• Sonuç bulunamadı

VERGİ İNDİRİM POLİTİKALAR

2.3. VERGİ İNDİRİMLERİNİN EKONOMİK ETKİLERİ

2.3.1. Vergi İndirimlerinin Emek Arzı Üzerindeki Etkiler

Emek üzerindeki vergi yükü ile kayıtdışı istihdam arasındaki ilişki oldukça güçlüdür. Özellikle emek-yoğun endüstrilere özgü olarak, vergi yükündeki artış kayıtçısı istihdamda artışa neden olacaktır. Ayrıca emek üzerindeki vergi yükündeki artış, hizmet maliyetinin artması nedeniyle kişiler bahçe bakımı, otomobil tamiri gibi konularda işçi istihdam etmeyip bu işleri kendileri yapmaya

başlayacaklardır. Bu da emek istihdamında azalamaya neden olacaktır (Engin, 2002: 29).

Emek arzı ücretin bir fonksiyonu olduğundan, vergilerin emek arzı üzerindeki etkilerinde ilk akla gelen, doğrudan ücretleri hedef alan vergilerdir. Oysa emek gelirlerini reel olarak azaltan her türlü verginin emek arzı üzerinde benzer sonuçları görülebilir. Emek üzerinden alınan vergilerin artması, emek gelirlerinde azalış anlamına gelmektedir. Bu durum, çalışanların boş zaman tercihini olumsuz yönde etkileyerek daha fazla çalışmayı ön plana çıkardığı gibi, kişilerin tasarruflarını ve tüketimlerini kısarak artan vergileri ödeme yolunu tercih etmelerine neden olmaktadır. Gelir etkisi olarak da adlandırılan bu olgunun karşı cephesinde ise, artan vergiler nedeniyle çalışanların daha az vergi ödemek için daha az çalışmayı tercih etmesi veya boş zamanın maliyetinin düşmesine bağlı olarak işgücü arzının daraltılması ile ortaya çıkan ikame etkisi yer almaktadır. Bu etkiler çalışanların gelir gruplarına göre farklılıklar gösterebilir. Düşük gelir grubundaki bireyler söz konusu olduğunda gelir etkisi ağırlık kazanırken, yüksek gelir grubuna girenler için ise ikame etkisi önem kazanmaktadır (Nemli, 1990: 160).

Vergi indirimlerinin emek arzı üzerindeki etkisi, bireylerin çalışma kararlarını olumlu yönde etkilemeleri ile ilgilidir. Vergilerin çalışma kararları üzerindeki etkileri değerlendirilirken, emek arzının ücretin bir fonksiyonu olduğu dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda; vergi indirimlerinin maaş ve ücret artışı yoluyla çalışma isteğini arttıracağı sonucuna ulaşılabilmektedir. Bu durum özellikle gelir üzerinden alınan vergilerde daha fazla görülmektedir (Siverekli Demircan, 2003: 105).

Vergi indirimleri mükelleflerin çalışma gayretini olumlu yönde etkileyerek; bireylerin “Vergi Sömürüsü” (Taxplotation) altında ezilmelerine engel olur. Vergi yükünün zaman içerisinde giderek azalması, ekonomide büyüme ve prodüktivite üzerinde olumlu sonuçlara yol açar (Aktan, 1997: 32).

Aşağıda Şekil 4’de emek arzının gelir vergisi indirimine olan duyarlılığı gösterilmektedir.

Şekil 4: Emek Arzının Gelir Vergisi İndirimine Olan Duyarlılığı

Kaynak: Aktan, 1989.

Şekilde yatay eksende tüketim, dikey eksende ise tasarruf gösterilmiştir. Başlangıçta bireyin U1 kayıtsızlık eğrisinin bütçe doğrusunu kestiği E noktasında gelirin O C1 kadarını tüketmeyi, buna karşın C1 B kadarını tasarruf etmeyi yeğlediğini varsayalım. Gelir vergisi indirimi neticesinde bireyin U1 kayıtsızlık eğrisinde sağa veya sola doğru kayması muhtemel olacaktır. Vergi indirimleri, cari dönemde geliri kullanmanın, yani tüketimi maliyetini artırabilir. Zira, geliri gelecekte kullanmakla birey, geçen dönem arasında faiz, kar payı şeklinde bir gelir elde edecektir. Bu düşünceyle bireyler, gelirlerinin bir kısmını ya da tamamını gelecek dönemde tüketmek üzere tasarruf etmeyi yeğleyebilirler. Bu “gelir etkisi”dir. Şekilde bireyin bu tercihte bulunması halinde denge noktası E1’den E2’ye kaymıştır. Bu durumda tüketime ayrılan miktar, C1-C3 kadar azalmış; tasarrufa ayrılan miktar ise, S1-S3 kadar artmıştır. Bunun yanı sıra, bireyler vergi indirimi neticesinde artan gelirleri dolayısıyla marjinal tüketim eğilimlerini artırabilir. Vergi indirimlerinin bu ikinci etkisi ise "ikame etkisi" dir. Arz yönlü vergi politikasını savunanlar bu iki etkiden çok gelir etkisine önem vermektedirler.

