• Sonuç bulunamadı

B. Sosyal Hayatla İlgili Belgeler

6. Eşkıyalıkla İlgili Belgeler

Eşkıyalık faaliyetleri, insanlık tarihi boyunca zor kullanarak kişilerin mallarına el koyma ve bunu elde etmek için hayatlarına kastetme, onlara maddi ve manevi zarar verme, ayrıca bu işi özel bir teşkilat haline getirme eğilimidir. Bu faaliyetler, düzensiz/bozuk siyasi ve ekonomik şartların hüküm sürdüğü yerlerde çok sık rastlanan bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı toplumlarında olduğu gibi, Doğu toplumlarında da bu tür faaliyetler görülmektedir. Genel olarak “soygun yapıp halkın

malına ve canına kasteden, etrafı haraca kesen gruplar için İslam tarihinde yol kesen anlamında harrabe veya kuttau't-tarîk” tabirleri kullanılmıştır.

Osmanlılar'da ise, ikinci tabire rastlanmakla birlikte bu tip faaliyetlerde bulunanlara daha ziyade “şaki“ ve bunun çağulu olarak “eşkıya” denmiştir.122 Osmanlı

İmparatorluğu’nda eşkıyalık faaliyetlerinin ortaya çıkmasında, ekonomik koşulların kötüye gitmesi, devlet adamlarının niteliksizliği ve hainliği, işsiz güçsüz köylüler, suhte ayaklanmaları gibi etkenler örnek verilebilir.123 Anadolu eşkıyalığı ile Rumeli

eşkıyalığı arasında birtakım farklılıklar mevcuttur. Genel olarak Anadolu’daki isyanların ve eşkıyalıkların sebeplerine örnek olarak reâyâ durumundan kurtulmak, kentli veya paralı asker durumuna gelmek örneği verilebilir.

Rumeli’deki eşkıyalık faaliyetlerindeyse, Anadolu’dan farklı olarak Rumeli’ye geldiklerinden beridir, düzensiz savaşçılar (levend) olarak savaşmış ve kazancına düşen ganimet ile yaşamaya alışmış yarı-göçebe askerlerin, II. Viyana bozgunundan dolayı eşkıyalık yaptıkları şeklinde açıklanabilir.124 Her iki durumda da Osmanlı

122 İlgürel, M. (1995). Eşkıya II. Kısım. TDV İslam Ansiklopedisi, 11. Cilt, s. 466.

123 Barkey, K. (2011). Eşkıyalar ve Devlet, (2. Baskı). İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları, s. 160.

124 Karagöz, M. (2006) 17. Asrın Sonunda Filibe ve Çevresinde Eşkıyalık Hareketleri, Fırat Üniversitesi Sosyal

Coğrafyası’nda eşkıyalık, haydutluk hareketlerinin hem Anadolu’da hem de Balkanlar’da özellikle XVI. asrın sonu ile XVII. asrın başlarından itibaren yoğun bir şekilde yaşandığı çıkarımında bulunabiliyoruz.

Sofya’da, Anadolu’dan Rumeli’ye levendler geçmekteydiler. Bunlar, geçtikleri güzergâh üzerinden bazı kişileri de yanlarına alarak soygunlar yaparlar ve tekrar geri Anadolu’ya dönerlerdi.125 Yine, Rumeli’de kadıların yolladıkları raporlara göre Edirne,

Gümülcine, Filibe, Üsküb ve Sofya’da bazı eli silahlı suhte gruplarının, soygun ve baskın faaliyetlerine devam ettiklerinden bahsedilmektedir. Hatta Sofya’da ikamet eden Rumeli Beylerbeyi Hasan Paşa, merkeze gönderdiği mektupta Sofya’da cereyan eden eşkıyalık hareketlerinden bahsetmiştir. Mektubunda “Kimi levend grupları ve

suhteler sokaklarda ve hamam yollarında tambur ve kopuz çalub Müslümanların ehl- i ıyallerine sataşıb serbest yerlere sığınıyorlardı.” şeklinde şikâyetlerde

bulunmuştur.126

Osmanlı İmparatorluğu elbette bu olayların önlenmesi için bazı tedbirler almaktaydı. Dîvân-ı Hümayûn’a gönderilen her şikâyet belgesinden sonra, olayların büyüklüğüne göre bölgede bulunan beylere ve kadılara fermânlar gönderilmekteydi. Ayrıca, eşkıya ve suhte olaylarının çözümü için suçluların yakalanıp davalarını şer’ ile görülmesi hakkında gereğinin yapılmasına dair emirler sicillerde bulunur. Ancak olayları önlemek, suçluları yakalayıp cezalandırmakla görevli olan devlet adamları, vazifelerini her zaman layıkıyla yerine getirememekteydiler.127 Devlet bu görevlilerden

vazifelerini yerine getirmelerini ve halka adil davranmalarını merkezden gönderdiği adaletnamelerle sağlamalarını istemekteydi.

