• Sonuç bulunamadı

Yarı Benzeştirme

Belgede Kırıkkale ili ağızları (sayfa 102-0)

2. ÜNSÜZLER

2.3. Ünsüz Değişmeleri

2.3.6. Ünsüz Benzeştirmeleri

2.3.6.1.2. Yarı Benzeştirme

Alandan derlenen metinlerde nadiren görülür.

/ -rm- / > / -rn- / benzeştirmesi

Metinlerimizde “parmak” kelimesinde sıklıkla kullanılmıştır.

barnaġ “parmak” (I/25-124),

barnaġlarımıñ͜ ucundan “parmaklarımın ucundan” (I/18-68).

2.3.6.2. Gerileyici Benzeştirme 2.3.6.2.1. Tam benzeştirme

/ -rl- / > / -ll- / benzeştirmesi

Metinlerimizde geniş zaman ekinden sonra üçüncü çokluk kişi eklerinin geldiği durumlarda bu benzeştirme ortaya çıkmaktadır. Alandan yaptığımız derlemelerde çok sık karşılaşılır.

oynallardı “oynarlardı” (VI/63-50), geliller “gelirler” (I/13-48),

güleşdililler “güreştirirler” (I/23-21), sölellerdi “söylerlerdi” (III/40-45), talla “tarla” (VI/66-36),

içeller “içerler” (I/12-10).

/ -ml- / > / -ll- / benzeştirmesi

Metinlerimizde nadir görülen bir benzeştirmedir.

dönüllemeg“dönümlemek, dönümü hesaplamak” (I/5-11).

/ -gn- / > / -nn- / benzeştirmesi

Metinlerimizde tek örneğine rastladığımız benzeştirmedir.

innesine “iğnesine” (II/37-37).

76 / -zs- / > / -ss- / benzeştirmesi

Metinlerimizde tonsuzlaştırma etkisiyle düzenli olarak ortaya çıkan bir benzeştirmedir.

dussuz “tuzsuz” (VIII/71-19),

hėc olmassa “hiç olmazsa” (III/41-34), haġsıssıñ “haksızsın” (III/41-64), ossuñ “olsun” (VI/66-59).

/ -yz- / > / -zz- / benzeştirmesi tazzigli “tazyikli” (VI/65-105),

dezzesiniñ͜ ōlundaydı “teyzesinin oğlundaydı” (I/12-25).

2.3.6.2.2. Yarı Benzeştirme / -md- / > / -nd- / benzeştirmesi

şimdi kelimesinde düzenli olarak meydana gelen bir benzeştirmedir. Sebebi diş-diş eti ünsüzünün etkisidir.

şindikiler “şimdikiler” (II/37-25), şindig “şimdi” (I/14-29).

/ -nb- / > / -mb- / benzeştirmesi

Dudak ünsüzünün etkisiyle düzenli olarak ortaya çıkan bir benzeşmedir.

om bir “on bir” (I/1-92), ısdambul “İstanbul”(I/2-76), bekir͜ ombaşı (II/35-31),

ġayımbānıñ ġorkudan “kayımbabanın korkusundan” (I/16-87).

2.3.6.2.3. Uzak Benzeştirme

Uzak benzeştirme; aralarında bir veya birden çok ses olsa dahi iki ünsüzden birinin, diğerinin etkisinde kalarak değişmesidir (Ercilasun, 2002: 130).

/ -zğ- / > / -zz- / benzeştirmesi

ı ünlüsünün düşmesi sonucu ğ ünsüzü z’ye dönüşmüştür.

77 azzī “azığı” (I/12-110).

/ -ny- / > / -ly- / benzeştirmesi

Akıcı yanak l ünsüzünün akıcı damak ünsüzünü kendisine benzeştirmesidir.

laylon “naylon” (IX/76-54).

/ -z- / > / -c- / benzeştirmesi

Süreksiz c sesinin sızıcı sürekli z sesini kendisine benzeştirmesidir.

accıġ “azıcık” (I/23-42).

/ -v- / > / -b- / benzeştirmesi

Süreksiz b ünsüzünün sızıcı sürekli v ünsüzünü kendisine benzeştirmesidir.

babalı “vebali” (II/32-29).

2.3.7. Aykırılaşma

Bir kelimede yan yana ya da birbirinden aralıklı duran, fakat boğumlanma nitelikleri birbirinin tıpkısı ya da birbirine yakın olan iki ünsüzden biri, bazen kendi boğumlanma noktasını ötekinden ayırarak başka bir ünsüze döner ve benzeşmezlik dediğimiz, benzeşmenin tam tersi bir olaya yol açar (Korkmaz, 1994b: 96).

Bölge ağzından yapılan derlemelerde pek sık rastlanmayan bir ses olayıdır.

biladeriñ tarlası “biraderin tarlası” (III/49-8), delbeder “derbeder” (V/60-69).

2.3.8. Ünsüz İkizleşmesi

İç seste iki ünlü arasında bulunan ve vurguyu üzerinde bulunduran ikinci hece başındaki ünsüzlerin, açık ve zayıf boğumlanmalı ilk hece ünlülerinin etkisi altında kendi hece sınırlarını aşacak bir yoğunlukla boğumlanmaları sonucunda söz konusu ünsüzdeki tekrarlanmayı gösteren ses olayıdır. Ünsüz ikizleşmesinin sebepleri arasında vurgu da yer alır (Korkmaz, 2007b: 231).

Alandan yapılan derlemelerde, yukarıdaki tanımda yer alan her iki şekilde de ortaya çıkan ünsüz ikizleşmesine sıklıkla rastlanır.

issiz “ıssız” (I/24-41) idi “sahip” (Arat, 1979: 187) > *idisiz > iyesiz > iysiz > issiz.

78 büttün türkiye’yi “bütün Türkiye’yi” (VII/58),

abdallıñ binnasını sorarsan “abdallığın binasını (temelini) sorarsan” (VI/63-111), eşşegler “eşekler” (VI/66-60),

güccüg “küçük” (I/1-128), yėdmişş “yetmiş” (I/12-61), bir başşaġ “bir tokat” (IV/57-86),

aşşa gėderken “aşağı giderken” (I/13-100).

Genellikle Orta Anadolu ağızlarında görülen gelmissim, gelmissik gibi örnekler, ikinci şahısta meydana gelen değişmenin örneksenmesi sonucu ortaya çıkmıslardır (Buran, 2007b: 124).

Metinlerimizde tespit edilen ikizleşme örneklerinden bazıları şu şekildedir:

ėyi ᷃ėdmissiñ “iyi etmişsin”(I/24-8), gelmissig “gelmişiz” (I/13-11), basmıssım “basmışım” (IV/57-212),

gidi ᷃omussuñ? “gidiyormuşsun” (I/24-252), ġóŕmüssüñdür “görmüşsündür” (I/12-16).

2.3.9. İkiz Ünsüzlerin Tekleşmesi

Alıntı kelimelerin iç seslerindeki çift ünsüzlerin tekleşmesidir. Bölge ağzından derlenen metinlerden bazıları şunlardır:

hediyesini“Ar. hediyyesini” (II/33-15), ama“Ar. amma” (VI/65-106),

evel “Ar. evvel” (I/5-47).

2.3.10. Ünsüz Düşmesi

Dildeki ses olaylarının önemli sebeplerinden biri söyleyişte kolaylığa gitmektir.

Bu eğilim, kendisini ağızlarda geniş bir şekilde göstermektedir. Kelimelerdeki birbirine benzeyen ses topluluğundan biri; söyleyiş kolaylığı, tekrardan kaçma ve hızlı konuşma gibi sebeplerle düşebilmektedir (Doğan, 2010: 107).

79 Bölge ağzından derlenen metinlerde de bu sebeplerden dolayı ünsüz düşmeleri meydana gelmektedir. Metinlerimizde her ünsüz düşmesinde ünlü uzaması meydana gelmemektedir. ġ, g, ğ, y, k bazen de r ünsüzünün düşmesinden sonra ünlü uzaması meydana gelmektedir.

2.3.10.1. / f / düşmesi

Metinlerimizde sınırlı sayıda örnekte tespit edilebilmiştir.

ȫkelendîm zaman “öfkelendiğim zaman” ((IV/58-117).

2.3.10.2. / g / düşmesi

Bölge ağzından derlenen metinlerde en çok rastlanılan ünsüz düşmelerinden birisidir. g ünsüzünün g > ğ sürecinden sonra düştüğü düşünülmektedir.

dėdîñ “dediğin” (I/24-77), < dediğin < didigüñ (Ergin, 1997: I-99), ālen “eğlen, dinlen” (II/37-32),

ikūndür “iki gündür” (I/25-24).

2.3.10.3. / ġ / düşmesi

Metinlerimizdeki bazı kelimelerde ġ > ğ değişmesinden sonra ġ ünsüzünün düştüğü tahmin edilmektedir.

sou᷃ġlar “soğuklar” (II/33-22), < soğuġlar < soġıķlar ōlu “oğlu” (VIII/73-7). < oğlu < oġlu

2.3.10.4. / ğ / düşmesi

Metinlerimizde ğ ünsüzü hemen hemen bütün kelimelerde eriyerek kaybolmakta ve ünlü uzamalarına sebep olmaktadır.

āzıma “ağzıma” (III/40-70). < ağızlu (Ergin, 1997: I-96) sīr “sığır” (I/12-15),

avradcāzım “hanımcağızım” (I/1-130), dālıķan “dağılırken” (I/1-139),

oldūnda “olduğunda” (VII/70-35), tobrañda “toprağında” (V/62-69), yumrū “yumruğu” (I/25-21).

80 oramazı da var “yamaçtaki mazı da var” (IX/76-144), oğrağ “dağ yamacı”

(Atalay, 2006: C 4, 424).

sā “sağ” (I/12-65).

2.3.10.5. / h / düşmesi

Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde h ünsüzünün düşmesine birkaç kelimede rastlanmıştır.

masül “mahsül” (I/12-17),

üseyinobası “Hüseyinobası Köyü”(IV/57-15), getir͜ ele “getir hele” (III/48-120),

gel͜ acı “gel hacı” (I/6-20), anı “hani” (VIII/72-15), erif “herif” (VIII/72-9),

amed “Ahmet”(II/27-19).

2.3.10.6. / l / düşmesi

Metinlerimizde orta hecede az sayıda karşılaşılan bir ses olayıdır.

mazemesin “malzemesini” (I/12-100), haydı ķaķaġ “haydi kalkalım” (III/48-130), ġaķacaġ “kalkacak” (VI/66-26).

2.3.10.7. / n / düşmesi

Alandan derlenen metinlerde sadece birkaç kelimede rastlanmıştır.

deg “denk” (I/11-174),

ġazac yönü “kazanç yönü” (II/39-59), kedli “kentli” (VI/63-17),

zata “zaten” (VI/66-10).

2.3.10.8. / r / düşmesi

üseyinobası’na otudmuşlar “Hüseyinobası’na oturtmuşlar” (IV/57-15), bi “bir” (I/12-90),

sōna “sonra”(I/12-131),

81 gelikene “gelirken” (IX/76-104).

2.3.10.9. / t / düşmesi

Kelime sonunda genellikle üst üste gelen iki ünsüzden birisi olduğu durumda t ünsüzü düşmektedir. Metinlerimizde nadir rastlanan bir ses olayıdır.

teröris “terörist” (V/62-68), ıras “rast” (I/16-137).

2.3.10.10. / y / düşmesi

Metinlerimizde rastladığımız düşme eğilimi en fazla olan ünsüzlerden birisi de y ünsüzüdür.

şė “şey” (I/12-101),

ʹkām olacaġ “kayın, hısım akraba olacak” (IX/76-45), si ᷃ünü “suyunu” (III/44-25),

bȫle “böyle” (II/37-11), oḫi ᷃olar “okuyorlar” (II/37-25).

2.3.10.11. / z / düşmesi

şu kemig ȫle sılıyo “şu kemik öyle sızlıyor” (V/59-38).

2.3.11. Ünsüz Türemesi

Kelime ön, iç ve son seslerinde, kelimenin aslında olmayan bir ünsüzün türemesi olayı: elbette > helbette, ır > yır, ırak > yırak, igit > yiğit, bazen > bağzen, tamir >

tağmir, temin > teymin, dua > duva, şair > şayir vb. belkim, çünkim, barim gibi kelimelerde görülen son sesteki -m, ET’deki -mA pekiştirme ekinin kalıntısı gibi görünüyor (Korkmaz, 2007b: 231).

Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde kelime tabanlarında ünsüz türemeleri pek sık rastlanan bir ses olayı değildir. Metinlerimizde bu ses olayına sözcüğün başında, ortasında ve sonunda rastlanmaktadır.

2.3.11.1. / ġ- / türemesi

Metinlerimizde tespit edilen aşağıdaki alıntı kelimede, asli şekli ayınlı olan ırk kelimesi ġ ünsüzü türemesiyle Türkçeleştirilmiştir.

82 ġırġçılī yoġ “ırkçılığı yok” (III/42-23).

2.3.11.2. / -g / meselesi

Metinlerimizde kelime sonunda ortaya çıkan g eski bir enklitik eki olan ok / ök ekinin kalıntısı olarak değerlendirilmektedir. Bu konu hakkında bk. (Ercilasun, 2008:

48).

gerçig “gerçi” (III/40-8), şindig (I/5-66).

2.3.11.3. / h-, ḫ- / Ünsüzünün Korunması

Türk dili ile tarihi ilgisi bulunan Moğolca, Tunguzca gibi dillerdeki şekiller de göz önüne alındığında eski bir “*p-“den geldiği “h-’li bazı kelimelerin Türk dilinde de saklandığına biz de inanıyoruz. Hal böyle olunca, “h-“ ve “Ø-“lı şekillerde yaşayan bazı kelimeleri tekrar düşünmek gerekmektedir (Gülsevin, 2005b: 207).

