• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: KURAMSAL AÇIKLAMALAR VE ĐLGĐLĐ ARAŞTIRMALAR

1.24. Yaşam Doyumu Tanımı Ve Kapsamı

Yaşamın bir anlamı ve doğrultusu olduğu fikrini paylaşan bireylerin, optimal düzeyde yaşam doyumu olan bireyler oldukları söylenebilmektedir. Çok basit ve net bir şekilde tanımlanan yaşam doyumu, gerçekte bu denli kolay anlaşılır bir kavram olarak gözükmemektedir. Bu nedenledir ki, literatürde yaşam doyumuna ilişkin çok farklı tanımlara rastlanabilmektedir. Yaşamın akıp giden bir süreç olması ve bireylerin farklı beklenti, ihtiyaç ve önceliklerinin olması da tanımlama kısıtlığını açıklar niteliktedir. Yaşam doyumu, bireyin iş yaşamı dışındaki duygusal tepkisidir. Yani hayata karşı genel tutumudur (Özdevecioğlu, 2003: 697).

Genel olarak yaşam doyumu, kişinin, iş, boş zaman ve diğer iş dışı zaman olarak tanımlanan yaşama gösterdiği duygusal tepki olarak tanımlanabilir (Sung-Mook ve Gıannakopoulos, 1994: 547; akt: Keser, 2005: 80).

Đlk kez 1961 yılında Neugarten tarafından ortaya atılan yaşam doyumu kavramı bir

insanın beklentileriyle (ne istediği), elinde olanın (neye sahip olduğu) karşılaştırılmasıyla elde edilen durum ya da sonuçtur (Vara, 1999; akt: Özer ve Karabulut, 2003).

Literatürde yaşam doyumu kavramıyla birlikte ele alınan ve çoğu zaman birbirinin yerine kullanılan kavramlar vardır. Bunlar:

• Đyi- oluş: Psikolojik işlevsellik ve yaşantı açısından optimum düzeyde olabilmek

anlamındadır (Ryan ve Deci ,2001; akt: Sahranç, 2007: 97).

• Öznel iyi-oluş: Birey tarafından yaşanan deneyimin, acıdan kaçınma ve hazza ulaşma olduğu hedonistik iyi-oluş temelinde, yaşam doyumu, olumlu duygu durumunun varlığı ve olumsuz duygu durumunun yokluğu boyutlarını içeren ve

mutlulukla eş anlama gelen, bireyin ifade ettiği iyi-oluş durumudur (Ryan ve Deci 2001, Bostic ve Ptacek 2001; akt: Sahranç, 2007: 98).

• Psikolojik oluş: Fizyolojik ve ruhsal olarak sağlıklı olmayı içeren, öznel iyi-oluştaki hedonistik görüşün tersine haz aramaktan öte bireyin kişisel gelişimini sağlaması ve kendi potansiyelini gerçekleştirmesidir. Kısacası psikolojik iyi-oluş biyolojik ve psikososyal sağlığa işaret eder (Sahranç, 2007: 99).

• Mutluluk: Bir özellikten çok zihinsel bir durumdur. Mutluluk, bireyin yaşamını bütünlük içinde değerlendirerek öznel anlamda beğenmesi, takdir etmesi olarak tanımlanabilir (Grinde, 2002; akt: Sahranç, 2007: 99).

Özel iyi oluş ve yaşam doyumu çoğu kişi tarafından yaşamın temel hedefleri olarak belirtilmektedir. Öznel iyi oluş bireyin yaşamını ne şekilde değerlendirdiği ile yakından ilişkilidir. Mutluluğa ulaşabilmede, bireyin hedefleriyle, bu hedeflere hangi ölçüde ulaşabildiği konusundaki fikirleri arasındaki uyum ya da uyumsuzluğun belirleyici rol oynadığı öne sürülmektedir (Rask ve ark, 2002; Akt: Gündoğar ve diğ., 2007: 15).

Arygle (1994), yaşam doyumunu mutluluğun bir alt boyutu olarak ele almakta; genel doyum ve farklı özgül alanlardaki doyum ve hoşnutsuzluktan söz etmektedir. Ona göre kaygı ve depresyonu içeren stresin azlığı yaşam doyumunu olumlu etkilemektedir (akt: Sahranç, 2007: 101).

Diğer bir yaklaşıma göre, yaşam doyumu, bireyin yaşamında yer alan olgulara dayanarak, öznel iyi olma (öznel gönenç) ve yaşam kalitesi hakkında ulaştığı yargıları temsil eder (Dikmen,1995; akt: Keser, 2005: 80).

Yaşam doyumu genel olarak kişinin bütün yaşamını ve bu yaşamın tüm boyutlarını içerir. Yaşam doyumu, belirli bir duruma ilişkin doyum değil, genel olarak tüm yaşantılarındaki doyum anlamına gelir. Yaşam doyumu; mutluluk, moral gibi değişik açılardan iyi olma halini ifade eder (Vara, 1999;akt: Gümüşbaş, 2008: 35).

