• Sonuç bulunamadı

Verginin günümüzdeki anlamı devletlerin kamu giderlerini karşılamak için, vatandaşlarından karşılıksız aldığı ekonomik değeri ifade eder. Osmanlı İmparatorluğu da vergi kavramı için tekâlif kavramını kullanmışltır. Tekâlif kavramı, resm gibi nakit ve ayni bedelleri yükümlülüklerini içerecek biçimde kullanılan geniş bir kavram olmuştur. Tekâlif-i Şer‘îyye ve tekâlif-i örfiyye olmak üzere iki gruba ayrılır. Tekâlif-i Şer‘îyye, “zekat, öşür, haraç ve cizye”den oluşur. Tekâlif-i örfiyye ise, tekâlif-i adiyye ve şâkka olarak kendi içinde ikiye ayrılır.143 Vergi ile alâkalı ilk belge, 12 numaralı

belgenin 2. hükmüdür. Sofya’da Akdanişmend Nahiyesi’nin timar vergilerinin toplanması için Subaşı’nın görevlendirildiği kaydedilmiştir. Bu kayıt Timarlı Sipâhinin Klasik dönemde olduğu gibi ilgili dirlikte (Köyde) oturmadığını yerine bir yakınını Subaşı olarak görevlendirdiğini göstermektedir.

Şer’î vergilerden birisi olan cizye, “kafi gelmek, karşılığını vermek” anlamına gelir. İslam literatüründe, tebaadan olan gayrimüslimlerin can ve mal güvenliğini korumalarına karşılık alınan baş vergisi şeklinde tanımlanır.144 Osmanlı

İmparatorluğu’nda XVI. asra kadar cizye yerine “haraç” ifadesi kullanılmıştır. Bu vergiyi toplayan kişilere “haraccı” sonralarda ise “cizyedâr” denilmiştir. Cizye vergileri genelde askeri durumlar için harcanırdı. Cizye vergileri ile beraber örfi bir vergi sayılan “İspenç” vergisi de alınırdı. Yani, gayrimüslim teba cizye vergilerin ödedikleri tutar ile beraber ispençlerini de öderdi. Cizye vergileri doğrudan padişaha bağlı oldukları için timar ve ya mülk olarak verilmesi hemen hemen istisnai bir durum idi. Bazı zamanlarda ise İltizama verildikleri olmuştur.145 Rumeli’nde bulunan

Müslüman kıbtîler için, her hane başından ya da her bekârdan 22 akçe vergi alınırdı. Gayrimüslüm kıbtîlerde bu bedel ise, ispenç vergisi olarak 25 akçe’dir.146

Cizye konusu ile ilgili, S-306 numaralı defterde 1 tane belge mevcuttur. 18. belgenin 2. Hükmünde, Sofya’da bulunan kıbtîlerin cizye vergisi hakkındadır. Kıbtî taifesine dokuzar para cizye isabet etmiştir. Bu kayıt aynı zamanda, çingenelerin yer

143 Kenanoğlu, M. (2006). Vergi. TDV İslam Ansiklopedisi, 43. Cilt, ss. 52-56. 144 Erkal, M. (1993). Cizye I. Kısım. TDV İslam Ansiklopedisi, 8. Cilt, s. 42. 145 İnalcık, H. (1993). Cizye II. Kısım. TDV İslam Ansiklopedisi, 8. Cilt, ss. 45-46.

146 Barkan, Ö. L.(1943). XV ve XVI. Asırlarda Osmanlı İmparatorluğunda Zirai Ekonominin Hukuki ve Mali

değiştirmeleri karşılık caydırıcı nitelik taşır. Kıbtîlerin bazıları züema, erbab-ı tımar, çavuş, Sipâhi ve yeniçeri ve cebeci ve ayan-ı vilâyet ve askerler ve ehl-i örf taifesinin evlerine ve ahırlarına girmektedir. Eğer ki bu durumlardan birisinin tespit edilmesi durumunda kıbtîlerden 300 akçe cerime alınacak olduğu bildirilmiştir.

