• Sonuç bulunamadı

Araştırmada verilerin çözümlenmesi SPSS 15 (Statistical Package for Social Science for Personal Computers) programı kullanılarak yapılmıştır.

Araştırmada verilerin analizinde frekans, yüzde ve aritmetik ortalama değerleri kullanılmış; ilişkisiz örneklem için t-testi, U testi ve Kruskal Wallis teknikleri uygulanmıştır.

Araştırmanın 13. alt probleminde 9. sınıf öğrencilerinin Türk Edebiyatı dersine ilişkin tutumlarının cinsiyete göre farklılaşıp farklılaşmadığı ilişkisiz örneklem için t- testi kullanılarak analiz edilmiştir.

Araştırmanın 15. ve 16. alt problemlerinde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinin Türk Edebiyatı ders kitabında yer alan metin altı sorularına ve metin etkinliklerine ilişkin tutumlarının cinsiyet ve öğrenim durumu değişkenlerine göre farklılaşıp farklılaşmadığı küçük örneklem olduğu için parametrik olmayan istatistiksel tekniklerden Mann Whitney U testi kullanılarak analiz edilmiştir.

Araştırmanın 17. alt probleminde Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenlerinin Türk Edebiyatı ders kitabında yer alan metin altı sorularına ve metin etkinliklerine ilişkin tutumlarının kıdem değişkenine göre farklılaşıp farklılaşmadığı Kruskal Wallis testi kullanılarak analiz edilmiştir.

Verilerin çözümlenmesinde ve yorumlarda α=,05 anlamlılık düzeyi esas alınmıştır.

BÖLÜM IV

4. BULGULAR ve YORUM

Bu bölümde ilk olarak MEB 9. sınıf Türk Edebiyatı ders kitabında yer alan metin altı soruları ve etkinlikleri yapılandırmacı yaklaşım temel alınarak tarama yöntemiyle incelenmiş ve “4.1. Nitel Araştırma” bölümünde verilmiştir. “4.2. Nicel Araştırma” bölümünde ise öğrenci ve öğretmenlerin MEB 9. sınıf Türk Edebiyatı ders kitabına karşı görüşleri uygulanan tutum ölçekleri doğrultusunda tespit edilmiş ve sonuçları tablo halinde verilmiştir.

4.1. NĐTEL ARAŞTIRMA

Öğrenme, yaşantımızda bizimle beraberdir, hemen yanı başımızdadır. Önemli olan öğrenmenin amaç değil, araç olduğunu bilmektir. Bilmek için, anlamak için, bir şeyleri daha iyi yapmak için öğreniriz. “Okul” için değil “hayat” için öğreniriz (Sekman, 1998: 10).

Her şeyden önce öğrenilenlerin kalıcılığı ve bunların yaşamda kullanılıp kullanılmadığı önemlidir. Yapılandırmacı yaklaşımda bilgi öğrenen tarafından yapılandırılır, bu nedenle bilgi kişiye aittir. Öğrenen gerçeği (bilgiyi) kendi yaşantılarına ve çevreyle etkileşimine dayalı olarak oluşturur. Öğrenen bilgiyi yapılandırır, oluşturur, yorumlar ve geliştirir. Alışılmış yöntemlerle öğretmen bilgiyi verebilir veya öğrenenler kitaplardan, yardımcı kaynaklardan edinebilirler. Ancak bu şekilde bilgi sadece algılanır fakat bilgi yapılandırılmış olmaz (Brooks ve Brooks, 1993: 33).

Yapılandırmacılık, bilmenin ne olduğunu ve bilmeye ulaşmanın nasıl olacağını açıklayan bir teoridir. Bu teori; bilgiyi aktarılacak veya keşfedilen gerçekler olarak değil, kültürel ve sosyal iletişim sürecini anlamlandırmaya çaba gösteren insanların ortaya koydukları gelişimsel, nesnel olmayan ve uygulanabilir, geçerli, tutarlı açıklamalar olarak tanımlamaktadır.

