• Sonuç bulunamadı

GEREÇ VE YÖNTEMLER

VERİ BPKG (n=26)

TT (n=28) P Anterior yerleşim 12 (%46.2) 11 (%39,3) 0,610 Killip Sınıf 1 Sınıf 2 Sınıf 3 25(96,2%) 1(3,8%) 0(0%) 23(85,2%) 2(7,4%) 2(7,4%) 0,301 Reperfüzyona başlama zamanı ≤3 saat >3 saat 14 (53,8%) 12(46,2%) 14(50,0%) 14(50%) 0,777 ST rezolüsyonu %70 ve üstü %30-69 %29 ve altı 15(57,7%) 7(26,9%) 4(15,4%) 11(39,3%) 10(35,7%) 7(25,0%) 0,388

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim, TT: Trombolitik tedavi, DHBİ: Duvar hareket bozukluğu indeksi,

Veriler sayı (%) olarak gösterildi. Ki kare yöntemi kullanıldı.

Birincil perkutan koroner girişim veya TT uygulanan tüm hastalara yatışlarının 48. ile 72. Saatleri arasında transtorasik ekokardiyografi işlemi uygulandı. Her iki grupta elde edilen standart ekokardiyografi verileri Tablo 7’de gösterildi. İki grupta ölçülen sol atriyum verileri

29

arasında anlamlı fark saptanmadı (p=0,66). Tüm hastaların ejeksiyon fraksiyonu ölçümleri hem M mode görüntüde çaplar yardımı ile hem de apikal değerlendirme ile elde edilen hacimler yardımı ile elde edildi. Gruplar arasında SVDSÇ, SVSSÇ, EF ( çap ile) ölçümleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı ( anılan sıra ile; p=0,47, p=0,32, p=0,27). Yine hastaların SVDSH ve SVSSH değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı ( anılan sıra ile; p=0,89, p=0,94). Hacim ile elde edilen EF ise iki gruba ayrılarak incelendi. %40 ve altında EF’si olanlar bir grup, %40’ın üstünde EF’si olanlar diğer grup olarak belirlendi. Her iki grupta EF değerleri karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmesi (p=0,20). Mitral doluş parametreleri arasında (E, A ve EDZ) da her iki grup arasında anlamlı fark bulunmadı (p=0,81, p=0,53, p=0,93). Gruplar arasında bir diğer değerlendirilen parametre ise duvar hareketleri idi. Her iki grupta bakılan DHBİ arasında istatistiksel fark oluşmadı (p=0,48).

Tablo 7. Birincil perkutan koroner girişim ve trombolitik tedavi uygulanan hastaların standart ekokokardiyografi bulgularının karşılaştırılması

VERİ BPKG (n=26) TT (n=28) P SA 40±4 39±4 0,952+ SVDSÇ 50±4 50±4 0,979+ SVSSÇ 36±4 38±4 0,154+ EF (çap ile) 53±8 49±7 0,026+ SVDSH 91±22 94±28 0,828# SVSSH 49±29 51±23 0,986# EF (volum ile) ≤%40 >%40 5 (19,2%) 21 (80,8%) 4 (14,3%) 24 (85,7%) 0,205+ E dalga hızı 0,64±0,22 0,68±0,21 0,072+ A dalga hızı 0,74±0,26 0,79±0,22 0,246+ EDZ 192±50 187±56 0,869+ DHBİ 1,45±0,29 1,37±0,29 0,271#

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim; TT: Trombolitik tedavi; SA: Sol atriyum; SVDSÇ: Sol ventrikül

diyastol sonu çapı; SVSSÇ: Sol ventrikül sistol sonu çapı; EF: Ejeksiyon fraksiyonu; SVDSH: Sol ventrikül diyastol sonu hacmi; SVSSH: Sol ventrikül sistol sonu hacmi; EDZ: E dalga deselerasyon zamanı; DHBİ: Duvar hareket bozukluğu indeksi.

Veriler ortalama±standart sapma ya da sayı (%) biçiminde gösterildi.