İslam Devletleri’nde alınan vergilerden birisi de Ağnam vergisidir. Osmanlı resmi kayıtlarında ise bu vergi türü “resm-i ganem, âdet-i ağnam” şeklinde geçer. Bu vergiler koyun ve kuzudan alınan vergilerdir. Fatih kanunnamesine göre, her 3 koyundan 1 akçe olarak hesaplanmıştır. Ancak bu yöreden yöreye değişebilir.147

Ağnam vergisi hayvancılıkla uğraşan yerleşik ve göçebe, Müslüman-gayrimüslim ayrımı yapılmaksızın alınan bir vergidir. Beslenilen koyun, keçi gibi hayvanlardan nevruz vakti, iki baş hayvan için bir akçe vergi alınmıştır.148 Sofya, gayrimüslimlerinde

yaşadığı bir yer olduğundan dolayı, domuz yetiştiren zımmîlerden bid’at-ı hanâzir vergisi alınmıştır.149 Âdet-i ağnam vergisi, S-306 numaralı defterin 30. ve 31. belgenin

ilk hükümlerinde geçer. Sofya’da 1138 senesinin 7474 akçelik ağnamları tahsil olunmuştur. Toplamda 666 haneden, hane başına 15 kuruş ile 32 para isabet etmiştir. İlgili defterin 57. belgeninın 2. hükmü âdet-i ağnam vergisini toplama emridir. Sofya, Berkofça, Şehirköy, İznebol ve Zadomir kazalarının adet-i ağnam ve âdet-i gallamiye vergisini toplama emri Sofya’da ikamet eden Mehmed Ağa’ya verilmiştir.

Nüzûl’ün sözcük anlamı, “ konaklama yeri ve misafir için hazırlanan yiyecek” anlamına gelir. Osmanlı Devleti’nde, sefer gidecek ordunun yiyecek ihtiyacını karşılamak üzere buğday ve arpa gibi hububatdan alınan aynî vergi anlamına gelir. Nüzûl vergisi savaş zamanı cepheye giden ve cepheden dönen askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için belli menzillerden istenen un ve arpanın hazırlanması amacıyla ortaya çıkmıştır.150 XVI. yüzyıldan itibaren ise nüzûl uygulamasına benzeyen sürsat

uygulanmaya başlandı. Sürsat, devletin belirlediği fiyat üzerinden halkın belli başlı malları tespit edilen yere taşıma mecburiyetidir ve nüzûl gibi sadece un ve arpayı değil, her türlü gıda maddesini içerisine alır. Sürsat, zamanla nüzûl gibi yakın yerlerden aynî, uzak yerlerden nakdî bedel olarak alınmaya başlamıştır.151 Konu ile ilgili 19. belgenin

147 Emecen, F. (1988). Ağnam. TDV İslam Ansiklopedisi, 1. Cilt, s. 478. 148 Kütükoğlu, Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel ve İktisadi Yapısı, ss. 309-310. 149 Barkan, a.g.e., s. 252.

150 İşbilir, Ö. (2007). Nüzûl. TDV İslam Ansiklopedisi, 33. Cilt, s. 311.

2. Hükmünde, milâdi 25 Ekim 1725 tarihli fermânda Sofya’ya gönderilen bedel-i nüzûl fermânı mevcuttur. Bedel-i nüzûl vergisinin Sofya’da hanelere göre dağılımı mevcuttur ve Sofya’da bedel-i nüzul vergisi içi 567,5 ve 1 sülüs hane mevcuttur. Ve Her haneden 600 akçe alınacağı yazılmıştır. Aynı zamanda, alınacak her 100 akçenin 1 esedi kuruş tahsil olunacağı yazılmıştır.

Avârız kelime olarak “sonradan meydana gelen, asli ve sabit olanın zıddı” anlamına gelen, Osmanlı maliyesinde bir vergi terimidir. Osmanlı’da vergi ve nüfus tespitleri aile sayımına dayanırdı. Sayımlarda vergi verebilecek nüfus esas kabul edilirdi. Yani, aile reisleri ve ailede belli bir geliri olan erkeklerden vergi alınırdı. Osmanlı tahrîr defterlerinde nüfus “avârız ve gayr-ı ez avârız” olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Avârız hanelerinden 70 akçe alınırken avârızdan muaf olanlardan 30 akçe alınmış, kazaya tabi olan avârız hanelerinden ise 300 akçe vergi tesis edilmiştir. Sayım birimi olarak gerçek avârız hanesi 4-50 hane arasında oluşuyordu. Yani belirtilen sayılar, 1 gerçek avârız hanesine tekâbül ediyordu.152 Avârız hanesinin tespiti için her

üç yılda bir özel tahrîrler yapılır, vergiye konu olacak yerlerdeki bütün nüfus kayıt edilir, muaf olanlar düşüldükten sonra geri kalanların kaç avârız hanesine tekâbül edeceği hesaplanırdı. Bu gerçek haneler bazen tam, bazen buçuk “Rub’ (=1/4), bazen sülûs (=1/3) gibi kesiliri ifadeler de olmuştur. Örneğin, 20. belgenin ilk hükmünde avârız hanesi defteridir. Sofya kazasının her hanesinden 325 akçe avârız hanesi alınması ve her 107 kuruştan 1 esedi kuruş tahsil edilmesi yazılmıştır. 21. belgenin 2. hükmünde ise Sofya’da toplanacak olan avârız vergisinin Sofya Ayanı Ahmed Ağa’ya sipariş olunduğu kaydedilmiştir. 28. ve 29. Belgede avârız vergisinin tahsil edildiği haneler, Sofya mahkemesinde kayıt edilmiştir.

