• Sonuç bulunamadı

ÇUKUROVA’DA BİR ÂYAN AİLESİ: KOZANOĞULLARI YÜKSELİŞLERİ VE DÜŞÜŞLERİ

3) XVII ve XIX Yüzyılları Arası Kozanoğullarının Ahval

A) Kozanoğullarına Verilen Görevler

Kozanoğullarıyla ilgili olarak elimizdeki ilk kayıt 1689 tarihlidir ve Kozanoğulları cemaati ile Varsak cemaatinin sefere katılmasını isteyen bir emirdir.268 Buna benzer bir görev olarak 1706 yılında “Maraş’ta sakin Kozanoğulu’na hüküm ki” başlığı altında, Zülkadriye Türkmen taifesinden Kınık, Berendi kazalarına iskan edilenlerin şekavete devam ettikleri, Lekvanik ekradı ile ittifak kurdukları bildirilmişti. Kurt-kulağı mahalline hücum ederek İsmail Paşa isimli kişinin eşyalarını gasb ettikleri ve bu şakîlerin yakalanıp idam edilmeleri istenmişti. Kozanoğlu, Karaman Valisi Hasan Paşa’nın hizmetine memur tayin olunmuştu. Aşayir ve kabailinden silaha kadir olanları yanına alıpı Paşa ile birlikte bu eşkıyaları ortadan kaldırması istenmişti.269 Öyle görünüyor ki Kozanoğulları, erken dönemlerinde askerî görevler verilmek

265

Ahmet Refik, a.g.e., s.162-164.

266

Yusuf Ağa’nın kethüdalık döneminde Kozanoğulları, civar aşiretleri itaat altına almış ve Divanoğulları’nın dahi hükmünü ortadan kaldırmışlardı.

267

Ahmet Cevdet, a.g.e., s.109-110.

268

Yeni-il Türkmenlerine ve Halep’teki aşiretlere gönderilen hükümde:“İş bu sene-i mübarekede levazım-ı

seferiyyelerin görülmek üzere ellişer guruş Türman ve Ekrad aşayirinden sefer-i hümayûna ma’mur olan süvari askeri ile binefsihim gelmeleri ferman olunan boy beyleri ve kethüdaları ve iş erlerinin alelsami defteridir.”

denilmekteydi (Ahmet Refik, a.g.e., s.81-89).

269

suretiyle tanınmışlardı.270 Ancak, o dönem şekavet hareketleri de bulunmaktaydı. Çünkü 1707 tarihli fermanda, Adana Beylerbeyi Abdulgaffar Paşa’ya, Kozanoğlunun şekaveti dolayısıyla Niğde kalesine hapsedilmesi emredilmişti. Kozanoğlu hakkında şikayetçi olan olur ise hukuk icabınca mahkemesinin görülmesi ve fesaddan olduğu sabit olursa gereken cezanın uygulanması istenmişti. Bu fermandan sonra yine aynı yıl Niğde sancağı mutasarrıfı Ömer Paşa’ya gönderilen hükümde, Kozanoğlu’nun buradaki hapsinin devam ettirilmesini ve Adana Beylerbeyi istese dahi teslim edilmemesi istenmişti. Firar etmemesi için gereken ihtimamın gösterilmesini, eğer ki firar ederse Kozanoğlu’na uygulanacak cezanın kendisine uygulanacağı bildirilmişti.271

