• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

1.9. Yaratıcı Düşüncenin Tanımı Ve Kapsamı

Yaratıcılık kavramının batı dillerindeki karşılığı “Kreativitaet, creativitiy” dir. Latince “creare” sözcüğünden gelir. Bu kelime, “doğurmak, yaratmak, meydana getirmek” anlamındadır (San, 1985).

Yaratıcılık kavramı yirmi birinci yüzyılın başlarından beri, farklı yaklaşımlarla açıklanmaya çalışılmış, bilimsel bir tanımını vermekte ya da konuyla ilgilenen herkesin

kabul edebileceği ortak bir tanım üzerinde anlaşılmasında hayli güçlük çekilmektedir. Yaratıcılığın bir süreç olduğu, yaratıcılığın ortaya çıkan ürünün niteliğine bakılarak tanımlanması gerektiği ve yaratıcı birey göz önüne alınarak tanımlanması gerektiği üzerinde duran araştırmacılar vardır. Buda yaratıcılığın tanımlanmasını zorlaştırmaktadır.

Aşağıda literatürde yer alan yaratıcılıkla ilgili tanımlara örnekler verilmiştir:

Sözcük anlamıyla yaratıcılık, zeka, düşünce, sezgi ve imgelemeden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmaktır. Bir şeyin olmasına, ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmaktır (Güner, 2001: 10-12).

Yaratıcı düşünme; buluşçu, yenilik arayan veya eski sorunlara çözümler getiren ve özgün düşüncelerin ortaya çıkmasını sağlayan bir düşünme biçimidir (Oğuzkan, 1974: 207).

Yaratıcı kişi, diğer bireylere göre daha özgün düşünen, sorunlara yeni çözümler üretebilen, karmaşık ve yeni bir düzeyde sentez yapabilen bireylerdir (Süzen, 1987: 2). San’a göre; yaratıcı düşünme yeteneği, insan yaşamının ve insan gelişiminin tüm yönlerinin temelini oluşturmaktadır. Yaratıcılık sadece belli alanlarda değil, insan yaşamının her anında ortaya çıkabilen bir yetenek olarak kabul edilmektedir(San, 1985).

Enç, Ruh Bilimleri Terimleri Sözlüğü’nde, yaratıcı düşünme yeteneğini: “Düşünmenin türetici, yeni durumları araştırmacı ya da eski sorunlara yeni çözüm yolları bulucu, düşünene göre yeni düşüncelerle sonuçlanan bir özellik göstermesi” olarak tanımlamaktadır” (Süzen, 1987: 9).

Yaratıcılık; yeni fikirler üretmek, olay ve olguları farklı bakış açılarından görmek, problemleri özgün yöntemler ile çözmek, karmaşık ve belirsiz sorunlara duygularını birleştirerek; açık, hızlı, meraklı ve araştırmacı bir düşünce sistemi ile yönelmek gibi kişisel beceriler ile tanımlanabilir. Yaratıcılığın sözlük anlamına bakıldığında: “yaratma yeteneği” ifadesi ile karşılaşılır. Yaratmak ise; yeni bir biçim vermek, varlık kazandırmak, bir şeyin olmasını sağlamak, neden olmak, yapmak, hayal gücünü kullanarak üretmek, tasarlamak gibi şekillerde ifade edilmektedir (Weiss, 1997: 46).

Genel ve geniş anlamı ile yaratıcılık, “bilinen şeylerden yepyeni bir şey çıkarmak, yeni, özgün bir senteze varmak, bir takım sorunlara yeni çözüm yolları bulmak, daha önceden kullanılmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurmak, böylece yeni bir düşünce şeması içinde yeni yaşantı, deneyim, fikir ve ürünler ortaya koymak” olarak tanımlanmaktadır (San, 1985; Gregory, 1987; akt: Çağatay Aral, 1990: 6).

Yeni bir ürün ortaya çıkmadığında yaratıcılığın farkına varılmayabilinir. Yaratıcılık, düşüncede ve davranışta da bulunabilir. Diğer bir deyişle, kişi görülebilen ya da başkasına açıklanabilen bir şey yaratma yeteneğine sahip olmadan da yaratıcı bir şekilde yaşayabilir, görebilir hissedebilir ve düşünebilir. Yaratıcılık her insanın akıl ve duygu bakımından eksik olmadıkça gerçekleştirebileceği bir tavırdır(Fromm, 1995: 107).

