• Sonuç bulunamadı

EHT konusunda, hele hele daha alanda pek çok eksik varken, bütünlüklü ve tutarlı bir yöntem kullanmak çok zordur. Konu üzerinde çalışan, ister istemez pek çok farklı disiplinin yaklaşım ve verilerinden yararlanmak, bulabildiği her metin parçacığını değerlendirmek durumundadır. Bu nedenle, bu tezde eklektik bir yöntem uygulanacaktır. Söz konusu eklektik yöntemin bileşenleri aşağıda sıralanacaktır.

Temelde, Brian Fay’in Çağdaş Sosyal Bilimler Felsefesi başlıklı çalışmasında dile getirdiği ve etkileşimcilik (interactionism) adını verdiği yöntem benimsenecektir. Fay’e göre, sosyal bilimler alanında çoğu zaman birbirlerinin alternatifiymiş gibi sunulan seçenekler illa birbirlerinin zıddı olmak zorunda değildir. “Benlik” / “başkası”, “bizim kültürümüz” / “onların kültürü”, “başkalarını kendi terimlerimizle anlamak” / “başkalarını onların kendi terimleriyle anlamak”, bu türden, tehlikeli, kaçınılması gereken ikiliklerdir (2001: 305-306). Oysa, örneğin, sosyal bilimler “öteki”ni hem onun terimleriyle hem de kendi terimleriyle anlamalıdır (308). Bir başka deyişle, burada, birbirini dışlayan karşıt seçenekler söz konusu değildir. Fay’in yaklaşımı, özcülükten kaçınarak, kültürleri birbirleriyle etkileşim halinde ele almak olarak da özetlenebilir (316-21). Bir başka deyişle, bu tezde, her ne kadar sürekli EHT ve AHT gibi iki “farklı” grup metinden, Müslüman/Türk ve Ermeni gibi iki farklı grup aydından söz edilecekse de, bu, büyük ölçüde bir zorunluluktan kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla tezde hep sınırların kesiştiği, grupların iç içe geçtiği noktalara karşı da özel bir duyarlılık geliştirilmeye çalışılacaktır.

38

Tezde kullanılacak temel okuma yöntemleri semptomatik okuma ve yakın okumadır. İlk kez Fransız yapısalcı Marksist Louis Althusser’in kullandığı “semptomatik okuma” kavramı, en temelde, metnin yüzeyinde bize verilenlerin ötesine geçerek suskunluklarını, çelişkilerini, örtük anlamlarını bulma çabası olarak özetlenebilir. Bunu yapmak, aslında, basitçe, metni tarihselleştirmek, yani söylediklerini ve söylemediklerini (ya da söyleyemediklerini), metnin üretildiği tarihsel koşullarla ilişkilendirmektir.36 Bu tezde de, ister EHT bir romana gönderme yapılsın ister bir AHT romana isterse bir dinsel risaleye, metnin içinde ortaya çıktığı tarihsel koşullar mümkün olduğunca göz önüne alınacaktır. Semptomatik okumanın önemi, özellikle EHT ve AHT romanlarda “öteki”nin temsiline ilişkin yorumlarda kendini gösterecektir. Burada düz bir okumanın neleri gözden kaçırdığı belirtilecek, metnin bize yüzeyde sundukları semptomlar, yani derinde yatanın belirtileri olarak okunacaktır.

Tezde klasik anlamıyla edebiyat disiplininin, ya da daha doğrusu, ulusal edebiyat veya filoloji geleneğinin dışına çıkılarak pek çok farklı disiplinin (antropoloji, tarih, eğitim, folklor, tiyatro) sınırları ihlal edilecek, onlardan medet umulacak, varılan sonuçlar onlara gönderme yaparak pekiştirilecek ya da sorgulanacaktır. Şüphesiz burada ortaya bir potpori ya da aslında hiçbir şey söylemeyen bir yamalı bohça çıkarma tehlikesi vardır. Bununla birlikte, bu risk burada alınmaktadır çünkü, daha önce de belirtildiği gibi, monografilerle yamanması gereken bir alanda ayakları yere basan ve bir argümanı olan bir çalışma yürütülmeye çalışılmaktadır. Antropoloji disiplininin yardımı olmaksızın alfabe- kültür ilişkisini anlamlandırmak, tarihyazımı gelenekleri ve konvansiyonları

36

Bu konuda giriş niteliğinde iki çalışma için John Storey’nin Cultural Theory and Popular Culture:

An Introduction (2009) ve Cultural Studies and the Study of Popular Culture (2003 [1996]) başlıklı

39

üzerinde yeterince durmadan EHT ve AHT romanları konumlandırmak çok zordur. Tez, bu anlamda, bir karşılaştırmalı edebiyat çalışmasıdır; yoksa EHT ve AHT romanları karşılaştırdığı için değil.

