• Sonuç bulunamadı

Yapılandırmacı görüşte ortak noktaların yanı sıra bilginin nasıl yapılandıracağı ile ilgili farklı yaklaşımlar mevcuttur. Bunlar Jean Piaget’nin “bilişsel yapılandırmacılık”, Lev Vygotsky’nin “sosyal yapılandırmacılık” ve von Glasersfeld’in “radikal yapılandırmacılık” türleridir.

2.1.1.1. Bilişsel Yapılandırmacılık

Piaget’in öğrenme kuramını temel alan bilişsel yapılandırmacılık, bilginin yapılandırılmasını bireyin çevresiyle aktif olarak etkileşimi ve zihinsel yapıları ile ortaya çıktığı varsayımını kullanır (Özden, 2005). Piaget bu yaklaşımını kavrama, uyum ve dengeye getirme süreçleri ile açıklamaktadır. Bilişsel yapılandırmacı yaklaşımın odağı, dengede olan ve öğrencinin o ana kadar sahip olduğu tüm bilgiler ile bu bilgilerin oluşturduğu bilişsel yapıdır. Kişi, karşılaştığı yeni durumu önceki bilgi ve deneyimi yardımıyla tanımaya, kavramaya çalışır. Önceki bilgilerinin yeterli olmadığını fark ettiğinde zihninde yeni bir kavram oluşturarak yeni duruma uyum sağlar. Bu durumda zihninde yeni duruma karşılık gelen yeni bir kavram oluşturulmuştur. Böylece yeni bir durumla karşılaştığında bozulan denge yeniden sağlanmış olur (Özden, 2005). Eğer yeni bilgi önceki bilgiler ile çelişiyorsa birey yeni bilgiyi önceki bilgilerle yapılandırmaz, özümseyemez ve bilişsel dengesizlik oluşur. Bu durumda bireyden durumu dengeye getirecek yeni bir bilişsel yapı oluşturması beklenir. Düzenleyici şemalarda dengesizliğe yol açan durumlar, bireyin yeniden bilişsel düzenlemeye gitmesini sağlar (Fosnot, 2007). Piaget'e göre eğitim-öğretim etkinlikleri öğrencileri aktif araştırmaya katacak şekilde düzenlenmelidir. Öğrenciler bu sayede kendi kavramsal anlayışlarını oluşturabileceklerdir. Öğrencilerin öğrenmelerinde onlara sosyal etkileşim sağlamak önemlidir. Bu onlara çeşitli perspektifleri ve kültürel olarak ilgili kavramları öğrenme fırsatı verebilir. Öğrenci düşüncesinde tutarsızlıkları ve çatışmaları açığa çıkarmak öğrenme açısından çok önemlidir. Öğrenciler bu sayede uyum ve özümleme yoluna gidebilirler (Keser, 2003).

14 2.1.1.2. Sosyal Yapılandırmacılık

Vygotsky’nin görüşlerini temel alan sosyal yapılandırmacılık, bireyin bilişsel sisteminin kendisinin sosyal yaşantısından ayrılamayacağı ve onun bir sonucu olarak görülmesi gerektiğini vurgular. Vygotsky’ye göre öğrenmede dil ve kültürün önemi büyüktür. (Senemoğlu, 2005). Vvgotsky öğrenmenin Piaget'nin öne sürdüğü gibi kişinin sadece kendi başına gerçekleştirdiği bir süreç olmadığını, öğrenmede sosyal etkileşimin ve dilin de önemli yer tuttuğunu savunmuştur (Keser, 2003). Bireyler birbirinden izole edilmiş varlıklar olarak değil topluluğun aktif birer üyesi olarak öğrenir ve bireyin ne öğrendiği; nerede öğrendiğine, ne zaman öğrendiğine veya hangi sosyal bağlam içinde olduğuna bağlıdır (Yang ve Wilson, 2006).

Bireyin başarısının arkasında başkalarıyla gerçekleştirdiği “işbirlikli” çabanın rolü büyüktür (Özden, 2009). Öğrenciler kendi başlarına anlayamadıkları içerik ve düşünceleri öğretmenlerinin ya da ileri seviyedeki akranlarının yardımıyla kavrar (Epstein ve Ryan, 2002). Bireylerin bilgiyi birbirleriyle paylaşarak, oluşturdukları anlamı, diğer bireylerin fikirlerinden etkilenerek geliştirdiklerini savunur (Fer ve Cırık, 2007).

