• Sonuç bulunamadı

B 1 (Tiamin) ve B 2 (Riboflavin) Vitaminleri: Tiamin ve riboflavin, yakıt

2.8. YaĢlılarda Beslenme Durumunun Değerlendirilmes

Beslenme durumunun değerlendirilmesindeki yöntemler; besin tüketiminin alınması, laboratuvar testler (biyokimyasal ve hematolojik testler, biyofizik- fonksiyonel testler), klinik belirtiler ve sağlık öyküsü, antropometrik ölçümler ve psikososyal verilerdir. Besin tüketimi alınırken özellikle yaĢlılarda zorluklar yaĢanmaktadır. Çünkü bireyin yaĢı, eğitim durumu, zeka düzeyi, algılaması, psikolojik durumu, dikkati vb. durumları hatırlamayı etkileyen faktörlerdir (80).

YaĢlılarda beslenme durumunun değerlendirilmesinde sıklıkla kullanılan antropometrik ölçümler; vücut ağırlığı, boy uzunluğu, BKĠ, deri kıvrım kalınlığı (triseps, biseps, subskapular ve suprailiak), diz boyu, üst orta kol çevresi, üst orta kol kas çevresi, üst orta kol kas alanı, baldır çevresi, bel çevresi, kalça çevresi ve bel/kalça oranıdır (50, 76). Vücut ağırlığındaki değiĢiklik, üst orta kol çevresi ve baldır çevresindeki değiĢiklikler ile iliĢkilidir. YaĢlanma, fiziksel aktivite, beslenme ve kronik hastalıklar gibi çeĢitli faktörler bu ölçümleri etkileyebilir. BKĠ, vücut yağının göstergesidir. Üst orta kol çevresi ve baldır çevresi ise, vücut kas kütlesi dolayısıyla fonksiyonel yetenek hakkında bilgi verir (82). Tsai ve Chang (82) tarafından 4191 yaĢlı birey üzerinde yapılan bir çalıĢmada; düĢük BKĠ (˂21 kg/m2

), düĢük üst orta kol çevresi (erkekler için ˂23.5 cm, kadınlar için ˂22 cm) ve düĢük baldır çevresine (erkekler için ˂30 cm, kadınlar için ˂27 cm) sahip bireylerin, normal BKĠ (21-27 kg/m2), üst orta kol çevresi ve baldır çevresine sahip bireylerden daha

yüksek mortalite riskine sahip olduğu belirtilmiĢtir. ġimĢek ve ark. (83) tarafından 65 yaĢ ve üzeri bireyler üzerinde yapılan kesitsel bir çalıĢmada; abdominal obezite

BKĠ‘den daha etkili olduğu bulunmuĢtur. Bel/kalça oranının erkeklerde ˃1.0 ve kadınlarda ˃0.80 olması; artan vücut ağırlığının ve yağ oranının sağlığı olumsuz olarak etkileme riskini artırdığı anlamına gelmektedir (81). Ogunbode ve ark. (84) tarafından yaĢlı bireyler üzerinde yapılan çalıĢmada; boyun çevresinin erkeklerde ≥43 cm ve kadınlarda ≥40 cm olması, obstrüktif uyku apnesi geliĢmesi ile iliĢkili olduğu belirtilmiĢtir. El kavrama gücü ile ilgili Pieterse ve ark. (85) tarafından 828 yaĢlı birey üzerinde yapılan çalıĢmada; kötü beslenme durumunun zayıf el kavrama gücü ile iliĢkili olduğu bulunmuĢtur. Zayıf bireylerin bağımsız olarak yapılan iĢlevlerde daha fazla zorluklar yaĢayabileceği belirtilmiĢtir.

Beslenme durumunu tarama araçlarından olan Mini Nütrisyonel Değerlendirme (MNA), tarama ve tanı ile ilgili ölçümler için birçok kriter içermektedir. YaĢlı bireyler için geliĢtirilmiĢ bir tarama aracıdır. Beslenme açısından riskli olan kiĢileri tanımlar ve müdahale yapılması gereken durumlar için gerekli bilgiyi sağlar. Ayrıca laboratuvar verisi gerektirmez (86). YaĢlı bireylerin beslenme durumları ile ilgili Saka ve ark. (2) tarafından yapılan çalıĢmada; MNA testine göre kötü beslenme durumuna sahip bireylerde depresyon, fekal inkontinans, azalmıĢ biliĢsel fonksiyon ve fonksiyonel açıdan bağımlılık olduğu saptanmıĢtır.

Yapılan bir çalıĢmada; cinsiyet, eğitim düzeyi, hastalık durumu, depresyon durumu ve çocuk sayısı yaĢlı bireylerde beslenme durumunu etkileyen en önemli faktörler olarak belirlenmiĢtir (87).

