• Sonuç bulunamadı

VAKIF CENNETİ BURSA

Belgede bursa’da zaman (sayfa 90-93)

misafiri hamama götürecek, diğer misafirhanelerdeki gibi bütün hizmetleri yerine getirecektir. Zâviyede günahkârlar, namaz kılmayanlar, sapık olanlar, bid’at ehli olanlar kalamayacaklardır. Bunların dışında kalan her kim olursa olsun zâviyede misafir edilmekten men olunmayacaklardır. Vakfın akarlarından elde edilecek gelir, helâl yollarla en iyi şekilde değerlendirilecektir. Elde edilen gelirler ilk olarak zâviyenin imar, tamir ve onarımına, vakfın gelirini artırıcı yatırımlara harcanacaktır. Buralarda masrafa ihtiyaç duyulmadığı takdirde gelirler, zâviyenin önemli işlerine ve gerekli ihtiyaçlarına harcanacaktır. Yukarıda geçen masraflar karşılandıktan sonra artan vakıf gelirinin onda biri mütevellîye ücret olarak verilecektir. Zâviyeye odun çekmek, değirmenlere buğday götürüp un yapıldıktan sonra imarete getirmek, davar satın almak, belirli günlerde fakirlere helva pişirmek, mübarek gecelerde ve gerekli zamanlarda kandil için zeytinyağı ve balmumu almak, zâviyeye çanak çömlek, keçe, kazan, süpürge ve benzeri masraflara harcanacak olan miktarlar mütevellinin görüşüne göre belirlenecektir. Zâviyenin kiraya verilecek yerleri bir yıldan fazla kiralanmayacaktır. Kiracı ikinci sene tekrar kiralamak isterse kiralık mülk bir başkasına kiraya verilmeyecektir. Bu yerler zalime ve açgözlüye kiralanmayacaktır. Bu gibi kimselerin çıkaracağı sorunlardan sakınılmalıdır. Söz konusu zâviye yıkılıp da yeniden inşası mümkün olmaz veya zâviyede kalacak kimse bulunmaz ise vakfın gelirleri fakir Müslümanlara, zayıf müminlere, ihtiyaç sahiplerine ve güçsüz kimselere harcanacaktır.”

Yukarıdaki şartlardan da anlaşıldığı üzere zâviyede kalacak misafirlerin seçiminden, görevlilerin onlara davranış biçimine kadar vakfın en iyi şekilde çalışması konusunda bütün tedbirler alınmıştır. Vakıfta kimlerin görev yapacağı ve alacakları ücretler detaylı bir şekilde vakfiyelerde açıklanmıştır. Kitap hazırlanırken söz konusu detayların tamamı çevrilmiş ve kitaba yazılmıştır. Böylece meslekler ve o dönemin ücret dengelerini araştırmak isteyen veya yüzyıllara göre mukayeseli ücret çıkarmak konusunda çalışacak kimselere kolaylık sağlanmıştır.

Vakfiyelerin sonunda şahitlerin ismi yer alır. Hemen hemen her vakfiyenin sonundaki şahitlerin tam kimlikleri yazılarak, özellikle önemli şahısların yaşadığı dönemlerin tespit edilmesinde bu husus oldukça önemlidir. Mesela ünlü Kıraat âlimi İbnü’l-Cezerî dışardan Bursa’ya gelmiş ve 1400 tarihli Yıldırım

Bayezid’in Külliye Vakfiyesi’nde şahitlik yapmış, böylece onun bu tarihlerde şehirde olduğu tespit edilmiştir. Kimi vakfiyeler, döneminin yazı özelliklerini yansıtması açısından da önem taşırlar. Bu bakımdan vakfiyeyi yazan kâtip, eğer ismini yazmışsa, buna da ayrıca işaret edilmiş ve bir başlıkta kâtiplerin isimlerine yer verilmiştir. Vakfiyenin hangi arşiv, müze veya kütüphaneden alındığına işaret edilerek esere akademik bir hüviyet kazandırılmıştır. Burada ayrıca

vakfiyenin teknik özellikleri, eni, boyu, vakfiyeye yapılan ekler, sonradan yazılan ilaveler, kağıdının durumu gibi hususlar da belirtilmiştir. İlgili vakfiye hakkında araştırma yapmak isteyenler için her bölümün sonunda kaynakça verildiği gibi, kitabın sonuna da genel bir kaynakça verilmiştir.

Vakfiyede söz konusu edilen binaların, varsa eski, yoksa daha çok günümüzdeki durumunu gösteren fotoğrafları

verilmiştir. Kimi eserler külliye, yani birkaç binadan meydana gelmiş ise, bunların vaziyet planları çıkartılarak kitaba konulmuştur.

Vakfiyelerin varsa asılları, yoksa

kopyaları bütün halinde kitaba konularak, araştırmacılara daha detaylı araştırma yapma imkanı da sağlanmıştır.

Kitabın en sonunda metin içinde geçen vakıf ıstılahları ile ilgili geniş bir sözlük de ilave edilmiştir.

Bursa Vakfiyeleri projesi uzun soluklu bir çalışmadır. Şimdilik birinci cildi yayınlanan bu çalışma ile söz konusu vakfiyelerin 1453 yılına kadar olan kısmı yayınlanmış olmaktadır. Bundan sonraki ciltlerde de kalan kısımları, 1923 yılına kadar yayınlanmaya devam edecektir. Bu çalışma ile Bursa tarihinin en önemli kaynaklarından olan vakfiyeler gün

yüzüne çıkmış olacaktır. Ancak geride Bursa Şeriye Sicilleri, Bursa Salnameleri, Bursa Vefeyatnameleri gibi daha birçok malzeme bulunmaktadır. Yapılan çalışmaları eleştirmek, tenkid etmek kolaydır. Ancak yukarıda sayılan eserlerin yayınlaması için elini taşın altına koyacak “adam” bulmak oldukça zordur.