Metinlerimizde birkaç kelimede rastlanmaktadır.

pilodlar hadlamış “pilotlar atlamış” (II/38-25),

arpa biçi ᷃oduḫ horānan “arpa biçiyorduk orakla” (IX/76-107), ḫoralarda “oralarda” (VII/69-26),

2.3.11.4. / -h- / türemesi

Metinlerimizde alıntı kelimelerde nadir görülen bir ünsüz türemesidir. Benzer kelimelerin örneksenmesi yoluyla ortaya çıktığı düşünülmektedir.

ihtiķaf “itikat”(I/18-140), ihtimad “itimat” (I/18-144).

2.3.11.5. / -m / Meselesi

belkim, çünkim, barim gibi kelimelerde görülen son sesteki -m, ET’deki -mA pekiştirme ekinin kalıntısı gibi görünüyor (Korkmaz, 2007b: 231).

Metinlerimizde bir kelimede pekiştirme amacıyla kullanılmıştır.

belkim “belki” (I/2-38), belkim “belki” (VII/69-64).

83 2.3.11.6. / -n / Meselesi

Metinlerimizde nadir görülen bu ses olayı vurgu ve pekiştirme amacıyla kullanılmaktadır.

bi yannı gėder, bi yannı töri ᷃o “bir tarafı ölüyor, bir tarafı türüyor” (III/48-165), belkin “belki” (VII/69-24),

ğayrın “artık, bundan sonra” (I/16-34).

2.3.11.7. / r / türemesi

Metinlerimizde nadir görülen bir ünsüz türemesidir.

onnar ġóçeberidi “onlar göçebeydi” (VII/69-25).

2.3.11.8. / s / türemesi

Bu türeme, ikinci teklik ve çokluk şahıslarda meydana gelen değişmenin örneksenmesi sonucu ortaya çıkmıştır.

o tarafdan gelmissig “o taraftan gelmişiz” (II/26-9),

ġavırġalı’dan buri ᷃e gelmissig “buraya Kavurgalı Köyü’nden gelmişiz” (I/7-11), işde uyumuş ġalmıssıġ “işte uyumuş kalmışız” (I/20-120).

2.3.11.9. / v / türemesi

duva yazar “dua yazar” (VII/71-62).

2.3.11.10. / y / Ünsüzünün Korunması

Türkiye Türkçesi ağızları araştırmalarında, kelime başı “y-“li ve “y-“siz görülen şekillerin başındaki ünsüze “öntüreme” demek yaygınlaşmış bir yanlışlıktır. Bunlar, yaşayan lehçelerdeki şekilleri ile karşılaştırıldığında, bir kısmının “öntüreme”

olmayıp, eski bir ünsüzün devamı olduğu anlaşılabilmektedir (ip < yip, gibi) (Gülsevin, 2005b: 213).

Metinlerimizde y ünsüzünün korunduğu örnekler şunlardır:

yıraġdalar “uzaktalar” (I/3-149),

ġapî yitib de açan olmazdı “kapıyı itip de açan olmazdı” (I/16-33).

suylarımız “sularımız” (VII/70-10),

84 “suylarımız” kelimesi su < suy < suw < sub gelişimini göstermektedir. suw (Eski Uygurca) < sub (Köktürkçe) (Ercilasun, 2004: 279).

Metinlerimizde tespit edilen aşağıdaki örneklerdeki y sesi alıntı kelimelerin Türkçeleştirilmesiyle ilgilidir.

ayla “aile”(I/22-63),

ġayıl olmi ᷃o “kabul etmiyor”(VII/68-98) < Ar. kāil,

yüz͜ elli ġayme “yüz elli lira (kağıt para)” (II/37-45) < Ar. kaime.

Alandan derlenen aşağıdaki örneklerde ise alıntı kelimelerde başka sebeplerden dolayı y ünsüzü türemesi meydana gelmiştir.

yėsir “Ar. esir” (III/42-22), bayri “Far. bari” (I/24-123),

arazyası͜ oldū͜ için “arazisi olduğu için” (VII/69-100). < Ar. arazi.

y ünsüzü, metinlerimizden tespit edilen aşağıdaki örneklerde de ünsüz türemesi olarak kullanılmaktadır.

ġaylan yaşlandı “artık yaşlandı” (V/59-23) galan: artık, başka. “Haydi galan gidelim.” (DS C VI). galan > gaylan

deli bıydıġ bişi ᷃ėmiş “deli bıdık (kısa ve tıknaz) bir kişiymiş” (III/44-16).

Metinlerimizden aşağıdaki örnekte y ünsüzü pekiştirme amacıyla kullanılmıştır.

şoy ōlan “şu oğlan” (IV/57-101)

2.3.12. Yer Değiştirme

Karşılıklı olarak iki sesin yer değiştirmesidir. Bölge ağzından derlenen metinlerden bazıları şunlardır:

ġóŕsedmesiñ “göstermesin” (I/3-159),

Timurtaş, kelimenin aslının DLT’de görset- şeklinde olduğunu metatez neticesinde göster- şekline dönüştüğünü ileri sürmektedir (Timurtaş, 2012: 118).

samırsaġ “sarımsak” (I/13-67),

85 zebse “sebze” (VII/70-24),

tahrana “tarhana” (I/18-112), ġosmer “komser” (II/35-22), yavraldım “yalvardım” (III/41-29),

melmeketimiz “memleketimiz” (I/22-110).