30

ST yükselmeli miyokard infarktüsü hastaları BPKG ve TT olmak üzere iki alt gruba ayrıldı. İki hasta grubu ve kontrol gruplarında sırası ile İVGZ, İVKZ ve ET zaman aralıkları ölçüldü. Sonrasında bu veriler formülde yerlerine konarak MPİ değerleri elde edildi (Tablo 8). Üç grup verileri birlikte değerlendirildiğinde tüm veriler için BPKG ile TT grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi. BPKG ve kontrol grubu verileri karşılaştırıldığında ise veriler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi. Benzer şekilde TT verilen grupla kontrol grubu verileri karşılaştırıldığında farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu görüldü .

Tablo 8. Birincil perkutan koroner girişim, trombolitik tedavi ve sağlam kontrol grubu hastalarının konvansiyonel PW doppler ekokardiyografi bulguları

Veriler BPKG (n=26) TT (n=28) Kontrol (n=15) PW İVGZ (msn) 81±19 # 86±11# 66±10# PW İVKZ (msn) 61±12 ## 62±15## 49±6## PW EZ (msn) 271±30 ### 260±20### 306±25### PW MPİ 0,529±0,07+ 0,573±0,08+ 0,375±0,03+

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim; TT: Trombolitik tedavi; PW: “Pulsed” wave; İVGZ: İzovolümik

gevşeme zamanı; İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı; EZ: Ejeksiyon zamanı; MPİ: Miyokard performans değeri.

Veriler ortalama±standart sapma olarak gösterildi

# F=9,438 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p=0,007; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ##

F=5,734 p=0,005; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p=0,002. ###

F=16,098 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p=0,001.

+ F=36,722 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanıldı, istatistiksel fark varlığında Tukey post hoc analizi kullanıldı. Tüm hastaların standart ve konvansyionel PW doppler ekokardiyografik ölçümleri alındıktan sonra yine hastaların tamamının doku doppler ekokardiyografik verileri alındı. MPİ hesaplamasında kullanılan İVGZ, İVKZ ve EZ verileri apikal görüntülerde belirtildiği şekilde dört ayrı alandan alındı. Sırası ile mitral anulusun septal, lateral, anterior ve inferior komşuluğundan alınan ölçümler Tablo 9’da gösterildi.

Konvansiyonel PW doppler ölçümlerine benzer şekilde doku doppler ölümlerinde de üç grup verileri birlikte değerlendirildiğinde tüm veriler için BPKG ile TT grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark görülmedi. BPKG ve kontrol grubu verileri karşılaştırıldığında ise veriler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı idi. Benzer şekilde TT verilen grupla kontrol grubu verileri karşılaştırıldığında farkın istatistiksel olarak anlamlı olduğu görüldü.

31

Tablo 9. Birincil perkutan koroner girişim, trombolitik tedavi ve sağlam kontrol grubu hastalarının doku doppler ekokardiyografi bulguları

Veriler BPKG (n=26) TT (n=28) Kontrol (n=15) Septal İVGZ (msn) 88±27* 81±21* 68±10* Septal İVKZ (msn) 67±17** 73±21** 53±6** Septal ET (msn) 276±27*** 267±21*** 312±24*** Septal MPİ 0,57±0,14+ 0,58±0,11+ 0,39±0,04+ Lateral İVGZ (msn) 79±24++ 73±19++ 56±11++ Lateral İVKZ (msn) 81±15+++ 78±18+++ 55±7+++ Lateral ET (msn) 274±24# 267±27# 310±24# Lateral MPİ 0,59±0,12## 0,57±0,11## 0,35±0,03## Anterior İVGZ (msn) 82±23### 79±20### 64±10### Anterior İVKZ (msn) 74±16 é 78±19é 54±6é Anterior ET (msn) 275±28 éé 265±24éé 312±21éé Anterior MPİ 0,57±0,12ééé 0,59±0,12ééé 0,38±0,03ééé İnferior İVGZ (msn) 85±30$ 78±19$ 56±8$ İnferior İVKZ (msn) 78±30$$ 81±19$$ 65±8$$

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim; TT: Trombolitik tedavi; PW: “Pulsed” wave; İVGZ: İzovolümik

gevşeme zamanı; İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı; EZ: Ejeksiyon zamanı; MPİ: Miyokard performans değeri.

