• Sonuç bulunamadı

Serbest Cumhuriyet Fırkası, kendisine siyasal bir zemin hazırlamaya çalışıyordu. Sonuçta muhalefet ve iktidar partisi arasındaki yarışın galibini ve mağlubunu, halk kesimlerinin vereceği oylar belirleyecekti. Mustafa Kemal Paşa, pek doğal olarak, devrimi gerçekleştirecek parti olarak Cumhuriyet Halk Fırkası’nı görüyordu. Serbest Fırka, bir denetim partisi olacak, iktidarı yumuşak bir üslupla ve siyasetle denetleyecek ve eleştirecekti. Ama ilk başta, bir iktidar değişikliği hiç düşünülen bir şey değildi. En azından bunun, devrimin önünü tıkamak gibi bir zorluğu vardı. SF kurulduğu sırada, sadece mecliste yer alacak bir muhalif parti olarak kabul edildiğinden, CHF ile hükümetten destek görebildi. Zaten Mustafa Kemal Paşa’nın da amacı partinin bir iktidar seçeneği haline gelmesi değil de, mevcut hükümete siyasal bakımdan yumuşak bir rakip olmasıydı171.

Yukarda da değinildiği gibi, SCF’nin kurulduğu günlerde kamuoyunda SCF ile ilgili olumlu bir hava kendini göstermişti. Genel olarak yeni fırkanın kuruluşunun Cumhuriyetin gereği olduğu vurgulanmaya çalışılmıştı. Bu misyon, iktidar partisinin en güvendiği argümandı. Halk, devrimin gereğini kavramıştır diye düşünülüyordu; ve doğal olarak da devrimi gerçekleştirecek tek partinin, CHF olduğunu da.. Dolayısıyla, halkın devrimlere sahip çıkacağı ve CHF’ye karşı olumsuz bir tutum ve duruşa yönelmeyeceği umuluyordu. Ama, SCF’nin İsmet paşa hükümetine yönelik eleştiriler getirmeye başlamasıyla birlikte, CHF’deki suskunluk bozuldu ve parti programının yayınlanmasıyla da yeni bir ivmeye büründü.

SCF’nin en önemli söylemlerinden birisi ülkede yaşanan iktisadi kırıze çözüm arayışı olmuştu. Ancak SCF’nin ortaya koyduğu program ve bu çerçevede yaşanan iktisadi krize getirilecek öneriler yeterli bulunmamıştı: “... Henüz yeni

171 Cemil Koçak, Hikmet Özdemir ve d., Çağdaş Türkiye Tarihi: 1908-1980, IV, Cem yay., İstanbul, 1995, s.148.

fırkanın en ziyade iltizam ettiği mali ve iktisadi siyasete bile sarih ve kat’i prensiblerini görmüş değiliz. İnhisarlara aleyhtarız, vergiler ağırdır, harici sermayenin gelmesini temine çalışacağız gibi sözler bugün için ve bizim memleketimizde harciâlem olmuş umumi ifadelerden başka bir şey değildir. Cumhuriyet Halk Fırkası prensip olarak inhisar yapmağı, ağır vergi koymayı ve haricin sermayesine boykot yapmağı iltizam etmiş değildir ki bunların aksi başka bir fırkanın prensiplerini teşkil etmiş olabilsin? Sözün doğrusu bu ki biz hala yeni fırkanın muayyen prensipler ifade eden programının tanzim ve ilan edilmesine intizar ediyoruz... Serbes Cumhuriyet Fırkası bizce henüz programını tanzim etmedi...”172.

Anadolu gazetesinde yazan Haydar Rüştü Bey’de yeni fırkanın kurulmasından beri geçen süre gazete sütunlarında bu yeni fırkanın bazı söylemlerde bulunduğunu ancak bunlara hangi yollarla çözüm üreteceğini açıkça belirtmediğini yazıyordu. Haydar Rüştü Bey bir süre daha beklenildikten sonra ortaya sorunlar atanların çözümlerini de açıklayacakları görüşündedir173.

SCF’nin umumi katibi Nuri Bey gazetelere yaptığı bir açıklamada gümrüklerde ve posta işlerinde çalışan memurların yolsuzluk yaptıklarını ima eden açıklamasının üzerine Yunus Nadi Bey 27 Ağustos 1930 tarihli Cumhuriyet gazetesinde “İnsafın o yerde namı yok mu?” isimli yazısıyla cevap vermiştir: “... Anlaşılan yenice muhalif bir fırkaya intisap eden Nuri Bey arkadaşımız devlet memurlarını hep Halk fırkasının memurları diye böyle ulu orta batırmağı muhalefet mesleğinin icabı olan bir politika oyunu saymış ve böyle yapmakla tabii çok yanlış ve pek fena hareket etmiştir. Evvela bu memurlar şu fırka ve bu fırka mevzuu bahıs olmaksızın tıpkı Nuri Bey gibi bu memleketin çocuklarıdır...”174.