Avârız hanesinden muaf olanlarlar köprücüler, menzilciler, derbenciler, tuzcular ve çeltikçiler gibi devlete özel hizmetlerde bulunan gruplardı. Kimi zaman harp veya doğal afete uğramış yerler de avârızdan muaf tutulmuştur.153 Toplanma

şekline göre avârız vergisi aynî, hizmet ve bedel olarak üç şekilde alınmıştır. Aynî vergiler genel olarak, devletin harp zamanı askerin yiyecek ihtiyaçlarının karşılanması için toplanan vergilerdir. Hizmet olarak alınan avârız vergisi ise, devletin donanmada

152 Sahillioğlu, H.(1991). Avârız. TDV İslam Ansiklopedisi, 4. Cilt, ss. 108-109. 153 Kütükoğlu, Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel ve İktisadi Yapısı, s. 311.

çalıştırılmak üzere sahil yerlerinde olan bölgelerden kürekçi temin etmesidir. Normal şartlarda savaş esirlerinden sağlanan bu kaynak acil ihtiyaç duyulması halinde, kasabalardan da toplanırdı. Bedel olarak alınan avârız vergisi ise, devletin nakit para olarak toplanmasıdır. Avârız gelirlerinden karşılanan bir başka harcama, menzil masraflarıdır. 63. belgenin 2. hükmünde başlayarak 64 ve 65. belgede menzil defteri bulunmaktadır.154 Konu ile ilgili son belge ise 113. belgenin ikinci hükmünde 1139

senesinin avârız vergisinin toplanması için gönderilen fermândır.

Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi görüşünün ilkeleri XIV ve XVI. yüzyıllarda belirmeye başlamıştır. Klasik Sistem diye nitelendirilen bu dönemlerde, belirlenen iktisadi zihniyetin ilkleri üç maddede toplanmıştır. Osmanlı İktisadi görüşünün temel unsurları; İaşe (Provizyonizm), Gelenekçilik (Tradisyonalizm) ve

Fiskalizm’dir.155 Osmanlı iktisadi zihniyetinin oluşumu yapılan merkeziyetçi

politikalar doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Osmanlılar’ın iktisadi hayattaki en önemli ilkesinin başında Provizyonizm (iaşe) gelmektedir. Para ekonomisinin yerine mahsulden ayni vergiler karşılığında nakit para olmadan devleti döndürmek temel esas olmuştur.156 İmdadiyye, Osmanlı İmparatorluğu’nda XVII. yüzyılda artan mali

yükümlülükleri karşılamak amacıyla alınan bir vergidir. Timar topraklarının merkezi hazineye bağlanmasıyla iltizâma verilmesinin ardından devletin nakit ihtiyacının bir türlü karşılanamamasından ötürü bu toprakların malîkaneleşmesine sebep olmuştur. 1718 yılından sonra savaş masraflarının karşılanması için alınan “İmdad-ı Seferiye” ve savaş hariçleri durumlarda aldığı, “İmdad-ı Hazeriyye” adı altında verilen vergileridir.157. İmdadiyye XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren örfi bir vergi haline

getirilmitir. İlk uygulamalarda imdad-ı seferiyye olarak toplanan bu vergi. XVIII. asırda imdad-ı seferiyye ve imdad-ı hazariye olarak ikiye ayrılmıştır.158 Konu ile alâkalı

olarak 2 adet belge mevcuttur 49 numaralı varakta Rumeli Valisi Vezir Osman Paşa’ya İmdad-ı Seferiyye ve İmdad-ı Hazariye vergilerinin tahsil ettirilmesi fermân olarak gönderilmiştir. Aynı belgenin 3. hükmünde ise Rumeli Beylerbeyi Vezir Osman Paşa

154 Konu İlgili Bkz: Menzil İle İlgili Belgeler Kısmı s. 173.

155 Genç, M. (2000). Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, (6. Baskı). Ankara: Ötüken Yayınları, s. 41. 156 Genç, a.g.e., s. 41.

157 Kütükoğlu, Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel ve İktisadi Yapısı, ss. 311-312. 158 Tabakoğlu, A.(2000). İmdadiyye. TDV İslam Ansiklopedisi, 22. Cilt, s. 221.

adı geçen vergilerin toplanması için Sofya’da Dilaver Ağa’nın görevlendirildiğine dair bir buyruldu göndermiştir.

Benzer Belgeler