Veriler ortalama±standart sapma olarak gösterildi

* F=3,754 p=0,029; Kontrol grubu ile BPKG arasında p=0,007; kontrol grubu ile TT arasında p=0,025. ** F=6,502 p=0,003; Kontrol grubu ile BPKG arasında p=0,002; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. *** F=16,705 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

+ F=15,583 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ++ F=6,399 p=0,003; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p=0,002. +++ F=14,768 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

# F=14,730 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ##

F=26,031 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

### F=4,234 p=0,019; Kontrol grubu ile BPKG arasında p=0,003; kontrol grubu ile TT arasında p=0,010.

é

F=11,677 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. éé

F=17,591 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ééé F=20,022 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. $

F=8,064 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. $$

F=7,967 p=0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,00<; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanıldı, istatistiksel fark varlığında Tukey post hoc analizi kullanıldı.

32

Tablo 9 (Devam). Birincil perkutan koroner girişim, trombolitik tedavi ve sağlam kontrol grubu hastalarının doku doppler ekokardiyografi bulguları

Veriler BPKG (n=26) TT (n=28) Kontrol (n=15) İnferior ET (msn) 273±31£ 266±26£ 313±24£ İnferior MPİ 0,60±0,16££ 0,59±0,12££ 0,36±0,04££

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim; TT: Trombolitik tedavi; PW: “Pulsed” wave; İVGZ: İzovolümik

gevşeme zamanı; İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı; EZ: Ejeksiyon zamanı; MPİ: Miyokard performans değeri.Veriler ortalama±standart sapma olarak gösterildi.

£ F=14,089 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ££F=18,707 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanıldı, istatistiksel fark varlığında Tukey post hoc analizi kullanıldı. Mitral anulusun dört ayrı yerinden ölçülen doku doppler zaman aralıklarının ortalaması alınarak ortalama doku doppler İVGZ, İVKZ, EZ ve MPİ değerleri elde edildi. Sonuçlar Tablo 10’da gösterildi. BPKG uygulanan hastalar ile TT verilen hastalar arasında doku doppler ortalama (DDO) İVGZ, İVKZ, DDO EZ ve DDO MPİ değerleri arasında anlamlı fark yoktu (anılan sıra ile; p=0,847, p=0,973, p=0,502, p=0,991). Her iki tedavi grupları ile sağlam kontrol grupları arasında İVGZ, İVKZ, EZ ve MPİ değerleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu.

Tablo 10. Birincil perkutan koroner girişim, trombolitik tedavi ve sağlıklı kontrol grubu hastalarının doku doppler ekokardiyografi bulguları

Veriler BPKG (n=26) TT (n=28) Kontrol (n=15) DDO İVGZ (msn) 84±23# 79±18# 61±9# DDO İVKZ (msn) 75±13## 76±18## 54±5## DDO ET (msn) 274±25### 266±21### 312±22### DDO MPİ 0,58±0,10+ 0,59±0,11+ 0,37±0,03+

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim, TT: Trombolitik tedavi, DDO: Doku doppler ortalama, İVGZ:

İzovolümik gevşeme zamanı, İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı, EZ: Ejeksiyon zamanı, MPİ: Miyokard performans değeri. Veriler ortalama±standart sapma olarak gösterildi.

# F=6,849 p=0,002; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ##

F=12,081 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001. ###

F=19,528 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

+ F=27,970 p<0,001; Kontrol grubu ile BPKG arasında p<0,001; kontrol grubu ile TT arasında p<0,001.

Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanıldı, istatistiksel fark varlığında Tukey post hoc analizi kullanıldı. Çalışmaya alınan hastalar ve sağlam kontrol grunda İVGZ, İVKZ ve EZ zamanı hem konvansiyonel PW doppler hem de doku doppler ile dört ayrı bölgeden alınan

33

değerlerin ortalaması alınarak ortalama DD değeri olarak ölçüldü. Her iki yöntemin bir biri ile korelasyonu değerlendirildiğinde iki yöntem arasında zaman aralıklarını ölçmede güçlü korelasyon tespit edildi. Tablo 11’de MPİ değerini hesaplamada kullanılan zaman aralıkları ve MPİ değerlerini belirlemede PW doppler ve DD teknikleri arasındaki korelasyon gösterilmiştir.

Tablo 11. Hasta ve kontrol grubunda kardiyak zaman aralıkları ve miyokard performans indeksini belirlemede pulsed wave doppler ile doku doppler teknikleri arasındaki korelasyon

Veri Korelasyon düzeyi P İVGZ 0,719** <0,001 İVKZ 0,712** <0,001 EZ 0,886** <0,001 MPİ 0,763** <0,001

İVGZ: İzovolümik gevşeme zamanı, İVKZ: İzovolümik kasılma zamanı, EZ: Ejeksiyon zamanı, MPİ:

Miyokard performans değeri.

Pearson korelasyon analizi kullanıldı.

Tedavi grupları ve sağlam kontrol grubunda MPİ’ni belirlemede PW doppler ve DD arasındaki korelasyon Tablo 12’de gösterilmiştir. Her iki ölçüm yöntemi arasında tüm gruplarda MPİ’ni belirlemede güçlü bir korelasyon saptanmıştır.

Tablo 12. Pulsed wave doppler ile Doku doppler arasında miyokard performans indeksi ölçümünün tedavi grupları ve sağlam kişilerde korelasyonu

Veri Korelasyon

düzeyi P

BPKG 0,606** 0,001

TT 0,543** 0,003

KONTROL 0,674** 0,006

BPKG: Birincil perkutan koroner girişim; TT: Trombolitik tedavi.

Pearson korelasyon analizi kullanıldı.

Yaptığımız çalışmada her iki yöntemle bakılan MPİ ile reperfüzyon tedavisi verilen hastaların sol ventrikül çap, hacim, ejeksiyon fraksiyonu ve duvar hareketleri ile ilgili ekokardiyografik parametreleri arasındaki uyumluluğu da araştırdık. Bunlar AMİ sonrası mortalite ve morbiditeyi öngörmede değerleri iyi bilinen parametrelerdir. MPİ ile bu parametreler arasındaki uyum Tablo 13’de gösterilmiştir. MPİ ile sol ventrikül çap, hacim, EF ve DHBİ arasında güçlü bir korelasyon saptanmıştır. Bu durum PW doppler ve DD metodlarının her ikisi ile elde edilen MPİ’leri içinde geçerli olarak bulunmuştur.

34

Tablo 13. ST yükselmeli miyokard infarktüsü hastalarında konvansiyonel PW doppler ve doku doppler ile saptanan miyokard performans indeksi ile önemli

ekokardiyografik veriler arasındaki korelasyon

Veriler PW MPİ P DDO MPİ P SVDSÇ (mm) 0,303* 0,011 0,281* 0,019 SVSSÇ (mm) 0,628** <0,001 0,611** <0,001 EF (çap ile %) -0,678** <0,001 -0,740** <0,001 SVDSH (ml) 0,329** 0,006 0,323** 0,007 SVSSH (ml) 0,507** <0,001 0,520** <0,001 EF (volum ile) -0,319** 0,008 -0,458** <0,001 DHBİ 0,555** <0,001 0,723** <0,001

SA: Sol atriyum; SVDSÇ: Sol ventrikül diyastol sonu çapı; SVSSÇ: Sol ventrikül sistol sonu çapı; EF:

Ejeksiyon fraksiyonu; SVDSH: Sol ventrikül diyastol sonu hacmi; SVSSH: Sol ventrikül sistol sonu hacmi;

EDZ: E dalga deselerasyon zamanı; DHBİ: Duvar hareket bozukluğu indeksi.