Vergi indirimlerinin tasarruf üzerindeki etkileri konusunda yapılmış ampirik çalışmaların sonuçları, vergi oranlarının indirilmesinin tasarrufları çok az bir şekilde etkileyeceğini ortaya koymuştur. 1978 yılında Michael Boskin tarafından yapılan bir çalışmada vergi sonrası kazançların %10 artması halinde tasarrufların yıllık olarak %5 oranında artacağı ileri sürülmektedir (Temiz, 2008: 8).

Emek üzerindeki istihdam vergisi niteliğindeki sosyal güvenlik katkı payları ve kişisel gelir vergisi açısından efektif vergi yükündeki artış, iş gücünü olumsuz etkilemektir. İşsizliğin artışı ve kayıtdışı istihdamın ve buna bağlı olarak kayıtdışı ekonominin büyümesidir.

Emek üzerindeki vergi yükü artışı kayıtdışı istihdamdaki artış ve kayıtdışı ekonominin büyümesine yol açmaktadır. Kayıtdışı ekonominin büyüklüğü, vergi yükünü etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Kayıtdışı istihdam ve kayıtdışı ekonominin genel ekonomiye ve buna bağlı olarak da maliye politikasına etkileri mevcuttur. Vergi dışı piyasa ekonomisinin devlet açısından sonucu vergi kaybıdır. Vergi kaybı ise devlet gelirlerinin azalması anlamına gelir ve dolayısıyla maliye politikasının gelir ayağının sakatlanması sonucunu doğurur. Devletin vergi gelirlerinin azalması ise sürekli artış eğilimine olan kamu harcamalarını karşılamakta yetersiz kalınca bütçe açıkları ortaya çıkar. Söz konusu bütçe açıklarının finansmanı ise ya mevcut vergi oranlarının arttırılması ya da ülkede genel ya da yeni ve/veya ek vergi ve vergi benzeri mali yükümlülükler getirilmesi sonucunu doğurur. Vergileme sınırına yaklaşılmışsa vergi dışı finansman kaynaklarına, yani ya borçlanma ya da para basma ile finanse edilir. Ancak açıkların bu şekilde finanse edilmesinin bazı olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Bunlar kısaca (Kuş, 2008: 127),

- ekonomik büyüme yavaşlar - fiyat istikrarı bozulur,

- gelir dağılımında adaletsizlik ortaya çıkar ve yoksulluk artar, - uluslararası rekabet gücü azalır.

Beyhan Ataç’a göre; maliye politikasının etkin olabilmesi diğer bir ifadeyle maliye politikası amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için, optimal bir kamu gelir-gider dengesinin kurulmasına bağlı olduğunu ve optimal bir kamu

gelir-gider dengesinin kurulması ise ancak ve ancak ekonomideki vergilendirilmesi gereken tüm işlemlerin kayıt altına alınmasını sağlayan bir vergi sistemi ile mümkün olabileceğini belirtmiştir (Ataç, 1994: 36).

Birçok amprik çalışma, vergi indirimlerinin emek arzı üzerine olan etkilerini incelemiş bulunmaktadır. Kanıtların büyük bölümü, gelir vergisi indirimlerinin, toplam emek (genellikle iş saati ile ölçülmektedir) arzı üzerine yalnızca sınırlı bir etkisinin olduğunu göstermektedir. Başka bir deyimle, işçiler, net ücretlerindeki değişikliklere tepki olarak iş saatlerini belirli bir biçimde artırıp azaltmazlar. (Ücretlere ilişkin toplam emek arzının elastikiyeti düşüktür.) Örneğin, % 10 luk bir gelir vergisi indirimi ele alman ilgili gruplara bağlı olarak, değişik işçi gruplan için çalışma saatini yaklaşık olarak % 1'den '% 10'a kadar

herhangi bir oranda artırabilir (Aktan,

http://www.vergisorunlari.com.tr/makale_login.aspx?makaleno=3948).

Vergi indirimine gösterilen bu duyarlılıklar özellikle yetişkin erkek işçiler için düşüktür. Örneğin, % 10'luk bir gelir vergisi indirimi bu tür işçilerce piyasaya sunulan emeği yaklaşık olarak % 1 oranında artırabilir. Öyleyse bu kanıt, vergi indirimlerinin, yetişkin yaştaki erkek işçilerce çalışılan saatler üzerinde çok az bir etkiye sahip olacağını gösterir. İkincil işçiler (çoğunlukla evli kadınlar) daha genç ve yaşlı işçilerle birilikte toplam işgücünün yaklaşık olarak yarısını meydana getirirler. Bu grupların, net ücret oranlarındaki değişikliklere

karşı çok daha fazla duyarlı olduğu bulunmuştur (Aktan,

http://www.vergisorunlari.com.tr/makale_login.aspx?makaleno=3948).