• Sonuç bulunamadı

III. Demografik Yapı

II. 19. Yüzyıldan Önce Batı Türkistana Gelen Seyyahlar

448 yılında Bizans İmparatoru tarafından Avrupa Hun İmparatoru Atilla’ya elçi olarak gönderilen ve eserinde Hun Türklerine dair gözlemlerini aktaran tarihçi Priskus ile 568 yılında yine Bizans İmparatoru tarafından bu defa Göktürk Devletine gönderilen elçi Klikyalı Zemarkoz’un gözlemleri Batı Türkistan hakkında bilgi veren seyahat türü eserler arasında kabul edilebilinir. Bunları müteakip 630 yılında Batı Türkistan ve Hindistan’a gezi düzenleyen bir Çinli Budistinin coğrafya ile ilgili izlenimlerini 645’lerde yazıya geçirdiği bir çalışması söz konusudur105. Gerçekte Batı Türkistan hakkında bilgi veren seyahatnamelerin en bariz örneklerini, X. yüzyılda İdil Havzasını ziyaret eden İbn Fadlan ile XIII. yüzyılda Asya’yı gezen Marco Polo vermiştir106. Bu dönemde batılı gezginler, özellikle Avrupalı devletlerin temsilcileri veya misyonerleri olarak bölgede bulunmaktadırlar. Buna örnek olarak 1245 yılında Papa IV. Innocent’ın yıkıcı Moğol akınlarını önlemek amacıyla rahiplerden oluşan bir elçiler grubunu doğuya göndermesi hadisesini verebiliriz. Bu rahipler aynı zamanda Moğolları, Hristiyan dinini kabule ikna etmeye çalışacaklardır. Misyonerlerin başında bulunan Rahip Jean du Plan

105 Neşet Çağatay, “İbn-i Batuta’nın Gezi ve İncelemeleri Hakkında Konuşma”, I. Uluslararası

Seyahatnamelerde Türk ve Batı İmajı Sempozyumu Belgeleri 28.X-1.XI.1985, Anadolu Üniversitesi yay.,

Eskişehir 1987, s. 24-25.

Carpin’nin yolculuk izlenimlerini anlattığı Latince eseri Tatar ülkesi, Tatarların gelenekleri ile Asya ve Avrupa’da yaptıkları savaşlar hakkında bilgi verir107.

Bu tür gidiş gelişlerin hızlanması Hristiyan Avrupa’da Doğu’ya yönelik ilgi ve merakı giderek artırmış ve “Doğuya ait tüm çalışmalar”ı ifade etmek üzere kullanılan Oryantalizm resmi hale gelmiştir. Bu bilim dalının ortaya çıkışı, 1312 yılında Viyana Kilise Konseyi’nin Paris, Oxford, Bolonya, Avinyon ve Salamanka’da Arapça, Yunanca, İbrânice ve Süryânice hakkında bir dizi kürsü kurulmasına ilişkin kararı neticesindedir. Zamanla bu dilbilimsel çalışmalar beraberinde coğrafi, kültürel ve etnik konulara sıçramıştır. Oryantalizmin akademik bir disiplin olarak tarihi gelişiminde Avrupa’da gözetilen husus, seçiciliğin artmasına değil kapsayışın büyümesine yöneliktir108. Oryantalistlerin çalışmalarını dayandırdıkları temel kaynaklar ise Doğuya gerçekleştirilen seyahatnamelerdir.

15. ve 16. yüzyıllarda coğrafi keşifler ve ticari ilişkilerin artmasıyla birlikte Doğu-Batı ilişkileri de hız kazanır. Bu noktada Osmanlı ve Safevi devletleri önemli rol oynamıştır. Birçok batılı seyyah, Moskova, Hindistan ve Levant şirketlerine ait merkezlerin bulunduğu güzergâhları kullanarak Batı Türkistan’a ulaşır. M. Eravcı, bu yüzyıllarda Osmanlı ülkesine gelen seyyahların sayısını 449 olarak açıklarken kuzeyden Moskova ve güneyden Hürmüz güzergâhını kullanarak Safavilerin idaresindeki İran’ı ziyaret edenlerin sayısının ise 69 olduğunu belirtir109.

