• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

5.2. VAKIFLAR

Vakıf kelimesi Arapça’da durdurmak, alıkoymak manasında olup, ıstılah olarak VII. yüzyıl ortalarından XIX. yüzyıl sonlarına kadarki devrede, İslam ülkelerinin içtimai ve iktisadi hayatında ehemmiyetli bir rol oynayan dini içtimai bir müessesenin

652 V.A.D. no. 1117, vr. 65b. 653 V.A.D. no. 1119, vr. 50b. 654 V.A.D. no. 548, vr. 59b. 655 V.A.D. no. 1119, vr. 50a.

adıdır657. Vakıf insanla beraber mevcut olan karşılıklı dayanışma ve başkasına iyilik yapma duygusunu, hukuki statüye kavuşturan ve ona süreklilik kavramı sağlayan, milletlerin sahip bulunduğu manevi güç ve değerlerin tanımlanmasına yardımcı tüzel kişiliğe sahip demokratik, sivil bir toplum kuruluşudur658. Bir hayır kurumu olan vakfın asıl amacı kişilerin kendi özel mallarının, insanlara, gayrimüslimlere de dahil olmak üzere açmaktır. Bu anlayış Osmanlı Devleti tarafından keşfedilen bir hayat tarzı değildir. Kökleri İslamiyet öncesine kadar geriye gider. Bu anlayış çerçevesinde zengin, hür ve reşit Müslümanlar çeşitli vakıflar kurarak hayatı daha yaşanır hale getirmeyi amaçlamışlardır659.

Vakıflar konusu itibarıyla sahih ve gayri sahih vakıflar, yararlananları itibarıyla Hayri ve zürri vakıflar, kendilerinden yararlanma açısından müessesat-ı Hayriye (cami, medrese, mektep, kütüphane, köprü, mescit), vakıf işletmeleri ve avarız

vakıfları olarak adlandırılır. İşletilmeleri itibarı ile vakıflar icareteynli ve mukataalı

olarak ayrılırlar. Karaman vilayetinde kimlerin vakıf kurduklarını Erdoğru şu şekilde açıklamaktadır660: Selçuklu döneminin yöneticileri, Ahi babaları, Karamanoğlu sülalesine hizmet etmiş ağalar, hür ve zengin hatunlar, paşa unvanını taşıyan Müslüman erkekler.

Toplum hayatını korumak ve güzelleştirmek ve toplumsal dengeyi sağlayabilmek amacıyla çeşitli vakıflar kurulmuştur. Bunlara Seydişehir’de de rastlamak mümkündür. Karaman eyaletindeki vakıflar aşağıdaki gibi gruplanmıştır661.

1. Cami ve mescit vakıfları 2. Zaviye vakıfları

3. Evlatlık vakıflar 4. Mahalle vakıfları 5. Su vakıfları

657 TEMEL, aynı tez, s. 148.

658 Nazif ÖZTÜRK, “Osmanlı Döneminde Vakıflar”, Türkler, X, Ankara 2002, s. 433.

659 M. Akif ERDOĞRU, “Murad Çelebi Defteri: 1483 yılında Karaman Vilayetinde Vakıflar”, Tarih

İncelemeleri Dergisi, XVII., (İzmir 2003), s. 122.

660 TEMEL, aynı tez, s. 149. 661 ERDOĞRU, aynı makale, s. 128.

6. Medrese vakıfları 7. İmaret vakıfları

8. Ecza ve darülhuffaz vakıfları 9. Türbe vakıfları

Bu vakıf çeşitlerine Osmanlı’nın diğer kentlerinde olduğu gibi Seydişehir kazasında da rastlanır. Aşağıda Seydişehir’de bulunan bu vakıf çeşitlerinden bahsedilecektir. Aşağıda bunlardan cami vakıflarına ve evlatlık vakıflara değinilmiştir. Diğer vakıflara ait mütevelli kayıtları belgelenmiş olup diğerlerinden ayrı değerlendirilmiştir.

5.2.1. Cami Vakıfları

5.2.1.1. Seyyid Harun Veli Vakfı

Seyyid Harun Camii’nin içinde bulunduğu külliye, Seyyid Harun tarafından kurulduktan sonra burada çalışanların giderleri ve caminin ihtiyaçlarının giderilmesi için Seyyid Harun Veli külliyesine önemli vakıflar bağlanmıştır. Seyyid Harun külliyesine ait Osmanlı evkaf belgelerinden Seydişehir kent merkezinde pek çok dükkan ile civar köylerde pek çok arazinin bu camiye vakfedildiği anlaşılmaktadır. Menakıbname’de Eşrefoğlu Mehmed Bey’in Beyşehir’de olan arazilerinin birkaçını bu camiye vakfettiği belirtilmiştir.

Seyyid Harun Vakfı ile ilgili Hurufat Defterleri’nde tespit edilen Zilkade 1103/Temmuz 1692 tarihli ilk kayıtta vakfın mütevellisi olan Zeynelabidin’in ölümü üzerine kardeşi Salih bu görev için uygun görülerek atanmıştır. Safer 1112/Temmuz 1700 tarihli diğer bir kayıtta ise vakıfta günlük on üç akçe ile nazır olan İbrahim’in görevini Mahmut almak istemiş ancak İbrahim görevinde kalmıştır.

