• Sonuç bulunamadı

Suudi Yönetiminin Şiilere Yönelik Politikasının Değişmesinde Etkili Olan Faktörler Faktörler

BÖLÜM 3: YÖNETİMİN AZINLIK POLİTİKASI VE ŞİİLER’E YÖNELİK TUTUMU VE İRAN’IN SUUDİ ŞİİLER’İNE YÖNELİK ÇALIŞMALARI

3.4. Suudi Yönetiminin Şiilere Yönelik Politikasının Değişmesinde Etkili Olan Faktörler Faktörler

3.4.1. Irak’ın ABD Tarafından İşgali

11 Eylül 2001 yılında ABD’de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a gerçekleştirilen saldırı ABD’nin Ortadoğu politikasındaki değişikliği de beraberinde getirdi. Olaydan bir kaç ay sonra Afganistan’a müdahale ederek terör saldırısından sorumlu tuttuğu Taliban yönetimini neredeyse tümüyle sonlandıran ABD yönetimi, 2003 yılında Irak’a müdahalesiyle İran’ın bölgesel güç olma yolundaki engellerinden sayılan Saddam rejimini ve Taliban yönetimini sonlandırdı. Irak’ın işgali Ortadoğu Coğrafyasında bölgesel etkiye sahip olan Şii jeopolitiğini ortaya çıkardı. Çünkü savaştan sonra Irak’ta nüfusun yaklaşık yüzde 65’ni oluşturan Şiilerin iktidarda etkin olmaya başlaması

bölgede Şii eksenini doğuran önemli bir faktör olmuştur. Hiç kuşkusuz ki önemli bir

stratejik avantaj meydana getiren Şii jeopolitiğinden en çok faydalanacak olan da

yönetim ve meşruiyetini Şiiliğe dayandıran İran olmuştur. 188

Çünkü İran Şii jeopolitiğini dış politikası için bir çıkış aracı olarak görmüş ve rejim ihracı politikasını gündeme getirerek bölgede yaşayan Şiiler üzerindeki etkinliğini artırmaya çalışmıştır. Şii jeopolitiği İran jeopolitiğinin bir nevi devamı olduğundan Irak’ın işgalinden sonra ortaya çıkan bu durum karşısında Suudi yönetimi ülkedeki muhalif hareketlerine özelliklede Şiilere yönelik politikasında değişiklik yapmak zorunda kalmıştır.

Şii ekseni geçmişten gelen Arap-Fars rekabetiyle beraber İran’ın bölgedeki Şiileri kullanmak istemesiyle bir de Şii-Sünni rekabetini doğurabilecek bir durumda olmuştur. Bu yüzden Irak’ın işgalinden sonra Şii jeopolitiğinin ve ülkede bulunan Şii grupların artan tehditleri karşısından Suudi yönetimi ‘sopa’ politikasıyla beraber ‘havuç’ politikasını da uygulamaya koyarak Şii sorununa bakışını değiştirmiştir. Bu süreçte özellikle Kral Abdullah’ın iktidara gelmesinden sonra Suudi yönetimi soruna

bütünleştirici ve kucaklayıcı bir söylem getirmeye çalışmıştır.189

188

Mehmet Şahin, Şii Jeopolitiği: İran İçin Fırsatlar ve Engeller, Akademik Ortadoğu, Cilt 1, Sayı 1, ss.39-56, İstanbul, 2006, s.40-41.

189

56

3.4.2. Yeni Kralın İktidara Gelişi

Kral Fahd’ın ölümünden sonra 1 Ağustos 2005 yılında Kral Abdullah’ın iktidara gelmesi ülke için yeni bir çağın başladığının işaretini verdi. Kral Abdullah’ın iktidarının erken döneminde iki önemli olay gerçekleşti. Birinci olay, ülkenin gelirlerinin artmasına ve önemli ekonomik gelişmeye neden olan petrol fiyatının artışı. İkinci olay ise terörle mücadele hem güç hem de ikna çabalarıyla önemli ilerlemenin kaydedilmesiydi. Ülke hayatı için yaşanan bu önemli gelişmelerden sonra Kral Abdullah reform yolunda

verdiği vaatler üzerinde çalışmaya başladı.190

Henüz tahta çıkmadan önce Veliaht Prens olduğu zaman Kral Abdullah Ağustos 2003 yılında ülke genelinde çok sayıda aydının katıldığı ve farklı şehirlerde reform, kadınlar, gençler ve gayri-Müslümanlara yönelik tutumlar üzerinde biri dizi konferanslar düzenleyen Ulusal Diyalog için Kral Abdullah Aziz Merkezi’ni kurdu. Böyle bir merkezin kurulması siyasetin kurumsallaşmasına ve farklı seçmenlerin temsilcilerinin

atamasına yol açtı.191Ulusal Diyalog Merkezi’nin düzenlediği bu konferanslar reform