Pearson korelasyon analizi kullanıldı.

Miyokard performans indeksi ile reperfüzyona başlama süresi arasındaki ilişki de çalışmamızda incelenmiş olup bu ilişki Tablo 14’de gösterilmiştir. Bu tabloda görülmektedir ki, reperfüzyon için geçen zaman arttıkça MPİ anlamlı şekilde artmaktadır. Reperfüzyondaki gecikme sonucu MPİ’inde artış hem PW doppler hem de DD ile elde edilen sonuçlarda görülmüştür.

Tablo 14. Reperfüzyon başlama süresi ile pulsed wave miyokard performans indeksi ve doku doppler ortalama miyokard performans indeksi arasındaki ilişki Veri Reperfüzyona başlama süresi ≤3 saat (n=28) Reperfüzyona başlama süresi >3 saat (n=26) P PW MPİ 0,519±0,07 0,587±0,07 0,002 DDO MPİ 0,537±0,10 0,648±0,09 <0,001

MPİ: Miyokard performans indeksi, DDO: Doku doppler ortalama, PW: Pulsed Wave

Veriler ortalama±standart sapma biçiminde gösterildi. Student t testi kullanıldı.

ST yükselmeli miyokard infarktüsü hastalarında reperfüzyon sonrası 90. dakikda elde edilen ST segment rezolüsyonu ile konvansiyonel PW doppler MPİ ve DDO MPİ’leri arasındaki ilişki Tablo 15’de gösterilmiştir. ST rezolüsyon derecesi azaldıkça konvansiyonel PW doppler ile bakılan MPİ artış göstermektedir. %70 ve üzeri ST rezolüsyonu, %30-69 arası ST rezolüsyonu ve %29 ve altı ST rezolüsyonu seviyelerinde ölçülen konvansiyonel MPİ’leri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmıştır. Bu farkılılık %70 ve üstü ST

35

rezolüsyonu ile %30-69 arasındaki ST rezolüsyonu grupları dışında DDO MPİ ile de belirlenmiştir.

Tablo 15. Konvansiyonel PW doppler ve doku doppler miyokard performans indeksi ile AMİ hastalarında ST segment gerilemesi arasındaki ilişki

Veri ST rezolüsyonu derecesi

%70 ve üstü

(n=26) %30-69 (n=17) %29 ve altı (n=11) PW MPİ 0,510±0,05+ 0,565±0,08+ 0,632±0,07+

DDO MPİ 0,546±0,09++ 0,583±0,07++ 0,674±0,10++

MPİ: Miyokard performans indeksi, DDO: Doku doppler ortalama, PW: Pulsed Wave

Veriler ortalama±standart sapma biçiminde gösterildi.

+ F=12,994 p<0,001; %70 ve üstü grubu ile %30-69 grubu arasında p=0,032; %70 ve üstü grubu ile %29 ve altı

grubu arasında p<0,001, %30-69 grubu ile %29 ve altı grubu arasında p=0,036.

++ F=7,441 p=0,001; %70 ve üstü grubu ile %30-69 grubu arasında p=0,398; %70 ve üstü grubu ile %29 ve altı

grubu arasında p=0,001, %30-69 grubu ile %29 ve altı grubu arasında p=0,038.

Tek yönlü varyans analizi (ANOVA) kullanıldı, istatistiksel fark varlığında Tukey post hoc analizi kullanıldı. Yaş, cinsiyet, DM, HT, HL, SVH, SKB, DKB, kalp hızı ve VKİ değişkenlerinin PW MPİ ve DDO MPİ üzerine etkileri logistik regresyon analizi ile incelendiğinde hiçbir değişkenin PW MPİ ve DDO MPİ üzerine anlamlı etkisi olmadığı saptandı.

Çalışmaya alınan hasta ve sağlam kişilerin demografik özellikleri CD olarak Ek 3 içerisinde sunulmuştur.

