• Sonuç bulunamadı

3. VERGİ KABAHATLERİ VE CEZALARI

3.1. VERGİ ZİYAI KABAHATİ

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun konuya ait bazı hükümlerini, 5728 sayılı Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ u değiştirmiş bulunmaktadır. Öncelikle “Vergi Ziyaı ve Suçu” başlığını taşıyan 344. maddenin başlığını “ Vergi Ziyaı Cezası” şeklinde değiştirmiştir (Donay, 2008: 10). Yürürlüğe giren Kabahatler Kanunu ile birlikte, suç olarak ifade edilmemesi gereken vergi ziyaı kabahati tabirine yer vermekten kaçınılmış; vergi ziyaı kabahati için uygulanacak cezanın belirtilmesi yoluna gidilmiştir (Karakoç, 2019: 177).

Yükümlüler tarafından işlenen vergi suçlarının temelinde yatan neden; vereceği verginin kendinde kalmasını isteme düşüncesidir. Bu aynı zamanda, devletin de vergi kaybına uğramasıdır. Devletin planladığı vergi gelirlerine ulaşılabilmesi, vergi kaybına neden olan fiilleri cezalandırmak suretiyle hem ekonomik kaybı gidermek; hem de diğer kişiler için ibret verici olmalıdır. İşte bu yaptırımın adı, vergi ziyaı cezasıdır (Bayraklı, 2006: 255-256).

Vergilendirme sürecine müteallik kapsamda, vergi mükellefi yahut vergi sorumluları olarak tanımlanan kimseler, verginin doğmasını gerektiren bir vaka ile karşı karşıya kaldıklarında bu durumu ilgili idareye ulaştırmak mecburiyetindedirler. Bu kimselerin yapacakları bildirim dahi belirli bir usule tabi olmaktadır. Belirlenen usule uygunluk içermeyen mükellef veya vergi sorumlusu davranışları hazineyi zarar altında bırakabileceği gibi zarar söz konusu olmasa bile vergisel anlamda zarar riski ile karşı karşıya bırakabilmektedir (Gümüş, 2016: 36).

Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde vergi ziyaı, mükellef veya vergi sorumlularının vergiye ilişkin ödev ve yükümlülüklerini vaktinde ifa etmemesi ya da

29

noksan ifa etmesi olarak ifade edilmiştir. Diğer yandan kişisel, ailevi ve medeni durumlar konusunda gerçek olmayan beyanlar ile başkaca suretlerle vergi borçlarının eksik tahakkukuna ya da haksız biçimde iade edilmesine neden olunması da vergi ziyaı hali olarak sayılmıştır. Ayrıca verginin sonraki süreçte tahakkuku veya tamam edilmesi yahut haksız iade edilen tutarların geri alınması hallerinin de cezai işlemlerin uygulanmasına engel olmayacağı vurgulanmıştır.

Mükellefin yerine getirmekle yükümlü olduğu ödevlere, VUK’ un 153. ve 257.

maddeleri arası düzenlenmiştir. Kanunda belli edilen bu ödevler dışında, kanunun diğer bölümlerinde ve diğer kanunlarda mükellefin yükümlü kılındığı ödevler de mevcuttur.

VUK’ un vergi ziyaını tanımladığı 341. maddenin birinci bendinden de anlaşılacağı üzere, vergi ziyaı kabahatinin meydana gelmesi için mükellefler ya da sorumluların vergilemeye ilişkin kanunlarda belirtilen bu görevlerini vaktinde ifa etmemesi ya da noksan yapması yeterli görülmüştür.

Diğer taraftan ilgili madde ikinci bendinde ise, kişisel bilgileri, resmi hali veya aile durumları hususunda yalan beyanlar ile verginin noksan tahakkuku, haksız geri iadesine neden olmak da vergi ziyaı hali varsayılmıştır. Sonuç olarak, vergi ziyaı kabahati verginin süresinden sonra ya da noksan tahakkuku ve haksız yere iadesi olarak üç şekilde karşımıza çıkmaktadır.

Yukarıdaki hallerde ‘verginin eksik tahakkuku’ veya ‘verginin geç tahakkuku’ na bağlanan vergi ziyaının ‘tahakkuk’ aşamasında meydana geldiğine dikkat çekmek gerekir. Bu iki hal için tahakkuk etmiş bir verginin geç tahsili veya tahsil edilememesi vergi ziyaını oluşturmaz (Şenyüz, Yüce, Gerçek, 2019: 254).

Bu itibarla, vergi yasalarına süre ya da muhteva yönünden uygun davranılmaması nedeniyle, vergi tahakkukunda süre veya miktar bakımından bir aksamanın ortaya çıkması durumunda vergi ziyaı söz konusu demektir (Karakoç, 2019: 180). Buna,

‘beyanname vermeme’ veya ‘beyannamede eksik beyanda bulunma örnek olarak gösterebilir. Örneğin; beyanname vermek zorunda bulunan zirai ve ticari yahut serbest meslek kazancı elde etmekte olan mükelleflerin, beyan verme süresi geçmesine rağmen elde ettikleri bu kazançlar için beyan vermemeleri, vergi zıyaı suçunu oluşturacaktır.