Yapılandırmacı öğrenme anlayışında yorumlama ve kaynak kullanımı çok önemlidir. Yorumlama sürecinde öğrenen, önce kendi düşüncelerinden yola çıkar. Yani önce edindiği bilgilerde kendi duyuşlarını kendi yükledikleri anlamları ortaya çıkarır.

Bireyler anlamları kendi şemalarına göre oluştururlar. Yorumlama sürecinde öğrenenlerin kendi düşündüklerini diğer öğrenenlerle paylaşmaları için onlara rehberlik edilmelidir.

Öğrenenin çalışmalarını yaparken kaynak kullanması da çok önemlidir. Bilgiyi bulan araştıran konumunda olması gereken öğrenene, öğretmen tarafından mutlaka kaynaklara nasıl ulaşılacağı gösterilmelidir.

Yapılandırmacı öğrenme anlayışına göre kaynakların yanı sıra öğrenme-öğretme sürecinin düzenlenmesinde de dikkat edilmesi gereken ilkeler vardır. Öğrenme-öğretme ortamında kaynakların, etkinliklerin büyük rolü olduğundan bu ilkeler kaynak ve etkinlikler için de önemlidir.

Yapılandırmacı öğrenme-öğretme süreçlerinde dikkate alınması gereken temel ilkeler Lebow tarafından şu şekilde geliştirilmiştir:

1. Tüm öğrenme etkinlikleri geniş bir görev veya probleme bağlanmalıdır. 2. Öğrenenlerin özgün bilgi yapılarını kendilerinin oluşturacakları yaşantılar düzenlemeli ve bu yaşantılarla öğrenme sorumluluğu öğrenenlere bırakılmalıdır.

3. Yeni öğrenmeleri oluşturmada ön bilgiler dikkate alınmalıdır. 4. Öğrenme sürecinde sosyal etkileşim sağlanmalıdır.

5. Anlamlı öğrenmeyi gerçekleştirmek üzere özgün öğrenme görevleri tasarlanmalı ve gerçek yaşamın karmaşıklığını yansıtacak öğrenme ortamı oluşturulmalıdır.

6. Çoklu gerçekler açığa çıkartılarak bilişsel çelişkiler yaratılmalı ve bireysel anlamın oluşturulmasını destekleyecek etkinlikler düzenlenmelidir.

7. Bilgi, yapılandırma sürecinin farkına varılmasını destekleyecek ve öğrenmenin yansıtılmasını sağlayacak yaşantılarla organize edilmelidir.

8. Öğrenme için tehlikesiz ve güvenli bir ortam yaratılmalıdır.

9. Öğrenenin düşüncelerinin desteklendiği bir öğrenme ortamı yaratılmalıdır. 10. Öğrenenlere bilgileri ezberleme yeteneği değil, bilgiye ulaşmalarını ve bilgiyi yapılandırmalarını sağlayacak beceriler kazandırılmalıdır (Bıyıklı ve diğerleri, 2008: 21-23).

Ülkemizde 2005 yılından bu yana ilköğretim ve ortaöğretim programlarının yenilenmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Uygulamaya konulan eğitim modelinin düşünce alt yapısı, çoklu sebep ve çoklu sonuçlara dayalı bir anlayışın oluşması amacıyla yapılandırmacılık temeline dayandırılmaya çalışılmaktadır.

Bu anlayışı uygulamaya çalışan bir eğitim sisteminde tabiî ki ders kitapları da bu anlayışla oluşturulmaya çalışılmıştır.

Aşağıda incelenen metinler, MEB 9. sınıf Türk Edebiyatı ders kitabında yer almaktadır. Kitapta yer alan metin altı soruları ve etkinlikler yapılandırmacılık kuramı temel alınarak incelenmiştir. Yapılan bu incelemede “1.2. Araştırmanın Amacı” bölümünde bahsedilen 1-11 no.lu soruların cevapları aranmıştır.

I. ÜNĐTE

GÜZEL SANATLAR VE EDEBĐYAT

1. Güzel Sanatlar Đçinde Edebiyatın Yeri

KAR4

Kardır yağan üstümüze geceden, Yağmurlu, karanlık bir düşünceden, Ormanın uğultusuyla birlikte Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin, Unutulmuş güzel şarkılar için Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan, Rüzgâr gibi ta eski Anadol’dan Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam! Uyandırmayın beni, uyanamam. Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına, Allah aşkına, gök, deniz aşkına Yağsın kar üstümüze buram buram...

Buğulandıkça yüzü her aynanın Beyaz dokusunda bu saf rüyanın Göğe uzanır - tek, tenha- bir kamış Sırf unutmak için, unutmak ey kış! Büyük yalnızlığını dünyanın.

Ahmet Muhip DIRANAS

Metin Soruları

Aristo’nun hareket denklemi, k bir sabit ve V’de hız olmak üzere F = k x V şeklindedir. Bu yasaya göre kuvvet uygulanmayan bir cisim zorunlu olarak hareketsiz kalacaktır.

1. Soru: Kar şiiri ile yukarıdaki metni yazılış amacı ve dil bakımından

karşılaştırınız. Đki metin arasındaki farklılıkları sebepleriyle birlikte maddeler hâlinde tahtaya yazınız.

Soruda Kar metni ile karşılaştırılması istenen metin içerik olarak yetersizdir. Öğrenen zaten metinde verilen denklemi gördüğünde bu metnin açıklayıcı, bilgi verici bir metin olduğunu anlayacaktır. Bu nedenle de Kar şiirine edebî metin denmesi

4

Bu bölümde yer alan tüm metin, metin altı soruları ve etkinlikleri MEB 9. sınıf Türk Edebiyatı ders kitabından doğrudan alınmıştır.

kolaylaşacaktır. Oysaki öğreneni biraz daha zorlayacak bir metin seçilirse öğrenenin üst düzey zihinsel becerilerini kullanması sağlanabilir.

Bu soru, yapılandırmacı yaklaşımın felsefesine uygun değildir. Çünkü öğreneni düşündürmeden bilgiye, yargıya doğrudan ulaşmasına neden olmuştur.

Bilimsel makaleden alınan bir metin verilerek soru öğrenene, “Yukarıda okuduğunuz metin ve Kar metni arasında hangi yönlerden farklılıklar görmektesiniz? Bu farklılıklar metni anlam yönünden nasıl etkilemiştir?” şeklinde soru sorulursa kuramın felsefesine daha uygun olacaktır.

Ayrıca iki metnin yazılış amacı ve dili karşılaştırılmadan önce iki metin okunarak serbest çağrışım yöntemi uygulanabilir, öğrencilerden metinlerle de ilgili oluşan düşünceler alınabilir, sonra da bu düşüncelerden yola çıkılarak genel bir yargı çıkarılabilirdi.

2. Soru: Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın, Kar şiirinin ve yanındaki resmin size neler

düşündürdüğünü sözlü olarak ifade ediniz.

Soruda metne hazırlık bölümünde verilen Çanakkale Şehitleri Anıtı’nın fotoğrafı ile Kar şiirinin yanındaki kış mevsimini anlatan resmin öğrenende hangi düşünceleri uyandırdığının belirtilmesi istenmiş. Ancak bu iki resim tematik açıdan birbiriyle ilgili ve öğrenende çağrışım yapacak kadar etkili değildir.

Bu soru anlamaya, kavramaya yönelik bir soru özelliği taşımamaktadır. Öğrenenin işlenen metin ile ilgili yorum yapmasına da imkân sağlamamaktadır. Bu nedenle yapılandırmacı yaklaşıma uygun değildir. Dersin giriş bölümünde bu sorunun öğrencilere yöneltilmesi derse ve metne hazırlık bakımından daha faydalı olacaktır.

3. Soru: Kar şiirini, şiirin yanındaki resmi ve seyrettiğiniz bir sinema filmini,

seçtikleri anlatım yolları bakımından değerlendiriniz. Aşağıdaki şemayı da dikkate alarak güzel sanatların hangi ölçütlere göre sınıflandırıldığını belirleyiniz.

Güzel Sanatlar Đşitsel Sanatlar Müzik ... Edebiyat Görsel (Plastik) Sanatlar Mimari Heykel Resim Hat Dramatik (Ritmik) Sanatlar Tiyatro Dans Sinema Bale Opera

Şekil 1: Sanatların Sınıflandırma Şeması

“Đlişkilendirilmeyen bilginin öğrenilmesi zordur.” düşüncesinden yola çıkıldığında yapılandırmacı yaklaşımda bağ kurma ve ilişkilendirme safhalarının çok önemli olduğunu görüyoruz. Soruda verilen “Sanat” başlıklı şemada işitsel, görsel, ritmik sanatların neler olduğu doğrudan verilmiştir. Oysa öğrenen düşünerek bu sanatların hangileri olduğunu bulabilmeli ve kendi şemasını örnekleriyle beraber oluşturabilmelidir. Ancak bu sorunun öğrenene katkısı yoktur. Soru, öğrenenin şema çizmesini sağlayabilecek bir düzende sorulursa bilginin daha kalıcı olmasını sağlayabilecek bir soru biçimi olur.

Soru öğrenene, “Sanat kavramı işitsel (fonetik), görsel (plastik), dramatik (ritmik) olarak üçe ayırdığımızda bunların alt başlıklarının tasnifi nasıl olmalıdır? Böyle bir şema çizerek okuduğunuz “Kar” metnini şemada uygun başlık altına yerleştiriniz.” biçiminde yöneltilebilir.

4. Soru: Sanatları sınıflandırma şemasına göre Kar şiiri hangi sanat dalına örnek

olabilir? Siz de şemada boş bırakılan noktalı yerlere ilgili sanat dallarına örnekler yazınız.

Yapılandırmacı yaklaşımda daha önce bilinenlerle yeni öğrenilenler arasında ilişkilendirme olmalıdır. Bu nedenle bu soru kurama uygun değildir. Bir önceki soruda öğrenci verilen şemayı doldurmuştur. Verilen şema öğrenci tarafından çizilirse önceki

öğrenilenler daha akılda kalıcı olacak ve yeni öğrenilenlerle ilişki kurulacaktır. 3. ve 4. soru birleştirilerek bu sorular kalıcı öğrenmeyi sağlayacak bir hâle gelebilir. Öğrenen kendi taksonomisini çizer ve okuduğu metni de kendi taksonomisinde uygun bir yere yerleştirebilir.

Aşağıda örnek verilen ders planı öğretici metinlerle sanat eserlerini birbirinden ayırmak için yapılandırmacı yaklaşıma uygun olarak hazırlanmıştır. Kitapta yer alan Kar şiiri bu plana göre incelenerek öğrenenin sanatsal ve öğretici metinler arasındaki farkı daha iyi kavraması sağlanacaktır.

Beceriler: Problem çözme, eleştirel düşünme, yaratıcı düşünme

Kazanım: Her düzeydeki öğretici ve fayda sağlayan eserlerle sanat eserlerini birbirinden ayırır.

Yöntem ve teknikler: Soru-cevap, grup çalışması.

SÜREÇ:

1. Problem durum oluşturma:

• “Kar” ile ilgili ansiklopedi maddesi ve şiir okunur. Bu iki metni birbirinden farklı kılan özelliklerin neler olduğu sorulur.

2. Bağ kurma/ilişkilendirme:

• Öğrenene gündelik yaşamda ne tür metinlerle karşılaştıkları sorulur.

• Bu metinleri birbirinden farklı kılan özelliklerinin neler olduğu üzerinde durulur.

