• Sonuç bulunamadı

Yönetim Ve İtiraz Hakkı

2. ADİ ORTAKLIKTA İÇ İLİŞKİLER BAĞLAMINDA ORTAKLARIN HAK VE

2.2. ORTAKLARIN HAKLARI

2.2.3. Yönetim Ve İtiraz Hakkı

Adi ortaklıkta yönetim, ortaklığın belirlenmiş olan müşterek amacını gerçekleştirilmesi için gerekli, kanuni ve sözleşmesel çerçeve içinde olağan ve olağanüstü nitelikte her türlü işlemin gerçekleştirilmesi olarak ortaya çıkmaktadır155. TBK. Md. 625 hükmünde ifade edilen yönetim adi ortaklığın iç ilişkisi çerçevesinde vücut bulmaktadır. Zira burada üçüncü kişilerle olan ilişkilerden ayrık olarak, şirketin iç işleyişine ilişkin bir husus vurgulanmaktadır156.

Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmayan yapısı sebebiyle, ortaklığın işleyişi tüzel kişiliğe bağlı organlar eliyle yürütülmemektedir. TBK Md. 625/1 hükmü, adi şirketin yönetimini kural olarak ortakların eline bırakmıştır. Buna göre adi şirket ortakları, şirketin yönetimini sözleşme veya ortaklık kararıyla bir veya daha çok ortağa veyahut üçüncü bir kişiye bırakmamışlarsa, tüm ortaklar ortaklığın yönetiminde hak sahibi olacaktır. Bu durumda, adi ortaklığın bir sözleşme veya ortaklık kararıyla yönetici belirlememesi durumunda tüm ortakların yönetimde yetkili olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu hususla ilgili olarak, ortağın bu hakkı

153 L’Article 537/3- “Il n’a droit à aucune indemnité pour son travail personnel.”

154 Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 58

155 Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 47

156 TBK MADDE 625- “Yönetim, sözleşme veya kararla yalnızca bir veya birden çok ortağa ya da üçüncü bir kişiye bırakılmış olmadıkça, bütün ortaklar ortaklığı yönetme hakkına sahiptir.

Ortaklık, ortakların tümü veya birkaçı tarafından yönetilmekte ise, bunlardan her biri, diğerleri katılmaksızın işlem yapabilir; ancak ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortak, tamamlanmasından önce işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yapılmasını engelleyebilir.

Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması ve ortaklığın olağan dışı işlerinin yürütülmesi için, bütün ortakların oybirliği gereklidir. Ancak, gecikmesinde sakınca olan hâllerde, bu konuda yönetici ortaklardan her biri yetkilidir.”

sözleşmeden veya ortaklık kararından elde etmemesi, ortaklığın doğuşu ile kazanması sebebiyle özden organ veya doğuştan idarecilik terimleri doktrinde kullanılmaktadır157.

Ortaklığın yönetimi, ortaklardan tümü veya birkaçı tarafından yürütülmekteyse, bu yönetim yetkisine sahip her bir ortak, diğerinin katılımı olmaksızın işlemler yapmaya yetkilidir. Tek başına yönetim kavramı bu hususu ifade etmek üzere kullanılmaktadır158. Buna göre her bir yönetici ortak tek başına yönetim işlemlerinde bulunabilecektir. Kanunda aksine düzenleme veya sınırlama olmadığından, adi ortaklığın ortakları tamamen gerçek kişilerden oluşmak zorunda olmadığından, tüzel kişi veya kişilerin ortak konumunda bulunması durumunda, tüzel kişi ortağın yönetim yetkisini kullanma şekli, yetkili organı eliyle olacaktır159.

TBK Md. 625/2 hükmünde açıklanan itiraz hakkı yönetici ortağın bu hakkına sınır getiren bir niteliktedir. İtiraz hakkı, ortaklığı yönetmeye yetkili olan her ortağın, tamamlanmasından önce ilgili işleme itiraz etmek suretiyle, bu işlemin yerine getirilmesini engelleyebilme imkânını ifade etmektedir. Belirtmek gerekir ki kanun koyucu, ortaklığın yönetim işlerine itiraz hakkını sadece, ortaklığı yönetme hakkı olan diğer ortak veya ortaklara tanımıştır. Kanunun ifadesinden de anlaşılacağı üzere, söz konusu itiraz hakkı, ilgili işlemin tamamlanmasından önce, yani üçüncü kişiyle hukuki ilişki kurulmasının öncesinde, yani dış ilişki çerçevesine geçilmeden kullanılmalıdır. Yine, itiraz hakkının kullanılması söz konusu olursa, itiraz edilen işlemin gerçekleştirilebilmesi için yönetim yetkisine sahip diğer ortakların çoğunluk sayıda kararına lüzum duyulacaktır160.