XIX. yüzyıla gelindiğinde Kozanoğullarının şekavet halleri hala devam etmekteydi. Devlete karşı itaatsizlikleri yanı sıra kaçak olanları da koruyup gözetlemişlerdi.272 Niğde sancağı mutasarrıfı Ragıb Paşa’ya, Develioğlu Ömer ve oğlu Koce’nin tedibi görevi verilmişti. Ancak bu iki şakî, Kozan dağına kaçmış ve Kozanoğlu, Kırıntılı, Afşar, Kerimoğlu’na iltica etmişti. Adana âyanı Hasanpaşazâde Mehmed Bey’den, idaresinde bulunan aşiretlere sığınan eşkıyaların yakalanıp teslim edilmesi istenmişti.273 Kozanoğlu Ali Bey ve Bozdoğan Aşireti boybeyi Abdülkerim oğlu Musa Bey aralarında ittifak edip Develioğlu Ömer ve oğlu Koce’yi saklamışlardı. Bundan kısa bir süre sonra yine şekaveti görülen Süleyman Bey’i de saklamışlardı. Kozanoğlu Samur Ağa ve Afşar aşireti beyi bu eşkıyaların teslim edilmesini istemişlerse de Ali Bey ve Musa Bey bu uyarılara riayet etmemişlerdi. Bunun üzerine Samur Ağa ve Afşar bey’i eşkiyaları muharebe yoluyla ele geçirmiş ve yetkililere teslim etmişlerdi.274 Ancak, Ali Bey’in bulunduğu mevkii kuşatılmış olduğundan, Karahisar ve Gözdere ahalilerinden, Ali Bey ve taraftarlarına zahire vermemeleri istenmişti. Ancak Sis tarafından Ali Bey’e zahire verildiğinin duyulması üzerine Adana valisine emir verilerek önlenmesi istenmişti. 275 Bunun yanı sıra Maraş havalisinde şekaveti görülen Andırınlı Kerimoğlu Süleyman’ın hakkında idam ferman çıkarılmıştı. Ancak

270

Maraş Beylerbeyi Süleyman Paşa, Kozanoğulları ve Maden Emini İshak Paşa’nın külliyetli askerleriyle hazır olduklarını bildirilmişti. Görevin ne olduğuna dair bilgi olmamakla beraber, Maraş ve Antep tarafına bir görev için memur edilmeleri istenmişti (BOA, Hatt-ı Hümayûn, nr.354-19881-E, tarihsiz).

271

Ahmet Refik, a.g.e., s.138-39.

272

Tarsus mütesellimine, Adana havalisinde olan bazı aşiretlerin bölgeden çıkarılması, muhtemelen iskanları emri verilmişti. Karar üzerine Karahacılı Mir aşireti de korkarak kaçmış ve Kozanoğullarına sığınmıştı. Birlikte Niğde sancağında ikamet ettikleri bildirilmişti (BOA, HAT, nr.354-19881-E, tarihsiz).

273

BOA, HAT, nr. 276-16224, (tarihsiz).

274

Develioğlu Ömer’in mal ve eşyalarına el konulmuş ve idam edilmek suretiyle kesik başı İstanbul’a gönderilmişti. Bunun yanı sıra Develioğlu Ömer’in tarafgiri olan ve adam öldürme, hırsızlık gibi suçları bulunan Osman isimli bir kişinin de idam edilmesi istenmişti (BOA, HAT, nr.505-24892-A, 11 Şevval 1229-26 Eylül 1814).

275

şakî firar ederek Kozanoğlu Ali Bey’e sığınmıştı.276 Adana Valisi Nurullah Paşa’dan, Kozanoğlu’ndan şakînin teslimini istemesi emri verilmişti.277

Kozanoğlu Ali Bey’in şekavet halleri eşkıyaları gözetlemesiyle de bitmiyordu. Ali bey, bu seferde Kozanoğlu Ali Bey, Karsantılı oğlu ve Halep tarafında sakin olan Ömeroğlu isimli ekradın boy beyiyle birlik olmuş ve ahalinin mallarını yağmalamışlardı. Adana âyanı Kapıcıbaşı İbrahim Ağa, eşkıyaların şekavetlerini önlemek adına, nasihatler etmiş ve çaldıkları emval-i mirîyeyi iade etmelerini istemişti. Kozanoğullarının şekavetleri alınan tedbirlere rağmen devam etmişti. Bu sefer de Afşar aşireti ile Payas civarında mahallerde hac yolunu zapt etmişlerdi. Yağmaladıkları malların tahsil edilmesi ve hacıların korunması için Hasanpaşazâde Mehmed Bey, Kozanoğlu Ali Bey’in üzerine gönderilmişti.278

Kozanoğlu Ali’nin bunca uygunsuz davranışlarına rağmen, devletin görevler vererek onu kazanma yoluna gittiği söylenilebilir. Kozanoğlu Ali Bey ve Karsandılıoğlu, emval-i mirîyeyi toplamak için başvuruda bulunmuşlardı. Kendilerine verilen görevde, vergilerin tahsili ve teslimi konusunda dürüst davranmadıklarından, gereğinin yapılması ve paranın tam olarak tahsili istenmişti.279 Zimmetinde bulundurduğu parayı tahsil etmek ve haddini bildirmek için Dergah-ı Ali Kocabaşısından İbrahim Bey, ziyadece askerle Ali Bey’in üzerine gönderilmişti.280