• “Sanat eseri”, “metin” ve “edebî metin” ifadelerinin öğrenene neler çağrıştırdığı sorulur.

3. Keşfetme:

• Öğrenenler beşer kişilik gruplara ayrılır. Her gruba “Kar”la ilgili şiir, öykü, deneme türünde edebî metinler verilerek ansiklopedi ve sözlükten “Kar”la ilgili bilgilerin bulunduğu fotokopiler dağıtılır.

• Gruplardan dağıtılan metinleri incelemeleri ve iki gruba ayırmaları istenir. • Grupların yaptıkları sınıflandırmalar incelenir, neden böyle bir sınıflandırma

yaptıkları tartışılır. Tartışma sonucunda grupların okudukları metinlerin “öğretici metin” ve “edebî metin” başlıkları altında gruplandırmaları sağlanır.

• Gruplardan dağıtılan metinleri analiz etmeleri, öğretici ve edebî metinlerin özelliklerini belirlemeleri istenir.

4. Açıklama/tartışma:

• Gruplardan öğretici ve edebî metinleri hangi özelliklerini belirlediklerini açıklamaları istenir. Açıklana özellikler tahtaya not edilir.

• Tüm gruplar açıklamalarını yaptıktan sonra öğretici ve edebî metinlerin özellikleri ile ilgili tartışma başlatılır.

5. Uygulama:

• Öğrenenden belirlediği bir kavramla ilgili bir öğretici bir de edebî metin oluşturması istenir.

6. Değerlendirme:

• Öğrenenlerden yazdıkları metinleri birbirleriyle değişmeleri ve bunları öğretici ve edebî metinlerle ilgili belirledikleri özellikleri dikkate alarak değerlendirmeleri istenir.

Metin Etkinliği 2: Sınıf üç gruba ayrılır. Grup sözcüleri seçilir. Gruplar müziğin,

resmin, şiirin olmaması hâlinde hayatımızda ne gibi eksiklikler meydana geleceğini tartışırlar. Grup sözcüleri ulaşılan sonuçları tahtaya yazar.

Yapılandırmacı öğrenme anlayışında öğrenme sürecinde mutlaka sosyal etkileşim sağlanmalıdır. Bunun için yapılacak etkinliklerden biri de grup çalışmalarıdır. Ancak grup çalışmalarının içeriğinin incelenen metne uygun ve öğrenmeyi kalıcı hâle getirecek nitelikte olması gerekir.

Kurama uygun bir etkinliktir. Ancak bu etkinlik içeriği bakımından derse hazırlık etkinliği olarak kullanılmalıdır. Çünkü bu tartışma edebî metinlerin içeriğinin ve öneminin anlaşılması için önemlidir. Bu etkinlik yerine öğrenenin belirleyeceği bir kavramla ilgili bir öğretici, bir de sanatsal metin oluşturmaları, ilmî eser ve edebî metin ayrımının ne kadar kavrandığının ölçülmesine yardımcı olacaktır.

5. Soru: Sizce hayal etmeden yaşamak mümkün müdür? Yahya Kemal Beyatlı’nın

“Đnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.” dizesinden yola çıkarak hayalin insan için önemini ve insanın eseri olan güzel sanatlara etkisini tartışınız.

Yapılandırmacı öğrenmede yorumlama süreci öğrenen için çok önemli bir yere sahiptir. Kendi düş gücünü çalıştıran, düşlediklerini söze aktaran bir birey bilgiyi de anlamlı hâle getirecektir.

Bu soru öğrenenlerin yorum yapma gücünü artırıcı ve çıkarımda bulunmasına imkân sağlayan bir sorudur. Bu soruyla birey kendi yaşantısından de yola çıkacak, deneyimlerinden edindiği bilgiyi yapılandırarak öğrenecektir. Bu nedenle bu soru kuramın içeriğine uygundur.

