• Sonuç bulunamadı

2. EĞİTİM OLGUSU VE EĞİTİMİN TOPLUMSAL FONKSİYONU

2.7. Yükseköğretim Hakkında

Sanayi sonrası toplumun dayandığı yeni iş gücünün en çarpıcı yönü, sahip olduğu öğretim seviyesiyle ilgilidir. Başka bir deyişle, bilgi toplumu; gittikçe daha ileri seviyede yetiştirilmiş bir insan gücü istemektedir. Öğretim sistemindeki şimdiye kadar görülmemiş bu genişleme, insan yetiştirmeye her zamankinden daha fazla verilen bu önem şüphesiz, modern teknolojik ilerlemenin eseridir (Dura,1990:77).

Dünya XX. yüzyıla girerken, batı ülkelerinde de halkın büyük çoğunluğu sadece ilköğretimden yaralanabiliyordu; ortaöğretim adeta küçük bir azınlığa tanınmış bir tür “imtiyaz” durumundaydı. Ancak bu gün durum tamamen değişmiştir. Artık bilgi toplumu aşamasına girmiş bulunan Batı ülkelerinde, geçlerin çok büyük bir bölümü ortaöğretime ve yükseköğretime devam etmektedir (Dura,1990:77).

Günümüzde bilgi, baş döndürücü bir hızla artmaktadır. Yüksek düzeyde bilginin üretildiği ve aktarıldığı yer üniversitedir. Bugün için önemli olan bilginin insan yaşamında ağırlığının arttığıdır. Artık insan, bilgi ile beslenmekte ve şekillenmektedir. Bu nedenle öğrenme, insanlık tarihinde ilk defa bu kadar önem taşımaktadır (Ataünal,1996:38).

Yükseköğretim; ortaöğretime dayalı en az iki yıllık yükseköğretim veren eğitim kurumlarının tümünü kapsar (T.C. Milli Eğitim Bakanlığı Araştırma, Planlama ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı,1988:6).

Yükseköğretimin amacını ise şu şekilde belirtebiliriz:

Türk yükseköğretimini amaç, yapı, fonksiyon ve işleyiş bakımından bir bütünlük içinde düzenleyen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununda yükseköğretimin amacı; “... Yüksek düzeyde bilimsel çalışma ve araştırma yapmak, bilgi ve teknoloji üretmek, bilim verilerini yaymak, gelişme ve kalkınmaya destek olmak, yurtdışı kurumlarla işbirliği yapmak suretiyle bilim dünyasının seçkin bir üyesi haline gelmek, evrensel ve çağdaş gelişmeye katkıda bulunmaktır.” şeklinde ifade edilmiştir

Görüldüğü gibi yükseköğretimin amacında üzerinde durulan noktalar, çağdaşlık ve gelişmedir. “Eğitim düzeni içerisinde tanımlanması ve bütün yönleriyle ortaya konulması en zor olan alt eğitim alanı yükseköğretim alanıdır. Üniversitelerin toplumu değiştirebilme ve dönüştürebilme potansiyeline sahip görüşleri ve düşünceleri olan, aydın, özgür, yaratıcı kadroları yetiştiren kurumlar olması gerekir. Bu bağlamda üniversitenin ilk görevi, bilimsel bilgi üretmektir. Hem bilimsel bilgi üretiminin hem de bireyleri özgür kılacak koşulların üretilmesinin ilk ve olmazsa olmaz kademesidir” (Ataünal,1996:40).

Üniversiteler eğitim sisteminin en üst kademesini oluşturur. Üniversiteler toplumların gelişmesi ve kalkınmasında öncülük eder. Sosyal, ekonomik, siyasal ve bilimsel hayatta en etkin rol oynayan kültürel iletişim merkezleri olma özelliğini gösterirler. Üniversitelerin bu özelliği günümüzde en üst seviyeye ulaşmıştır (Ataünal,1996:40).

Toplumun en üst seviyesini oluşturan yükseköğretimin sistemi hakkında da bilgi vermekte yarar vardır.

Yükseköğretim sistemi, yüksek düzeyde insan gücünü yetiştirir. Ortaöğretimden sonra başlayan bu eğitim dönemi kendi içinde dörde ayrılır (Başaran,1996:106):

1 – Ön lisans öğretimi iki yıl sürelidir, bazı meslekleri kazandırmayı amaçlar. 2 – Lisans öğretimi dört yıl sürelidir, fakültelerde yapılır.

3 – Yüksek lisans öğretimi iki yıl kadar sürer. Lisans yaptıkları alanda uzman olmak isteyenler yüksek lisans öğrenimi yaparlar. Eğitim uzmanı, yüksek mühendis gibi unvanlar yüksek lisans öğrenimini bitirenlerce kazanılır.

4 – Doktora öğretimi üç yıl kadardır. Yüksek lisans yaptıkları alanda bilimsel çalışmalar yapmak isteyenler doktora öğrenimi yaparlar. Doktora, bilim adamlığı unvanı veren bir öğrenimdir. Bazı mesleklerde doktora yapmadan çalışmak imkânsızdır.

Yükseköğretimin kanunda geçen amacını belirtmiştik. Yükseköğretim sisteminin aşamalarını belirttikten sonra şimdide yükseköğretimin belirgin birkaç amacı maddeler halinde verilecektir.

Eğitim sistemlerinin en üst kademesi yükseköğretimdir. Yükseköğretimin belirgin üç amacı vardır. Bunlar:

1 – Alt kademelerden belirli bir eğitim alarak gelmiş bulunan öğrencilere, ilgi ve yetenekleri ölçüsü ve doğrultusunda ülkenin bilim politikasına ve toplumun üst düzeyde ve çeşitli kademelerdeki insan gücü gereksinimlerine göre yüksek dereceli mesleki eğitim vermek.

2 – Ülkeyi ilgilendirenler başta olmak üzere bütün bilimsel, teknik ve kültürel sorunları çözmek için bilimleri genişletip derinleştirecek inceleme ve araştırmalarda bulunmak.

3 – Ülkeyi ilgilendiren her türlü sorunla ilgili olarak tüm yönetim birimlerine danışmanlık yapmak (Başar,1996:65-66).

“Yükseköğretimin amaç ve görevleri, milli eğitimin genel amaçlarına ve temel ilkelerine uygun olarak;

bilim politikasına ve toplumun yüksek seviyede ve çeşitli kademelerdeki insan gücü ihtiyaçlarına göre yetiştirmek;

*Çeşitli kademelerde bilimsel öğretim yapmak;

*Yurdumuzu ilgilendirenler başta olmak üzere, bütün bilimsel, teknik ve kültürel sorunları çözmek için bilimleri genişletip derinleştirecek inceleme ve araştırmalarda bulunmak;

*Yurdumuzun türlü yönde ilerleme ve gelişimini ilgilendiren bütün sorunları, Hükümet ve kurumlarla da el birliği etmek suretiyle öğretim ve araştırma konusu yaparak sonuçlarını toplumun yararlanmasına sunmak ve Hükümetçe istenecek inceleme ve araştırmaları sonuçlandırarak düşüncelerini bildirmek;

*Araştırma ve incelemelerin sonuçlarını gösteren, bilim ve tekniğin ilerlemesini sağlayan her türlü yayınları yapmak;

*Türk toplumunun genel seviyesini yükseltici ve kamuoyunu aydınlatıcı bilim verilerini sözle, yazı ile halka yaymak ve yaygın eğitim hizmetlerinde bulunmaktır” (Doğan,2002:182-183).

Gerçekte; yükseköğretim kurumları, toplumun ihtiyaç duyduğu yüksek nitelikli insan gücünü yetiştirme, bilim ve tekniğin ilerlemesini sağlama yanında ülke sorunlarına çözüm yolları önerme ile de yükümlü kurumlardır. Bu kurumlar, bu temel işlevlerini yerine getirirken eğitim sisteminin bir parçası olarak toplumların ekonomik ve sosyal sistemleri ile etkileşim halindedirler (Korkut,1984:1).

Son olarak bu konuyla ilgili olarak son otuz yıldır Türk yükseköğretiminde önemli değişiklikler olduğunu belirtmek gerekir. Hızla büyüyen genç nüfus genellikle yetersiz bir ortaöğretimden sonra, büyük bir sınava girmekte, kazanılırsa bir yükseköğretim kurumuna kaydolmaktadır.

Benzer Belgeler