• Sonuç bulunamadı

Orta Karadeniz Bölgesinde yer alan Ordu, Samsun, Tokat illeri hakkında genel bilgi, coğrafi yapısı ve el sanatları hakkında ilgili araştırmalara yer verilmiştir.

2.1.1. Ordu İli İle İlgili Bilgiler

Ordu ilinin bulunduğu toprakların tarihi çok eski devirlere dayanır. M.Ö. 675’lerden itibaren Ordu’nun içinde bulunduğu Orta ve Doğu Karadeniz Bölgesi’ne sırayla, Kimmerler, Miletliler, Persler, Makedonyalı İskender ve komutanları hâkim olmuştur. Bundan sonra yöreye, yaklaşık 3,5 asır yaşayan Pontus Devleti (M.Ö.280- M.S. 63) hâkim olmuştur. Bu devleti Roma İmparatorluğu ortadan kaldırmıştır (http://www.ordu.gov.tr)

Doğu Karadeniz’in batısı ve Ordu ili topraklarında yaşayan halkın Oğuz Boyları ile karşılaştıktan sonra İslamiyet’in yayıldığı belirtilmektedir (Güvemli,1998: 23)

Türklerin Ordu’ya gelişlerine kadar (14. Yüzyıl) yörede, Roma ve daha sonra da Trabzon Rum Devleti (1204-1461) hâkimiyet kurmuştur. M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye bölününce, Anadolu gibi bu bölge de Bizans’ın payına düştü. 1071 Malazgirt Zaferinden sonra bu bölge, bütün Anadolu gibi Anadolu Fâtihi ve Anadolu’da Türk Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından fethedildi. 1204’te Dördüncü Haçlı Seferi sonrasında kurulan Trabzon Rum İmparatorluğu bu topraklara hâkim oldu. Bağımsız olmasına rağmen Konya Selçuklularına tâbi olan bu

imparatorluğun toprakları gittikçe daraldı. Devamlı Türkmen göçleriyle Türkleşen bölge, 1346’da Canik Beyliğini kuran Hacı Eminoğlularının idaresine geçti. 1391’de Yıldırım Bayezid Han, tarafından bölge toprakları Osmanlı Devletine katıldı (http://www.ordu.gov.tr).

Osmanlı devrinde Ordu, Trabzon eyaletinin bir kazası idi. 1883’te büyük bir yangın geçiren Ordu, yeniden imar edildi ve Cumhuriyet devrinde il merkezi oldu.

Ordu, kuzeyinde Karadeniz, doğusunda Giresun, batısında Samsun, güneyinde Sivas ve Tokat illeriyle çevrilidir. Doğu Karedeniz Bölgesinin giriş kapısıdır. Ordu, genel olarak engebeli ve dalgalı bir arazi yapısı gösterir. Dağlar, sahile paralel uzanır. Batıdan doğuya doğru yükselti, belirgin biçimde artar. Karadeniz sahilinde bir şehirdir.

İlimizin zengin kültür yapısını oluşturan unsurlardan biri olan el sanatlarımız kendine has özellikleri ile yaşatılmakta, gerek il içinde gerekse yurt çapında rağbet görmektedir hatta bazı el sanatlarımız yurt dışında da ün kazanmıştır. İğne oyaları, boncuk işleme, dokuma, maket, kotra, yelkenli vb. ahşap tekniği ile yapılan sus eşyaları, orman ürünlerinden yapılan eşyalar önem arz etmektedir. Ayrıca; ilimizde iğne danteli kanaviçe gibi elişleri yapılmakta aile bütçesine katkı sağlanmaktadır. İlimiz merkez Bayadı köyünde Ahmet Özdemir’in kendi atölyesinde abanoz, zeytin ağacı gibi ürünlerden ürettiği klarneti Gölköy ilçemizin Kozören köyü dokumaları dastar, kilim, kolon, heybe, çorap, eldiven dokumaları el sanatları açısından çok önemli yapıtlardır. Perşembe Medrese önü köse bucağı mahallesinde Abdullah Ay’ın yaptığı kemençeler görülmeye değer eserlerdir. Ulubey ilçesi Cevizli köyündeki Tevfik Akçay’ın yaptığı baston ve Gülyalı ilçesinde Mustafalı köyünde yapılan Kahraman Ceylan’a ait bastonlarda ahşap işçiliğinin nadide eserleri arasındadır. Ayrıca ahşaptan yapılan hediyelik sus eşyalar fındık ağacından yapılan hey, sepet, gıdık, vb. hediyelik eşyalar el sanatları açısından önemli çalışmalardır (Günay, 2005: 3).

2.1.2.Samsun İli İle İlgili Bilgiler

Karadeniz Bölgesinde yer alan Samsun ili, doğal tarihi ve kültürel zenginlikleri, deniz, kara, hava, demiryolu ulaşım olanakları ile bölgenin turizm potansiyeli en yüksek

kentlerinden biridir. Anadolu'nun savunulmasını planlamak amacı ile Atatürk'ün 19 Mayıs, 1919'da gelmesi ile Samsun, Türk İstiklal Savaşı'nın başladığı yer olma özelliği ile önemini her zaman korumuştur.

Dündar Tepe höyüğünde yapılan arkeolojik araştırma ve incelemeler Kalkolitik ve Bakır Çağlarına ait bir uygarlığın yaşadığını ortaya koymuştur. Anadolu’da Yunan kolonilerinin kurulduğu dönemde Samsun, Amisos adlı küçük bir yerleşme merkezi idi. Şehrin İyon şehir devletlerinden Miletos tarafından kurulduğu kabul edilmektedir.

M.Ö.47’ de Romalı Sezar’ın kesin egemenliğine giren Samsun, bu egemenliği izleyen ve Hıristiyanlığın yayıldığı Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olarak siyasal tarihte ve dinler tarihinde yer alır. 1071 Malazgirt Zaferi ile Anadolu kapılarının Türklere açılmasından sonra Samsun ili, Anadolu’nun fethi ile görevli komutanlardan Melik Danişment Gazi ve onun kurduğu Beyliğin denetimi altına girmiştir. Çelebi Sultan Mehmet eliyle 1413de Osmanlı yönetimine katılmış, 1427 yılında da Canik adıyla ilk kez haritaya geçmiştir. Samsun ve yöresinde tütün ekiminin yaygınlaşması ve buharlı gemilerin Karadeniz’de işlemesiyle 19.yy. da Samsun Karadeniz’de küçük bir iskele olma durumundan kurtuldu (www.samsunkulturturizm.gov.tr).

1.Dünya Savaşından sonra parçalanan ve düşmanlar tarafından istila edilen vatanımızı kurtarmak için Gazi Mustafa Kemal Paşa 19 Mayıs 1919da Samsuna ayak basarak Milli Mücadeleyi başlattı. O tarih Gençlik ve Spor Bayramı olarak ilan edilmiş olup;1936 yılından beri her yıl kutlanmaktadır.

Samsun, Orta Karadeniz bölgesinde yer alır. Yüzölçümü 9.579 km2 dir. Nüfusu ise 1.161.619 dur. Ordu, Tokat, Amasya, Çorum, Sinop iliyle çevrili olup kuzeyini de Karadeniz kaplar. Karadeniz kıyı şeridini takiben uzanan Kuzey Anadolu Dağlarının il sınırı içindeki kesimleri daha yüksektir. Kıyıdan uzaklaştıkça basık ve yuvarlak sırtlar halinde yükselen bu dağlar 1000 ile 1500mye ulaşır. Kızılırmak ve Yeşilırmak nehirlerinin taşıdıkları alüvyonların yüzyıllar boyunca kıyıda birikmesi sonucu verimli Bafra ve Çarşamba ovaları oluşmuştur. Türkiye’nin kendi sınırları içinde denize ulaşan en uzun nehri Kızılırmak Kızıldağ’dan doğar. Samsunun topraklarından denize dökülür.

Samsun’un iklimi, sahil ve iç kesimlerde değişiklik gösterir. Sahil şeridi Karadeniz’in etkisinde olmasına karşın iç kesimler Akdağ ve Canik Dağları etkisi altındadır. Bir günde havanın bir kaç defa değiştiği gözlenebilir. Kıyı kesiminde kışlar ılık, ilkbahar sisli ve serin, yaz mevsimi ise genellikle kuraktır (www.samsunkulturturizm.gov.tr).

Samsun ilinde el sanatları da, azımsanamayacak konumdadır. Ancak ülkemizde olduğu gibi ilimizde de, el sanatları gelişen teknoloji ve endüstriye mağlup olmuş, böylece geleneksel kültür unsurumuz olan il sanatlarımızın bir kısmı kaybolmuş, yozlaşmış veya değişikliğe uğramıştır. Bütün olumsuzluklara rağmen, var olma savaşı veren el sanatlarınızdan halı, kilim, bez dokumacılığı, taş işçiliği, oya, kunduracılık, bakır işlemeciliği, hasır dokumacılığı, zembil örücülüğü, çorap, kuşak dokumacılığı, ağaç oymacılığı vb. gibi el sanatlarımızın yöremizde tespiti yapılmış bulunmaktadır. Günümüzde de bazı köylerde, yaygın olmamakla birlikte, hala kullanım amacıyla veya ihtiyaç gayesiyle üretimi yapılmaktadır (www.samsunkulturturizm.gov.tr).

