• Sonuç bulunamadı

III. YÖNTEM

3.6. Verilerin Çözümlenmesi

Bu bölümde elde edilen verilerin çözümlenmesi hem nitel hem de nicel yönden ele alınmış, bu bağlamda bilgiler sunulmuştur.

3.6.1. Nicel Verilerin Çözümlenmesi

Araştırmanın nicel kısmı hem ilişkisel tarama modelinde hem de deneysel modelde desenlendiği için nicel verilerin çözümlenmesi iki kısımda incelenmiştir. Veriler SPSS 21 paket programında çözümlenmiştir.

Araştırmanın bu kısmında öncelikle ilişkisel tarama modeline ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Bu doğrultuda örgütsel değişkenlerin okul yöneticilerinin iletişim becerilerilerinin ne kadarını açıkladığını belirlemek için çoklu regresyon analizi kullanılmıştır. Bu analiz, yordayıcı değişkenler tarafından bağımlı değişkende açıklanan toplam varyansın yorumlanmasına, açıklanan varyansın istatistiksel anlamlılığına, yordayıcı değişkenlerin istatistiksel olarak anlamlılığına ve yordayıcı değişkenlerle bağımlı değişken arasındaki ilişkinin yönüne ilişkin yorum yapma olanağı verir (Büyüköztürk, 2011, s. 98). Bunun yanında bağımsız değişkenler arasında yüksek korelasyonun olup olmadığını belirlemek için değişkenler arasındaki korelasyonlar hesaplanmıştır.

İki değişken arasındaki korelasyon katsayısının yorumu aşağıdaki değer aralıkları dikkate alınarak yapılır (Kalaycı, 2014, s. 116):

 .00 - .25 Aralığı: İlişki çok zayıf  .26 - .49 Aralığı: İlişki zayıf

 .50 - .69 Aralığı: İlişki orta düzeyde  .70 - .89 Aralığı: İlişki yüksek  .90 - .1.00 Aralığı: İlişki çok yüksek

Deneysel model için verilerin çözümlenmesinde ise kişisel bilgilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans değerlerine bakılmıştır. Hazırlık sürecinde araştırmacı tarafından hazırlanan başarı testinin pilot uygulaması sonrasında madde güçlük ve ayırıcılık indeksleri, standart sapma, varyans, ortalama, test güçlüğü ve KR- 20 hesaplamaları yapılmıştır. Okul yöneticilerinin iletişim yönetimi becerilerine ilişkin tutumlarında bir değişikliğin olup olmadığını belirlemek için tutum ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan tutum ölçeğinde katılımcılardan ilk 46 maddeyi beşli likert biçiminde derecelendirmeleri istenirken, son maddede ise kendine uygun olan durumu altı farklı düzeye göre derecelendirmeleri istenmiştir. Ölçekten elde edilen

verilerin değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında aşağıdaki değer aralıkları dikkate alınmıştır:

Tablo 13. İletişim Biçimleri Ölçeği İçin Değer Aralıkları

Değer Aralığı Katılım Düzeyi

1.00-1.80 Kesinlikle Hayır

1.81-2.60 Hayır

2.61-3.40 Emin Değilim

3.41-4.20 Evet

4.21-5.00 Kesinlikle Evet

Deney ve kontrol grubundaki okul yöneticilerinin başarı testi puanlarının karşılaştırılması için kullanılacak testin belirlenebilmesi için Shapiro-Wilks testi, grupların başarı öntestlerine ve İBÖ puanlarına göre yansız bir biçimde oluştuğunu belirlemek için Bağımsız Gruplar t-testi yapılmıştır.

Grup puanlarının normal dağılım gösterip göstermediği K-S testiyle sınanmıştır. K-S testi verilerin normal dağılım gösterip göstermediğinin sınanmasında kullanılan bir testtir (Dewan ve Somanathan, 2004, s. 5). K-S testinde dağılımın normal olup olmamasına bağlı olarak uygulanacak testlerin parametrik ya da nonparametrik olmasına karar verilir. Büyüköztürk’e (2011) göre dağılımın normal dağılımdan aşırı sapma göstermediğini varsaymak için öngörülen örneklem büyüklüğünün 30 ve üzeri olmasına karşın, alt gruplar için 15 ve daha fazla olması durumunda parametrik bir istatistiğin kullanılmasının anlamlılık düzeyinde önemli bir sapmaya yol açmaz. Bu doğrultuda K-S testinin sadece yöneticiler için yapılması uygun görülmüştür.

Deney ve kontrol grubunun başarı testi ile İletişim Biçimleri Ölçeği öntest ve sontest puanları arasında anlamlı farklılığın olup olmadığını belirlemek için Bağımlı Gruplar t-testi uygulanmıştır. Bu test özellikle deneysel desene uygun olarak yürütülen araştırmalarda deney öncesi ve sonrası puanların karşılaştırmada anlamlı bir farklılığın olup olmadığını anlamak için kullanılır (Büyüköztürk, 2002, Larson-Hall, 2010, Pallant, 2011). Anlamlı farklılığın görüldüğü durumlarda ise Wilcoxon Sıralı Testler uygulanmıştır. Araştırmada deney ve kontrol grubunun görüşlerinin karşılaştırılmasında ise gruplar arasında anlamlı bir farklılığın olup olmadığını anlamak için Bağımsız

Gruplar t-testi yapılmıştır. Anlamlı farklılığın görülmesi durumunda ise Mann Whitney U (MWU) testi kullanılmıştır.