6. Soru: Đlmî eserlerde hayallere yer verilebilir mi? Tartışınız. Ulaştığınız

sonuçları, bilimlerin ve güzel sanatların özellikleri çerçevesinde değerlendiriniz.

Yorum yapmaya uygun bir sorudur. Bu nedenle kuramın özelliklerini taşımaktadır. Ancak soruya, metnin hazırlık aşamasında öğrenenler tarafından zaten cevap verilecektir. Öğretmen, öğreneni bu yorumu yapması için yönlendirecektir. Bu nedenle metin altı sorusu olarak yinelenmesi gerekli değildir.

KAR MUSĐKĐLERĐ

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu. Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu. Bir kuytu manastırda dualar gibi gamlı, Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı, Bir erganun ahengi yayılmakta derinden... Duydumsa da zevk almadım Đslâv kederinden. Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta, Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta. Birdenbire mes'ûdum işitmek hevesiyle, Gönlüm dolu Đstanbul'un en özlü sesiyle. Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık, Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık!

Yahya Kemal BEYATLI

…Yeryüzünde kar yağması için, alt katmanların sıcaklığının 0 C°’nin altında olması yeterlidir. Bu, karın yere düşmeden önce erimesini önler. Kuvvetli kar yağışları, aşırı erime hâlinin yükseltide birdenbire durması şeklinde açıklanır(donma çekirdekleri etkisi). Böylece karı iki temel koşul belirler: 1. Aşırı ermenin sürmemesi için oldukça fazla sayıda çekirdeğin bulunması ve yükseltide sıcaklıkların oldukça düşük olması. 2. Karın yağmura dönüşmemesi için yerdeki sıcaklığın 0 C°’nin altında olması.

7. Soru: Yukarıdaki paragrafla Kar ve Kar Musikileri isimli şiirleri yazılış

amaçları bakımından karşılaştırınız. Ulaştığınız sonuçları maddeler hâlinde tahtaya yazınız.

Burada incelenmesi için verilen metin 1. soruda verilen açıklayıcı metin yerine konmalıdır. Çünkü birinci metinde yer alan 1. soru ve ikinci metinde yer alan 7. soru içerik bakımından aynıdır. Soruyu öğrenen yeniden yöneltmek öğrenme yaşantısı için anlamlı değildir. Öğrenenin yeni bilgiyi yapılandırmasını sağlamayan soru işlevsel değildir. Bu nedenle sorunun yinelenmesi kurama uygun değildir.

8. Soru: Kar ve Kar Musikileri şiirlerinin birbirinden farklı olması sanat ve sanatçı

ilişkisi bakımından size neler düşündürüyor?

Bu soru karşılaştırmalı metin incelemesi için öğrenene yararlı olacaktır. Hem biçimsel hem anlamsal hem de sanat-sanatçı ilişkisini açıklamak adına öğrenciyi yorum yapmaya, çıkarımda bulunmaya yöneltecek bir sorudur. Ancak öğrenme yaşamla ilgili problemlerin çözümü sırasında gerçekleşir. Öğrenen karşılaştığı problemle ilgili çözüm üretmek için düşünmeye başladığında öğrenme sürecine de başlayacaktır. Soruda açık olmayan yön “sanat-sanatçı ilişkisi”nden kasıttır. Bu soruda sanat-sanatçı ilişkisinin hangi yönünün sorulduğu belirgin değildir. Oysa kuramda öğrenciye verilen yönergelerin öğrencinin anlayacağı bir biçimde verilmesi istenmektedir. Bu nedenle sorunun soruluş tarzı kurama uygun değildir.

9. Soru: Şiirde “unutulmuş güzel şarkılar için”, “beyaz dokusunda bu saf rüyanın”,

“Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu”, “gönlüm dolu Đstanbul’un en özlü sesiyle” ifadelerinin müzik, resim ve heykel sanatları ile anlatılıp anlatılamayacağını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları tahtaya yazınız.