SCF’nin kurulduğu Ağustos ayı içersinde SCF ve CHF arasındaki söylemler henüz ciddi bir gerginliğe sebep olacak boyutta değilken; özellikle Fethi Bey’in İzmir seyahatinden sonra eleştiriler boyut değiştirerek söylemler daha yıpratıcı bir boyuta ulaşmıştır.

172

Cumhuriyet, 24 Ağustos 1930. 173 Anadolu, 26 Ağustos 1930. 174 Cumhuriyet, 27 Ağustos 1930.

Özellikle Fethi Bey’in İzmir seyahati esnasında yaşanan olaylar SCF, CHF arasındaki gerginliği tırmandıran en önemli etkin olmuştur.

7 Eylül 1930 tarihli Cumhuriyette Yunus Nadi Bey İzmir’de yaşananlara değinmiş ve SCF’nin ve Fethi Bey’in daha dikkatli davranmaları gerektiğini vurgulayarak Fethi Bey’in söylemlerinin kolayca yanlış anlaşıldığını ve bunun olumsuz sonuçlar doğuracağını yazmıştır. Örneğin: “... Fethi Bey vergileri ağır buluyor olabilir. Fakat bu ifade ikinci elde vergi alınmayacak şekline kolayca kayıyor. Fethi Bey memlekete hariçten sermaye getirmek lüzumu etrafında söz söylüyor. Biz de beraberiz. Fakat bu söz nerede ise yeni fırka memlekete bedava para verecek cereyanına götürüyor. Eğir Fethi Bey fırkasının müdür heyeti vaziyeti sıkı bir kontrol altında bulundurmazsa bilâhare pek çok İzmir hadiselerine sebebiyet vermesinin mes’uliyeti ateşlerinden bizzat kendisi müteessir ve muztarip olacaktır”175.

Halktan gördüğü olağanüstü ilgi, SCF mensuplarını ve liderini büyük hayaller peşine düşürmüştü. İktidar için bir seçenek oldukları anlayışına girmiş, faaliyetlerini iktidar amacıyla artırmaya başlamışlardı176. Aslında SCF lideri Fethi Bey’den beklenen iktidardaki milliyetçi cumhuriyet Halk Fırkası’na ılımlı bir muhalefet sunması ve Türkiye’nin batı, özellikle de batılı mali çevreler nezdindeki itibarını artırmasıydı177. Bu durum, CHF liderlerini de büyük bir şaşkınlığa düşürmüştü. Grew, ABD Dışişleri Bakanı Stimson’a yazdığı mektupta şunu demişti: “Türkiye’nin liderleri, Fethi Okyar Bey’in İzmir’de gördüğü sıcak kabulden sonra hayrete düştüler. Yerel otoritelerin akılları başlarından gitti”178.

Yine Fethi Bey’in İzmir seyahati ardından yapılan yorumlardan bir diğeri ise Fethi Bey’in İzmir’de İsmet Paşa’nın Sivas Nutkuna karşılık söylediği Nutkun bekleneni karşılayamadığı görüşüdür. “... Fethi Bey’in nutkuna fenadır demek

175

Cumhuriyet, 7 Eylül 1930.

176 Galip Baysan, Milli Mücadele Dönemi ve Sonrasında Atatürk ve Demokrasi, Türk Demokrasi Vakfı yay., Ankara, 1997, s.171.

177

Feroz Ahmet, İttihatçılıktan Kemalizme, İstanbul, i996, s.169.s.169

178Joseph C. Grew, Gazi ve İsmet Paşa: Çalkantılı Dönem: 1922-1932, Örgün yay., İstanbul, 2005, s.176-178.

istemiyoruz. Fakat herkes üzerinde bu kadar çalışılan bu siyasi beyannamenin daha mükemmel bir eser olarak ortaya çıkmasını bekliyordu”179.

Anadolu Gazetesinde yazan Haydar Rüştü Bey de “Ne Bekliyorduk Ne Gördük?” isimli yazısında SCF ile ilgili beklentilerinin boş çıktığını kendince açıklamaya çalışıyordu. Ona göre yaklaşık bir ay önce kurulmuş olan SCF’nin kuruluş aşamasında CHF ve onun mebusları yayın organları, İsmet Paşa... tarafından her türlü destek bu yeni fırkaya verilmiştir. Ancak SCF 9 Eylül tarihi itibariyle gelinen noktada Haydar Rüştü Bey ümitlerinin boş çıktığını belirtmekte ve İzmir’de yaşanan hadiselerin sorumlusunun da SCF olduğunu yazmaktadır180.

Fethi Bey’in vergilerle ilgili söylemleri onun en çok eleştiri aldığı konuların başında gelmektedir. Çünkü onun vergiler konusunda söylediği sözlerin halkın yanlış anlamalarına sebep olduğu ifade edilmektedir. “... Vergileri kaldırmak şöyle dursun hatta azaltmak bile kimsenin elinden gelmez. Çünkü vergileri koyan fertler değil, hükümet bile değil ancak Büyük Millet Meclisi’dir. O meclisten bir karar çıkmadan vergi ne bir santim artar ne de bir santim azalır”181.

C- GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN TUTUMU ÜZERİNE

Benzer Belgeler