yolunda Devletin İslam niteliği, azınlık hakları ve çoğunluğun katılımı üzerinde

gerçekleşen diyalogları mümkün kılmıştır.192

Ulusal Diyalog ’un düzenlediği konferanslar zamanı bütün siyasi gruplardan olan Şiiler’in katılımı görülmüştür. Hasan el-Saffar Sufi, İsmaili ve diğer Sünni İslamcıların liderleriyle birlikte diyalogun ilk oturumuna davet edilmiştir. Azınlık hareketi liderleri bu süreçlerde taleplerini dile getirmiş ve bu konular üzerinde diyaloglar

gerçekleştirmiştiler.193

Ancak Suudi yönetimi konferanslarda gerçekleştirilen diyaloglar sonucu reformlarla ilgili kabul edilen tavsiyelere kolayca ayak uydurmadı. Ancak genelde Batı’nın özelde ise ABD’nin gelecek baskıları ve muhalif hareketlerin şiddetli talepleri karşısında yönetim reformlar yolunda bir dizi adımlar atmaya başladı.

190 Fouad Ibrahim, a.g.e. s.251-252.

191 Camille Ammoun, “ The Institutionalization of the Saudi Political System and the Birth of ‘Political

Personnel,’” in Constitutional Reform and Political Participation in the Gulf, ed. Abdulhadi Khalaf and Giacomo

Luciani, Dubai: Gulf Research Center 2006. s. 213-240

192 Gwen Okruhlik, “Making Conversation Permissible: Islamism and Reform in Saudi Arabia,” in Islam’c

Activism: A Social Movement Theory Approach, ed. Quintan Wiktorowicz. Indiana University Press, 2004, s.

250-267.

57

3.4.3. Batının Baskısı ve Gerçekleşen Reformlar

New York’ta yaşanan 11 Eylül olaylarından sonra ABD başta olmak üzere batı ülkeleri Suudi Arabistan yönetimine demokratik reformlar yapması için baskılar uyulamaya başladı. Talep edilen reform hareketini artıran önemli nedenlerden birisi de ülke içinde karşıt bir ötekileştirme olarak Suudi Arabistan ve Batılı hedeflere yapılan saldırıların

artması olmuştur. 194Bu dönemde liberallerin, ileri görüşlü İslamcıların, milliyetçilerin

ve Şiilerin gayri resmi lobileri şiddet içermeyen, İslam’la tutarlı ve el-Suud’un birleştirici rolüne uyan görüş önererek değişiklik için baskılar uygulamaya başladı. Bunun karşısında yönetim siyasi, sosyal ve eğitim alanlarındaki reform ihtiyacını anlayarak bu yönde yapılması gerekenlerle uğraşmaya başladı. Ulusal Diyalog oturumlarının desteğiyle yönetim kısmi yerel seçimlerin geçirilmesi, basın sansürünün hafifletilmesi, eğitim müfredatının gözden geçirilmesi için komitenin kurulması yönünde söz vererek en azından bazı reformlara açıkça işaret etti. Başlangıçta, radikallik tehlikesinin büyümesiyle bazı kademelerde başlatılan siyasi reform gündemi

tehdidin şiddet formasına dönüşmesinden önce en azından geçici olarak durduruldu. 195

Ancak Suudi yönetimi üzerinde artan baskılar sonucu özellikle Kral Abdullah’ın iktidara gelişiyle kadın hakları, dini adamlarının eğitim alanındaki rollerini azaltılması ve radikal ulemanın ikinci plana itilmesi gibi önemli reformlar gerçekleşmiştir. Şii ve Sufiler’in ‘Ulusal Diyalog’ sürecine dâhil edilmesi ve ilk kez bir kadının eğitim bakan

yardımcısı olarak atanması Vehhabliğin değişim sürecine girdiğini göstermiştir.196

3 Mart 2005 yılında yapılan belediye seçimlerinde adayların yarısını seçilme yoluyla tayin edilmesi karara bağlandı. Geri kalan yarısı ise kral tarafından atandı. Şiilerin yaşadığı Katif ve el-Ahsa ‘da bulunan on iki yerin on biri Şii adaylar tarafından kazanıldı.

Siyasi olarak seçimler krallık içinde gerginliklere sahne olarak bazı mesajlar verdi. Şöyle ki İslamcılar, uzlaşma, milli birlik ve siyasi katılımda seçimleri kazandı. Ancak Liberal elit ise İslamcılarla olan ilişkilerindeki gerilimi dışa vurarak gelişmiş ortaklık

için kısa vadeli beklentileri baltaladı.197

194

M. Ataman; Y. Kuşçu, a.g.e., s.18.

195

Middle East Report, No:28, Can Saudi Arabia Reform itself, 14 July 2004.

196 M. Ataman; Y. Kuşçu, a.g.e., s. 18-19.

197

58