B) Kozanoğullarının Şekavet Halleri

Osmanlı devleti, aşiretlerin çevreye verdikleri zararı önlemek adına uygunsuz hareketlerde bulunmayacaklarına, kanun ve nizamlara uyacaklarına dair “nezre” bağlanarak kendilerinden kefalet senetleri almıştı. Aşiretlerin kefarete bağlanmaları da iki şekilde yapılmaktaydı. Herhangi bir bölgeye iskan edilen oymağın bütün fertleri birbirine kefil yapılarak bir kefalet zinciri oluşturuyordu. Konar-göçer aşiretlerin “nezir ve kefalete” bağlama işlemi, aşiretlerin kontrol altında tutulması amacıyla Osmanlı Devletinin, Anadolu’nun her tarafında uygulamaya koyduğu bir tedbirdi. İkinci kefalet usulü ise, bir aşireti oluşturan oymakların bey ve kethüdalarının, yönetimindeki halkı adına kefil

276

BOA, HAT, nr.534-26261-B, 1229(1813).

277

BOA, HAT, nr.534-26261-A, (tarihsiz).

278

BOA, HAT, nr.443-22235, (tarihsiz).

279

BOA, HAT, nr.719-34259, 1242(1826).

280

yapılmalarıydı. Bütün bunlara rağmen aşiretler, bulunduğu çevreye zarar vermeye devam etmekte direnirse, bütün oymaklar veya aşiretler topluca uzak bir yere sürgün edilirdi.281 Nitekim Karaman Valisi Vezir Hasan Paşa’ya 1707’de gönderilen hükümde, Maraş’ta sakin bulunan çeşitli fesad ve şekavet ile meşhur olan Çobanoğlu Kasım, Bayezidoğlu Mehmed, Kerimoğlu Halil ve Kozanoğlu isimli şakîlerin, devlete vermekle yükümlü oldukları nezir akçesini ödemedikleri282 bildirilmişti. Ödeyeceklerine dair verdikleri söze de güven olunmayacağından ötürü “mevcut olan koyun ve sığır ve sair devab ve mevaşi ve sim kılınç ve bilcümle zikıymet besatları”na el konularak kefalete bağlanmışlardı.283

1722 yılında Adana ve havalisi beyleri ile voyvodalarına gönderilen hükümde ise Maraş eyaletine varıncaya kadar Adana, Kars, Sis, Tarsus sancaklarında bulunan dağlarda sakin olan “Fars dimekle ma’ruf Kozanoğlu cemaatler ahalileri”nin önceden Yeni-İl voyvodalarına bir miktar akçe verdikleri ancak artık bu alışkanlıklarını dahi terk ettikleri bildirilmişti. Bunların tüm eşya, hayvanlarıyla birlikte firar etmemeleri de sağlanarak bu havalideki “harabe kura ve çiftliklere” yerleştirilmeleri için dağdan indirilip iskan ettirilerek buraların “şenlenüb ma’mur ve âbâdan” olunması istenmişti.284

4) Kozanoğulları ve Çapanoğulları Münasebeti

Çapanoğlu Ahmed Ağa, nüfuz ve kudretini devam ettirmek için Babıâli ile iyi geçinmeye önem vererek hükümet merkezinin bölgede asayişi korumak, zahire ve asker sağlamak hususundaki emirlerini yerine getirmişti. Ahmed Ağa bu şekilde çevredeki âyanlara karşı üstünlük elde etmişti. Bu üstünlüğü pekiştiren bir başka husus da Çapanoğullarından Mustafa’yı 1729’da ve daha sonra 1736’da Bozok sancağı mütesellimliği ve voyvodalığına tayin ettirmişti. 1742’de bölgede eşkıyalık eden Recepli Afşarının tedibine memur olmuş, Bozok’tan Tokmak Hasan Paşazadeler, Kayseri’den Zennecioğlu ve Kalaycıoğlu Mustafalar, Develi’den Develioğlu ve Çukurova’dan Kozanoğlu onun maiyetine verilmişti.285

281

Yusuf Halaçoğlu, a.g.e., s.38.