Bu soru, öğrenenin farklı ürünler ortaya çıkarabileceği bir yapıdadır. Yapılandırmacılık kuramına göre öğrenen, kendi oluşturduğu özgün ürünler de ortaya koymalıdır. Soruda ulaşılan sonuçların tahtaya yazılması yerine öğrenenin verilen dizelerden yola çıkılarak bir şarkı sözü yazması, dizelerden esinlenerek resim yapması, fotoğraf çekmesi veya dizelerden çıkardığı anlamdan yola çıkarak heykel yapması istenebilir. Düş gücünü kullanarak dizelerin kendisinde oluşturduğu düşünceleri düz

yazı biçimde anlatabilir. Böylece öğrenen edebiyat ve diğer sanat dalları arasında bir ilişki kurabilir. Bu soru diplinler arası bir çalışma ortaya çıkması ve proje yapılması içinde çok uygundur. Ancak soruluş bakımından kurama uygun değildir.

ATATÜRK, SANAT VE EDEBĐYAT

Dünya tarihine baktığımızda, ulusların geleceğini yönlendiren bütün büyük liderlerin sanat ve edebiyata karşı yakın ilgilerine, hatta bu alandaki uğraşılarına tanık oluruz. Ama şurası bir gerçek ki sanatın gerekliliğine inanan ve bu bilinçte olan tüm önderlerin düşünce yapılarında demokrat ve ilerici nitelikler taşıdığını görürüz. Sanatın temelinde var olan insan sevgisine (insancıllığa), hoşgörüye, yaratma özgürlüğüne büyük önem veren bu önderler; sanatın gerekliliğine inanırlarken sanatçının da toplum içindeki saygınlığını ve önemini özdeyiş (vecize) niteliğindeki sözlerle yeri geldiğinde her zaman vurgulamışlardır.

Bir toplumun manevi yapısının mimarı olan sanatçılar için dünya tarihinde belki de en güzel, en gönendirici sözleri Atatürk söylemiştir: “Efendiler! Hayatta her şey olabilirsiniz; mebus, bakan, hatta cumhurbaşkanı… -Ama sanatçı olamazsınız." Sanatçının değeri, saygınlığı, önemi ancak bu kadar anlatılabilirdi…

Ne var ki Atatürk; sanatı, edebiyatı bireyci zevklerin, ilgilerin bir aracı olarak hiçbir zaman düşünmemiştir; onu, hayatla bağdaştırmış ve toplum için yararlı olan bir sanatın önemi üzerinde durmuştur. "Bir u[us sanattan ve sanatçıdan yoksunsa tam bir hayata sahip olamaz." sözlerinde sanatın, sanatçının "hayat ve toplum" için var olduğunu vurgular. Atatürk, bu yargılar doğrultusunda Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi toplum sorunlarını işleyen sanatçılara sevgi duymuş, onları hayranlıkla, ilgiyle okumuştur. Sadi Borak, Atatürk ve Edebiyatadlı yapıtında; "Mustafa Kemal, Fikret'in

'Sis', 'Ferda', hatta 'Zangoç' adlı şiirlerini okutup, dinlerken her kez, doymak bilmez bir

tat ve haz duyuyordu." diye yazar.

Kuşkusuz, Atatürk sadece edebiyata değil; (Cumhuriyet'i kurduktan sonra) güzel sanatların her türlüsüne önem vermiş, ulus ve toplum için bunların gerekliliğini her konuşmasında dile getirmiştir. En büyük özelliği de konuşmalarını sözde bırakmamış, kurduğu halkevlerini birer sanat ve kültür merkezi hâline getirmişti.

Mehmet Yaşar BĐLEN Sonra Yazı Vardı

10. Soru: Atatürk, Sanat ve Edebiyat isimli metinden hareketle Atatürk’ün

edebiyata yaklaşımını tespit ederek defterinize yazınız.

Bu soru öğrencinin çıkarımda bulunmasını sağlayacak bir sorudur. Ayrıca öğrenci

Benzer Belgeler