Yaşamın hazla ve olumlu duygularla renklenmesi, zenginleşmesi hemen her bireyin istediği bir durumdur. Öte yandan yaşamın acı, keder, elem, yoksunluk, engellenme, gerilim gibi pek çok kötü öğeyi barındırdığı da bilinmektedir. Bireyin öznel ve nesnel konumlarında olumsuz koşullar birçok sarsıntıya neden olmaktadır. Đnsan bilimcileri,

durumsal ve bireysel özellikleri çeşitli modellerle birlikte değerlendirerek; iyi olmanın yapısını daha fazla anlamaya çalışmışlardır. Đnsanın iyilik durumunu karşılayan çok sayıda sözcüğün ve kavramın olduğu bilinmektedir. Mutluluk, haz, doyum, refah, toplumsal iyi olma, yaşam kalitesi, öznel iyi olma bunlar içerisinde öne çıkanlardır. Öznel iyi olma bireyin bakış açısından yaşamını değerlendirmesi anlamını içermektedir (Annak, 2005: 46).

Yaşamını değerlendiren bireyin; tepkileri, yargıları bireyin öznel iyi olma durumunu oluşturmaktadır. Bireyin kendi yaşamına ilişkin değerlendirmelerinin üç ayrı boyutu bulunmaktadır. Ancak bunların birbiriyle ilişkili genel bir boyutta sınıflanacağı öne sürülmüştür. Bunlar, olumlu duygu, olumsuz duygu ve yaşam doyumudur. Olumlu duygu boyutunda yaşanan hazların, sevinçlerin, hoş duygulanımların çokluğunun; olumsuz duygu boyutunda hoş olmayan, kötü, acı verici duyguların azlığının iyi olma açısından önemli olduğu belirlenmiştir. Yaşam doyumu ise yaşamın geneline ilişkin bilişsel yargılamaları, değerlendirmeleri kapsamaktadır (Yetim, 2001; akt: Annak, 2005: 46).

Literatürde yaşam doyumu kavramı ile birlikte ele alınan ve zaman zaman birbirinin yerine kullanılan kavramlar arasında, mutluluk (happiness) ve iyi-oluş (well-being), mutluluk ve öznel iyi-oluş, mutluluk ve yaşam doyumu, mutluluk ve psikolojik iyi-oluş kavramları yer almaktadır (akt: Sahranç, 2007: 96).

Diener, Emmons, Larsen ve Griffin (1985); yaşam doyumunu bir bireyin kendi belirlediği kriterlere uygun bir biçimde bireyin tüm yaşamını pozitif değerlendirmesi olarak tanımlamışlardır. Pavot ve Diener (1993)’ a göre yaşam doyumu öznel iyi olmanın bilişsel bileşenidir ve bireyin kendisine yüklediği kriterler ve yaşam koşullarını algılayışı arasındaki karşılaştırılmaları, dolayısıyla yaşamı hakkında değer biçmesini içermektedir (Çeçen, 2008; Akt: Gümüşbaş, 2008: 35).

Diener'a (1984) göre, Wilson (1967) mutluluk üzerine yaptığı araştırmalarında iki genel sonuca ulaşmıştır. Birincisi, "En avantajlı durumda olanlar, en mutludur" şeklindedir. Mutlu kişi, genç, sağlıklı , iyi eğitim görmüş, ekonomik bakımdan iyi, dışa dönük, optimistik, tasasız, dindar, evli, ılımlı, arzulara sahip ve zeki kişidir. Yazarın ulaştığı ikinci sonuç ise; Yunan filozoflarından bu yana, mutluluk üzerine çok az kuramsal

konuyla ilgili sayısız araştırma yapılmıştır. Örneğin, araştırmalarda sağlık ile mutluluk ve yaş ile mutluluk arasında önemli bir ilişki bulunamamıştır. Bundan da önemlisi yapılan çalışmalar, demografik değişkenlerin mutluluğun çok küçük bir kısmını açıkladığını ortaya koymuşlardır. Bu sonuçlar, araştırmacıları mutluluğun psikolojik nedenlerini aramaya yöneltmiştir (Yetim, 1992; Allain, Matenga, 1996; akt: Özer ve Karabulut, 2003: 73).

Genel olarak yaşam doyumu üç kategoride gruplanmıştır: Birinci grupta; yaşam doyumu iyi oluş, erdem, kutsallık gibi dış bir ölçüte dayanarak tanımlanmıştır. Đkinci grupta ise; insanların yaşamlarını olumlu anlamda değerlendirmelerine neyin yol açtığı sorusu üzerinde temellenerek, bireylerin kendi yaşamlarına ilişkin yargılarını etkileyen faktörler incelenmiştir. Bunun sonucunda Marcus Aurelius, "kendini mutlu görmeyen hiçbir insan mutlu değildir " demiştir. Shin ve Johnson ise (1978), mutluluğu "kişinin kendi seçtiği kriterlere göre yaşam kalitesinin global bir değerlendirmesi" olarak tanımlamıştır. Üçüncü grupta da mutluluk, günlük yaşamın akışı üzerinde temellenmiştir. Bu da günlük ilişkiler içinde olumlu duygunun olumsuz duyguya egemen olması anlamına gelmektedir (Vara, 1999; Yetim, 1992; Moles ve Bilgin, 1985; akt: Özer ve Karabulut, 2003: 73).

1.25. Yaşam Doyumu Kuramları