Eserin yazarlarından Doğan Yavaş dostumuz kitabın yayınlanmasına şu tarihi düşürmüştür:

Atalar fethetti Bursa şehrini Vakıflarla donattı imâr olundu Murûr-ı zamân ile olmuşdu harâb Ashâb-ı hayr elinden âbâd olundu Üç ehl-i ilm idiler ber-mûceb Sa’y u gayret eylediler pek aceb Himmet eyledi de Şehremini Receb İki bin on üçte “Vakfiyeler” tab’ olundu.

Umur Bey Vakfiyesi’nin baş tarafı Umur Bey Vakfiyesi’nde vakfedilen kitapların listesi

Doç. Dr. Cafer ÇİFTÇİ

Osmanlı döneminde Bursa dâhilinde bulunan iskeleler içerisinde, şehir merkezini başkente bağlayan başlıca iskele yıllarca Mudanya İskelesi olmuştur. Mudanya İskelesi Osmanlı tarihinin her döneminde devlet kademesinden başlayarak sıradan halka kadar birçok kesimin farklı sebeplerle geçip gittiği ve ayak bastığı bir limandır. Saruhanoğlu Süleyman Bey, 1344 yılında İstanbul’a gidip dönüşünde Mudanya’da ölmüştür. Fatih Sultan Mehmed’in ölümü sonrasında oğulları Cem Sultan ile II. Bâyezid arasında gerçekleşen taht mücadelesinde, II. Bâyezid’in Mudanya üzerinden Bursa’ya küçük bir ordu gönderdiği görülmektedir. Cem Sultan’ın Karaman’dan yola çıkıp Bursa’ya doğru şehri almak için ilerlediğinin duyulması üzerine II. Bâyezid, Ayas Paşa önderliğinde iki bin kişilik yeniçeri ordusunu Mudanya üzerinden Bursa’ya göndermiştir. 1481 yılında gerçekleşen bu hadisede şehir halkı Cem’i desteklediği için yapılan savaşta Ayas Paşa ve onun yönettiği yeniçeri ordusu yenilmiş, tutsak edilmişler ve Cem Bursa kalesine girerek

padişahlığını ilan etmiş, adına hutbe okutup para bastırmıştır.

Sultan Süleyman’ın (Kanûnî) 1513 tarihinde Bursa kadılığına gönderdiği hükümde, Mudanya’daki kendisine ait eşyasının ve ağırlığının deve kiralanarak gönderilmesi emredilmektedir. Bunun üzerine Eğridir Yörüklerinden Ramazan oğlu Cemal Ali Paşa, Hoca oğlu Hamza ve Hamza oğlu Nebi adlı kişilere ait on iki tane deve bu iş için kiralanmıştır. İstanköy muhafazasına tayin edilen Vezîr Osman Paşa’nın görev mahalline giderken maiyeti ile Mudanya İskelesi’ne gelerek buradan elli beygir ile Bodrum’a gittiği görülmektedir. Abdülmecid, Abdülaziz ve V. Mehmed Reşad gibi padişahlar da Mudanya yoluyla Bursa’ya gelmişlerdir. Sultan Abdülmecid’in 26 Mayıs 1844 tarihinde başlayan ve 17 gün süren memleket gezisinin bir durağında Bursa şehri bulunmaktadır. Yolculuğun dördüncü gününde İzmit’ten vapura binerek ayrılan padişah, Mudanya İskelesi’ne güzel bir havada yolculuk etmiştir. Halkın coşkun karşılama töreni ile iskeleye çıkan padişah, burada bir

müddet dinlenerek henüz demiryolu olmadığından rahvan bir atla Bursa’ya doğru yola çıkmıştır. Sultan, Misebolu Köyü civarında Zeytuntepe denilen yüksek bir mevkide kurulan otağa ulaşmış, bir süre de burada dinlenerek faytonla Bursa’ya hareket etmiştir. Sultan V. Mehmed Reşad 30 Ağustos 1909’da Ertuğrul Yatıyla Mudanya İskelesi’ne, buradan da kendisi için özel hazırlanan tren vagonuyla Bursa’ya gelmiştir. Osmanlı Devleti’nde 24 Temmuz 1908 tarihinde Meşrutiyet ilan edilmişti. Meşrutiyetin ilanının birinci yılını doldurması sebebiyle 23 Temmuz 1909 ila 10 Eylül 1909 tarihleri arasında ikinci Bursa Sergisi düzenlenmiştir. Bu sergiye Padişah Mehmed Reşad da Osmanlı veliahtları ile birlikte katılmıştır. Padişah, Mudanya İskelesi’nde ve Bursa’da büyük sevinç ve coşku ile karşılanmıştır.

Mudanya İskelesi mevkiindeki deniz derinliği, 1893 yılında hazırlanan bir haritadan tespit edilebilmektedir. Bu haritaya göre eski iskelenin bulunduğu mahalde deniz derinliği 2 ila 6 metre arasındadır. Yeni iskeledeki deniz

OSMANLI DÖNEMİNDE

Belgede bursa’da zaman (sayfa 90-93)

Benzer Belgeler