2.3.13. Hece Kaynaşması

Kimi zaman iç seste iki ünlü arasında bulunan b, k, g, ğ, n/ñ, h, v, y ünsüzlerinin erimesi sonucu iki ayrı hecenin ünlülerinin karşılaşması, kimi zaman da ünlü ile biten bir sözün, ünlü ile başlayan bir ek ya da bir söz ile birleşmesi sonucunda oluşur (Buran, 2007a: 7).

Metinlerimizde çok sık rastlanan bir ses olayıdır.

ellām “Allahu alem” (I/7-54),

ķóy ķóy, mele, mele “köy köy, mahalle mahalle” (V/60-109), dünān “dünkü gün” (I/24-47) < tün+e gün (Korkmaz, 1994a: 11).

ahĺá “ahlâkı” (I/7-42),

zabā ġarşın “sabaha karşı” (I/8-9),

cenaze yıḫim “cenaze yıkayayım” (I/20-132),

on dene de ben getseydim “on tane de ben getirseydim” (IX/74-18), bıldır “bir yıldır, geçen sene” (III/44-23),

bāri ᷃ö “bağırıyor” (I/8-14),

bitecig “bir tanecik, bir tekçik” (I/5-64).

2.3.14. Hece Düşmesi

Birbirine benzer iki heceden birinin düşmesi hadisesidir (Gökdağ, 2006: 153).

Bölge ağzından yaptığımız derlemelerde hece düşmesi, daha çok geniş zaman ekindeki ünlünün düşmesi sonucu ortaya çıkmaktadır.

çāddırrım “çağırtırım” (III/47-85), ġóśderrim “gösteririm” (V/60-97), götürrüz “götürürüz” (VIII/72-10),

’bişirrig “pişiririz” (I/13-53).

86 2.3.15. Ünlü-Ünsüz Uyumu

Kimi ünsüzler, ünlü uyumundan etkilenerek iki ayrı yerde ve biçimde çıkarılır.

Ayrılık sessel olup dilin ön ya da arkasının damağa yakın oluşuna bağlıdır (belik-balıq, silgi-salgı…) (Demircan, 2013: 84).

k, g, l, t, d, n gibi çift boğumlanmalı ünsüzlerle birleşen ünlülerde genellikle ünlü-ünsüz uyum bozukluğu görülür. Bu bozulma önde boğumlanan ünsüzlerin yanındaki ünlülerin kalın veya yarı kalın, arkada boğumlanan ünsüzlerin yanında yer alan ünlülerin de ince veya yarı ince şeklinde olmasıyla kendini gösterir. Kıpçak etkisinin kalıntılarıdır (Korkmaz, 2009: 700).

Kırıkkale ili ağızlarında ünlü-ünsüz uyumu genellikle sağlamdır. Ancak ġ, ķ art damak ünsüzleriyle yan yana kullanılan yarı ünlü ó ve ú ünlüleri vardır.

böyüg bir ķóy “büyük bir köy” (I/1-106), bu dağ ķóyleri “bu dağ köyleri” (VIII/69-184),

tám ġóźünüñ burasında “gözünün tam burasında” (I/2-87), unna ġótürürdüg “onunla götürürdük” (VII/69-37),

faķir “fakir” (IV/58-8),

o iş ķótü işde “o iş kötü işte” (VII/69-168).

87

ŞEKİL BİLGİSİ

1. İsimler

1.1.

İsimden İsim Yapma Ekleri

İsim kök ve gövdelerinden isimler türetmeye yarayan eklerdir. Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde görülen isimden isim yapma ekleri şunlardır:

1.1.1. -(A)C

Eklendiği kelimeye büyütme ve küçültme işlevi katan, isimlerden isim ve sıfat türeten vurgulu bir ektir (Korkmaz, 2007a: 34).

Metinlerimizde az rastlanan isimden isim yapan eklerdendir.

anac “Yetişkin, doğurma çağına erişmiş tavuk.” (I/3-134), ġıraç “kıraç (toprak)” (I/17-67).

1.1.2. -AK

Eski Türkçedeki -Gak küçültme ve kuvvetlendirme ekiyle ilişkisi olan bu ek, genellikle tek heceli kelimelere gelerek benzetme ve küçültme işleviyle az sayıda adlar türetir (Korkmaz, 2007: 35).

Metinlerimizde bir örneğine rastladığımız isimden isim yapan eklerdendir.

çanañ içinden “çanağın içinden” (I/18-193) çān “çukur, oyuk; bardak”

(Caferoğlu, 2011: 59).