İtiraz hakkı kullanırken takip edilmesi gereken herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır. Yine itiraz hakkının, yönetim yetkisi olan ortak tarafından kullanımı, her bir yönetim işlemine ayrı ayrı itiraz etmek suretiyle olabileceği gibi

157 Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 56

158 Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 56

159 Domaniç, Hayri, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C. I, İstanbul 1988, s. 390

160 Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 49

belirli bir işlem grubuna en baştan itirazda bulunmak şeklinde de olabilmesi mümkündür.

İtiraz hakkının haksız bir surette kullanılması, diğer bir deyişle haksız itirazın söz konusu olması durumunda dahi itiraz etkisini gösterir ve işlemin yürütülmesini engeller161. Diğer yandan itiraz hukuka aykırı ise, örneğin vergisel bir yükümlülüğün yerine getirilmemesine yönelik ise bu tür itirazlar dikkate alınmaz162.

Olağanüstü yönetim işleri, adi ortaklıkta ortakların tek başına yönetim hakkının sınırlandırıldığı bir diğer husustur. TBK Md. 625/3 hükmünde açıklandığı üzere, adi ortaklığın olağanüstü yönetim işleri için tüm ortakların oybirliği ile karar vermesi gerekir. Buna göre yönetim yetkisi olan bir veya birkaç ortak, münferiden karar alma yetkisini, şirketin olağanüstü yönetim işlerinde kullanamayacaktır. Bu türden bir işlemin gerçekleştirilebilmesi için yönetim yetkisine sahip olup olmadığına bakılmaksızın tüm ortakların onayı alınmak zorundadır.

Olağanüstü işlemlerin neler olduğu hususu öğretide tartışma konusuolmuştur.

Zira Kanun hükmü, olağanüstü işleri tanımlamamış ve açıklamamıştır. Ortaklığa genel yetkili bir temsilci atanması işlemini oybirliği şartına bağlamış, olağandışı tüm yönetim işlerinin oybirliğine matuf olduğunu belirtmiştir. Olağanüstü işlerin belirlenmesinde kolektif şirketi düzenleyen hükümlerden TTK’nın 223.

Maddesinin esas alınması gerektiğini ifade eden bir görüş mevcuttur163. Bu görüşün savunulmasında ticari hayata daha uygun olduğu gerekçesi etkilidir, zira kambiyo taahhüdünde bulunmak TBK Md. 504/3 hükmüne göre olağanüstü işlemken, TTK 223 hükmüne göre ise olağan bir işlemdir164. Diğer yandan bu iki kanun hükmü ile bağlı olmaksızın, duran varlıklara ilişkin işlemlerin olağanüstü sayılması, bunun dışında kalanların günlük ve rutin işler olduğu yönünde bir

161 Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 60

162 Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 60

163 Karayalçın, Şirketler, s. 142-143; Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 50; Tekil, Fahiman:

Adi, Kollektif ve Komandit Şirketler Hukuku, 5. Bası, İstanbul 1996, s. 141

164 Şener, Ortaklıklar Hukuku, s. 50

ölçüyü kabul eden görüş de mevcuttur165. Bu ölçü kabul, sulh, feragat, sulh ve bağışlama gibi işlemleri olağandışı kabul etmektedir. Diğer yandan, bir adi ortaklığın işlerinin olağan olup olmadığı hususu duruma göre ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Zira farklı işletmelerden biri için gündelik olan bir işlem, diğer işletme için gayet olağanüstü vasıfta olabilir.

Belirtmek gerekir ki, ilgili hükmün son kısmında (TBK. Md. 625/3)bu kurala bir istisna getirilmiştir. Bu durumda, olağanüstü bir şirket işinin gerçekleştirilmesi için ihtiyaç duyulan oybirliği ile karar alınmasının gerekliliği hususu, gecikmesinde sakınca olan hallerde devre dışı kalacaktır.