• Sonuç bulunamadı

3. EDİRNE SELİMİYE CAMİ

3.2. Yapımı ve Önemi

Selimiye Cami‟nin inĢasına baĢlandığı tarih kesin olarak bilinmemektedir. Ancak Selimiye Cami kapısı üzerinde bulunan cami kitabesinde, inĢasına 1568 yılında baĢlandığı kaydedilmiĢtir.

Cami inĢaatının baĢlangıç döneminde Edirne kadısına Divan‟dan gönderilen 20 Haziran 1568 tarihli emirde, cami inĢaatı nedeniyle fiyatları arttıran kereste tüccarlarının, fiyatlarını kontrol etmesi istenilmiĢtir. Bu belge ile birlikte Selimiye Cami‟nin, 20 Haziran 1568 tarihinden sonraki yaz aylarından birinde temel kazısının baĢlamıĢ olabileceği düĢünülebilir.

Dayezade Mustafa Efendinin Risale-i Selimiye adlı eserinde, Sultan Selim, Hicri 976 senesinin Sefer ayının 27. Günü (21 Ağustos 1568) caminin yapımını Mimar Sinan‟a havale ettiği ve yerinin seçilmesini emrettiği kaydedilmiĢtir.

27 Kasım 1574 Cuma günü caminin açılması için Divandan emir gelse de 7 Aralık 1574„de Sultan II. Selim vefat ettiği tarihten sonra, 982 hicri senesinin son ayının ilk günü (14 Mart 1575) ibadete açılmıĢtır. Bazı kaynaklarda Selimiye caminin yapım süresi boyunca 400 kalfa ve 14000 iĢçi çalıĢtığını yazmaktadır.

Evliya Çelebi Selimiye Cami için 27760 kese akçe, bazı kaynaklarda 550.000.000 akçe harcandığından bahsetmektedir.

Selimiye, varlığı ile Türk Tarihindeki Edirne‟ye güç katarak Ona simgesel bir nitelik kazandırmıĢtır. Yalnız zamanımızın araĢtırmacıları değil, eski yazarlar da Selimiye‟nin bir baĢyapıt olduğu konusunda birleĢirler.

Ernst Diez bu cami için Ģunları söyler: “Selimiye; mekan büyüklük, yükseklik, topluluk ve ıĢık etkisi bakımından yeryüzündeki bütün yapılardan üstündür. Bu cami Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun Avrupa‟daki gücünün hala devam ettiği 16. yüzyıldaki politik egemenliğini de vurgulayan son sultan yapısıdır84.”

Edirne Selimiye Caminde mimari süsleme programı ile mimari arasındaki görsel denge, bundan önceki yapılara göre değiĢiklik göstermektedir. Diğer yapılar, süslemeleri ile ön plana çıkmaktadır. Ancak Selimiye‟nin iç ve dıĢ mekânsal

bütünlüğü, süslemeler olmaksızın ön plana çıkmaktadır. Caminin bu geliĢkin yapısal özelliklerine son derece geliĢkin süslemeleri de eklenince ortaya anıtsal nitelikte bir yapı çıkmaktadır.

Cami, mimari özelliklerinin eriĢilmezliği yanında taĢ, mermer, çini, ahĢap sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemlidir. Mihrap ve minberi, Osmanlı mermer isçiliğinin baĢyapıtlarından birisidir.

Yapının çini süslemelerinin, Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri vardır. 16. yy çiniciliğinin en güzel çini örnekleri bu camide yer almaktadır.

Mihrap duvarında uygulanan çini süsleme programı bu tarihten sonra inĢa edilen yapılara örnek oluĢturmuĢ, bununla birlikte Osmanlı Devleti‟nin Klasik dönemin en önemli üsluplarını ortaya çıkarmıĢtır85

.

Hünkar mahfilinde uygulanan çini süsleme programı değiĢik ve özgün bir örnek oluĢturur. Hünkar mahfili, caminin güney doğu köĢesinde, sütun ve kemerlerin taĢıdığı ayrı bir bölüm olarak inĢa edilmiĢtir.

Yapının içerisinde yer alan bir pencere boĢluğundan bu mahfile geçiĢ sağlandığı gibi, esas hünkar giriĢi yapının dıĢında revaklı olarak inĢa edilmiĢtir. Yapının içerisinde fakat ondan ayrı olarak inĢa edilen bu bölümdeki mimari süsleme programı, burada bulunan mimari elemanlara ayrı bir anlam vermesi açısından oldukça önemlidir. hünkar Mahfili mihrabının oluĢturulması bu bakımdan ilginçtir (Resim 19).