YaĢ arttıkça diĢ kayıpları olmakta ve diĢsizlik prevalansı artmaktadır. DiĢi olmayan yaĢlı bireyler, birçok besin türünden (özellikle çiğ sebzelerden) kaçınmaktadır. Ayrıca yaĢlı bireyler, tam protez ile bazı besin türlerini çiğneyememektedir. YaĢlı bireylerin diĢ durumları, beslenme durumu üzerinde etkiye sahiptir (88).

YaĢlanma sürecinde koku alma duyu hücreleri ve tat tomurcuklarının sayısı azalmaktadır. Tat eĢik seviyesi de artmaktadır. Bu değiĢiklikler tat ve koku almayı etkileyerek, bazı besinlerin lezzetini değiĢtirmektedir. YaĢlı bireyler tat eksikliğini dengelemek için daha fazla Ģeker ekleme davranıĢı gösterebilirler (89).

Disfaji, yaĢlı bireylerde yaygın olarak görülen bir sorundur. YaĢın artması ile yutma fonksiyonunda fizyolojik değiĢiklikler olmaktadır. YaĢla iliĢkili hastalıklar, disfaji varlığı ve disfajinin Ģiddeti için önemli faktörler olarak kabul edilmektedir.

Felç ve demans durumunda yüksek oranda disfaji görülmektedir. Bu iki durumda disfaji görülmesi, beslenme yetersizliği ve artmıĢ pnömoni riski ile iliĢkilidir. Kıvamlı sıvıların kullanımı, hastanelerde ve uzun süreli bakım yapan yerlerde en sık kullanılan yöntemlerden biridir (90).

2.9. YaĢlılarda YaĢam Tarzı ve YaĢam Kalitesi

Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre yaĢam kalitesi; farklı kültürel sistemde yaĢayan her bireyin yaĢam Ģartları ile iliĢkili hedefleri, beklentileri, standartları ve kaygılarıdır. YaĢam kalitesi, bireyin ve toplumun genel olarak iyi olma hali anlamına gelir (91).

YaĢlanma; kronik hastalıkların varlığı, herhangi bir iĢi yapabilme gücünün azalması ve birilerine daha fazla bağımlı olma durumu ile iliĢkilidir. Aynı zamanda insanların yaĢam süresinin uzamasıyla birlikte yaĢam kalitesi kavramının önemi artmıĢtır. YaĢlı bireylerin yaĢam kalitelerini etkileyen faktörler; yaĢ, cinsiyet, eğitim durumu, kronik hastalıklar, ilaç kullanma durumu, fiziksel yetersizlikler, fiziksel aktivite durumu, boĢ zaman aktiviteleri, sosyal güvence, ekonomik durum ve eĢiyle yaĢama durumudur. YaĢlı bireylerin yaĢam kalitelerini etkileyen önemli değiĢkenler ise; ev ve aile ile ilgili konular, sağlık hizmetlerinin ulaĢılabilirliği ve kullanılabilirliği, ağrılar, biliĢsel bozukluklar, sigara ve alkol kullanımıdır (92).

YaĢam tarzı, kiĢinin yaĢamı boyunca gösterdiği davranıĢlar olarak tanımlanır. YaĢam tarzı; beslenme biçimi, fiziksel aktivite, sosyal aktivite, boĢ zaman aktivitesi, sigara kullanımı, uyku düzeni ve alıĢkanlık haline gelmiĢ egzersizi içermektedir. Fiziksel fonksiyonu etkileyen birçok faktör arasında yer alan yaĢam tarzı faktörü değiĢtirilebilir olandır. Bu nedenle yaĢam tarzı değiĢikliği, yaĢlı bireylerin tedavi programlarında önemli bir yere sahiptir (93).

YaĢamın geç döneminde herhangi bir iĢi yapmada yetersizlik görülmesi, yaĢlı bireylerin yaĢam kalitesini olumsuz olarak etkilemektedir. Aynı zamanda sağlık hizmeti maliyetlerinde artma olmaktadır. Birincil önlem olarak yaĢam tarzı değiĢikliği üzerinde durulması, uzamıĢ aktif yaĢam beklentisi açısından önemlidir. Özellikle sigara kullanmama, ılımlı alkol kullanımı veya alkol kullanmama, fiziksel aktivite yapma ve sağlıklı vücut ağırlığına sahip olma yaĢlanmada fonksiyonel

sahip olması, besinsel açıdan birtakım kısıtlamalara ve fonksiyonel kapasitede azalmaya sebep olduğundan dolayı yaĢam kalitesi negatif yönde etkilenmektedir (11). Lee ve ark. (94) tarafından yapılan çalıĢmada; daha sağlıklı yaĢam tarzına sahip yaĢlı bireylerin fonksiyonel açıdan daha bağımsız olduğu bulunmuĢtur. Sağlıklı yaĢam tarzı seçimleri yapılması, yaĢamın sonraki dönemlerinde sakatlık gibi durumların görülmesini geciktirebilir.