• Sonuç bulunamadı

83 yaşında erkek hasta New York heart association class 3

Belgede POSTER BİLDİRİLER (sayfa 65-81)

semptomları ile başvurdu. TTE ve TEE de A2 skallopta korda ruptu-rü saptandı. İleri derece kronik obstruptu-rüuktif akciğer hastalığı olması nedeni ile açık mitral kapak tamiri için uygun bulanmadı. 1. olguya atan kalpte transpikal yöntem ile P2 ve P3 skalloplara toplam 5 adet neokorda yerleştirildi. Ameliyat sonrası erken dönem TTE de eser mitral yetersizlik (MY) saptandı. 2. olguya ise ise A2 skallobuna 4 adet transpikal neokord yerleştirildi. Ameliyat sonrası TTE’de 1. derece MY mevcuttu.

Sonuç: TOP-MİNİ mitral kapak tamirinde yeni bir minimal invaziv

kapak tamir yöntemidir. Özellikle redo hastalarda, kardiyopulmoner baypas için riskli yaşlı hastalarda, anüler kalsifikasyon nedeniyle ring uygulanamayan ve anatomik olarak seçilmiş hastalarda iyi bir alternatif kapak tamir yöntemidir.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-159]

Mitral kapak tamirlerini hangi sıklıkla yapıyoruz?

Berent Dişcigil, Erdem Ali Özkısacık, Uğur Gürcün, Muharrem İsmail Badak, Selim Durmaz, Tünay Kurtoğlu, Emin Barbarus, Ömer Faruk Rahman, Mehmet Boğa

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Aydın

Giriş ve Amaç: Mitral kapak patolojilerine cerrahi yaklaşımda

opti-mal tedavinin mitral kapak tamiri olduğu günümüzde yaygın olarak kabul görmektedir. Özellikle mitral kapak yetmezliğinde en yaygın uygulanan cerrahi mitral kapak tamiri olduğu bildirilmektedir. Ancak ülkemizde mitral kapak tamirinin uygulanma sıklığı ile ilgili yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu çalışmada, tek merkezde yapılan tüm açık kalp ameliyatları incelenmiş ve mitral kapak cerrahisi uygulama oranları ve yıllar içindeki seyri araştırılmıştır.

Şekil 1. Mitral kapak cerrahisinin yıllar içindeki dağılımı.

Şekil 2. Mitral kapak cerrahisi içinde mitral kapak tamiri oranlarının yıllara göre dağılımı.

Yöntem: Kliniğimizde 2000 ile 2016 yılları arasında açık kalp

ope-rasyonu uygulanan hasta sayısı 2313’tür. Bu ardışık 2313 hastanın 394 tanesinde mitral kapak cerrahisi izole veya kombine olarak uygulan-mıştır. Mitral kapak cerrahisinin tüm açık kalp cerrahisi içindeki oranı %17 olup yıllar içindeki dağılımı Şekil 1’de görülmektedir.

Bulgular: Mitral kapak cerrahisi içinde mitral kapak tamiri oranı

ise %20 olarak gerçekleşmiş olup yıllara göre dağılımı Şekil 2’de görülmektedir. Mitral kapak tamiri son üç yılda daha stabil bir seyir izlemekle birlikte istenilen seviyelerin altında kalmıştır. Mitral kapak tamirlerinde kullanılan tekniklere bakıldığında posterior yaprakçıkta quadranguler rezeksiyon ve iskemik mitral yetmezliğinde undersize ring anuloplasti yöntemlerinin ağırlıkta olduğu, anterior yaprakçık prolapsusu olgularının azınlıkta olduğu görülmüştür.