Yaratıcılıkta eş ve zıt anlamları birlikte düşünme vardır. Verileri akılcı düzenleme, esnek yaklaşımlarla problemi çözme ve ortaya özgün bir ürün koyma yaratıcılıktır. Genel olarak yaratıcılık; sorunlara, aksaklıklara, bilgi eksikliklerine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma, güçlüyü tanımlama, güçlüğe çözüm arama ve kestirmelerde bulunmak olarak tanımlanmaktadır (Özden, 1997:108).

Torrance, 1974 yılında yayınlanan Torrance Test of Creative Thinking adlı kitabında yaratıcılığı şöyle tanımlamıştır; “Yaratıcılık, sorunlara, bozukluklara, bilgi eksikliğine, kayıp öğelere, uyumsuzluğa karşı duyarlı olma; güçlüğü tanımlama, çözüm arama, tahminlerde bulunma veya eksikliklere ilişkin hipotezler geliştirme, bu denenceleri değiştirme ya da yeniden sınama, daha sonra da sonucu başkalarına iletmektir” (Akt: Sungur, 1997: 13).

T.P.Jones’e göre, “yaratıcılık, bireye farklı ve üretici düşünme zincirlerini kullanarak, alışılmış düşünce zincirinden kopma gücü veren, sonuçları bireye ve muhtemelen başkalarına da tatminler sağlayan, fikirlerdeki esneklik, orijinallik ve duyarlılığın bir toplamıdır” (T.P. Jones, 1972; akt: Arık, 1987: 13)

Vernon ve diğerlerine göre yaratıcılık kavramı, sanatçıların, bilim adamlarının, mucitlerin ve diğer bireylerin ortaya çıkardıkları olağandışı veya benzersiz faaliyetler, tepkiler ve ürettikleri şeyle ilgilidir. Ama, yaratıcı ürünleri meydana getirenlerin birer “deha” olmaları şart değildir. Ürettikleri şeylerin, tanınmalarını ve takdir görmelerini

sağlayacak oranda bir orijinallik veya “önem” derecesinde olması yetmektedir (Akt: Arık, 1987: 13)

Selye (1962), tanımında temel keşiflerin veya yaratıcı katkıların doğruluk, genelleştirilebilirlik ve şaşırtıcılık olmak üzere üç özelliği içermesi gerektiğini ileri sürmüştür (Torrance, 1965; akt: Öncü, 1989: 4).

Yaratıcı düşünme ile müzisyenlerin, ressam, şair ve bilim adamlarının orijinal çalışmalarında sergiledikleri zihinsel davranışlar kastedilmektedir. Yaratıcı düşünmede bilinçlilik kabul edilmemekle birlikte, bilinçli bir dönemin özgün sürecinin hazırlanmasındaki rolü kabul edilmektedir (Kazancı, 1989: 33).

Rawlinson’a (1995) göre yaratıcılık, özgün buluşlar ortaya koyma becerisidir. Rawlinson, yaratıcı düşünmenin bir rüya görmek olduğunu belirtir. O’na göre rüya görmek, “beynin çalışabilmesi için temel işlevlerdendir ve rüya görmeyen çok az insan vardır” (Rawlinson, 1995: 21).

Simpson (1992), yaratıcı yeteneği, alışılagelmiş düşünme düzenini aşarak tamamen farklı bir düşünme biçimine geçme insiyatifi olarak tanımlar (Torrance, 1962; akt: Öncü, 1989: 2).

Chambers (1969), yaratıcılığı organizma ile kendi çevresi arasında, yeni ve benzersiz ürünlerle sonuçlanan çok boyutlu bir süreç olarak tanımlar. Chambers’e göre, yaratıcılığın üç boyutu vardır. Bunlar: düzey, alan ve tiptir.