Strüktürel olarak zaten burada yer alan dikdörtgen bir pencere açıklığının üzerine bir mukarnaslı kavsara ve pencerenin iki yarana da kavsarayı taĢıyacak iki sütünce inĢa edilmiĢtir. Aynı tip bir mimari düzenleme caminin güney-batı köĢesinde de vardır. Oysa, hünkar mahfilinde bu kavsaralı pencerenin etrafına yerleĢtirilen çini panolarla bu kısma bir mihrap düzenlemesi getirilerek anıtsallık kazandırılmıĢtır. Aynı düzenleme ilkesi giriĢ kapısı ve bunun tam karĢısında yer alan pencere etrafında da gözlemlenebilir. Kapıyı çevreleyen çini silmeler ve bu açıklığın üzerinde

85F.YeniĢehirli, 1982, s:33

yer alan çini pano, yapısal olarak son derece basit ve sade olan bu açıklığı anıtsal bir giriĢ kapısına çevirir.

Resim 14: Selimiye cami, Hünkar mahfili giriş kapısı, 4.1:kapı, p:taç pano, a:çini kuşak, i-j-k-m-e: çini panolar, h: mermer taklidi çiniler

Mimari süsleme ve tasarımı ile ilgili kimi bilgilere yazılı kaynaklarda da rastlanmaktadır. Onaltıncı yüzyılın büyük bir bölümünde Hassa MimarbaĢı olan Sinan'ın sarayla yaptığı yazıĢmalardan, bir yapının inĢaatı sırasında yapıyı ilgilendiren tüm ayrıntıların mimar tarafından düĢünülüp organize edilerek uygulamaya koyulduğu anlaĢılmaktadır.

Yapının inĢaatı sırasında tüm malzeme alımı ile ilgili bilgilerin, iĢçi ve usta ücretlerinin de ayrıca inĢaat defterlerine not edilmesi her ne kadar dönemin idari sisteminin gereği bile olsa, yapı eylemindeki organizasyonu göstermesi açısından önemlidir.

Ayrıca, sarayla yapılan yazıĢmalardan, yapının genel süslemesiyle ilgili kimi kararların, yapının banisine bırakıldığı anlaĢılmaktadır.

Edirne Selimiye Cami inĢaatının büyük bir kısmı tamamlandıktan sonra II. Selim'e yazdığı mektuba Ģu yanıt gelir:

"MimarbaĢı'na hüküm ki: Mektub gönderip yüce binamın ne mertebeye vardığını, ana kemerlerin dördünün kilitlenip, dördünün kilitlenmek üzere olduğunu (bildirip), ĢahniĢi, kubbesi ve duvarının süslü yapılması mı buyrulur, yoksa sade mi olur diye yüce emrimi dilemiĢsin, imdi kesinlikle pencerelerine dek çini olup pencerelerin üstüne Fatiha Suresi çini ile yazılmalıdır. Buyurdum ki; emrim ulaĢtıkta, pencerelerine dek çini olup, pencerelerin üstüne çini ile Fatiha Suresini yakıĢır ve uygun gördüğün üzre yazdırasın86”.

Bu yanıttan, yapıyı süsleyecek olan çini kaplamanın yapının duvarları tamamlandıktan sonra ısmarlandığı öğrenilmektedir.

Yapının inĢaatına 1550 yılında baĢlanmıĢ, çiniler ise 1552 yılında ısmarlanmıĢtır.

Yine yazıĢmalardan anlaĢıldığına göre, bir yapı için gerekli çini kaplama "adet" olarak ısmarlanmakta ve ödenecek para buna göre ayrılmaktadır. Bu da bir yapı için gerekli çini kaplamanın ne kadar, yani kaç adet olacağının daha önceden hesaplanarak belirlendiğini göstermektedir. Böylece, büyük bir olasılıkla yapının genel iskeleti ortaya çıkıp, kubbenin kilitlenmesine gelindiği zaman, baninin de isteği veya onayı üzerine yapıda çini kaplamanın kullanılmasına karar verilir. Ancak çinilerin yerleĢtirilmesi, II. Selim'in mektubundan da anlaĢıldığı gibi mimarın seçimine bırakılmıĢtır.

Çini kaplamanın konacağı yerler belirlenir, buraların ölçüleri alınarak NakkaĢhane'ye gerekli çini desenleri ısmarlanır. NakkaĢların hazırladığı örnekler üzerine imal edilen çini panolar, yapının içerisinde daha önceden programlanan yerlerine sıvacı ustaları tarafından alçı kullanılarak yerleĢtirilmekte idi.

86 A. Refik, 1977, s:113, belge 18.

Benzer Belgeler