Sonuç: Sonuç olarak, tek merkezde, kuruluşundan itibaren ardışık tüm

olguları içeren bu kohortun Türkiye genelindeki mitral kapak tamir oranları hakkında önemli bir fikir verdiğini düşünmekteyiz.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-160]

An experience of successful mitral valve surgery in dextrocardia with situs solitus

Ziya Yıldız, Eyüp Serhat Çalık, Hüsnü Kamil Limandal, Ümit Arslan, Mehmet Tort, Mehmet Ali Kaygin, Özgür Dağ, Bilgehan Erkut

Erzurum Regional Training and Research Hospital,Cardiovascular Surgery Clinic, Erzurum

Cardiac surgery in patients with a positional anomaly of the heart is technically challenging, and very few reports exist of such surgery in patients with dextrocardia. Cardiac surgery for acquired valvular diseases in patients is extremely rare. In this article, we report a surgical case of mitral valve replacement in a patient with dextrocardia and situs solitus. 42-year-old female patient was admitted to the cardiology clinic because of shortness of breath and mitral stenosis with dextrocardia was found. She was referred to the cardiovascular department with a diagnosis of mitral valve stenosis with dextrocardia. Findings showed a situs solitus with dextrocardia. ECG showed normal sinus rhythm. Cardiac surgery was planned three days after the patient’s admission to ICU and standard aorticbicaval cannulation was performed. Myocardial management was provided by antegrade intermittent cold and terminal warm blood cardioplegia. A left-sided left atriotomy provided excellent exposure of the mitral valve. After surgical examination, her mitral valve was replaced with a 29 mm St. Jude mechanical valve. The patient’s postoperative course was uneventful, and she was discharged on the 6th postoperative day in good condition and in sinus rhythm. The patient was followed up for four months with no complaints.

Dextrocardia is a rare abnormality of the heart position. However, patients with situs solitus rarely have other associated malformations.However, there are only a few case reports in the literature on valve replacement in isolated dextrocardia. Resources will be applied in these patients with surgical shows not require different techniques of valve intervention.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-161]

Kardiyak miksomalar: Dokuz yıllık cerrahi deneyimiz

Rifat Özmen1, Aydın Tunçay2, Ömer Naci Emiroğulları2, Ali İhsan Tekin1, Faruk Serhatlıoğlu2

1Kayseri Devlet Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği, Kayseri

2Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Kayseri Giriş ve Amaç: Kalbin primer tümörleri nadir görülürler. Primer

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-163]

Kapak koruyucu aort kök rekonstrüksiyonu deneyimlerimiz

Ali Kemal Arslan, Mehmet Ali Yürük, Ufuk Sayar, Murat Yücel, Muhammet Onur Hanedan, Uğur Ziyrek, İlker Mataracı

Ahi Evren Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi, Trabzon

Giriş ve Amaç: Son yıllarda açık kalp cerrahisi uygulanan birçok

klinikte kalp kapak koruyucu cerrahi yaygınlığı artmaktadır. biz de kliniğimizde kapak yapısı bozulmamış aortik kök dilatasyonu sonucu oluşmuş aort yetersizliğinde kapak koruyucu kök rekons-trüksiyonu uygulamalarındaki deneyimlerimizi sunmayı amaçla-dık.

Yöntem: Kliniğimizde Temmuz 2012 - Temmuz 2016 tarihleri

arasın-da aortik kök rekonstrüksiyonu uyguladığımız 16 hastayı retrospektif inceledik.

Bulgular: Hastaların üç tanesi aort diseksiyonu nedeniyle acil

şart-larda operasyona alındı. Diğer hastalar asendan aort anevrizması ve orta-ileri aort kapak yetmezliği tanılarıyla elektif şartlarda operasyo-na alındı. üç hastaya Florida Sleeve, 13 hastaya da David 5 prosedürü uygulandı. erken dönemde 1 hastamız mortal seyretti. Bu hasta post operatif dönemde uyanıklığı hiç olmadı post op 5. gün exitus oldu. Hastaların post operatif erken dönemde yapılan ekokardiyografi kont-rollerinde eser AY izlendi.

Sonuç: Aortik kök dilatasyonu sonucu oluşan, kapak yapısı normal

ya da hafif hasarlı olgularda “reimplantasyon’’ veya “remodeling” uygulamaları yapılabilmektedir. Anulus dilatasyonu da eşlik eden olgularda reimplantasyon teknikleri uygulanmaktadır. biz kliniği-mizde reimplantasyon yöntemlerinden David 5 ve Florida sleeve tekniklerini uyguladık. ileri yaş ve komorbiditesi olan hastalarda Florida Sleeve yöntemini tercih etmekteyiz. Sonuç olarak aort cer-rahisi yüksek riskli olmasının yanında farklı tekniklerle başarılı bir şekilde doğal anatomiye en yakın onarım yapılabilir cerrahilerden biridir.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-164]

