• Sonuç bulunamadı

2. YAPILAN ÇALIŞMALAR

2.1. Silolarda Depreme Göre Hesap İçin Analitik Yaklaşımlar

2.1.1. Yönetmeliklerdeki Hesap Yöntemleri

Yönetmeliklerde verilen hesap yöntemleri ile hedeflenen, o güne kadar gerçekleştirilen çalışmalar ışığında, tasarımcının kullanabilmesi için gerçekçi en basit bir yaklaşımı önermektir. Söz konusu yaklaşımlarda genellikle davranışı etkilemesi muhtemel tüm parametreler belirli bir oranda hesaba katılmak istenmektedir. Parametrelerin nasıl dikkate alınacağı ile ilgili olarak, teknik literatürde yapılmış olan birçok deneysel ve sayısal çalışmanın sonuçlarından yararlanılmaktadır. Genel yapı davranışı için durum daha kolay olmakla birlikte, depolar, silolar, dayanma yapıları, rezervuar yapıları gibi özel yapı türleri için standartlaştırma veya diğer bir ifadeyle basite indirgeme oldukça zor bir hal almaktadır. Bu durum önemli hataları da beraberinde getirebilmektedir. Genel yapı türlerinden farklı olarak söz konusu hatalar, bu tür özel yapı sistemleri için yapının kendi malzeme özelliklerinden oldukça farklı özelliklere sahip başka bir malzeme ile birlikte ortak davranış göstermesinden kaynaklanmaktadır. Zira içerdiği ve etkileşime girdiği bu farklı malzeme nedeniyle ortaya çıkan durumu gerçekçi olarak modelleyebilmek ve davranışı ortaya koyabilmek oldukça zor olmaktadır.

Yönetmelikler genel olarak tüm yapı sistemlerinde olduğu gibi, inceleme konusu silolar için de dinamik kuvvetler sistemini, statik eşdeğer olarak dikkate alma eğilimindedirler. Hâlbuki deprem yükü etkisindeki siloların boyutlandırılması; hemen her yapı tarzında mevcut bulunan parametrelere ek olarak stok malzemesi-silo etkileşiminden kaynaklı etkileri de hesaba katacak bir takım parametrelerin dikkate alınmasını zorunlu kılmaktadır. Bu amaçla silo cidarına etkiyen eşdeğer statik kuvvetler sistemi belirlenerek, dinamik kuvvetler dikkate alınmaya çalışılmaktadır. Bu şekilde taban kesme kuvveti ve devirici moment gibi tabana etkiyen etkileri hesaplamak mümkün olmaktadır. Durum böyle olunca yönetmelikler; sismik, geoteknik ve yapısal karakteristikleri temsil eden ve tepki üzerindeki katkılarını içeren bazı parametrelere ihtiyaç duymaktadır. Bu durum özetle, aşağıdaki bağıntıda olduğu gibi ifade edilebilmektedir.

t 1 2 3 4 5 6 7 g

F         U M (2.1)

Burada; i dikkate alınması gereken parametrelerin hemen hemen hepsini temsil etmektedir. Bunlar, deprem bölgesi

 

1 , taşıyıcı sistem-zemin etkileşiminden kaynaklanan

büyütme

 

2 , zemine özgü tepki

 

3 , sönüm etkisi

 

4 , yapısal sistemin süneklik etkisi

 

5 ; risk

 

6 ; önem

 

7 faktörleridir. En büyük yer ivmesi

 

Ug olarak gösterilmektedir. Yönetmeliklerin hemen hemen hepsi sismik bir olay ile silo cidarına ya da herhangi bir yapının taşıyıcı sistemine etkiyen eşdeğer statik yanal kuvvetleri belirlemek için bütün bu faktörlerin etkisini sistemin kütlesi (M) ile orantılı bir şekilde dikkate almayı önermektedirler.

Aşağıdaki başlıklar altında bu genel ifadeden hareketle; yönetmeliklerdeki depreme göre hesap yöntemleri açıklanmaktadır.

2.1.1.1. DIN 4149-1

DIN1055-6 (1987) silolardaki yükler ve DIN 4149-1 (1981) deprem etkisinde oluşan ek kuvvetlerle ilgili olan eski Alman tasarım yönetmeliklerine göre yapı ve içindeki stok malzemesinin toplam kütlesinin dikkate alınması gerekmektedir.

Bu yaklaşıma göre silo konsol bir kiriş olarak düşünülmekte ve düzgün yayılı kütlesi yüksekliği boyunca çeşitli seviyelerde toplanmış kütleler olarak dikkate alınmaktadır (Şekil 2.1). Bu eşdeğer sistemin sismik tepkisi, modal çözümleme yöntemi kullanılarak belirlenmektedir.

Şekil 2.1. Ek yükler ve mod şekilleri (DIN4149-1, 1981)

Sistemin bu şekilde dikkate alınmasından kaynaklanan eşdeğer statik kuvvetler aşağıdaki bağıntı ile ifade edilmektedir.

HE,i,1

HE,i,2 HE,i,3

i=1 i=2

 

n j j,i j j i 1 E,i, j i j,i n 0 s 2 j j,i i 1 m G P H T a g m        

(2.2)

Burada; i yapının mod şekli, j kütle numarasını, GjPj sabit ve hareketli yüklerin toplamını, g yerçekimi ivmesini, a0 yatay ivmeyi, j,i yapının i. modunda j. kütle noktasının salınımını,  yapı-zemin sistemiyle ilgili bir katsayıyı, s sismik bölge ve taşıyıcı sistemden kaynaklanan azaltma faktörünü ve 

 

Ti %5 sönüm oranı ve titreşim periyoduna (Ti) bağlı i. mod şeklinin sönüm etkisini göstermektedir. Sönüm etkisine ait bu değer düşük sönüm oranları için %30 arttırılmaktadır.

2.1.1.2. EN1998-4

Ülkemizde de yakın dönemde uyum sürecinde uyarlanması sağlanmaya çalışılan Avrupa Birliği yönetmeliklerinden biridir. Siloların tasarımında EN1991-4 (2006) kullanılmasına karşın, EN1998-4 (2006)’de söz konusu siloların deprem tepkilerinin nasıl dikkate alınacağı ifade edilmektedir. EN1998-4 (2006)’e göre; zemine ya da temele doğrudan mesnetlenen silolar ve zemine uzanan bir kabuk ve/veya bir seri kolon üzerine mesnetlenmiş gergili ya da gergili olmayan ayaklı silolar ayrı ayrı değerlendirilmektedir. Zemine oturan silolarda deprem hareketinin temel etkisi, stok malzemesinin tepkisinden dolayı cidarda oluşan gerilmeler üzerinde yoğunlaşırken, ayaklı siloların depreme göre tasarımında mesnet yapısı, bunun sünekliği ve enerji yutma kapasitesine etkisi üzerinde durulmaktadır.

Stok malzemesinin birim ağırlığını (γ) da içeren, stok malzemesine ait birçok özelliğin belirlenmesi için EN1991-4 (2006)’den faydalanılabilmektedir. Burada γ için önerilen değer γu ile gösterilen birim ağırlığın en üst karakteristik değeri olarak dikkate alınmaktadır. Sismik etkiler altında, cidarlarda, tiremide ve tabanda taneli malzemeden dolayı oluşan basınçlar herhangi bir sismik hareket olmadığı duruma kıyasla daha üst bir değere çıkabilmektedir. Tasarım amacı için bu artan basıncın sadece sismik hareketten kaynaklanan, stok malzemesine etki eden, atalet kuvvetlerinden oluşacağı kabulüyle modeller kurulmaktadır. Burada daha kesin bir değerlendirme dikkate alınmadıkça genel sismik tepki ve mesnetteki sismik etkilerin hesaplanmasında taneli malzemenin silo

cidarıyla birlikte hareket ettiği varsayılmış ve ağırlık merkezlerine toplanmış etkili kütleleri ve buna bağlı rotasyonel ataletleri ile modellenmeleri gerektiği belirtilmiştir. Burada daha kesin bir değerlendirme dikkate alınmadıkça silo içeriğinin toplam kütlesinin %80’i kadar bir kütle, etkili kütle olarak dikkate alınmaktadır. Sonlu elemanlar yöntemiyle veya benzer bir sayısal modelle stok malzemesi davranışı dikkate alınmadığı müddetçe, sismik hareketin yatay bileşenine stok malzemesinin cidar üzerindeki tepkisi olan normal basınç, phs, olarak temsil edilmekte ve bu ek basınç stok malzemesiyle temasta bulunan cidar kısmı üzerinde uygulanmaktadır. Dairesel silolarda (ya da silo bölümlerinde) cidardaki ek normal basınç:

hs hso

p p cos (2.3)

bağıntısıyla hesaplanmaktadır. Burada; phso referans basıncı, θ cidardaki ilgili noktaya çizilen radyal çizgi ile sismik hareketin yatay bileşeni doğrultusu arasındaki açıyı,

o o

0   360 göstermektedir. Dikdörtgen silolarda (ya da silo bölümlerinde) ise silo cidarına paralel ya da normal olan sismik hareketin yatay bileşeninden kaynaklanan cidardaki ek normal basınç, sismik hareketin yatay bileşenine normal olan alt cidarda;

hs hso

p p (2.4)

Sismik hareketin yatay bileşenine normal olan üst cidarda;

hs hso

p  p (2.5)

Sismik hareketin yatay bileşenine paralel olan duvarlarda;

hs

p 0 (2.6)

olarak alınmaktadır. Buradaki ek dinamik basınçların hesaplanmasında dikkate alınan terimler ve yönleri Şekil 2.2’ de verilmektedir.