Bu temel noktalara ek olarak, tezde sık sık değinilecek bazı kavram, olgu ve yaklaşımlara da burada değinmek yararlı olacaktır. “Alfabe”, “kimlik”, “yazı sistemi”, “alfabe dünyası” (scriptworld) tezin özellikle ilk bölümünde gönderme yapılacak kavramlardır. İkinci bölüm, temelde bir tarihyazımı eleştirisi olup, “Tanzimat”, “düzyazı”, “edeb”, “edebiyat”, “roman” kavram ve olguları etrafında dönecektir. “Kültür”, “kültürel etkileşim”, “kültürel miras”, “orijinallik” ya da “sahihlik”, “sahiplenme”, “etki” tezin bütününe, ama en çok da üçüncü ve dördüncü bölümlerine yayılmış kavramlardır. Beşinci ve altıncı bölümler, üzerinde ayrıca ve özel olarak durulmamakla birlikte, “öteki” ve “temsil” kavramları üzerine inşa edilmiştir. Burada ayrıca, konu gereği, “amira”, “otorite”, “gelenek”, “alafrangalık”, “züppelik” gibi kavramların yanısıra “Katolik-Protestan çatışması”na ve “Ermeni Nizamnamesi”ne de değinilecektir. Son olarak, altıncı ve son bölümde “romantizm” önemli bir rol oynayacak, hatta bu tezin anahtar sözcüğü haline gelecektir.

Bu türden bir çalışmaya çok daha uygun kavramlar bulunduğu söylenebilir. Örneğin “çok kültürlülük”, “çok dillilik” ya da “minör edebiyat” bu kavramların ilk akla gelenleridir. Bununla birlikte, bu kavramlar ya aşırı popülerlikleri nedeniyle içi boşalma noktasına gelmiş olduğu ya da bu tezin yazarında “ilk akla gelen” izlenimini uyandırdıkları için başka kavramların ve açıklamaların peşinden gidilmiştir.

40

Daha önce de değinildiği üzere, 19. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilindeki edebî üretim, özellikle yüzyılın son çeyreğinde Müslüman/Türk yazarları tarafından yazılan görece az sayıdaki eserle sınırlı tutulmuştur. “Türk romanı”, “Tanzimat romanı”, “Batı etkisinde Türk romanı”, “19. asır Türk romanı” türünden ifadelerin ne anlama geldiği üzerinde durulmamış, tanımlarla hesaplaşılmamıştır. Bu tezde söz konusu kavramlar, Walter G. Andrews ve Mehmet Kalpaklı’nın, The Age of Beloveds: Love and the Beloved in Early-

Modern Ottoman and European Culture ans Society37 (2005) başlıklı çalışmalarında

Derrida’nın Of Grammatology’sine referansla yaptıklarını belirttikleri gibi, yani silerek (sous rature ya da under erasure) kullanılacaktır (24). Bir başka deyişle, net bir biçimde tanımlanmamış ve çelişkili olan bu kavramlara, mecburen, katkıda bulunulmaya çalışılan alanda iletişimi sağlayan ortak kavramlar olarak başvurulacaktır.

Yönteme ilişkin son olarak, tezin bütününün, “kendine özgücülük”e (particularism) bir karşı çıkış olduğu söylenebilir. Rıfa’at Ali Abou-El-Haj, Modern

Devletin Doğası: 16. Yüzyıldan 18. Yüzyıla Osmanlı İmparatorluğu adlı

çalışmasının başında, Osmanlı tarihçilerinin, konularının farklılığını, diğer tarihlerle karşılaştırılamayacağını ya da birlikte ele alınamayacağını vurgulamalarının bedelinin ağırlığından söz etmektedir. Konunun kendine özgülüğü o derece vurgulanmıştır ki, komşu disiplinlerle ya da tarihlerle diyalog şansı neredeyse kalmamıştır (2000: 21-22). Burada, her ne kadar EHT ve AHT romanlar arasında temel bir farklılık tez olarak öne sürülecekse de, mümkün olan her noktada, kültürler ve karşılaştıkları krizlere buldukları çözümler arasında benzerlikler olduğu vurgulanacaktır. Diğer bir deyişle, kültürler, iç içe ve karşılaştırmalı olarak ele

37

Bu çalışma, doğrudan olmasa da, yöntem ve ilham açısından tezin en önemli kaynaklarından biridir.

41

alınarak kullanılacağından, biri diğerini anlayabilmek için kullanılacaktır. Bu tezin yazarı AHT romanlarla ilgili en önemli çıkarımlarına EHT romanlarla tanıştıktan ve onları okuduktan sonra varmıştır.

Ermeni harfleriyle Türkçe yazılmış ve yayımlanmış ve bu tezin yazarının ulaşabildiği her metin, kaynak sıkıntısı nedeniyle, kullanılmaya çalışılmıştır. Benzer bir şekilde, AHT romanların yanı sıra, AHT süreli yayın, ansiklopedi ve sözlüklere de başvurulmuştur. Anı, biyografi ve seyahatnameler, özellikle tezde ilgilenilen dönemin kültür hayatına ilişkin ayrıntılar konusunda yararlı olmuştur. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başına ait tiyatro oyunları ve karagöz, meddah, ortaoyunu metinleri tezde yararlanılan birincil kaynaklar arasındadır. İkincil kaynaklar ise, burada sınıflandırılamayacak kadar geniş bir alana yayılmakla birlikte, yazarın ilgi alanları ve meselelere bakış biçimi nedeniyle, ağırlıklı olarak kültür ve edebiyat tarihi alanında ampirik ve teorik metinlerden oluşmaktadır.

Tezde ağırlıklı olarak Türkçe (Arap, Ermeni ve Latin harfleriyle), İngilizce, Fransızca kaynaklar kullanılacaktır. Bunlara, çok az olmak kaydıyla, Almanca da eklenebilir.

Benzer Belgeler