1.1.3. -An

Bu ek, ET’de sözcüklere kuvvetlendirme, bağlılık ve çokluk anlamı katar (Gabain, 2007: 44).

Metinlerimizde bir kelimede tespit edilmiştir.

ōlan “oğlan, erkek çocuğu” (VI/64-43).

1.1.4. -(ş)Ar

Üleştirme eki -şAr’daki ş ünsüzü, ünlü çatışmasını ortadan kaldırmak için türemiş değildir. beş-er’in etkisiyle ortaya çıkan bir “bulaşma”dır (Ercilasun, 2007:

348).

88 Bu ek Kırıkkale ili ağızlarında, ölçünlü dilde olduğu gibi, üleştirme sayı sıfatları yapar.

ikǖz͜ ellişer “iki yüz ellişer” (I/24-262),

iker yüz davarları var “ikişer yüz davarları var” (I/12-20), üçer lira bėşer lira (I/17-59).

1.1.5. -CA

Aslında bir çekim eki olan bu ek, kalıplaşarak veya işlev değiştirerek eskiden beri yapım eki halinde de kullanılmaktadır. Çekim eki olarak başlıca işlevleri isimlere gibi, göre, ile, kadar, birlikte manaları katmaktadır. Yapım eki olarak da kavim isimlerinden dil, lehçe ve şive isimleri yapmakta kullanılır.

ET’de ek tabii yalnız ç’li idi: Uygur-ça, Türk-çe misallerinde olduğu gibi. Batı Türkçesinde de başlangıçta yalnız ç’li şekilleri vardı. c’li şekilleri EAT’den sonra ortaya çıkmıştır. Bugün c’li, ç’li şekilleri konsonant uyumuna bağlı olarak yan yana kullanılmaktadır (Ergin, 2003: 167).

Bu ek, alandan derlenen metinlerde bazı örneklerde ünsüz uyumuna uymayarak ET dönemindeki gibi ç’li şekilleri korumaktadır. Bazı örneklerde ise tonlulaşarak kendisinden önceki tonsuz ünsüzü de tonlu yapmıştır.

Tonsuz özelliği koruyanlar

oriçe varag “oraya kadar gidelim” (I/7-85), bu zamanaça “bu zamana kadar” (I/2-98),

Metinlerimizde tespit edilen yukarıdaki örneklerden …a (yönelme hāli eki)+ça (eşitlik hāli eki) biçiminde kullanılan bu şekil …a kadar işlevinde kullanılır.

Tonlu olarak kullanılanlar

ȫlece ġalmışlar “öylece kalmışlar” (II/32-43), gözelce “güzelce” (I/16-104),

defalarca (I/20-115),

delice’de “Delice İlçesi’nde” (II/32-65), türgce (I/22-174),

pişmancalıġ olur “pişmanlık olur” (I/I-43), arabca (I/22-174).

89 1.1.6. -CAK

Addan -CAk ekiyle türetilmiş adların bir kısmı da yer adı niteliğindedir (Korkmaz, 2007: 40).

Metinlerimizde tek örneğine rastlanan bir ektir.

narlıcaġ “Narlıca İlçesi” (I/20-8).

1.1.7. -cAğIz

Türkiye Türkçesinde adamcağız, ķadıncağız gibi kelimelerdeki tekrarlanma olayının sebebi de “küçültme, sevgi, acıma, kuvvetlendirme” gibi birkaç vazife görmekte olan -caķ /-cek ekindeki “acıma” ve “şefkat” ifadesinin -az / -ez vb. ekler ile daha çok belirtilmesi amacına dayanmaktadır (Korkmaz, 1960, 173).

Metinlerimizde tespit edilebilen örneklerde bu ek, eklendiği sözcüğe acıma ve sevgi anlamı katar ve -cAğIz ekinin ses düşmesine uğramış hali olarak -cāz şeklinde kullanılır.

adamcāz “adamcağız” (IV/57-166), yavrıcāzım “yavrucuğum” (V/61-83), ġardaşcāzım “kardeşceğizim” (IV/57-96).

1.1.8. -CX

Bu ek, Türkçenin eski devirlerinden beri kullanılan işlek eklerindendir. Meslek ve uğraşı alanlarını ifade eden isimler yapar. Bu ekin, ET’de sadece -çı, -çi şekilleri vardı (Gabain, 2007: 43).

Bu ek, eski biçimi devam ettirmek suretiyle, Azerbaycan Türkçesi ölçünlü dili ile Azeri sahasındaki ağızlarda daima tonsuz kullanılır. Bundan dolayı ünlülerle ve tonlu ünsüzlerle biten kelimelerden sonra geldiği zaman ünsüz uyumuna uymaz (Doğan, 2010: 109).