15 yıl önce implante edilen aortik homogreftin bioprotez aortik kapak ile değiştirilmesi: Olgu sunumu

Murat Ertürk, Afksendiyos Kalangos

Florence Nightingale Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü, İstanbul

Çabuk yorulma, çarpıntı yakınmaları ile başvuran 65 yaşındaki erkek olgu 15 yıl önce Cenevrede homogreft aortik kapak replasmanı olmuştur. Olgunun yapılan tetkiklerinden ekokardiyografisinde homogreft aortik kapakta paravalvüler kaçak nedenli yetmezlik, orta ve ağır mitral kapak yetmezliği, LV ejeksiyon fraksiyonu (LVEF) %26 saptanmış olup, koro-ner anjiyografisinde EF %25-30 ve korokoro-ner arter hastalığı saptanmıştır. Olgunun ameliyat öncesi yapılan tetkiklerinde Cr 1.5 mg\dL dışında patolojik bulgu yoktu. Hidrasyon ve diüretik tedavi sonrasında Cr 1.2mg\dL olması nedenli operasyona alınmıştır.

Sağ femoral arteriyel ve venöz kanülasyon, superior vana cava selektif kanülasyonla kardiyopulmoner baypas uygulanmış olup, aortik klemp sonrası 28 dereceye soğutulup, soğuk ve sıcak antegrad ve direkt koro-ner osteal kan kardiyoplejisi uygulanmıştır. Öncelikle aortotomiden yapılan kapak muayenesinde aortik kapak kapakçıklarının koaptas-yonunun iyi olduğu ama anterolateral aort kapakçığının aort duvarına yapıştığı yerde 1cm yırtık olduğu görüldü (Şekil 1) ve No: 25 St. Jude Trifecta aortik bioprotez ile aort kapak replasmanı yapılmıştır. No: 36 Edwards mitral ring ile mitral ring anüloplasti uygulanmıştır, LAD ve miksomalar oluşturur. Erken tanı, atrioventriküler kapak disfonksiyonu

ve embolik komplikasyonlardan kaynaklanan morbidite ve mortalitenin azaltılması açısından önemlidir. Bu çalışmada dokuz yıllık kardiyak miksoma deneyimlerimizi ve takip sonuçlarını tartışmayı hedefliyoruz.

Yöntem: Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde 2007

Ocak-2015 Aralık tarihleri arasında miksoma tanısı ile cerrahi uygulanan 17 hastanın (14 kadın, 3 erkek) kayıtları retrospektif olarak incelendi. Kardiyak görüntüleme olarak transtorasik ekokardiyografi (TTE) ve/veya transesofagial eko (TEE) yapılan ve kardiyak kitle tanısı alarak cerrahi uygulanan hasta verileri incelendi.

Bulgular: Ortalama yaş 50.23 yıl olarak saptandı. Hastaneye başvuru

şikayetleri incelendiğinde, iki hastada akut arteriyel oklüzyon, iki hasta pulmoner tromboemboli, onüç hastada ise nefes darlığı, çarpıntı ve göğüs ağrısı mevcuttu. Kitlelerden 12’si sol atrial, 5’i ise sağ atrial yerleşimliydi. Bütün hastalara standart kardiyopulmoner baypas altında cerrahi işlem uygulandı. Hastaların altısına sağ atrial, sekizine sol atrial, üç hastaya ise transseptal insizyon uygulanarak kitle eksizyonları yapıldı. Transseptal insizyon yapılan hastalardan ikisinde atrial defekt primer olarak, bir hastada ise perikardiyal patch ile onarıldı. Tüm hastalarda kitleler primer olarak çevre sağlam doku ile birlikte eksize edildi. Çıkarılan kitleler histopatolojik inceleme için yollandı ve miksoma tanıları doğrulandı. Postoperatif iki hasta eksitus oldu, onbeş hasta şifa ile taburcu edildi.