282

“lazım gelen hukuk ve rüsumları beyinlerinde tertib edüp virdikleri deftere göre eda etmeyüp yedlerinde eda temessükü olmıyanlardan defter mucibince mali mirîlerin bittemam tahsil ve tekmil ve baş muhasebede mahfuz olub mukaddemâ ol tarafa irsal olunan nezir hücceti sureti mucibince mezburlardan lazım gelan nezir akçesinin dahi temamen tahsili mümkin olmaduğı halde nısfı hiç olmazsa…” (Ahmet Refik, a.g.e, s.136–37).

283

Ahmet Refik, a.g.e., s.136-137.

284

“Her birine mahal tayin eyledikten sonra bir ferdi haric kalmamak şartile mecmunu malik oldukları ganem ve şütür ve sair resimi alınmak icab eder eşyaları ve baba ve dede ve kendülerinin isimlerile tahrir ve ziamet ve tımar eshabına hasıl kayıd olundukların üzerine işaret ve yaylak ve kışlaklar mahallerini dahi tahrir ve defter ve Türkman cemaatlerine mukayese ile icab eden rüsumatların va’z eyleyüb.” (Ahmet Refik, a.g.e, s.162-64). 285

Çapanoğlu Ahmed Ağa’nın, Anadolu’nun birçok sancağında olduğu gibi Adana’ya kadar elleri uzanmış ve burada da nüfuz kurmuştu. Tarsus mütesellimi Kelağazade Kör Ahmed’i öldürtüp yerine kendi adamı Sadık Ağa’yı mütesellim yapmıştı. Ancak ahali ve eşrafın bu durumu kabul etmemesi üzerine bölgede bir dizi hadiseler vukua gelmişti. 1746 senesinde birkaç seneden beri eski yerlerini terk eden ve Zülkadriye mukataasına yerleşen Kızılkoyunlu, Adana’ya gelip oturan Akbaş ve diğer defterli aşiretlerden olanlar askerlik iddiasıyla vergilerini ödememişlerdi. Çapanoğlu Ahmed Bey’e de aşiretlerin üzerine gitme emri verilmişti.286 Ahmed Bey’e bundan başka görevlerde verilmişti. XVIII. yüzyılın ortalarında Recebli Afşarı aşireti eşkıyalıkları son derece artmıştı. Bu aşiretin cezalandırılması için orta koldan Çapanoğulları, Güney-doğu Anadolu’da Kozanoğulları önemli rol oynamışlardı. 1742 Nisanında Recebli Afşarı’nın cezalandırılması için Kozanoğulları, Çapanoğlu Ahmed’in maiyetine girmişlerdi. 287

Azir sancağı mutasarrıfı Halil Bey, kendi idaresinde bulunan Zülkadriye’de sakin Karalar (karacalar?) aşiretinin ahvaline dair yazı göndermişti. Yazıda Karalar aşiretinin vergilerini vermedikleri ve isyan halinde olduklarından bahsedilmişti. Adana Valisi İbrahim Paşa üzerlerine gönderilmiş ve bin kuruş cerime almış olmasına rağmen hala bir nizama girmemişlerdi. Kozanoğullarına bağlı olan aşiretin, yaylak yollarında yaptıkları şekavetin önlenmesi için Çapanoğlu görevlendirilmişti. Üstelik aşiretin yaylak yolu da Çapanoğlu’nun idaresinde olan topraklardı.288 Öyle görünüyor ki devlet, Adana’daki aşiret asayişsizliklerini çözümlemede öncelikle Çapanoğullarını ve Kozanoğullarını görevlendirmişti. Ancak Çapanoğlu Ahmed Bey’in bölgede nüfuzunu arttırma çabası, muhtemelen onu Kozanoğullarıyla karşı karşıya getirmişti. Bu suretle de XVIII. yüzyılın yarısında Kozan’a sevk ettikleri tüm askerler, Kozan’ın Rum nahiyesini zapt etmişti. Oradan Kozan belini aşarak Belenköy üzerine inerken Kozanoğullarının kuvvetli zamanı olması hasebiyle Kozanoğulları, Çapanoğullarının üzerine hücum ederek onları dağıtmış ve gücünü kanıtlamıştı.289

286

Yücel Özkaya, “XVIII. Yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Âyanlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanların Kuruluşu”, Belleten, c.XLII/168, Ankara 1978, s.710-711.