Metinlerimizde düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyan bu ek, daha çok tonlu şekliyle kullanılır.

naġli ᷃eci “nakliyeci” (II/33-51), ġuzucu “kuzu güden” (I/14-108), kürgcü “kürkçü” (I/24-293),

urġancı “arazi ölçümü yapan kimse” (I/5-11),

ırzcılıġ kesin olmaz “namussuzluk kesinlikle olmaz” (VI/63-66),

90 işci (IV/56-39).

Metinlerimizde -CI ekinin tonsuz şekillerine nadiren rastlanmaktadır.

nöbedçi “nöbetçi” (IX/77-38), ġaleyçi “kalaycı” (I/3-141).

1.1.9. -cIK

İsimlere ve sıfatlara küçültme, pekiştirme, sevgi vb. anlamlar katan bir ektir. Bu ek, metinlerimizde küçültme işlevinde kullanılmaktadır.

bitecig dal yōdu “bir tanecik dal yoktu” (I/3-50),

elecig “1. bağevi, kulübe; 2. Çocukların yaptıkları oyuncak ev. (DS C 5), Elecik Köyü” (VI/64-90) < *elek-cik

azcıġ “azıcık” (I/20-145), ufacıġ “ufacık” (IV/57-154), accig “azıcık” (I/2-108), acig “azıcık” (II/32-191), ıcıġ “azıcık” (I/24-199).

1.1.10. -cUl

Eklendiği ada “bir şeye yakınlık, sevecenlik veya düşkünlük” işlevleri katan ad ve sıfatlar türetir (Korkmaz, 2007a: 44).

Bu eke, metinlerimizde bir sözcükte rastlanmıştır.

öncül͜ olur “kılavuz, önder olur” (I/17-41).

1.1.11. -dA

Aslında bulunma hali eki olan bu ek kalıplaşarak isimden sıfat yapma görevini üstlenmiştir. Metinlerimizde bir örneğine rastlanmıştır.

gözde köpā “gözde köpeği” (V/61-227).

1.1.12. -dAş

Bu ek, ölçünlü dilde olduğu gibi isimlerden, ortaklık ve beraberlik bildiren isimler yapar.

vatandaş (I/21-39),

91 emmideşig “amcaoğluyuz” (I/5-12),

ġardaş “kardeş” (IV/57-5).

1.1.13. -dIC

Bu ek, metinlerimizde sağ kelimesinde kalıplaşmış olarak bulunmaktadır.

sādıc͜ anası “sağdıç anası” (II/34-67) < sağ-dıç < sağ-da eş (Gülensoy, 2007:

711).

1.1.14. -dUz

Bu ek, Eski Türkçede de işlek değildir: idiz / yidiz “yüksek”, kunduz / kuntuz, yıldız / yıltız gibi birkaç örnek bırakmıştır (Korkmaz, 2007a: 47).

Metinlerimizde sadece bir kelimede rastlanmıştır.

ġündüz (I/9-46). ET, OT kǖn-tüz (Gülensoy, 2007: 396).

1.1.15. -I

Yansıma anlamlı isimlerden isim türeten bir ek olduğu düşünülen bu eke metinlerimizde sadece bir örnekte rastlanmıştır.

pırtı “elbiselik kumaş, değersiz eşya” (I/18-178) *pırt “yansıma” - ı (Gülensoy, 2007: 695).

1.1.16. -(X)K

Küçültme ve sevgi vs. bildiren bir ektir (Gabain, 2007:45).

Metinlerimizde şu kelimelerde tespit edilmiştir:

topuġlu gimi su “çok güzel su” (III/43-59). topuklu: “Güzel, beğenilen kadın.” (DS C 10),

tatıġ diye ori ᷃e ġoymuşlar “oraya tatıg ismini koymuşlar” (IX/76-70).

Yukarıdaki tatıġ kelimesiyle ilgili 1. Tat kelimesi Tatar Türkleri anlamında; 2.

metinlerimizde tat, çerkez tatı (I/6-35) şeklinin de kullanılması [tat² “dilsiz” = ET, OT tat “tat, yabancı; Acem” (DLT) (Gülensoy, 20007: 868).] ve bu yerleşim birimlerine gelen Kırım Tatarları’nın yerli ahaliye göre yabancı olması yabancı anlamında kullanıldığını düşündürmektedir.

Metinlerimizde gerçi kelimesine getirilen -g sesi pekiştirme işleviyle kullanılır.

gerçig “gerçi” (III/40-8).

92 1.1.17. -kInA

-ķıya / -ķına küçüklük bildiren bir ektir. közkiyä “gözcük”, sözkiyä “sözcük” gibi (Mansuroğlu, 1998: 144).