17. yüzyılın sonlarına doğru Fransa’daki Aydınlanma çalışmaları ve Asya’ya duyulan genel ilginin teşviki Doğu coğrafyasının araştırılmasına ve bu hususta akademik eserler üretilmesine yönelik çalışmaları hızlandırır. Doğu üzerine yazılmış 17. ve 18. yüzyıllara ait çalışmaların bir önceki yüzyılda gerçekleştirilen çalışmalarla kıyaslandığında daha zengin ve verimli olduğu görülecektir. Bunun nedeni 16. yüzyıl Avrupasının yeryüzünün fiziki keşfi, kendi kimliğinin olgunlaşması ve yüceltilmesi ile çok fazla meşgul olmasıdır110. Nitekim Avrupa’nın yeni kimliğini olgunlaştırması

107 Barthold, Moğol İstilası, s. 144–146.

108 Edward Said, Oryantalizm, çev. Selahattin Ayaz, Pınar yay., İstanbul 1999, s. 73, 75.

109 Mustafa Eravcı, “XVI. Asırda Ortadoğu’ya Gelen Batılı Seyyahlar ve Batı-Doğu İlişkisindeki Rolleri”,

10–20. Yüzyıllar Arasında Türk ve İranlıların Batıyla İlişkileri, TTK yay., Ankara 2004, s. 132-133.

sonrasında, Rönesans döneminde Eski Yunan ve Roma’ya duyulan heyecan yönünü Doğu’ya çevirecektir111.

18. yüzyılda yaşanan kısmi sanayi gelişimi ve sömürgecilik neticesinde Rus elçiliğinde görev alan Avrupalılar, Hive ve Buhara’yı ziyaret etmekle görevlendirilirler. Buna Florio Beneveni’yi örnek gösterebiliriz. Beneveni, 1717 yılında Rusya’ya gelen Buhara elçilik üyelerinden birisiyle birlikte Kafkaslar ve İran üzerinden geçerek Buhara’ya gider. 1721 yılında şehre varan seyyah akabinde Hive’yi ziyaret edecek, 1725 yılında ise Rusya’ya geri dönecektir. Beneveni’nin İtalyanca olarak not aldığı yolculuğa dair günlüğü “Khiva and Bukhara” ismiyle 1853 yılında yayınlanır112.

Rusya ile Hanlıklar arasındaki ticari kervanlardan birinde yer alarak 1753 yılında bölgeyi ziyaret eden Daniel Roukavkine, gezisini tamamladıktan sonra hanlıkların kısa bir tarihini sunar. Ayrıca Rus subaylarından Philippe Efremov’un 1774– 1782 yılları arasını kapsayan “Buhara, Hive, İran ve Hindistan’a Gezi” isimli bir çalışması mevcuttur. Bu çalışma ilk olarak 1786 yılında yayınlanır113.

Eugene Schuyler’ın 19. yüzyıla kadar bölgeye giden gezgin ve seyahatnamelere dair verdiği listede 1690 yılında Dubrovin, “Khiva”; 1727–1730 yılları arasında bölgede bulunan Basilio Batazzi’nin, “Turkistan and Persia”; 1732 yılında Colonel Garber; 1741 yılında George Thompson ve Reynold Hogg, “Khiva and Bukhara”; 1740–1741 yıllarında Muravin ve Gladishef, “Khiva”; 1743 yılında Müler, “Tashkent”; 1752 yılında Nikolai Grigorief, “Bukhara”, 1774 yılında Philip Yefremof, “Bukhara and Samarkand”; 1793–1794 yıllarında Blankennagel, “Khiva”; 1793-1795 yılları arasında Metropolitan Chrysanth, “Belh, Bukhara and Khiva”; 1794 yılında Timothei Burnashof ve A.S. Bernosikof’un, “Bukhara” gibi isimler yer alır114.

111 Said, a.g.e., s. 75,76.

112 V.V. Barthold, Asyanın Keşfi Rusyada ve Avrupada Şarkiyatçılığın Tarihi, çev. Kaya Bayraktar-Ayşe

Meral, Yöneliş yay., İstanbul 2000, s. 337–338, Schuyler, a.g.e., C.I, s. 360.

113 Barthold, Asya’nın Keşfi, s. 357, 403. 114 Schuyler, a.g.e., C.I, s. 360-361.

III. 19.Yüzyılda Batı Türkistana Gelen Gezginlerin Bazıları ve