287

Menemencioğlu Ahmet Bey, Menemencioğulları Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara 1997, s.33-49.

288

BOA, Cevdet Dahiliye, nr.501, 6 Şevval 1208 (7 Mayıs 1794).

289

5) Mısırlı İbrahim Paşa’nın Adana’yı İşgali

Osmanlı Devleti, Yunan İhtilalini tenkil edemediğinden, isyan Akdeniz ve Ege adalarına da sirayet etmişti. Sultan Mahmud, Mehmed Ali Paşa’ya Mora İsyanındaki yardımlarına karşılık, Girit, Suriye ve Trablus-Şam paşalığını vaat etmişti. Ancak isyan, yabancı ülkelerin işe karışmasıyla istenildiği gibi neticelenmemişti. Mehmed Ali’nin donanması batırılmıştı.290 Yanı sıra Mehmed Ali’nin İstanbul’dan izin almadan birliklerini Mora’dan geri çekmesi, Moskof seferine asker yardımında bulunmaması, epeyden beri kendisine karşı uyanmış olan kuşkuyu güçlendirmiş ve Osmanlı Devletine itaatten yüz çevirdiği açığa çıkmıştı.291 Sultan Mahmud, Mora’yı ve Cezayir’i henüz kaybetmiş ve Rusya’ya karşı kendisini tutmamış olduğundan Mısır paşasını kabahatli görmüştü. Mehmed Ali’yi cezalandırmak adına, Hüsrev Paşa ve diğer müşavirlerin sözünü dinleyen Sultan Mahmud bir plan hazırlamıştı. Eski sadrazamlardan Selim Paşa Şam valiliğine atanacak ve Mısır’da bir olay çıkaracak anî bir hareketle de Mehmed Ali bastırılmış olacaktı. Ancak, Mehmed Ali casusları aracılığıyla planı öğrenmiş ve uzun zamandan beri göz diktiği Şam ve Suriye valiliklerini kuvvetleriyle almak için harekete geçmişti.292 Mehmed Ali, Suriye’de geniş ölçüde yaptırdığı propagandalar sayesinde birçok taraftar kazanmıştı. Suriye şehirlerinin çoğu kendisini bir kurtarıcı olarak bekliyordu. İbrahim Paşa, Suriye’yi işgal etmiş ve kuvvetleri Beylan geçidinde Ağa Hüseyin Paşa’yı yendikten sonra Konya’da Sadrazam Reşid Mehmed Paşa’yı mağlup etmişti.293

Mehmed Ali Paşa bu zaferinden sonra İstanbul’a başvurdu ve Suriye’nin kendisine verilmesi şartıyla harbi durdurmayı teklif etti. Ancak Sultan Mahmud teklifi reddetmişti. 294 Konya’da bulunan İbrahim Paşa kendisiyle müzakere için gelmiş olan Mustafa Reşid ve diğer Osmanlı ricaline:“ Ya taraf-ı Devlet-i Aliyyeden Adana eyaletini tevcîhine veyahud Adana’dan feragat ettiğini muntazamın pederim tarafından kağıd gelmesine mütevakkıf olarak bu iki şıkkın biri hasıl olmadıkça bir hatve geri dönemek ve askerleri kaldırmak ve Anadolu tarafında menâsıb tevcih olunan paşaların birine yol vermek ihtimalim yoktur.”295 diyerek işgal ettiği yerleri geri vermeye yanaşmamıştı. Yabancı devletlerin de araya

290

Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, TTK, Ankara, 2007, s.128; Şinasi Altundağ, “Mehmed Ali Paşa”, İslam

Ansiklopedisi, c.7, MEB, İstanbul 1993, s.570. 291

Mustafa Nuri Paşa, Netayicül-Vukuat, TTK, Ankara 1992, s.269.

292

Enver Ziya Karal, a.g.e., s.129.

293

Şinasi Altundağ, a.g.m., s.571.

294

Enver Ziya Karal, a.g.e., s.130.

295

girmesiyle Mısır meselesi içinde çıkılmaz uluslararası bir hal almıştı. Ancak devlet askerî hazırlıklarını sürdürmek zorundaydı. Çünkü, Mehmed Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa Konya ile Adana arasında bulunan Gülek Boğazını güçlü istihkamlarla sağlamlaştırıp kendi başına buyruk hareketler içindeydi.296