• Sonuç bulunamadı

İsimden İsim Yapma Ekleri

Belgede Kırıkkale ili ağızları (sayfa 114-123)

1. İSİMLER

1.1. İsimden İsim Yapma Ekleri

İsim kök ve gövdelerinden isimler türetmeye yarayan eklerdir. Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde görülen isimden isim yapma ekleri şunlardır:

1.1.1. -(A)C

Eklendiği kelimeye büyütme ve küçültme işlevi katan, isimlerden isim ve sıfat türeten vurgulu bir ektir (Korkmaz, 2007a: 34).

Metinlerimizde az rastlanan isimden isim yapan eklerdendir.

anac “Yetişkin, doğurma çağına erişmiş tavuk.” (I/3-134), ġıraç “kıraç (toprak)” (I/17-67).

1.1.2. -AK

Eski Türkçedeki -Gak küçültme ve kuvvetlendirme ekiyle ilişkisi olan bu ek, genellikle tek heceli kelimelere gelerek benzetme ve küçültme işleviyle az sayıda adlar türetir (Korkmaz, 2007: 35).

Metinlerimizde bir örneğine rastladığımız isimden isim yapan eklerdendir.

çanañ içinden “çanağın içinden” (I/18-193) çān “çukur, oyuk; bardak”

(Caferoğlu, 2011: 59).

1.1.3. -An

Bu ek, ET’de sözcüklere kuvvetlendirme, bağlılık ve çokluk anlamı katar (Gabain, 2007: 44).

Metinlerimizde bir kelimede tespit edilmiştir.

ōlan “oğlan, erkek çocuğu” (VI/64-43).

1.1.4. -(ş)Ar

Üleştirme eki -şAr’daki ş ünsüzü, ünlü çatışmasını ortadan kaldırmak için türemiş değildir. beş-er’in etkisiyle ortaya çıkan bir “bulaşma”dır (Ercilasun, 2007:

348).

88 Bu ek Kırıkkale ili ağızlarında, ölçünlü dilde olduğu gibi, üleştirme sayı sıfatları yapar.

ikǖz͜ ellişer “iki yüz ellişer” (I/24-262),

iker yüz davarları var “ikişer yüz davarları var” (I/12-20), üçer lira bėşer lira (I/17-59).

1.1.5. -CA

Aslında bir çekim eki olan bu ek, kalıplaşarak veya işlev değiştirerek eskiden beri yapım eki halinde de kullanılmaktadır. Çekim eki olarak başlıca işlevleri isimlere gibi, göre, ile, kadar, birlikte manaları katmaktadır. Yapım eki olarak da kavim isimlerinden dil, lehçe ve şive isimleri yapmakta kullanılır.

ET’de ek tabii yalnız ç’li idi: Uygur-ça, Türk-çe misallerinde olduğu gibi. Batı Türkçesinde de başlangıçta yalnız ç’li şekilleri vardı. c’li şekilleri EAT’den sonra ortaya çıkmıştır. Bugün c’li, ç’li şekilleri konsonant uyumuna bağlı olarak yan yana kullanılmaktadır (Ergin, 2003: 167).

Bu ek, alandan derlenen metinlerde bazı örneklerde ünsüz uyumuna uymayarak ET dönemindeki gibi ç’li şekilleri korumaktadır. Bazı örneklerde ise tonlulaşarak kendisinden önceki tonsuz ünsüzü de tonlu yapmıştır.

Tonsuz özelliği koruyanlar

oriçe varag “oraya kadar gidelim” (I/7-85), bu zamanaça “bu zamana kadar” (I/2-98),

Metinlerimizde tespit edilen yukarıdaki örneklerden …a (yönelme hāli eki)+ça (eşitlik hāli eki) biçiminde kullanılan bu şekil …a kadar işlevinde kullanılır.

Tonlu olarak kullanılanlar

ȫlece ġalmışlar “öylece kalmışlar” (II/32-43), gözelce “güzelce” (I/16-104),

defalarca (I/20-115),

delice’de “Delice İlçesi’nde” (II/32-65), türgce (I/22-174),

pişmancalıġ olur “pişmanlık olur” (I/I-43), arabca (I/22-174).