Sonuç: Kalbin primer tümörleri nadir görülürler. Bu tümörlerin %75’i

bening olup bunların da yaklaşık yarısını miksomalar oluşturur. Erken tanı ile uygun cerrahi tedavi atrioventriküler kapak disfonksiyonu ve embolik komplikasyonlardan kaynaklanan morbidite ve mortalitenin azaltılması açısından önemlidir.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-162]

Aort kapak ve eşlik eden asendan aort patolojilerinde cerrahi tedavi deneyimlerimiz

Erdem Ali Özkısacık, Berent Dişcigil, Mehmet Boğa, Uğur Gürcün, Selim Durmaz, Tünay Kurtoğlu, Muhammet Hüseyin Erkan,

Ömer Rahman, Muharrem İsmail Badak

Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı, Aydın

Giriş ve Amaç: Bikuspid aorta, anuloaortik ektazi, proksimal aortik

diseksiyon gibi patolojiler asendan aort ile birlikte aort kapağının etkilendiği patolojilerdir. Bu tip hastalarda kapağın ve asendan aortun durumuna göre cerrahi tedavi seçenekleri belirlenmektedir. Kliniğimizde yapılan, aort kökü replasmanı ve asendan aort ile aort kapak replasmanı (wheat operasyonu) yapılan olgularımız retrospektif olarak incelenmiştir.

Yöntem: 2006 ile 2016 yılları arasında kliniğimizde aort kapak ve

asendan aort girişimi yapılan hasta kayıtları tarandı. Kayıtlarına ulaşı-lan 81 hasta retrospektif olarak değerlendirildi.

Bulgular: Hastaların 69’u erkek 12’si kadın olup yaş ortalaması

54,9+14,8 idi. Hastaların 21’inin asendan aort anevrizması + aort yet-mezliği, 18’inin bikuspid aort + asendan aort anevrizması, 17’sinin akut proksimal aort diseksiyonu, 17’sinin anuloaortik ektazi, 3’ünün izole aort darlığı + asendan aort anevrizması, 3’ünün kronik proksimal aort diseksiyonu, 2’sinin de endokardit tanısı almış olduğu görüldü. Cerrahi tedavi olarak, 57 hastaya Bentall, 19 hastaya Wheat, 5 hastaya David operasyonu uygulandı. Akut aort diseksiyonu ile acil olarak operasyona alınan 17 hastaya Bentall operasyonu uygulandı. Diğer hastalar elektif olarak operasyona alındılar.

Sonuç: Elektif olarak yapılan Bentall prosedüründe 3 (%7) mortalite

saptandı, Wheat ve David operasyonlarında mortalite saptanmadı. Acil olarak operasyona alınan hastalarda Bentall prosedüründe ise morta-lite 4 (%23) olduğu görüldü. Kliniğimizde elektif olarak uygulanan aort köküne yönelik prosedürlerin düşük mortalite gerçekleştirildiği görülmüştür.

RCA baypasları sonrası olgu yoğun bakıma alınmıştır

Olgu primer akciğer problemleri ve düşük EF nedenli yoğun bakımda uzun süre yatmış olup 40. Gün sonunda taburcu olmuştur. Yapılan taburculuk sırasındaki ekokardiyografisinde normal fonksiyonlu biyop-rotez aort kapak, min mitral kapak yetmezliği, sitolik pulmoner arter basıncı 25 mmHg, LVEF %25 saptanmıştır. Taburculuk sonrası 1. ay ekokardiyografisinde LVEF %30 dışında değişiklik yoktu.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-165]

Severe acute aortic regurgitation secondary to leaflet fracture and embolisation of a mechanical prosthesis

Alexandre Guinand1, Burak Can Depboylu2, Parmeseeven Mootoosamy2, Damiano Mugnai2, Anne Lise Hachulla3, Afksendiyos Kalangos2, Fabio Rigamonti1, Mustafa Cikirikcioglu2

1Geneva University Hospitals and Faculty of Medicine, Division of Cardiology, Switzerland

2Geneva University Hospitals and Faculty of Medicine, Division of Cardiovascular Surgery, Switzerland

3Geneva University Hospitals and Faculty of Medicine, Division of Radiology, Switzerland

Objective: The leaflet fracture of third-generation bileaflet mechanical

valve prosthesis is an almost unforeseen complication. We report the successful outcome of a case with severe acute aortic regurgitation secondary to prosthetic valve leaflet fracture and embolisation.