36

TARTIŞMA

Miyokard performans indeksi ilk kez keşfedildiği 1995 yılından günümüze kadar değişik araştırmacılar tarafından değişik hasta gruplarında incelenmiştir. Bu çalışmaların bazılarında konvansiyonel yöntem olarak bilinen klasik PW doppler ile elde edilen MPİ, bazılarında ise doku doppler ile elde edilen MPİ kullanılmıştır. Bu iki farklı yöntemin birbiri ile olan korelasyonu değişik hasta gruplarında incelenmiştir. Bizim çalışmamız STYMİ geçiren hastaların akut döneminde elde edilen her iki MPİ değerinin korelasyonunu inceleyen ilk çalışmadır. Çalışmamızın bir diğer önemli noktası ise farklı reperfüzyon tedavilerinin MPİ değerleri üzerine etkisini inceleyen bir çalışma olmasıdır. Ayrıca bilinen yapısal kalp hastalığı olmayan kişilerde de her iki yöntemle elde edilen MPİ değeri incelenmiştir.

Sağlıklı insanlar için MPİ değeri; bizim yaptığımız çalışmada konvansiyonel PW doppler ile 0,37±0,03, doku doppler ile 0,37±0,03 olarak belirlendi. İndeksi ilk tanımlayan Tei ve arkadaşları bu değeri 0,39±0,03 olarak bildirmişlerdir (5). Yine benzer şekilde indeksin normal kişilerdeki değeri başka bir çalışmada 0,39±0,03 olarak saptanmıştır (64). MPİ ile ilgili genel görüş ise 0,40’ın altındaki değerlerin normal olarak yorumlanabileceği şeklindedir (65).

Yapısal kalp hastalıklarında MPİ değişimi ise birçok çalışmada incelenmiştir. Konjestif kalp yetersizliği, konjenital kalp hastalıkları, kalp transplantı sonrasında doku reddinin takibinde, kalp kapağı hastalıklarında, MPİ’nin global kalp fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılabileceği gösterilmiştir (54,56,66-72). KAH’da sol ventrikül sistolik fonksiyonlarındaki bozulmanın en önemli erken habercisi olarak da MPİ’nin değeri gösterilmiştir (73). Bizim merkezimizde yapılan bir çalışmada sklerodermalı hastalarda sağ kalp disfonksiyonun gelişiminin erken dönemde saptanmasında MPİ’nin kullanılabileceği gösterilmiştir (74).

37

ST yükselmeli miyokard infarktüsünde MPİ değeri normale göre artmaktadır (55,64). Bu artış yaklaşık bir yıl boyunca azalarak devam eder (7). Akut dönemde elde edilen yüksek MPİ değeri ile hastada kalp yetersizliği gelişimi ve mortalite arasında ilişki olduğu gösterilmiştir (75). Bu sonucu destekleyen bir çalışmada ise akut STYMİ’ün 24. saatinde elde edilen 0,60’dan yüksek MPİ değeri ile sol ventrikül dilatasyonu ve mortalite oluşması arasında anlamlı ilişki gösterilmiştir (64). STYMİ’ün erken döneminde bakılan MPİ değeri ayrıca hastane içi kardiyovasküler olay gelişimi ve ölüm ile ilgili bulunmuştur (76,77). Akut STYMİ’ de erken dönemde yapılan reperfüzyon tedavisi ile indeks iyileşme göstermiştir (78,79). Dikkat çekici bir sonuç ise Poulsen ve ark.(7)’nın yaptığı bir çalışmada elde edilmiştir. Bunlar Mİ’nün geç döneminde saptanan MPİ değerinin olumsuz kardiyovasküler olayların gelişimini öngörmede EF’dan daha duyarlı olduğunu bildirmişleridir.