89 1.1.6. -CAK

Addan -CAk ekiyle türetilmiş adların bir kısmı da yer adı niteliğindedir (Korkmaz, 2007: 40).

Metinlerimizde tek örneğine rastlanan bir ektir.

narlıcaġ “Narlıca İlçesi” (I/20-8).

1.1.7. -cAğIz

Türkiye Türkçesinde adamcağız, ķadıncağız gibi kelimelerdeki tekrarlanma olayının sebebi de “küçültme, sevgi, acıma, kuvvetlendirme” gibi birkaç vazife görmekte olan -caķ /-cek ekindeki “acıma” ve “şefkat” ifadesinin -az / -ez vb. ekler ile daha çok belirtilmesi amacına dayanmaktadır (Korkmaz, 1960, 173).

Metinlerimizde tespit edilebilen örneklerde bu ek, eklendiği sözcüğe acıma ve sevgi anlamı katar ve -cAğIz ekinin ses düşmesine uğramış hali olarak -cāz şeklinde kullanılır.

adamcāz “adamcağız” (IV/57-166), yavrıcāzım “yavrucuğum” (V/61-83), ġardaşcāzım “kardeşceğizim” (IV/57-96).

1.1.8. -CX

Bu ek, Türkçenin eski devirlerinden beri kullanılan işlek eklerindendir. Meslek ve uğraşı alanlarını ifade eden isimler yapar. Bu ekin, ET’de sadece -çı, -çi şekilleri vardı (Gabain, 2007: 43).

Bu ek, eski biçimi devam ettirmek suretiyle, Azerbaycan Türkçesi ölçünlü dili ile Azeri sahasındaki ağızlarda daima tonsuz kullanılır. Bundan dolayı ünlülerle ve tonlu ünsüzlerle biten kelimelerden sonra geldiği zaman ünsüz uyumuna uymaz (Doğan, 2010: 109).

Metinlerimizde düzlük-yuvarlaklık uyumuna uyan bu ek, daha çok tonlu şekliyle kullanılır.

naġli ᷃eci “nakliyeci” (II/33-51), ġuzucu “kuzu güden” (I/14-108), kürgcü “kürkçü” (I/24-293),

urġancı “arazi ölçümü yapan kimse” (I/5-11),

ırzcılıġ kesin olmaz “namussuzluk kesinlikle olmaz” (VI/63-66),

90 işci (IV/56-39).

Metinlerimizde -CI ekinin tonsuz şekillerine nadiren rastlanmaktadır.

nöbedçi “nöbetçi” (IX/77-38), ġaleyçi “kalaycı” (I/3-141).

1.1.9. -cIK

İsimlere ve sıfatlara küçültme, pekiştirme, sevgi vb. anlamlar katan bir ektir. Bu ek, metinlerimizde küçültme işlevinde kullanılmaktadır.

bitecig dal yōdu “bir tanecik dal yoktu” (I/3-50),

elecig “1. bağevi, kulübe; 2. Çocukların yaptıkları oyuncak ev. (DS C 5), Elecik Köyü” (VI/64-90) < *elek-cik

azcıġ “azıcık” (I/20-145), ufacıġ “ufacık” (IV/57-154), accig “azıcık” (I/2-108), acig “azıcık” (II/32-191), ıcıġ “azıcık” (I/24-199).

1.1.10. -cUl

Eklendiği ada “bir şeye yakınlık, sevecenlik veya düşkünlük” işlevleri katan ad ve sıfatlar türetir (Korkmaz, 2007a: 44).

Bu eke, metinlerimizde bir sözcükte rastlanmıştır.

öncül͜ olur “kılavuz, önder olur” (I/17-41).

1.1.11. -dA

Aslında bulunma hali eki olan bu ek kalıplaşarak isimden sıfat yapma görevini üstlenmiştir. Metinlerimizde bir örneğine rastlanmıştır.

gözde köpā “gözde köpeği” (V/61-227).

1.1.12. -dAş

Bu ek, ölçünlü dilde olduğu gibi isimlerden, ortaklık ve beraberlik bildiren isimler yapar.

vatandaş (I/21-39),

91 emmideşig “amcaoğluyuz” (I/5-12),

ġardaş “kardeş” (IV/57-5).

1.1.13. -dIC

Bu ek, metinlerimizde sağ kelimesinde kalıplaşmış olarak bulunmaktadır.

sādıc͜ anası “sağdıç anası” (II/34-67) < sağ-dıç < sağ-da eş (Gülensoy, 2007:

711).

1.1.14. -dUz

Bu ek, Eski Türkçede de işlek değildir: idiz / yidiz “yüksek”, kunduz / kuntuz, yıldız / yıltız gibi birkaç örnek bırakmıştır (Korkmaz, 2007a: 47).

Metinlerimizde sadece bir kelimede rastlanmıştır.

ġündüz (I/9-46). ET, OT kǖn-tüz (Gülensoy, 2007: 396).

1.1.15. -I

Yansıma anlamlı isimlerden isim türeten bir ek olduğu düşünülen bu eke metinlerimizde sadece bir örnekte rastlanmıştır.

pırtı “elbiselik kumaş, değersiz eşya” (I/18-178) *pırt “yansıma” - ı (Gülensoy, 2007: 695).

1.1.16. -(X)K

Küçültme ve sevgi vs. bildiren bir ektir (Gabain, 2007:45).

Metinlerimizde şu kelimelerde tespit edilmiştir:

topuġlu gimi su “çok güzel su” (III/43-59). topuklu: “Güzel, beğenilen kadın.” (DS C 10),

tatıġ diye ori ᷃e ġoymuşlar “oraya tatıg ismini koymuşlar” (IX/76-70).

Yukarıdaki tatıġ kelimesiyle ilgili 1. Tat kelimesi Tatar Türkleri anlamında; 2.

metinlerimizde tat, çerkez tatı (I/6-35) şeklinin de kullanılması [tat² “dilsiz” = ET, OT tat “tat, yabancı; Acem” (DLT) (Gülensoy, 20007: 868).] ve bu yerleşim birimlerine gelen Kırım Tatarları’nın yerli ahaliye göre yabancı olması yabancı anlamında kullanıldığını düşündürmektedir.

Metinlerimizde gerçi kelimesine getirilen -g sesi pekiştirme işleviyle kullanılır.

gerçig “gerçi” (III/40-8).

92 1.1.17. -kInA

-ķıya / -ķına küçüklük bildiren bir ektir. közkiyä “gözcük”, sözkiyä “sözcük” gibi (Mansuroğlu, 1998: 144).

Türkiye Türkçesi ağızlarının oluşumunda Oğuzlar dışındaki boyların etkisi bulunmasına rağmen, bu unsurlar Oğuz Türkçesinin temel yapısında ve işleyişinde bir değişme meydana getirmemiş, aksine bu özellikler zamanla Oğuz Türkçesinin içinde erimiştir. Ancak, Kıpçak Türkçesi Oğuzca içinde erimekle beraber -qıña ekinde olduğu Türkiye Türkçesi ağızlarında çeşitli izler bırakmıştır (Alkaya, 2008:

43).

Kırıkkale ili ağızlarından derlenen metinlerde bu ekin bir örneğine rastlanmıştır.

ġarıncakine gimi deli bıydıġ bişi ᷃ėmiş “karınca gibi küçük deli bıdık bir şeymiş”

(III/44-16).

1.1.18. -lA

İsimden fiil türeten -la eki ile fiilden ad türeten ET’deki -g ekinin kaynaşmasından oluşmuş bir birleşik ektir. Ancak, ET’deki -g eki eriyip kaybolunca ek -la ‘ya (< -la-g) dönüşmüştür. -lag biçimiyle, kökle bağlantılı “yer, arazi” adları oluşturduğundan, ekin bu işlevi devam etmiştir. Bıraktığı kelimeler birkaçı geçmez:

kışla (kışlag) “kışın oturulan yer, askerin barındığı yer”, yayla (< yaylag) “yazın oturulan, göçülen yer, yayla” gibi (Korkmaz, 2007a: 49).

yaylamız (I/13-28),

esgi ġışla köyü “Eskikışla Köyü” (II/27-43).

1.1.19. -leyin

İsimden zaman zarfları yapan bu ekin metinlerimizde tespit edilen bazı örnekleri şunlardır:

sabahleyin (I/20-147),

zabahleyin “sabahleyin” (I/24-53), zabalėyin “sabahleyin” (I/24-280).

1.1.20. -lX / -nX

Bu ek, ölçünlü dilde de işlek olarak kullanılan isimlerden isim yapan eklerdendir.

gübre bahalı “gübre pahalı(dır)” (II/27-16),

93 tapılı “tapulu” (VI/66-55),

kömeli “çok” (V/61-264), kömeli “çok” (Gülsevin, 2002: 383).

töllü bişi ᷃ė “uygun, küçük ve derli toplu ev” (I/5-118). töllü “Ucuz, uygun, elverişli.” (DS C 10).

Bu ek, metinlerimizde, sonunda n ünsüzü bulunan kelimelere geldiğinde, ilerleyici benzeştirme yoluyla -nI, -nU olur.

mercannı “mercanlı” (I/22-140), hormonnu “hormonlu” (II/30-8).

Bir ülkeye ait olma anlamı verir beñladeşli “Bangladeşli” (V/61-261), filipinni’sînen “Filipinlisiyle” (V/61-245).

İsimlerden sıfat yapar

makineli tarıma “makineli tarıma” (IX/75-37), sulu yėrimiz var “sulu yerimiz var” (I/15-69), mercannı gözlü yar “mercan gözlü yar” (I/22-140).

yüzüñġoylu gėdilen yol belli, anayol (I/15-86).

yüzüñġoylu sözcüğünün kalıplaşmış biçime girdiğini anlamı biraz daha açıklamak, kuvvetlendirmek için eylem kök ve gövdelerine getirilen -ılı (-ı -lı) ekiyle birleştirildiğini görüyoruz: “yüzüñguylu: yüzükoyun” (Hatiboğlu, 1970: 174).

1.1.21. -lXK / -nXK

Bu ek, Türkçenin en işlek isimden isim yapan eklerinden biridir. Genellikle soyut isimler, yer, meslek ve hastalık isimleri yapar.

-lIk / -lUk ekinin kullanımıyla ilgili metinlerimizden derlenen bazı örnekler şunlardır:

açlıñ sulūñ “açlığın susuzluğun”(V/59-42),

küllüg gezerdim “küllük, dışkısı çok olarak gezerdim” (II/36-25), ġavaġlıḫ “kavaklık” (I/21-65),

ellinen “eldivenle” (III/44-67).

94 Bu ek Kırıkkale ili ağızlarında sonu n ile biten kelimelere geldiğinde ilerleyici benzeştirme yoluyla -nıġ, -nig,-nuġ, -nüg şeklinde kullanılır.

insannıġ “insanlık” (II/34-60), tirillonnuġ “trilyonluk” (I/24-91), benzinnig “benzinlik” (III/49-54), günnüg “günlük” (IV/56-54).

1.1.22. -mAn

Bu da işlek olmayan eklerden biridir. Umumiyetle mübalağa ve benzerlik ifade eder. koca-man, kara-man, ak-man, köle-men, küçü-men misallerinde olduğu gibi.

Buna benzeyen bir de fiilden isim yapma eki vardır: az-man, göç-men, şiş-man, misallerinde olduğu gibi. göç ve şiş’in aynı zamanda isim kökleri olduğu düşünülürse göç-men ve şiş-man isimden yapılmış isim olarak da kabul edilebilir (Ergin, 2003: 176).

Bölge ağzından derlenen metinlerde ölçünlü dilde olduğu gibi belirli kelimelerde kullanılan bir ektir.

türgmen (II/31-21), göçmen (I/6-29), uzman (II/28-36).

1.1.23. -(X)n

-n ekinin mevsim ve zaman gösteren isimler ile birleşerek meydana getirdiği zaman zarfları Türkçenin hemen her devrinde ve alanında rastlanan kelimelerdir (Korkmaz, 1994b: 26).

Bölge ağzından derlenen metinlerde bu ek, zaman zarfları yapar.

ilkin “ilk olarak” (VII/68-16), ġışın “kış mevsiminde”(II/33-22), yazın “yaz mevsiminde” (VIII/73-26), güzün “sonbaharda” (IX/75-22), baharın “ilkbaharda” (I/7-80).

