru bir şekilde analiz etmesini zorlaştırmakta ve yanlış sonuçlara neden olabilmektedir (Nofsinger, 2001: 113). Yargılayıcı hevristik yöntemlerin kullanılması bilginin paylaşılması açısından mantıklı bir yol olarak düşünülmektedir. Yargılayıcı hevristikler, herhangi bir problemi çözmek için kullanılan basit ve stratejik olarak ifade edilen zihinsel kısayollardır. Hevristikler, sadece kuralların seçimi (doğru kullanılamayabilir) ve mevcut soruna anlaşılır bir uygulamada bulunmak için kullanıldığından çok az düşünce gerektirmektedir. Problemlerin bir dizi açıdan incelenebildiği, mümkün olduğunca çok ilgili bilginin bir araya getirildiği ve değerlendirildiği, çeşitli çözümlerin etkilerinin detaylı bir şekilde işlenebildiği sistematik düşünceler, hevristiklerle çelişmektedir (Aronson, 1992: 134). İnsanların benzer hevristikleri paylaşması nedeniyle dolayı maruz kaldıkları önyargılarda benzer olmaktadır. Deneysel psikolojide sistematik önyargılar çoğu insan için ortaktır ve karar problemlerinin doğasına dayanarak tahmin edilebilirler. Tversky

97

ve Kahneman gibi psikologlarda karar verirken hevristik yöntemlerin olumlu bir rol oynacağını açıkça ortaya koymuşlardır (Hirshleifer, 2001: 1540).

Hevristikleri kullanmanın nedenlerinden aşağıda bahsedilmektedir (Baker ve Nofsinger, 2010: 58):

- Karar vericiler ideal bir çözüm olsa bile, bir sorunu çözmenin en uygun yolunun farkında olamayabilmektedirler. Dahası, başkalarından yardım alacak kaynaklara sahip olamayabilir veya ilgili görüşme masrafları aşırı olabilmektedir.

- Karar vericiler, bir iyileştirme çözümü için gerekli olan tüm bilgileri elde edememekte veya bir karar alınması gerekene kadar bunu yapamayabilmektedir. Bütün bilgileri elde edebilse bile, karar vericiler optimizasyon hesaplamalarını zamanında tamamlayamayabilirler.

- Optimizasyon teknikleri uygulanabilir olsa da, bazı sorun türleri için henüz oluşturulmamış olabilmektedir.

- Birden fazla hedef varsa, benzersiz, en uygun çözümler olası olmayabilmektedir.

- Karar vericilerin hızlı bir şekilde uygulayabilecekleri başparmak kurallarının kullanılması, kararın bilinmesine karar verilene kadar belli konuları gizli tutmalarını sağlayabilmektedir.

- Sorun, bilginin elde edilmesinde değil, doğru olarak algılanmasında ve aslında düşünülmekte olan konunun farklı şekilleriyle başa çıkmaktan kaçınılmasında yatmaktadır.

- Olağanüstü miktarda bilgi karar alıcıları etkileyebilmektedir. Bir karar verenin, veriyi işleme koymak için gerekli programlara yetersiz bir şekilde aşina olması mümkündür. Buna ek olarak, kararın (veya karar verenin) duygusal karakteri, en azından söz konusu bağlamda ezici olabilmektedir. Son olarak, söz konusu dönemde karar alıcıların farkına varma durumu ya da sorunun özel çerçevelenmesi, sorunlara neden olabilmektedir.

98

- Bazı piyasa katılımcılarının görünüşte kazanma formülleri, yalnızca geçici olarak olsa bile, o süreçten kaçmak için tam hesaplamalar yapan karar alıcıları ikna edebilmektedir. Ne yazık ki, görünüşte bu formülleri kazanmak, geleneksel rasyonel düşüncelerden dolayı yersiz oldukları kadar çok fazla ek risk ve belirsizlikde içerebilmektedir.

- Uygulanması büyük problemler ortaya koyarsa hevristiklerin kullanılması önerilebilmektedir.

- Sezilebilir belirsizlik durumunda, hevristiklerin kullanılması, makul kabul edilebilir bir yaklaşım olabilmektedir.

- Sezgisel kısayolların kullanımı, optimizasyon hesaplamalarının sonuçlarına yaklaştırıldığında uygun olmaktadır. Özellikle "hızlı ve basit" hevristiklerle birlikte çeşitli seçeneklerin, benzer şekilde yüksek getiri oranlarına yol açtığı görülmektedir.

Tversky ve Kahneman (1974)’de yargısal hevristik düşünceler temel alındığından dolayı bilişsel önyargılara yol açan hevristik ilkelerden bahsetmiştir. Bunlar:

- Temsililik hevristiki - Mevcudiyet hevrsitiki

- Düzeltme ve çıpalama hevristiki olarak sayılmaktadır.

Benzer Belgeler