Materials and Methods: A 41-year-old man was admitted to our

emergency department with sudden-onset, severe chest pain. He had aortic (St Jude Med) and mitral (St Jude Med) mechanical valve replacements 6 years ago on his medical history. One year ago, he underwent a reoperation for an aortic prosthetic paravalvular leak repair. Physical examination revealed a severely dyspneic patient with tachycardia, narrow pulse pressure and impending cardiovascular collapse. Transthoracic echocardiography showed a severe trans-prosthetic aortic regurgitation with reverse diastolic flow. Fluoroscopy demonstrated the presence of only one leaflet of the bileaflet mechanical prosthesis.

Results: Leaflet migration was confirmed on an emergency aortic

valve replacement surgery. A post-operative total-body CT-scan localized the fragments of the fractured and embolised leaflet at the level of the left internal iliac artery and the iliac bifurcation. The bigger piece of the fractured leaflet was surgically removed. The explanted

Figure 1. Transthoracic echocardiographic, fluoroscopic, CT- scan and intraoperative images of the fractured leaflet.

Şekil 1. Peroperatif aortik homogreft kapak kasp yırtığı.

mechanical prosthesis together with the fractured leaflet was forwarded to the manufacturer. The investigation revealed no material defect and the cause of the fracture remains unknown.

Conclusion: Although rarely reported with previous generations of

mechanical valves, it is uncommon to see such a complication in the last generation mechanical valves. However, acute aortic regurgitation in a patient bearing a mechanical valve should herald the diagnosis of prosthetic valve dysfunction.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-166]

Primary Cardiac Leiomyosarcoma

Raif Umut Ayoğlu1, Nilgün Kavrut Öztürk2,

Ömer Haldun Haldun Tekinalp1, Betül Çelik3, Mustafa Emmiler1

1Antalya Research and Education Hospital, Cardiovascular Surgery Department, Antalya

2Antalya Research and Education Hospital, Anesthesiology Department

3Antalya Research and Education Hospital, Pathology Department, Antalya

Primary cardiac neoplasm is a rare condition with prevalence of 0.0001% to 0.003% in autopsy series. Leiyomyosarcoma occur in less then %1 of the malignant cases.

A 58 years old woman presented with a 2 month history of dyspnea, progressive breathless. Transthoracic and transoesophageal echocardiography showed a large lobulated mass originating from

left atrial appendix and obstructing mitral orifice. and an additional tumour forming an irregular layer in the left superior pulmonary vein. BT and PET scanning shows no metastasis. Median sternotomy and superior septal incision from interatrial septum to left atrial roof, a large pedunculated, fibrous, hard mass with smooth surface occupying left atrium, posterior leaflet of mitral valve and left superior pulmonary vein excised. After resection of mitral valve a 27 mm mechanical prosthethic mitral valve was inserted. Postover recovery was uneventful. No rhythm disturbances occurred. She transferred to medical oncology department.

On immunhistochemical examination; malign cells without apparent sequences. Necrosis was associated to tumour. Tumour tissue on mitral valve was SM Actin positive, Desmin fokal strongly positive. CD31 and CD34 was positive, Vimentin was unclear. Examination on tumour tissue showed Desmin (-), SM Actin diffuse positive, CD 31 and CD 34 positive, Vimentin positive, SMMyozin positive.

After operation she was admitted to Medical Oncology and she take 4-6 cure chemotheraphy. Protocol was Ifosfamid 1800 mg/m2,1-3 days; Adriamisin 20 mg/m2, 1-3 days; repeat 21 days intervals.

Figure 1. Tumoral mass from left superior pulmonary vein.

Figure 2. Left atrial leiyomyosarcoma.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-167]

Primary cardiac angiosarcoma with rare presenting feature and succesfull surgical treatment

Arzu Antal Donmez, Davut Cekmecelioglu, Taylan Adademir, Ekrem Yilmaz, Ismail Demir, Hızır Mete Alp

Kartal Koşuyolu Yuksek Ihtisas Egitim ve Arastirma Hastanesi, Kalp ve Damar Cerrahisi, İstanbul

Primary angiosarcoma is a rare clinical entity, with collected autopsy series. It’s typically located within the right atrium as large symptomatic mass and to be rapidly fatal. With the aid of newer

Şekil 1. Final picture after surgery.

imaging techniques, localization, biopsy diagnosis and resection of the atrial tumors are now being achieved more often, with some improvement in survival.