5.2.1.2. Rüstem Bey Vakfı

Turgut oğlu Rüstem Bey tarafından Seyyid Harun Veli Camii’nin ihtiyaçları için oluşturulmuştur. Rüstem Bey Vakfı ile ilgili tespit edilen Şaban 1115/Ocak 1704 tarihli ilk kayıtta günlük bir akçe ile vakfın mütevellisi olan Yusuf’un beratının yenilendiği belirtilmektedir. Rebiü’l-Âhir 1124/Mayıs 1712 tarihinde ise vakfın

mütevellisi olmadığı ve gerekliliği belirtilerek günlük bir akçe ile Arif Mehmet mütevelli olarak görevlendirilmiştir. Rebiü’l-Âhir 1152/Temmuz 1739 tarihinde Arif Mehmet’in ölümü üzerine oğlu Şeyh Süleyman babasının görevine atanmıştır. Rüstem Bey Vakfı ile ilgili bir diğer atama kaydında ise vakfın nazırı olmadığı belirtilerek Mahmut nazır olarak atanmıştır. Şeyh Süleyman görevine devam ederken Mahmut mütevellilik görevini almak istemiş ancak Şeyh Süleyman görevinde bırakılmıştır. Zilkade 1168/Ağustos 1755 tarihli kayıtta ise günlük bir akçe ile vakfın nazırı Mustafa Halife’nin eski beratının yenilendiğinden bahsedilmektedir. Cemaziye’l-evvel 1171/Ocak 1758 tarihinde ise mütevelli Şeyh Süleyman’ın beratı yenilenmiştir.

Rüstem Bey Vakfı ile ilgili Safer 1216/Haziran 1801 tarihli son atama kaydında ise mütevelli Şeyh Mustafa’nın ölümünden sonra oğlu Seyyid Süleyman’ın mütevelli olarak atandığı belirtilmektedir. Aynı tarihli bir diğer kayıtta ise vakfın dörtte bir hissesinin mütevellisi olan Şeyh Ahmet’in ölümünden sonra Seyyid Lütfullah Halife’nin bu hissenin mütevelliliğine atandığı belirtilmiştir662.

5.2.2. Evlatlık Vakıflar

Gerek Karamanoğlu ve Eşrefoğulları beyleri, gerekse de Osmanlı sultanları Seydişehir kazasında Müslüman ailelerin vakıf kurmalarına izin vermiştir. Bu tür vakıflarda vakıf mahsulü genellikle “malikane” toprağı gelirinden sağlanmaktadır. Zamanla vakfı tesis etmiş olanların çocuksuz ölümü veya şeyhlerin bazı yolsuzlukları nedeniyle yerine devlet tarafından görevli tayin edilmesi ile vakıf evlatlık vakıftan çıkarak amme vakfı haline dönüşürdü. Bu durum vakıfların kendi başlarına hareket etmeyerek devlet gözetimi altında olduklarının bir kanıtıdır663.

Evlatlık vakıflarda ber vech-i iştirak ibaresi yer alır. Yani vakfın ortaklaşa yönetimi söz konusudur. Bazı vakıflarda ise bir vakfın yönetimine seksen kişi karışmasın diye iştirak merfu olmağın ibaresi yerleştirilmiştir. Böylece yönetim hak sahiplerinden birine verilerek yönetimde sadelik planlanmıştır664. Evlatlık vakıflarda vakıf malını müsadereden, varisler arasında bölüşülüp parçalanmaktan, alınıp

662 V.A.D. no. 544, vr. 14b.

663 Ömer Lütfi BARKAN, “Osmanlı İmparatorluğunda Kolonizatör Türk Dervişleri”, Türkler, IX, Ankara

2002, s. 149.

satılmaktan veya herhangi bir borç karşısında hacz edilmekten korumuştur. Ayrıca vakfiyede belirlenen şartlar gereği vakfedilen malın en iyi şartlarda idaresi, varislerin ve vâkıfın diğer yakınlarının en iyi şekilde hayat sürmeleri sağlanmıştır. İşte bu yapılarından dolayı evlatlık vakıflar eleştirilerle karşı karşıya kalmışlardır. Birçok devlet arazisi müsadereden kurtulmak için vakfedilmiştir665. Kayıtlardan tespit edebildiğimiz kadarıyla Seydişehir’deki evlatlık vakıflar şunlardır:

5.2.2.1. Harun Reşit Vakfı

Kim tarafından, ne zaman kurulduğu belli değildir. Hurufat Defterleri’nde bu vakıfla ilgili tespit edilen Zilkade 1110/Mayıs 1699 tarihli tek kayıtta vakıf için nazırın gerekliliği belirtilerek Ömer nazır olarak atanmıştır. Bu vakıfla ilgili başka bir kayda rastlanmamıştır.

5.2.2.2.Karez Vakfı

Seydişehir’deki Karez Vakfı’nın mütevellilik görevi aynı soydan gelen evlada verilmek şartıyla Müslihiddin tarafından vakfedilmiştir. Elimizde bu vakfa dair iki kayıt bulunmaktadır. Ramazan 1114/ Ocak 1703 tarihli ilk kayıtta vakfa ait toprakların dört kişi tarafından yönetildiği belirtilmiş, elde edilen gelirin paylaştırılması hususunda akılların bulanmaması için gelirin dört hisseden paylaştırılıp, bunun ilmi bir belgeyle desteklenmesi belirtilmiştir. Cemaziye’l-evvel 1226/Mayıs 1811 tarihli diğer kayıtta ise vakfın dört hissesinden birine vakıf olan Gerice Hatun’un yanındaki beratını kaybettiğinin sabit olması halinde kadıya bu durumun bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Benzer Belgeler