Chambers yaratıcılığın düzeyini şöyle açıklar: Sözgelimi bir sekreter, yeni bir dosyalama yöntemi keşfetmiştir. Bu yöntem, belki de başkaları tarafından bilinmekte, ama sekreter tarafından bilinmemektedir. Bu sekreter, bulunduğu ofiste kendine verilen bir probleme bir çözüm aramış ve bulmuştur, bu düşük düzeyde bir yaratıcılıktır. Oysa insanda gelişen ve tedavisi olmayan bir hastalığı önlemek için bulunabilecek herhangi bir ilaç, yüksek düzeyde bir yaratıcılık olarak nitelendirilebilir (Chambers, 1969; akt: Öncü, 1989:11-12).

Yaratıcılığın alanı, içinde yaratıcı sürecin oluştuğu ortamı gösterir. Örneğin sanat, bilim, teknik, iş yaşamı ve kişiler arası ilişkiler birer alandır (Chambers, 1969; akt: Öncü,

1989:11-12). Yaratıcılık belirgin olarak üç alanda hakimdir. Bunlar; buluş ve keşif, sanat ve mizahtır.

• Buluş veya keşif; ilk ateşin bulunuşundan uzayın keşfine kadar uzanan ve günümüzde insan yaşamını kolaylaştıran birçok üründe kendini göstermektedir. Bilimsel ve teknolojik yaratıcılığı içine alır.

• Sanatsal yaratıcılık ise, insanın duygularını ifade etmesini kolaylaştıran, dünyayı değişik açılardan görmemizi sağlayan önemli bir yaratıcılık alanıdır.

• Mizah ise, espriyi içermektedir ve yaşama zenginlik katmaktadır.

Bu üç yaratıcılık alanı birbirinin iç içedir. Diğer bir deyişle, buluş veya keşifte sanatsal yaratıcılık görülebileceği gibi, sanatsal yaratıcılıkta buluş veya keşfin eseri olabilir (Çoban, 1999: 10-11).

Chambers yaratıcılığın üç tipi olduğunu ileri sürmüştür:

• Kuramsal (teorik) yaratıcılık, fikir veya hipotezlerin en üst düzeylerine ulaşmaktan ziyade, büyük ölçüde yeni ve taze fikirlerin oluştuğu zihinsel süreçtir.

• Gelişimsel yaratıcılık, başkalarındaki yeni fikirlerin tanımlanmasına veya bu fikirlerin test edilmesine dayanır. Böylece, kaynağı başkalarında olan çalışmaların üst düzeye doğru yükselmesi sağlanır.

• Akademik yaratıcılık ise, hem yeni fikirlerin doğması, hem de bu fikirleri işleyerek en yüksek düzeye ulaştırmaktır (Chambers, 1969; akt: Öncü, 1989: 11-12).

Yaratıcılığın doğası, bir araya getirme, yaratma ve değiştirmeden oluşmakta ve bu üç alanda yaratıcılık için eşit önemdedir. Yaratıcılığın yaratma, sentez ve değiştirme olmak üzere üç çeşidi vardır.

• Yaratma; ilk olarak bir ürün veya bir fikir –olmayan bir ürün, bir hizmet v.s- meydana getirme yani yeni bir şey yapmadır.

• Sentez; değişik bilgileri, ürünleri bir araya getirerek, birleştirerek daha değişik amaçla kullanan yeni bir ürün , fikir oluşturmaktır.

• Değiştirme ise; var olan ürünün, bilginin, fikrin kullanım alanlarını genişletmeyi kapsar. Nesnede yapılan değişiklikler ile, ya nesnenin görevlerini daha iyi yapması, ya yeni bir görev üstlenmesi, ya da daha değişik kullanıcılara açılmasını sağlar.

Yaratıcılık çeşitleri olarak ele alınsa da, sadece yaratma ya da sentez ya da değiştirme tek başına yaratıcılık değildir. Yaratıcılık bunların üstünde, bunların hepsinden daha fazla bir şeydir (Çoban, 1999: 12-13).

Yaratıcılık hangi alanda olursa olsun ya da hangi türü olursa olsun, hepsinde insanın çabası ve kendisi önemlidir. Đnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği yaratma yeteneğidir. Maddi olguları yaratma sadece insana özgüdür. Đnsan da kendi imkanlarını geliştirerek ve kendi güçlerini kullanarak bunu gerçekleştirebilir (Çoban, 1999: 13).