Sadece başarılı BPKG uygulanan hastaların değerlendirildiği bir çalışmada ise MPİ değeri ortalama 0,630±0,10 olarak elde edilmiştir. Bu çalışmada STYMİ geçiren hastalarda MPİ değerinin infarkt yaygınlığı gösteren miyokard perfüzyon sintigrafisi ile uyumlu olduğu gösterilmiştir. Çalışmaya alınan hastalar toplam 18 ay boyunca takip edilmiş olup, 0,70’den büyük MPİ değeri olan hastalarda artmış ölüm ve kalp yetersizliği gelişimi gösterilmiştir (80).

Biz yaptığımız çalışmada STYMİ’ nün erken döneminde bakılan MPİ değerinin sağlıklı insanlarda ölçülen MPİ değerinden yüksek olduğunu saptadık. Bu sonuç daha önce akut STYMİ hastalarındaki yapılan ve yukarıda bahsedilen çalışmaların sonuçları ile uyumlu idi. Çalışmamızda STYMİ hastalarında konvansiyonel PW doppler ile bakılan MPİ değeri 0,55±0,08, doku doppler ile bakılan ortalama MPİ değeri 0,58±0,10 olarak saptandı. Sağlam kontrol grubunda her iki yöntemle bakılan MPİ ise 0,37±0,03 bulundu.

Tarif edildiği üzere MPİ değeri İVGZ ile İVKZ toplamının EZ’na bölünmesi elde edilir. Kalbin normal fizyolojisi içinde İVGZ diyastolik fonksiyon ile ilgili bir belirteç olup, İVKZ ve EZ ise sistolik fonksiyona ait belirteçlerdir. Akut STYMİ’ de her üç zaman aralığı da değişmektedir (64,76-78). Belirtecin İVGZ/EZ kısmı diyastolik fonksiyon hakkında bilgi verirken, İVKZ/EZ bölümü ise sistolik işlev hakkında bilgi verir (65). Daha önce AMİ’lü hastalarda erken dönemde yapılan çalışmalarda İVGZ ve İVKZ’ın da normale göre anlamlı şekilde uzama, EZ’ da ise yine anlamlı şekilde kısalma görülmüştür (64,76-78).

Bizim çalışmamızda sağlıklı insanlara göre AMİ hastalarında her iki yöntemle de bakılan İVGZ ve İVKZ’nda anlamlı şekilde uzama, EZ’nda ise anlamlı şekilde kısalma saptandı. Bu bulgularımız daha önce yapılmış çalışma sonuçları ile uyumlu idi. Bu

38

parametreler yardımı ile hesaplanan MPİ de AMİ hastalarında sağlıklı insanlara göre yüksek bulundu. Bu yükseklilik de istatistiksel olarak anlamlı idi.

Tei indeksi ilk kullanıldığı yıllarda PW doppler ile elde edilen ve konvansiyonel yöntem olarak da bilinen metodla hesaplanmıştır. Bu yöntemin görüntü kalitesinin her zaman yeterli olmaması ve hesaplamada kullanılan mitral doluş ve sol ventrikül boşalma dalga sınırlarının net seçilememesi hesaplamada sorunlar yaşanmasına yol açmıştır. Ayrıca bu yöntemle bölgesel sol ventrikül fonksiyonlarını göstermede kullanılamaz. Ekokardiyografi tekniğinde ilerleme sonucu keşfedilen doku doppler görüntüleme miyokardiyal hızları algılayıp dalga formunda yansıtır. Bu yöntem ile dalga sınırları daha keskin olup ayrıca bakıldığı bölgedeki miyokardiyal hızları yansıtması bölgesel fonksiyonlar konusunda da fikir verir. Bu özellikleri ile doku doppler tekniği miyokard performans indeksini hesaplamada artık daha fazla kullanılmaktadır.

Bu iki farklı yöntemin değişik hasta gruplarında MPİ değerini ölçmede uyumlulukları konusunda elimizde çelişkili veriler mevcuttur. Dilate kardiyomiyopati ve sağlıklı kişilerde her iki yöntemin uyumunu araştıran bir çalışmada iki farklı yöntemle bakılan MPİ değeri arasında orta düzeyde uyum saptanmıştır (80). Kalp yetersizlikli hastalarda sağlıklı kişilere

Benzer Belgeler