Şekil 2.2. EN1998-4 (2006)’e göre ek dinamik basınç hesabı için ilgili terimlerin gösterimi

Düz bir tabandan veya konik ya da piramit şeklindeki bir tremi tepesinden x düşey uzaklığındaki silo cidarı üzerindeki noktalarda referans basıncı phso,

*

hso s

p   (z) min(r ;3x)

(2.7)

olarak hesaplanabilmektedir. Burada; (z)stok malzemesinin eşdeğer yüzeyinden z düşey uzaklığında silo tepki ivmesinin yerçekimi ivmesine oranını,  sismik tasarım durumunda taneli malzemenin yığın birim hacim ağırlığını göstermekte ve *

s

r ise aşağıda verilen bağıntı yardımıyla belirlenen bir mesafe değerini göstermektedir.

*

s b c

r min(h , d / 2) (2.8)

Burada; hb düz tabandan ya da tiremi çıkışından stok içeriğinin eşdeğer yüzeyine kadar tüm silo yüksekliğini, dc ise sismik hareketin yatay bileşenine paralel silo iç boyutunu (dairesel silo ya da silo bölümlerinde silo iç çapı dc, dikdörtgen silolarda sismik hareketin yatay bileşenine paralel iç yatay boyutu a veya b) göstermektedir (Şekil 2.2).

(2.7) bağıntısı düşey silo cidarları için uygulanmaktadır. Tiremi yüksekliği boyunca referans basıncı ise aşağıdaki bağıntı ile,  düşeyden ölçülen tiremi cidarının eğim açısı ya da piramit şeklindeki tiremide cidarın düşeyine en dik eğim açısını göstermek üzere;

dc hb=H hb dc x z x z

*

hso s

p   (z) min(r ;3x) / cos

(2.9)

bağıntısıyla belirlenebilmektedir.

Burada (z)’nin göz önüne alınan deprem etkisinin sistem içerisinde meydana getirdiği yer hareketi tepkisinin yer çekimine oranının yükseklikle değişimini gösterdiği daha önce ifade edilmişti. Ancak, yönetmelikte yalnızca taneli malzemenin ağırlık merkezindeki tepki ivmesi değerinin bilinmesi durumunda bu değerin tüm yükseklik boyunca ilgili tepki ivmesinin yerçekimi ivmesine oranı (z) olarak dikkate alınabileceği belirtilmektedir.

Siloların depreme göre tasarımında EN1998-4 (2006)’ya göre ayrıca sağlanması gereken diğer koşullar ise ; (1) silo cidarının herhangi bir noktasında taneli malzemenin cidardaki statik basıncı ve sismik hareket etkisi, phs, toplamının sıfırdan az olamayacağı, (2) silo cidarının herhangi bir yerindeki, ek normal basınç phs ve stok malzemesinin cidardaki statik basıncının toplamının negatif olması durumunda ise cidara bir çekme uygulanacağı şeklinde ifade edilmektedir. Bu durumda, aynı düzlem üzerinde aynı kuvvet sonucu yukarıda verilen phs değerleri sağlanarak, cidardaki ek normal basıncın, phs, taneli malzeme statik basıncıyla toplamının hiçbir yerde negatif olmayacak şekilde yeniden dağıtılması gerektiği şeklinde sıralanabilmektedir.

Yukarıda verilen koşullara ek olarak söz konusu yönetmelik, ayrıca silo cidarının ve mesnet yapısının elastik davranışı dikkate alınarak çözümlemeyi önermekle birlikte, özel durumlarda doğrusal olmayan çözümleme gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca siloların yapısal çözümlemesinde, depremden kaynaklanan tepkileri belirlemek amacıyla kullanılacak modelin, yapının rijitlik, kütle ve geometrik özelliklerini doğru olarak temsil edebilmesi, stok malzemesinin tepkisini ve temel zeminiyle herhangi bir etkileşimin meydana getirdiği üst yapı tepkisi üzerindeki değişimleri içermesi gerektiğini belirtmektedir. Ancak her iki özel durum için de doğrusal olmayan çözümlemenin nasıl yapılabileceğine ya da silo-temel/zemin etkileşiminin nasıl dikkate alınabileceğine ilişkin herhangi bir hesap şekli tarif etmemektedir.