Aynı şekilde, sorumlu sıfatıyla kestiği vergileri (yaptığı stopajları), süresi geçtiği halde vergi dairesine bildirmeyen sorumlunun eylemi de aynı suça konu olacaktır.

30

Beyannamenin verilmesi, ancak gelirin veya verginin eksik gösterilmesi durumunda da, yine aynı suçtan takibat yapılabilecektir (Bilici, 2003: 87).

Vergi ziyaı kabahatinin işlenmiş sayılabilmesi için, vergi ziyaına yol açılmasının şart olması nedeniyle, bu kabahat zarar kabahati olarak nitelendirilmektedir. Söz konusu kabahatin işlenmesi sonucunda, Devlet hazinesinin bir zarara uğradığı kabul edilmektedir (Karakoç, 2004: 495). Ancak burada söz edilen zararın teknik anlamda bir zarar olmadığı;

sadece eksik ve/ya da geç tahakkuk yüzünden Hazinenin alacağına kural olarak geç kavuşması anlamına geldiğini unutmamak gerekir. Gerçeğe aykırı beyanlar veya diğer sebeplerle tahsil edilmiş verginin geri verilmesi ise, Hazine zararının olduğu anlamına gelir (Karakoç, 2019: 177-178).

Vergi ziyaı kabahati sonucu verilecek ceza, VUK 344. maddesinde hükme bağlanmıştır. Söz konusu maddede bulunan hallerin varlığı vergi ziyaına neden olduysa, mükellef yahut vergi sorumlusu nezdinde ziyaına sebep olunan verginin bir katı miktarında vergi ziyaı cezası kesilecektir. Şayet vergi ziyaına 359. uncu maddede sayılan fiiller ile neden olunduysa kesilecek ceza tutarı üç kat, söz konusu fiillere katılanlara ise bir kat oranında uygulanacaktır. Ancak vergi incelemelerine başlanılması ya da takdir komisyonuna sevk işlemi sonrası verilen beyanlar dışında, yasal süre geçtikten sonra beyanname verildiyse bu madde gereği tahakkuk ettirilecek ceza %50 oranında uygulanacaktır.

Kanun maddesi somutlaştırılacak olursa, beyanname verme süresi geçtiği halde ticari kazancını beyan etmeyen bir mükellef hakkında re’ sen tarhiyat yapılmasının yanı sıra kayba uğrattığı vergi tutarının bir katı olmak üzere vergi ziyaı cezası da tarh edecektir.

Söz konusu maddenin ikinci bendine göre de, vergi ziyaına kaçakçılık suçunu oluşturan fiillerle neden olunması halinde bu ceza, kayba uğratılan vergi tutarının üç katı, kaçakçılık suçuna katılanlara ise bu fiillerinden dolayı bir kat oranında uygulanacaktır.

Kanun koyucu kaçakçılık fiilini suç saymakla beraber, bu fiil vergi kaybına da yol açıyorsa, mükellef vergi ziyaı kabahatinin en ağır şekliyle cezalandırılmaktadır.

Maddenin son bendinde ise, vergi incelemelerine başlanılması ya da takdir komisyonuna sevk işlemi öncesi beyannamenin verilmesi durumunda vergi ziyaı cezasının kayba uğratılan verginin yarısı kadar uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

Bu hükümde cezanın yüzde elli oranında uygulanabilmesinin tek şartı olarak, beyannamenin verilmiş olması aranmaktadır. Bu vergi incelemelerine başlanılması ya da

31

takdir komisyonuna sevk işlemi öncesi verilmesi yeterlidir. Kaldı ki, yasada belirtilen zaman geçtikten sonra verilen beyanname nedeniyle cezanın %50 oranında kesilmesi için ikmalen ve/ ya da re’ sen vergi tarhı yoluna gidilmemesi şartı da aranmamaktadır. Aranan tek olumsuz şart, beyanda bulunulmadan önce vergi incelemelerine başlanılması ya da takdir komisyonuna sevk işlemine başvurulmamış olmasıdır (Karakoç, 2019: 185).

Vergi ziyaı suçu vergi suçları içinde önemli bir yere sahiptir. Vergi, ekonomik bir olay olması nedeniyle vergi ziyaına karşı kesilecek cezanın para cezası olması sistemi daha anlaşılır hale getirmiştir. Vergi ziyaı varsa, fiiline ve suç failinin niyetine bakılmaksızın ekonomik cezanın kesilmesidir (Bayraklı, 2006: 256).