Bu araştırmada istatistiksel anlamlılığın yanı sıra etki büyüklüğü de (Cohen d) hesaplanmıştır. Büyüköztürk’e göre Cohen standarize edilmiş etki büyüklüğü indeksi olan d değeri, karşılaştırılan ortalamaların birbirinden kaç standart sapma uzaklaştığını yorumlama imkânı vermektedir. Etki büyüklüğünün (Cohen d) hesaplanmasına ve yorumlanması sonuçların anlaşılabilirliğini arttırmaktadır (2011, s.44). Etki büyüklüklerini hesaplarken aşağıdaki formül kullanılmıştır:

1 2

1 2

N + N

d = t

N N

Hesaplamalar sonucunda elde edilen etki büyüklükleri bazı ölçüt değerler ile karşılaştırılarak yorumlanmıştır. Bu değerler aşağıda sıralanmıştır (Büyüköztürk, 2011, s.44; Can, 2013, s. 121; Cohen, Manion ve Morrison, 2007, s.221).

 0.00 ≤ etki büyüklüğü değeri < 0.10 ise etki çok zayıf düzeyde

 0.10 ≤ etki büyüklüğü değeri < 0.30 etki zayıf düzeyde

 0.30 ≤ etki büyüklüğü değeri < 0.50 etki orta düzeyde

 0.50 ≤ etki büyüklüğü değeri < 0.80 etki güçlü düzeyde

 Etki büyüklüğü değeri ≥ 0.80 ise etki çok güçlü düzeyde

3.6.2. Nitel Verilerin Çözümlenmesi

Okul yöneticilerinin görüşleri dikkate alınarak elde edilen verilerin analizinde nitel araştırmaların çözümlemesinde kullanılan “içerik analizi” yöntemi kullanılmıştır. İçerik analizinde, temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunu okuyucunun anlayabileceği bir biçimde organize ederek yorumlamaktır. İçerik analizinde temel amaç, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. Bu yolla veriler tanımlanmaya, verilerin içinde saklı olabilecek gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışılır (Yıldırım ve Şimşek, 2011, s. 227).

Lichtman (2006, s. 168-170), içerik analizinin altı basamakta yürütülebileceğini belirtmiştir. Bu basamaklar şöyle sıralanmaktadır:

2. Başlangıç kodlamalarının gözden geçirilmesi, 3. Anafikirlerin ve ilk kategorilerin oluşturulması, 4. Oluşturulan kategorilerin ıslah edilmesi,

5. Ana ve alt kategorilerin gözden geçirilmesi, 6. Kategorilerden temalara geçiş.

Araştırmada ilk olarak okul yöneticilerinin görüşme formuna vermiş oldukları yanıtlar incelenmiş ve yöneticilerden toplanan bütün veriler (20 görüşme formu) geçerli kabul edilmiştir. Daha sonra bu veriler üzerinde çözümlemeler yapılmıştır. 20 anketin her birine sırayla sayı numarası verilerek her bir soru için bir Word belgesi oluşturulmuş ve yanıtlar istatistiksel veri analiz programında (NVivo) analiz edilmiştir. Yönetici görüşlerinin analizinde, ifadelerin benzerliğine göre gruplandırmalar yapılarak temalar oluşturulmuş ve görüşler uygun temalara yerleştirilmiştir. Ayrıca çalışmada yönetici görüşlerine ilişkin frekans değerleri belirlenmiştir. Her bir temada dikkat çeken katılımcı görüşlerine doğrudan alıntılarla yer verilmiştir. Araştırmanın güvenirliliğini ölçmek için, yönetici görüşlerinden elde edilen yanıtların yerleştirildiği temayı temsil edip etmediğini görebilmek amacıyla uzman görüşüne başvurulmuştur. Bu doğrultuda uzman tarafından incelenmesi istenen soru formlarından elde edilen yanıtlar ile araştırmacı tarafından oluşturulan tema listesi, hiçbir yanıt dışarıda kalmayacak şekilde eşleştirilmiştir. Ayrıca araştırmanın güvenilirliğini ölçmek için Miles ve Heberman’ın (1994) geliştirdiği; ( ) 100 ( ) GörüşBirliği Na UzlaşmaYüzdesi GörüşBirliği Na GörüşAyrılığı   formül kullanılmıştır.

Nitel çalışmalarda, uzman ve araştırmacı değerlendirmeleri arasındaki uyumun %90 ve üzeri olduğu durumlarda güvenirlik sağlanmış olmaktadır (Saban, 2004, s. 467). Buna göre görüşüne başvurulan uzman sadece altı ifadeyi araştırmacılardan farklı bir kategoriyle yerleştirmiştir. Bu hesaplamanın ardından araştırmanın güvenirliği; P = 124 / (124 + 6) X 100 = %95 olarak bulunmuştur. Bu sayede araştırmanın iç geçerliği sağlanmıştır. Araştırmanın dış geçerliğinin sağlanması için ise araştırmanın örneklemi, genellemeye izin verecek şekilde seçilmiştir. Karasar (2014), varılan bir “nedensel” ilişkide, “sonuç” un “bilinen neden”lerle gerçekten açıklanabilirliğini iç geçerlilik olarak tanımlarken, örnek bir grup üzerinde ve araştırma koşulları içinde varılan bir sonucun, gerçek yaşama genellenebilirliğini de dış geçerlilik olarak tanımlamıştır.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM