• Sonuç bulunamadı

3. İSTANBUL BÂB MAHKEMESİ

3.3. KONULARINA GÖRE HÜKÜM TÜRLERİ

3.3.5. Vasiyet Hükümleri

Tam edâ ehliyetini hâiz bulunmayan kimselerin (kâsırların) her türlü hukukî işlerini kanunî mümessilleri yürütür ki, bu kimse velî yahud vasîdir. Ehliyetsizlerin temsili iki şekilde olur: Birincisi evlendirmek, okutmak, tedavi ettirmek, işe verip sanat öğretmek, diyetini üstlenmek gibi kâsırın bizzat şahsı ile alâkalı olan işlerdir. İkincisi de münhasıran kâsırın mal varlığı ile alâkalı tasarruflardır. Birinci çeşit işlerde kâsırın temsiline velayet, ikinci çeşit işlerde kâsırın temsiline vesayet denir.

Bir kimsenin velîsi, önce sırasıyla baba ve dedesidir. Baba ve dede, hukuk gereği, hem velî ve hem de vasîdir. Sonra soyundan en yakın erkek akrabası velîdir. Yani oğul, oğlun oğlu, erkek kardeş, bunun oğlu, torunu, amca, amcanın oğlu, amcanın torunu vs. şeklinde devam eder. Aynı derecede akrabadan yaşça büyük olanı velî olur. Velî uzakta ise yahud ehil değilse, meselâ âciz veya fâsık ise, sonraki velî olur. Soyundan yoksa velayet anne tarafından akrabaya intikal eder. Velî, hür, âkil, baliğ ve çocuk ile aynı dinden olmalıdır36.

Defterde yer alan vasiyet hükümlerinde; sahip olunan mülkün, paranın ve gelirin, tayin edilen vasî tarafından ne şekilde ve nerelere harcanması gerektiğine dair açık bilgiler yer almaktadır. Defterde genellikle Müslümanların vasiyetleri yer almakla birlikte, birkaç Hıristiyanın da vasiyeti mevcuttur. Vasiyetlerin genel karakteri, malın ve paranın bir kısmının birinci derecede yakınlara tahsis edilmiş olmasıdır. Bir kısmı da hayır niyetiyle infaka ve ibadetlerinin kefâreti olarak fakirlere dağıtılmak için tahsis edilir. Bir örnek olması bakımından aşağıdaki hükme, ifadelerini bugünkü Türkçe ile karşılayarak yer veriyoruz:

Niğde'nin Ürgüp kasabası ahalisinden olup İstanbul'da Cağala-zâde Sarayı civarında İmam Ali Mahallesi'nde Pancarcıoğlu Mustafa'nın kızı Şerife Hatice, vasi olarak atadığı Eminönü manavlarından Gümüş es-Seyyid Osman Ağa ibn-i Ali ve üzerine müdür atadığı Bağçekapusu'nda bulunan Kayıkhane Reisi es-Seyyid Mahmud Ağa ibn-i

36

Veliyüddin adlı kişilerin mahzarlarında şöyle belirtmiştir: Ben bundan önce Eminönü'nde bir adet manav dükkânı içerisinde mevcut ve esnaf arasında gedik malzemelerimi, üç bin beş yüz kuruşa başkasına satıp fiyatını alıp bu paranın iki bin kuruşunu bundan önce vefat eden büyük oğlum Süleyman'ın hacc-i şerîf edâsı için el-Hâc Yusuf adlı kişiye verip ve dört yüz kuruşuyla beş adet Mushaf-ı Şerîf satın alıp her birisini hediye edip, yedi yüz kuruşuyla aynı yerde beş adet su kuyusu açıp ve yüz kuruşunu dahi işbu târihe gelince yiyip içmek için harç ve sarf edip geride kalan üç yüz kuruşu ise, Allahu Teâlâ'nın emriyle vefat eylediğimde, evimin içerisinde mevcut eşyam olan üç minder ve iki çuka oturma ve ottan yapılmış sekiz yastık ve bir orta keçesi ve bir beledî döşek me‘a-çarşaf ve iki baş yastığı ve iki çift yorgan ve bir İstanbul şalı ve bir yarım kürk ve bir çift seccade ve bir sepet sandık ve bir bakır mangal ve bir leğen me‘a-ibrik ve iki pirinç şamdan ve iki tencere me‘a-kapak ve üç sahan me‘a-kapak ve bir sini ve bir tepsi ve bir çorba tası me‘a-kapak ve bir taba ile sair terekemi ve insanlara borcum olan hukûkumu vasim mezbûr Osman Ağa alıp ben koca sahibi olmadığımdan dolayı sünnet-i seniyye üzere techîz ve tekfînim görüp ispatlanmış borcum zuhur eder ise onu ödedikten sonra kalan terekemin üçte biri dağıtılıp bahsedilen üçte birin yüz elli kuruşu namaz borçlarıma, oruç kefaretime ve yemin ve nüzûrâtım için fakir Müslümanlara tasadduk olunsun. Vefatım gecesi birkaç hafız davet edilerek bir hatm- i şerîf ve onun ardından tevhîd-i şerîf tilâvet ve sevâbını rûhuma hediye ettirilip bahsedilen üçte birin yüz elli kuruşu ile helva pişirilip dağıtıldıktan sonra hafızlara münasib mikdârı meblağ verilsin ve vefatımın kırkıncı günü lokma pişirilerek fakirlere yedirilsin ve bahsedilen üçte birden her ne fazla kalır ise bu miktar vasim es-Seyyid Osman Ağa eliyle hayır ve iyilik üzere harç ve sarf olunsun ve terekemin üçte ikisi vasim mezbûr eliyle vârislerime teslim olunsun diye vasiyyet ve bunu yerine getirmeğe es-Seyyid Osman Ağa'yı vasiyy-i muhtâr ve üzerine mezbûr es-Seyyid Mahmud Ağa'yı nâzır nasb ve tayin eyledim dedikde onlar dahi yazıldığı üzere tasdik ettiler. (s. 52a)