2.1.1.3. ACI 313-97

Bu yönetmelikte, deprem bölgelerindeki siloların Uniform Building Code kurallarına göre hesaplanan deprem kuvvetlerine karşı koyacak şekilde tasarlanması ve inşa edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Söz konusu yönetmelikte sismik etkilerin nasıl dikkate alınacağı ifade edilmektedir. Stok malzemesinin etkili ağırlığını, gerçek ağırlığının %80 i olarak dikkate almakta ve etkili ağırlığın merkezinin, gerçek hacmin merkeziyle çakışması gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca silo titreşiminin doğal periyodunun herhangi bir rasyonel yöntemle belirlenebileceği ifade edilmektedir. Bu aşamadan sonra tepkiler spektral çözümlemeyle hesaplanabilmektedir.

Burada stok malzemesinin kütlesinden kaynaklanan yanal deprem kuvvetini hesaplarken silo dolu varsayılmakta, fakat yanal kuvvetin silolanan malzemenin tamamen katı bir kütle olarak dikkate alınması durumundan daha düşük değerler alabileceği vurgulanmaktadır. Yanal kuvvetteki azaltmaya taneler arası hareketle ve stok malzemesindeki taneler arası sürtünmeyle oluşan enerji kaybından dolayı izin verilmekte olduğu belirtilmektedir. (Chandrasekaren ve Jain, 1968; Konoue vd., 1986, ACI313-97,1997).

2.1.1.4. Yönetmeliklerin Karşılaştırmalı Olarak Değerlendirilmesi

Yukarıda en temel iki örneği verilen, stok malzemesi ile silo cidarının sismik etkileşimi sonucu cidarlara etkiyen yükler hakkında uluslararası yönetmeliklerde birkaç basitleştirici varsayım bulunmaktadır. Bunlardan DIN4149-1 (1981) ve EN1998-4 (2003) ilke ve kabullerinin, boyutlandırma üzerinde önemli etkisi olmaktadır. Dönme simetrisi üzerinde etki eden malzeme yükleri çember kuvvetleri ile etki etmektedir. Bu nedenle kesit düzleminde eğilmeye neden olan eğilme momentleri tespit edilebilmektedir. Sismik yükler etkisinde gerçekte var olan bu etki EN1998-4(2006)’da, diğer bir ifadeyle aynı yönetmeliğin yeni versiyonunda, dikkate alınamamaktadır. Bunun yerine EN1998-4 (2006)’da yükseklik boyunca oluşan eğilme momentine ilaveten kesit içinde de eğilme momenti oluşmaktadır. Bu eğilme momentleri kesit üzerindeki simetrik olmayan ek yükler etkisinde oluşmakta ve boyutlandırmada dikkate alınmak zorundadırlar.

DIN4149-1 (1981)’e göre yatay ek yük kabulü yalnızca yükseklik boyunca ilave eğilme momentine neden olmakta, ancak kesit üzerinde bir etkisinin olmadığı

varsayılmaktadır. Yine aynı yönetmelik, deprem yüklerine karşı boyutlandırma için toplam kütlenin etkisinden hareket ederken, bu konuda EN1998-4 (2006) ve ACI313-97 (1997) farklı bir yaklaşımla kütlenin en azından %80’inin birlikte titreşime girdiğinden hareket etmektedir. Bu bakış açısı temelde ifade edilen yönetmeliklerden çok da farklı bir bakış açısı yaratmamaktadır. Burada kullanılan en az ifadesi kütlenin ne kadarının dikkate alınacağı konusunda kararın tasarımcıya bırakıldığını belirtmektedir. Bu yönetmeliklere göre hesapta, çok basitleştirilerek ek statik yükler elde edilmektedir. Bu durumda, silo geometrisinin göz ardı edilmesi, yani narinlikleri, boyutları ve şekilleri farklı olmasına rağmen aynı bağıntıların ve sayısal verilerin kullanılması, stok malzemesinin doğrusal olmayan davranışının dikkate alınmaması, stok malzemesinin silo cidarıyla birlikte hareket ettiği varsayılarak malzemenin cidardan ayrılarak gerçekleştirdiği bağımsız hareketinin gözardı edilmesi, sürenin hesaba katılmaması ve yapı-zemin etkileşiminin dikkate alınmaması gibi nedenlerden dolayı gerçekçi olmayan etkilerin dikkate alınmasına neden olabilmektedir.

Yalnızca EN1998-4 (2006)’da dikdörtgen ve dairesel kesitli silolar arasında bir ayrım yapılmış, fakat hiçbirinde narin ya da bodur silolar için bir ayrım yapılmamış ve etkili kütle hesabı için de narinlik etkisi dikkate alınmamıştır. Buna ek olarak, daha önce de belirtildiği gibi, yine aynı yönetmelik malzemenin doğrusal olmayan davranışının gerekçesi belirtilerek dikkate alınabileceğini ve gerekli olması durumunda temel/zemin sisteminin silo davranışı üzerindeki etkilerinin de hesaba katılması gerektiğini ifade etmektedir.