Türkiye Türkçesi ağızlarının oluşumunda Oğuzlar dışındaki boyların etkisi bulunmasına rağmen, bu unsurlar Oğuz Türkçesinin temel yapısında ve işleyişinde bir değişme meydana getirmemiş, aksine bu özellikler zamanla Oğuz Türkçesinin içinde erimiştir. Ancak, Kıpçak Türkçesi Oğuzca içinde erimekle beraber -qıña ekinde olduğu Türkiye Türkçesi ağızlarında çeşitli izler bırakmıştır (Alkaya, 2008:

43).

Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde bu ekin bir örneğine rastlanmıştır.

ġarıncakine gimi deli bıydıġ bişi ᷃ėmiş “karınca gibi küçük deli bıdık bir şeymiş”

(III/44-16).

1.1.18. -lA

İsimden fiil türeten -la eki ile fiilden ad türeten ET’deki -g ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir birleşik ektir. Ancak, ET’deki -g eki eriyip kaybolunca ek -la ‘ya (< -la-g) dönüşmüştür. -lag biçimiyle, kökle bağlantılı “yer, arazi” adları oluşturduğundan, ekin bu işlevi devam etmiştir. Bıraktığı kelimeler birkaçı geçmez:

kışla (kışlag) “kışın oturulan yer, askerin barındığı yer”, yayla (< yaylag) “yazın oturulan, göçülen yer, yayla” gibi (Korkmaz, 2007a: 49).

yaylamız (I/13-28),

esgi ġışla köyü “Eskikışla Köyü” (II/27-43).

1.1.19. -leyin

İsimden zaman zarfları yapan bu ekin metinlerimizde tespit edilen bazı örnekleri şunlardır:

sabahleyin (I/20-147),

zabahleyin “sabahleyin” (I/24-53), zabalėyin “sabahleyin” (I/24-280).

1.1.20. -lX / -nX

Bu ek, ölçünlü dilde de işlek olarak kullanılan isimlerden isim yapan eklerdendir.

gübre bahalı “gübre pahalı(dır)” (II/27-16),

93 tapılı “tapulu” (VI/66-55),

kömeli “çok” (V/61-264), kömeli “çok” (Gülsevin, 2002: 383).

töllü bişi ᷃ė “uygun, küçük ve derli toplu ev” (I/5-118). töllü “Ucuz, uygun, elverişli.” (DS C 10).

Bu ek, metinlerimizde, sonunda n ünsüzü bulunan kelimelere geldiğinde, ilerleyici benzeştirme yoluyla -nI, -nU olur.

mercannı “mercanlı” (I/22-140), hormonnu “hormonlu” (II/30-8).

Bir ülkeye ait olma anlamı verir beñladeşli “Bangladeşli” (V/61-261), filipinni’sînen “Filipinlisiyle” (V/61-245).

İsimlerden sıfat yapar

makineli tarıma “makineli tarıma” (IX/75-37), sulu yėrimiz var “sulu yerimiz var” (I/15-69), mercannı gözlü yar “mercan gözlü yar” (I/22-140).

yüzüñġoylu gėdilen yol belli, anayol (I/15-86).

yüzüñġoylu sözcüğünün kalıplaşmış biçime girdiğini anlamı biraz daha açıklamak, kuvvetlendirmek için eylem kök ve gövdelerine getirilen -ılı (-ı -lı) ekiyle birleştirildiğini görüyoruz: “yüzüñguylu: yüzükoyun” (Hatiboğlu, 1970: 174).

1.1.21. -lXK / -nXK

Bu ek, Türkçenin en işlek isimden isim yapan eklerinden biridir. Genellikle soyut isimler, yer, meslek ve hastalık isimleri yapar.

-lIk / -lUk ekinin kullanımıyla ilgili metinlerimizden derlenen bazı örnekler şunlardır:

açlıñ sulūñ “açlığın susuzluğun”(V/59-42),

küllüg gezerdim “küllük, dışkısı çok olarak gezerdim” (II/36-25), ġavaġlıḫ “kavaklık” (I/21-65),

ellinen “eldivenle” (III/44-67).

94 Bu ek Kırıkkale ili ağızlarında sonu n ile biten kelimelere geldiğinde ilerleyici benzeştirme yoluyla -nıġ, -nig,-nuġ, -nüg şeklinde kullanılır.

insannıġ “insanlık” (II/34-60), tirillonnuġ “trilyonluk” (I/24-91), benzinnig “benzinlik” (III/49-54), günnüg “günlük” (IV/56-54).

1.1.22. -mAn

Bu da işlek olmayan eklerden biridir. Umumiyetle mübalağa ve benzerlik ifade eder. koca-man, kara-man, ak-man, köle-men, küçü-men misallerinde olduğu gibi.

Bu da işlek olmayan eklerden biridir. Umumiyetle mübalağa ve benzerlik ifade eder. koca-man, kara-man, ak-man, köle-men, küçü-men misallerinde olduğu gibi.

Belgede Kırıkkale ili ağızları (sayfa 102-0)

Benzer Belgeler