• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL TEMELLER

2.5. Yapılandırmacı Yaklaşımda Fen ve Teknoloji Öğretimi

1960'lı yıllardan itibaren artan bilimsel ve teknolojik gelişmeler özellikle gelişmiş ülkelerin fen eğitimine giderek artan bir şekilde önem vermesine neden olmuştur.

Fakat, 1970'li yılların sonunda yapılan araştırmalar bu ülkelerdeki eğitim-öğretim süreci sonunda öğrencilerin en temel fen kavramlarını bile bilimsel anlamlarından farklı yorumladıklarını ve öğrencilerin kazanımlarının hala hedeflenenden çok uzakta olduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, araştırmacıların ve eğitimcilerin öğrencilerin öğrenme zorluklarına farklı bir açıdan yaklaşmalarına neden olmuştur. Öğrenmenin, zihinde mevcut bilgilerle yeni bilgiler arasındaki etkileşimin sonucunda aktif bir yapılandırma süreci ile gerçekleştiği ve anlamlı öğrenmeyi sağlamak için öğretim sürecinde çocukların mevcut bilgilerine, kavram yanılgılarına özel önem verilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Yapılandırmacı yaklaşım 1980'li yıllardan beri pekçok ülkede eğitim programlarının temel felsefesini oluşturmaktadır (Fensham, 1992). Ülkemizde de 2004-2005 eğitim öğretim yılında uygulamaya konulan yeni program yapılandırmacı yaklaşımın rehberliğinde hazırlanmıştır. Ülkemizde de bu amaç doğrultusunda 2000 yılında yürürlüğe konulan ilköğretim Fen Bilgisi Öğretim Programı, 2004-2005 öğretim yılında Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı olarak değiştirilmiş, 4. ve 5.

sınıflarda ilk olarak uygulamaya başlanmıştır. 2006-2007 öğretim yılında ise 6.

21

sınıflarda uygulamaya geçilmiştir. 2007-2008 öğretim yılında 7. sınıflarda ve 2008-2009 öğretim yılında ise 8. sınıflarda olmak üzere kademeli olarak uygulamaya geçilmiştir.

Uygulamaya konulan Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı geliştirilirken esas alınan temel anlayışlar ve hareket noktaları şunlar olmuştur (MEB, 2005);

 Az bilgi özdür.

 Program tüm fen ve teknoloji okuryazarlığı boyutlarını kapsamıştır.

 Programda, öğrenmede yapılandırıcı öğrenme teorisi esas alınmıştır.

 Programda, ölçme ve değerlendirmede yapılandırıcı öğrenme teorisine dayanan alternatif değerlendirme yaklaşımları esas alınmıştır.

 Programda, öğrencilerin zihinsel ve fiziksel gelişim seviyeleri gözetilmiştir.

 Programda sarmallık ilkesi esas alınmıştır.

 Programın ilgili diğer derslerin programlarıyla paralelliği ve bütünlüğü gözetilmiştir.

NRC (National Research Council) (1996), fen okuryazarlığını bilgi, bilimsel kavram ve süreçleri anlamak, bireysel karar vermek, kültürel ve toplumsal olaylara katılmak ve ekonomik verimliliği artırmak için bir gereklilik olarak tanımlamıştır.

Fen okur-yazarı olan öğrenciler, bilimin doğasını ve bilimsel gelişmelerin farkına varır; fenle ilgili olan , prensip, kanun ve teorilerini kavrar ve bunları yaşantısında kullanır; problemleri çözerken ve karar verirken bilimsel süreç becerilerini kullanır;

bilim ve teknoloji, bilim ve çevre arasındaki ilişkiyi kurar ve bunların toplumla etkileşimini anlar; daha zengin ve tatmin edici bir yaşama yol açan bilgilere sahip olur (Köseoğlu vd., 2003).

Programda fen ve teknoloji okuryazarlığı, yapılandırıcı öğrenme teorisi ve bu teoriye dayanan alternatif değerlendirme yaklaşımları önemli bir yer teşkil etmektedir.

Yapılandırıcı öğrenme teorisine göre bilgi pasif olarak alınamaz. Kişi yeni bir bilgi aldığında onu önceden var olan bilgileriyle karşılaştırdıktan sonra yapılandırır.

Öğrenci, kendine özgü olarak bilgiyi oluşturur. Bu süreç öğrenciyi aktif kılan bir

22

süreçtir (Asan vd., 2000). Bilginin oluşumda; bireyin ön öğrenmeleri, önceden nasıl bir yapı oluşturduğu, bulunduğu sosyal ve fiziksel çevre ile bunların nasıl etkileşime girdiği önemlidir. Bireyler arasında bir takım benzerlikler olsa da her birey ayrı bir dünya olarak düşünüldüğünden bilgileri anlamlandırmaları farklılık gösterir.

Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına göre bilgi pasif olarak alınamaz ve öğrenme bireye göre oluşur (Orhan ve Bozkurt, 2005). Fen öğretimi açısından ele alındığından yapılandırmacılığın ortaya koyduğu önemli düşüncelerden bir diğeri ise bilgilerin yeniden yapılandırabileceği ve bunun ancak öğrencinin kendisi tarafından gerçekleştirilebileceğidir (Altınok, 2004). Bunun için öğrenci fen dersinde aktif olmalıdır. Öğrencinin fen dersinde aktif olması için, onun geçmiş yaşantılarına dönük, var olan şemalarını harekete geçirecek etkinlikler içinde olması gerekmektedir. Bu tür etkiliklerin düzenlenmesi ve öğretme-öğrenme süreçlerinde uygulanması sürecinde, öğrenci öğrenmelerinin, gelişimlerinin ölçülmesi ve değerlendirilmesi önem taşımaktadır.

Etkili bir fen eğitiminde yapılandırmacı yaklaşımın kullanılması için gerekli olan ilkeler şunlardır:

 Fen öğretiminde sorgulama esastır. Öğrencilere sadece ders kitaplarını takip etmekle bilgiyi doğrudan almalarının yanında farklı aktiviteler yaptırılmalıdır.

Böylelikle öğrencilerin, kendi fikirlerini tanımalarına, yanlışlarını görerek düzeltmelerine, farklı açıklamalar yapmalarına olanak sağlanmış olacaktır.

 Öğrencilerin birbiriyle etkileşimleri sürecinde düşüncelerindeki mevcut sorunların farkına varır. Diğer öğrencilerin farlı fikirler üretmesi söz konusu olacaktır.

Bundan dolayı bağlamda işbirliğine dayalı öğrenme yaklaşımı teşvik edilmelidir.

 Öğretmen öğrencilere düşünmeleri için zaman vermelidir. Öğretmen, öğrencilerin dünyaya bakış açılarını tespit etmelidir. Bunun için öğrencilere

“bana ne düşündüğünü söyle” veya “neye dikkat ettin?” gibi sorular sormalıdır.

 Öğrencinin düşünebilmesini motive etmek amacıyla gösteriler yapmalıdır. (Colburn, 2000)

23

2.6. Fen ve Teknoloji Öğretmen Adaylarının Eğitiminde Ölçme ve Değerlendirme Nasıl Yer Alıyor?

Ölçme, bir betimleme işlemidir. Geniş anlamda ölçme, belli bir nesnenin ya da nesnelerin belli bir özelliğe sahip olup olmadığının, sahipse sahip oluş derecesinin gözlenip gözlem sonuçlarının sembollerle ve özellikle sayı sembolleriyle ifade edilmesidir. Değerlendirme ise ölçümlerden bir anlam çıkarmak ve ölçülen nesneler hakkında bir değer yargısına ulaşmaktır, elde edilen ölçümlerden bir anlam çıkarmak için söz konusu ölçümlerin bir ölçüt ile karşılaştırılması gerekir (Tekin, 1991).

Fen ve teknoloji öğretmen adaylarının bilginin ölçümüne yönelik tek yönlü ölçme ve değerlendirme yeterliliklerinden ziyade birden fazla alanı kapsayan ölçme ve değerlendirme yeterliliklerinin olması gerekmektedir. Öğretmen adaylarının bu şekilde yeterliliklere sahip olabilmeleri için hizmet öncesi eğitimlerinde bu konuya yönelik eğitilmeleri gerekmektedir.

Türkiye’de öğretmen yetişme programları incelendiğinde, 1997 YÖK/Dünya Bankası işbirliği ile hazırlanan öğretim programlarının etkisiyle öğretmen eğitimi yeniden yapılandırılarak 1998 yılından 2006 yılına kadar uygulanmış olan programda fen bilgisi öğretmen adayları, ölçme ve değerlendirme terimi ile 2. sınıf 4. dönem dersi olan “Öğretimde Planlama ve Değerlendirme” dersinde karşılaşmışlardır. Fen bilgisi öğretmen adayları sonraki dönemlerde, “Özel Öğretim Yöntemleri I ve II”

derslerinde ve “Öğretmenlik Uygulamaları”nda ölçme ve değerlendirme kavramı ile karşılaşmışlardır.

2006 yılından itibaren uygulamaya konulan öğretmen yetiştirme programı ile öğretmen adayları ölçme ve değerlendirme kavramı ile eğitim bilimleri açısından başlı başına bir ders olan “Ölçme ve Değerlendirme” dersi ile karşılaşıyorlarken, diğer alan ve genel kültür derslerinde bu kavramları sık bir biçimde işe koşmaktadırlar.

Ölçme ve değerlendirme açısından her iki program ele alındığında, 1998 yılında başlanan programda öğretmen adayları bir “Öğretimde Planlama ve Değerlendirme”

24

dersinde hem eğitim programı hem ölçme ve değerlendirme konusunda yetiştirilmeye çalışılıyorken, 2006 yılındaki öğretmen yetiştirme programında ölçme ve değerlendirme sadece bu alana yönelik belli bir derse yüklenmiştir. Yine bununla birlikte fen öğretmen adayları laboratuar uygulamaları, bilimsel araştırma gibi derslerde de ölçme ve değerlendirme kavramlarını daha fazla kullanma fırsatı bulmuşlardır.