Bu anlamda sosyal yapılandırmacı yaklaşım öğrenmede işbirliğinin önemini vurgulayarak, öğrenmenin doğası gereği sosyal bir eylem olduğunu açıklar (Özdemir ve Yalın, 2007). Sosyal yapılandırmacılar bilişsel yapılandırmacıların aksine zihinsel süreçlerin özünde toplumsal süreçlerin olduğunu; bilgiyi bireylerin değil toplulukların yapılandırdığını savunmaktadırlar. Bilgi hakkında görüş birliğinin sağlanabilmesi için topluluk üyelerinin etkileşimde bulunmaları gereklidir. Üyelerin birlikte gerçekleştirecekleri etkinlikler, yapacakları konuşmalar ortak bir anlayış oluşmasına yardımcı olur. Grupta yer alan daha iyi bilen kişiler, diğerlerinin kavramsallaştırma süreçlerini kolaylaştırır. Bu süreç, bireyin kişisel keşfetme eyleminin ötesine varmasını sağlar (Açıkgöz, 2003).

15 2.1.1.3. Radikal Yapılandırmacılık

Von Glasersfeld’in görüşlerini temel alan radikal yapılandırmacılık, bilginin pasif bir edinim olarak değilde bireyin kendisi tarafından aktif hale getirilerek oluşturulduğunu, bu oluşturulma sürecinde bireyin çevresiyle olan ilişkisinin öğrenmede önemli rol oynadığını, bu bağlamda kavranacak bilginin bireyin zihinsel süreçleri ile ilişkili olduğunu ifadelendirmiştir (Von Glasersfeld, 1995). Von Glasersfeld’e göre bilgi, ontolojik gerçekliğin keşfedilmesine değil, bireyin dış dünyayı düzenlemesine hizmet eder. Bireysel öğrenenin bir dışsal gerçeklik tarafından bilincine bastırılan bilginin alıcısı durumunda olmadığını savunur (Philips ve Soltis, 2005) Von Glasersfeld ayrıca bilginin evrim teorisiyle ilişkili olduğunu ve uyumun bilgi içinde önemli olduğunu söylemiştir. Birey gibi bilginin de varolma davranışının olduğunu, bireyin bilişsel yapısına uyum gösteren bilginin öğrenildiğini, uyum göstermeyenlerin ise var olamadığını dolayısıyla öğrenilemediğini savunmuştur.

Bilişsel, sosyal ve radikal yapılandırmacılık, özünde, bireyin bilgiyi yapılandırdığı fikrini savunmaktadır. Bilişsel, sosyal ve radikal yapılandırmacılık bu yönüyle ortaklık gösterirken bilişsel sürece, çevresel etkileşime, dil gelişimine ve algılama konularına verdikleri önem bakımından farklılık göstermektedir. Bireyin bilişsel süreçlerini; bilişsel yapılandırmacılık, çevresel etkileşimini ve dil gelişimini sosyal yapılandırmacılık, algılama süreci ve kişisel deneyimlerini ise radikal yapılandırmacılık ön plana çıkarmaktadır (Demirci, 2003).

Mevcut antrenör eğitim kurslarında kursiyerlerin, derslerin öğrenilme sürecinde aktif ve katılımcı olmaları esas alınmaktadır. Eğitim programında, kursiyerlerin araştıracakları, keşif yapabilecekleri, problem çözebilecekleri, problem çözüm tekniklerini paylaşacakları ortamların sağlanmasının önemi vurgulanıp yapılandırmacı yaklaşım benimsenmiştir. Antrenör eğitimi için gerçekleştirilen bu çalışmada antrenör adaylarının; kendi kendine öğrenebilen, işbirlikçi, düşünen ve sorgulayan, fikirlerini tartışabilen, bilgileri ezberleyen değil o bilgiyi keşfedebilen, özümseyebilen, iletişim kurma becerilene sahip teknolojiyi aktif bir şekilde kullanabilen bireyler olması beklenmektedir. Geçmiş öğrenmelerinin üzerine eklenecek yeni bilgilerin zihinsel gelişmişliklerine göre bilişsel şemalarını yapılandırmaları beklenmektedir. Ayrıca harmanlanmış öğrenme ortamının uzaktan eğitim kısmında forum, blog gibi etkileşim araçlarıyla öğrenenlerin işbirliği içinde olmaları,

16

bilgilerini paylaşabilmeleri, tartışabilmeleri ve bunun sonuncunda kendi bilgilerini yapılandırmaları beklenmektedir. Bu amaçla çalışmada bilişsel ve sosyal yapılandırmacılık yaklaşımları kullanılmıştır.