95 Aşağıdaki örnekte öylecen kelimesinin sonundaki n eki pekiştirme amacıyla kullanılmıştır.

ölecen hasandedi ᷃e vardıġ “öylece Hasandede’ye vardık” (I/18-15).

yüzüġoyun gėdilen yerde “ yüzükoyun gidilen yerde” (I/15-85).

“yüzüġoyun” kelimesinde bileşiğin bugünkü şekli olan “yüzükoyun”da, “koyu”

kelimesinin sonunda görülen -n araçlık (instrumental) -n’si olmalıdır. ET’deki -ı’lı zarf-fiillerden çıkmış şekillere araçlık -n’sinin eklendiği Türk dili tarihinin gerçeklerinden biridir (Tekin, 1958, C VII: 188).

1.1.24. -(X)ncX

Bu ek, metinlerimizde sayı isimlerinden sıra sayı sıfatları yapar.

altıncı his (I/1-82), birinci ordu (II/32-131), dördüncü gün (III/42-20).

1.1.25. -(I)ntI

Sıra sayısı bildiren bir ek olup yalnızca ėkkinti “ikinci” kelimesinde rastlanır.

Belki de -nç ekinin ilk şeklidir (Clauson, 1972: xl).

Bu ekin kullanımına ilişkin metinlerimizde geçen bazı örnekleri şunlardır:

ikindin “ikindi vakti” (I/25-109), ilkindi “ikindi” (II/38-35).

1.1.26. -sXz

İsimlerden sıfat yapan bir ektir ve olumsuzluk anlamı taşır. Bu ek, ET’de bugün olduğu gibi dört şekliyle kullanılmış, Eski Oğuz Türkçesinde yuvarlak şekilleriyle kullanıldığı için düzlük-yuvarlaklık uyumuna uymamıştır (Timurtaş, 2012: 79).

Metinlerimizde bu ekin kullanımına bazı ait örnekler şunlardır:

ġulaġsız “Kulaksız Beldesi” (IV/56-14), işsiz gücsüzler (VII/67-23),

uykusuz ġali ᷃om “uykusuz kalıyorum” (VIII/71-13).

96 1.1.27. -(I)ş

ET’de de seyrek olarak kullanılan bir ektir (Gabain, 2007: 45).

Metinlerimizde sadece bir kelimede tespit edilmiş olup eklendiği sözcüğe pekiştirme anlamı katmaktadır.

yėñişden çifde çıġ “yeniden çift sürmeye çık” (VII/68-87).

1.1.28. -DX

-tI, -tU ekinin belirli olan asıl işlevi, ses yansımalı köklere -Il / -Ul / -Ir / -Ur getirilerek elde edilen ikincil köklerden adlar türetmektir (Korkmaz, 2007a: 66).

Metinlerimizden bazı örnekleri şunlardır:

çatırtı ķútürtü (I/10-39),

ġazma küreg taķırdısı vėrirdig “taziyeye gelenlere yemek verirdik” (IX/76-85).

1.1.29. -(X)z

Adlarda ve sayı adlarında topluluk veya ikilik gösteren bir çokluk eki niteliğindedir. İşlekliğini kaybetmiş günümüzde kalıp halinde, eklendiği sözcüklerle birlikte ulaşmıştır (Korkmaz, 2007a: 66).

Metinlerimizde iki örneğine rastlanmıştır. İkinci örnekte ise eklendiği sözcüğe zarf niteliği kazandırmıştır.

topuzu vardı (IV/54-20),

alās ġıvıs ġótürdüler “acele olarak götürdüler” (V/60-118).

Yukarıdaki son örnekte -(I)z ekinin kullanımıyla ilgili olarak şunlar söylenilebilir:

ala: “yarı, yarım” ala-z: “yarım-yamalak, üstünkörü”; kav: “yeğni” (DS C 12), kavı: “büyük fakat hafif olan şey” (DS C 8), gıvız: “hafif, yeğni” (buğday için) (DS C 6).

Belgede Kırıkkale ili ağızları (sayfa 114-123)

Benzer Belgeler