Bu vasiyet bize, döneminin hayır anlayışına, sahip olunan mülkün aile ve hukuku olan insanlar arasında paylaşımına ve özellikle fakir-fukaranın bu hayırdan muhakkak pay sahibi oluşuna güzel bir örnektir.

3.3.5.2. Vesâyetten ibrâ (Vasinin borcunu ödemesi)

İstanbul'da kaba hasırcı esnâfından Mehmed Esad, çocukluğunda es-Seyyid Ahmed Ağa'nın yanına şâkirdliğe girip çalışırken babası Mehmed Efendi ölünce tesviye-i umûruna es-Seyyid Ahmed Ağa tayin olunmuş ve kendisine intikal eden mirastan toplam altı bin altı yüz elli kuruş vasisine teslim edilmiştir. Vasisi de bu paranın dört bin altı yüz elli kuruşuyla Mehmed Esad için İstanbul'da Asma Altı adlı yerde bir tütüncü mağazası satın alarak kalan para olan iki bin kuruşu da kendisine teslim etmiş ve vasisi Ahmed Ağa'da her hangi bir alacağının kalmadığına dair hükmün ilâmı verilmiştir (s. 51a).

3.3.5.3. Nasrânî (Hıristiyan) vasiyeti

Defterde yer alan hükümler arasında, pek çok konuda olduğu gibi, vasiyet konusu- nda da zimmîlere ait örnek hükümler yer almaktadır. Bir Müslüman ile gayrimüslim vasi- yeti arasında mukayeseye imkân sağlamak bakımından böyle bir hükmün metnini günümüz Türkçesiyle veriyoruz:

Manastır sancağının Sarıgöl kazâsına tâbi‘ Radoniş karyesi reâyâsından olup Yedikule'nin Bucakbağı semtinde Kostandi'nin bahçesinde oturan bahçıvan Taşo veled-i Yani, vasiyy-i muhtâr nasb ve tayin eylediği Hacı Evhad Mahallesi'nde Yibo veled-i Stanko'nun; kendisi öldüğünde bütün terekesini idareye ve insanlarla alâkalı hukukunu korumaya, kefenleyip kabre koymaya, isbatlanmış borcu zuhur ederse onu ödedikten sonra kalan terekenin üçte birisini harcamaya ve bu miktardan elli kuruşunun mezar taşı ve kabristanına harcanmasına, yüz elli kuruş ile fakirlerin yedirilmesine, bu üçte bir paradan ne kadar kalır ise fazlasını vasisinin dilediği mahalle harcamasına izin vermiştir. Yine

terekenin üçte ikisinin kız kardeşi Maseline'nin oğulları Hıristo ve Globe ve Petro evlâdı Yani zimmîlere verilmesine dair vasiyet ve bunu icra için Yibo zimmîyi vasiyy-i muhtâr nasb ve tayin eylemiştir (s. 20a).

3.3.5.4 Husûsla vasiyyet

Başkâtib İbrahim Ârif Efendi, Aksaray civarında Alem Bey Mahallesi'nde Nahılcı Sokağı'nda vâki‘ Samatya İskelesi Hamallar Kethüdâsı Halil Ağa ibn-i Hüseyin, zevcesi

olan Osman kızı Şerife Fatma Hatun'u, kendi vasiyetini yerine getirmeye mezun kılmış ve bu hususta taleb ettiği i‘lâm kendisine mahkeme-i şer‘iyye tarafından verilmiştir (s. 35b).

Benzer Belgeler