2.1.3.Tokat İli İle İlgili Bilgiler

Tokat, uygarlıkların merkezi olan Anadolu’ da, zengin doğal kaynakları, jeo- stratejik konumu nedeni ile beyliklerin, devletlerin ve imparatorlukların yaşama ve fetih alanı olmuştur. Orta Karadeniz dağlarından güneye, Anadolu’nun içlerine doğru, değişik rakımlarda dizi dizi yaylalar, ovalar, bağ ve bahçeler içindeki akarsularıyla, Dünyada benzeri az olan bu cennet İlimiz, canlı ve zengin tarihinin izlerini bugün de yaşatmaktadır (http://www.tokat.bel.tr ).

Büyük Hitit İmparatorluğu batıdan gelen Balkan kavimleri önünde dağılıp güney doğuya göçerken, Balkan asıllı Frig kavimleri, 500 yıl sürecek uygarlıklarını Anadolu’da kurmaya başlarlar. Tokat ilindeki Kelkit, Yeşilırmak ve Çekerek nehirleri boyunca kurulu Hitit ve Frig yerleşim alanları, M.Ö. 2500-400 arasında, yüksek düzeyde sanat ve kültür yaşamına sahip olmuştur.

12. yüzyılda, Bizans imparatorluğu giderek güçlenen Türk-İslam devletleri karşısında çökmeye başlamıştır. Selçuklular doğu ve orta Anadolu'yu, Danişmentler

merkezi Sivas ve Niksar olan kuzey Anadolu’nun iç bölgelerini ele geçirirlerken, kutsal topraklara ulaşmak isteyen Haçlı orduları, dört bir yandan Anadolu'ya çıkarlar. Bizans, Selçuk, Danişment, Haçlı çatışmaları derken, arkasından Moğol akınları silindir gibi gelerek, Anadolu'ya girerler. Yöremiz dost ve düşmanın karıştığı tam bir savaş ve güç arenasına döner. Bu arada, Anadolu'da kurulu pek çok küçük Hıristiyan krallık ve beylikleri de büyüklerin ayakları altında ölüm-kalım mücadelesi vermektedirler (http://www.tokat.bel.tr ).

12. yüzyılda Horasandan gelip Söğüt’te Ertuğrul ve Osman Bey'e giderken Tokat kalesinin kâfirler tarafından yeniden zapt olduğunu görür ve sümbüllü denilen bağda oturarak "İnşallah yakında yıldırım gibi bir er çıkıp Tokat'ı fetheder" diye kehanette bulunur. Sümbül bağında bir halifesini seccade sahibi ederek bırakır. O zat hala "Sümbüllü Baba " adıyla meşhur bir kutup olup orada gömülüdür.

Hacı Beştaş Veli'nin kehaneti 175 yıl sonra doğru çıkar. 1392 de Yıldırım Beyazıt Tokat'ı tüm çevresi ile Osmanlı birliğine dâhil eder. Yükselme devrinde Selçukluların bıraktığı yerden başlayan Osmanlılar Tokat'ı önemli bir ticaret ve kültür merkezi haline getirirler. Günümüzde de kullanılan pek çok tarihi anıt, üç asır süren bu yükselme yıllarında yapılmıştır. Sayısız saray, han, medrese ve zaviyenin yer aldığı Tokat'ta başta Molla Lütfi, İbni Kemal, Molla Hüsrev gibi âlimler olmak üzere pek çok devlet adamı, sanatçı, bilim adamı, tarihçi, Bektaşi ve Mevlevi âlimleri bu çağlarda yetişmiş, Osmanlı İmparatorluğunun yükselmesinde ve birliğinde önemli katkıları olmuştur (http://www.tokat.bel.tr ).

20. Yüzyıl başlarında Birinci Dünya Savaşının acı günlerini yaşayan Tokat 1920 Sevr anlaşması ile parçalanmış Anadolu'dan arta kalan bir avuç Türk bölgesi içinde kalmıştır (http://muammer.50megs.com/tarihce).

Etiler zamanından beri birçok tarih devirlerine sahne olan Tokat, doğu-batı ve kuzey-güney arasında ulaşımı sağlayan önemli yolların kavşağı olmuştur. Bu konumundan dolayı zanaatçı çeşitliliği bakımından oldukça zengindir. Keçecilik, kazaz ve ipekçilik, mumculuk, boyacılık, sabunculuk, bezcilik ve taşçılık gibi zanaatlar toplumun ihtiyaçları karşısında yetersiz kalmasından dolayı artık günümüzde kaybolmuş olan sanatlarımızdandır. Ancak yazmacılık, bakırcılık, kalaycılık,

dokumacılık (kumaş, kilim, cicim, halı, çorap), mutaflık, semercilik, çarıkçılık, yemenicilik, dericilik, küpçülük, süpürgecilik, demircilik, tenekecilik, iğne oyacılığı, müzik aletleri yapımcılığı(davul, zurna, bağlama, kaval) oymacılık, yayıkçılık, kuyumculuk ve folklorik elbise işlemeciliği gibi el sanatları halen günümüzde il, ilçe ve köylerimizde yapılmakta ve yaşatılmaktadır (http://www.tokatkulturturizm.gov.tr).

Benzer Belgeler