Adaletnamelerde beylerbeyinden başlayarak, resmi görevi olan kimselere görevleri hatırlatılıyordu. Halkın mallarına hiçbir şekilde el konulmaması, ihtiyaç duyulan emtianın günlük narh128 fiyatlarının üzerinden alınması gibi dikkat edilen bir

husustur. Özellikle gasp ve rüşvete kesinlikle müsamaha gösterilmemesini ve

125 Akdağ, M. (2017). Türk Halkı’nın Dirlik ve Düzenlik Kavgası: Celali İsyanları, (3. Baskı). İstanbul: Yapı Kredi

Yayınları, İstanbul s. 95.

126 Akdağ,a.g.e., ss. 168-169.

127 Kütükoğlu, M. (2018). Osmanlı’nın Sosyo-Kültürel ve İktisadi Yapısı, (1. Baskı). Ankara: TTK Yayınları, s.

105.

128Osmanlılar’da narh, mal ve hizmet fiyatlarında devletçe tespit edilen üst sınırı ifade eder. Bkz: Kütükoğlu, M.

kendilerine tahsis edilen haslardan başka gelir kalemlerinin olmaması bu fermânlarda özellikle belirtilmekteydi.129

Mevcut sicilde, 1 adet adaletname mevcuttur. 61. belgenin 2. hükmünde buna rastlamaktayız. “Rumeli’de bulunan askerler, memleketin ileri gelenleri, halktan

kimseler, alimler, zabitler, ve kudret sahibi olanlar ve vilayet sakinleri, sipahi zümresi, silahtar, yeniçeriler, cebeciler ve topçular, bölgenin diğer askerlerinin birisi mahkemeye getirilmesi, ve kanunen alıkoyma ve hepsi lazım gelirse, kanun ve iradem üzere zabitleri hazırlanıp, eski İslami kanun üzere hakkında lazım gelen de zabitler marifetiyle yerine getirilsin. Kanun ve emir dışında hareket olunmasına asla rıza gösterilmesin. Zabitler dahi haklarından kanunen gereğinin yerine getirilmesinde dikkatsiz davranırsa, ocakları tarafından haklarından gelinsin. Emirsiz, şehrin ileri gelenlerinin sevk dilekçeleri her kazalardan mahkeme huzuruna getirilsin. Ancak rencide edilmesin ve korkutulmasın. Kısacası askerlerden firarla kaçanları kanun üzere zabitlere teslim ve haklarında lazım geleni zabitler marifetiyle yerine getirilsin. Bu genel kurallara İslami kanun ve yüce emirler dışında başka kuralların dikkate alınmaması hususunda başkentten gönderdiğim adaletname usulüne uygun bir şekilde yerine getirilsin.” özetiyle yukarıda bahsedilen mevzuya örnek teşkil eden bir belge

durumundadır.

Devlet, aynı zamanda eşkıyalık ve suhte ayaklanmalarını bastırmak için sancakbeylerinin talebiyle, merkezden sorunlu olan bölgelere takviye kuvvetleri göndermişse de bu duruma etkili bir çözüm getiremezdi.130 Bazen de bu eşkıya

liderlerine çeşitli vazifeler vererek onlarla anlaşma yoluna gittiler. Kimi zaman sancakbeyliği veya başka vazifeler vererek eşkıya ile sûlh yapılırdı. Bu durumun aslında, devletin merkezi gücünü ve otoritesini zayıflatan bir etken olarak kabul edilmesi beklenebilir. Ancak, Osmanlılar’da bu ters bir etki yarattı. Barkey’nin ifadesiyle “Osmanlı Devleti’nin gücü, toplumsal grupların feda edilmesiyle değil,

devletin bu grupları kendisiyle bütünleştirmesi ya da meşrulaştırması ve kendine

129 Kütükoğlu, a.g.e., s. 106.

bağlamasıyla artmıştır.”131 Bu sözle Osmanlılar’ın eşkıyayla mücadelesinin çok farklı

bir boyutu vurgulanmaktadır.

Eşkıyalığı örnek olarak, Sofya Kadı Sicili’nin 41. belgesinin ilk hükmünde, Sofya kadısına “Rumeli’nde Rum, Ermeni vesair ehl-i zimmet reâyâdan olanların daha önce

mevcut fermânlara malum olarak kadimden ikamet ide geldikleri mahallerden başka yerlerde fesad üzere oldukları duyulmaktadır. Bunların önlenmesi için gerekli dikkatin verilmesi emrolunur” şeklinde fermân gönderilmiştir. Fermana göre, Rum ve

Ermeniler fesatlık yapmaktadır. Ancak ne tür bir fesatlık yaptıkları ya da düzeni nasıl bozduklarına dair bir bilgi mevcut değildir.

C. Üretim ve Ticari Hayatla İlgili Belgeler

Benzer Belgeler