A 37-year-old female presented to a private hospital with a history of reccurent facial paralysis and left hemiparasis. The patient had no other pertinent past medical history. The cranial masses were identified at cranial MR imaging and she went neurosurgery operation. The masses resected successfully and immunohistochemical examination determinated as metastatic angiosarcoma. The patient was stabilized, was transferred to our institution, and underwent transesophageal echocardiography, which showed a homogeneous mass that involved the free wall of the right atrium. MR and CT findings of the mass suggested a diagnosis of cardiac angiosarcoma as 3x3 cm.

At our surgical operation, the tumor were resected with right atrial wall. A piece of bovine pericardium was used to reconstruct the right atrial wall. Tricuspit valve reconstructed with ring annuloplasty. And due to resection of right coronary artery with the tumor, bypass surgery with saphenous vein was performed. The patient was discharged in good condition on seventh day of the operation.

Even up to 80% of the patients present with systemic metastasis at diagnosis, as at this our case primary cardiac angiosarcoma with rare manifestation with cerebral metastasis can be treated successfully with complete surgical resection.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-168]

İki farklı sternum kapama yönteminin detaşman oluşumuna etkisi

Raif Umut Ayoğlu, Nilgün Kavrut Öztürk, Ömer Haldun Tekinalp, Burak Aksu, Zafer Erk, Mustafa Emmiler

Antalya Eğitim ve Araştırma Hast Kardiyoloji Kliniği, Antalya

Giriş ve Amaç: Sternum detaşmanı açık kalp cerrahisi sonrası

özelliklerden, detaşmana neden olabilecek faktörler yıllardır bir çok çalışmada tanımlanmıştır. İki farklı sternum kapama yönteminin detaş-mana görülme oranlarını çalışmak istedik.

Yöntem: Kliniğimizde 2010-2015 yılları arasında açık kalp cerrahi

ope-rasyonu sonrası sternum detaşmanı nedeniyle revizyon yapılan hastalar retrospektif olarak değerlendirildi. Kullanılan yönteme göre hastalar 2 gruba ayrıldı. 1. grupta sternum tellerinin çaprazlayan kolları sternum üstünde kalan metod, 2. grupta ise çaprazlayan kolların sternum altı - mediastinal yüzde bırakılan yöntemle kapatılan hastalar oluşturuldu.

Bulgular: Detaşman görülme oranları 1. grup da kullanılan yöntem ile

%1,72 iken; 2. grupta bu oran %3,3 olarak hesaplandı. Her iki grup kar-şılaştırıldığında yaş, cinsiyet, DM, KK süresi, TPZ açısından anlamlı fark saptanmadı. Grup 1’de ortalama BMI değerleri daha yüksek oranda saptandı.

Sonuç: BMI dışında anlamlı bir fark saptanmamasına rağmen, grup 2

de kullanılan yöntem ile daha yüksek oranda sternum detaşmanı oldu-ğu görüldü. Grup 1’de tanımlanan yöntem ile sternum kapatılmasını önermekteyiz.

Şekil 1.

Kapak Hastalıkları ve Cerrahisi

[EP-169]

Successful resection and reconstruction of primary cardiac lymphoma

Barçın Özcem1, Hatice Kemal2, Özlem Balcıoğlu1, Hanife Özkayalar3, Feyza Yaycı4, İlhan Sanisoğlu1

1Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Ve Damar Cerrahisi Ana Bilim Dalı

2Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim dalı

3Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Patoloji Ana Bilim Dalı

4Yakın Doğu Üniversitesi Tıp Fakültesi Anestezi ve Reanimasyon Ana Bilim dalı

Background: The aim of this case report is to raise awareness of

pri-mary cardiac lymphoma (PCL) and the role of urgency cardiac surgery.

Methods: A 52-year-old female patient was referred to our

institu-tion with progressive dyspnea. Transthoracic echocardiography (TTE) revealed a huge right atrial mass that almost completely obliterated the right atrial cavity. Under total CPB classic right atriotomy was done and a huge irregular mass was seen, which fulfilled the right atrium cavity. The mass seemed to originate from intraatrial septum,thickening the septal wall and extended to right atrial cavity and also right and left

Belgede POSTER BİLDİRİLER (sayfa 65-81)

Benzer Belgeler