• Sonuç bulunamadı

Sözlükte “durmak, durdurmak, alıkoymak” anlamına gelen vakıf terim olarak bir malın sahibi tarafından dini, içtimaî ve hayrî bir amaca ebediyen tahsisi Ģeklinde ifade edilebilir.172 Hanefi mezhebinin önde gelen müçtehidlerinden olan Ebu Yusuf ve Muhammed ile Ģafiî ve zahirilere göre ise vakıf “bir mülkün menfaatinihayır cihetine tahsis edip aynını Allah Teâlâ‟nın mülkü hükmünde olmak üzere temlîk ve temellükten ebediyen alıkoymaktır”.173

Vakıflar Osmanlı devletinde çeĢitli hizmetlerin yerine getirilmesinde büyük bir önem arz eden unsurlardan birisidir. Genel olarak Ģehrin tamamını ilgilendiren cami, medrese, kütüphane, hastane, han, çeĢmeler, sebiller, imaretler, su getirme ve bu tesislerin bakımı, mezarlıklar ve bunun yanında birçok hizmet vakıflar sistemiyle yapılmıĢtır.174 169 Belge No:125. 170 Yıldız, a.g.e., s. 130. 171 Belge No: 132. 172

Hacı Mehmet Günay, “Vakıf”, DİA, Ġstanbul 2012, c. 42, s. 475.

173

Halit ÇalıĢ, Talip Türcan editörlüğündeki komisyon tarafından hazırlanan İslam Hukuku El Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara 2012, 1. Baskı, s. 570.

174

Mehmet Bayartan, “Osmanlı ġehirlerinde Vakıflar ve Vakıf Sisteminin ġehre Kattığı Değerler”,

64

Fıkıh literatüründe vakıf kurumunun “habs, hubus, ahbâs, ihtibâs, tahbîs, tesbîl, sebil”175

gibi kelimelerle ifade edildiğini görmekteyiz. Defterimizde bu hususun “habs” kelimesiyle geçtiğine dair örnek; “…habs-i sarîh-i muhalled ile vakf

ve habs idüp şöyl şart ve ta„yîn eyledim ki…”176

ifadesiyle zikredilir. Fıkıhta Ģeri‟i hükümler ve vakfiyedeki Ģartlar çerçevesinde vakfın iĢlerini idare etme yetkisine “tevliyet” adı verilir. Vakfın iĢlerini yönetmek üzere tayin edilen kiĢiye ise mütevelli denilir.Osmanlı uygulamasında ve defterimizde bu kelimelerin geçtiğini görmekteyiz:“…vakf-ı mezkûrun tevliyeti bana meşrût ola…”,“…vefât ittiğimden

sonra şürût-ı mezkûr üzere oğlum mütevellî-i mezbûr mutasarrıf ola…”Ģeklinde ifade

edilmiĢlerdir.

Vakıf iĢleminin irade beyanı (sîga), vakfeden (vâkıf), vakfedilen mal (mevkûf) ve vakıftan yararlananlar (mevkûfün aleyh) Ģeklinde dört temel unsuru vardır. Defterimizdeki belgede vakfın unsurlarına örnek;“…vakfına liecli't-tescîl

mütevellî nasb ve ta„yîn eylediği…”ifadesiyle irade beyanının, “…Eğin kazâsı kurâsından Geşo karyesi ahâlîsinden sâhibü'l-hayrât ve râğibü'l-mühsinât el-Hâc Ebubekir Efendi ibn-i el-Hâc Mehmed…”adlı kiĢinin vakfeden, “…bir tarafdan Seyl Deresi ve tarafeyni kendi dîger mülküm ve taraf-ı râbi„i amûcemzâde Hacı Halil Efendi mülkü ile mahdûd derûnunda bir bâb … müştemil bir kıt„a mülk kavaklığımı vakf-ı sahîh-i müvelled…”vakfedilen malın,“…Çemişgezek kazâsı kurâsından Şehsor karyesinde vâki„ câmi„-i şerîfi mihrâbı yemîninde üç vukuyye yağ mumu îkâd idepü…” vakıftan yararlananĢeklinde ifade edildiğini görmekteyiz.

Bir vakfın nasıl yönetileceği, vakfedilen maldan kimlerin hangi esas ve ölçüler içerisinde faydalanacağı vakfedenin iradesiyle belirlenir. Vakfeden kiĢinin beyan ve Ģartlarını taĢıyan yazılı belgeye “vakfiyye” denilir. Defterimizde vakfiyye ile ilgili tek belge mevcuttur.“Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn vessalâtü vesselâmü alâ

seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî rıdvânullâhi te„âlâ aleyhim ecma„în ammâ ba„d sebeb-i tahrîr-i kitâb ve mûceb-i tastîr-i hitâb oldur ki Eğin kazâsı kurâsından Geşo karyesi ahâlîsinden sâhibü'l-hayrât ve râğibü'l-mühsinât el-Hâc

175

Günay, “Vakıf”, s. 476.

176

65

Ebubekir Efendi ibn-i el-Hâc Mehmed meclis-i şer„-i şerîf-i enverde zikri âtî vakfına liecli't-tescîl mütevellî nasb ve ta„yîn eylediği sulbî oğlu Ahmed Efendi mahzarında ikrâr-ı tâmm-ı sahîh-i şer„î ve i„tirâf-ı sarîh-i mer„î idüp vakf-ı âtî'l-beyânın sudûruna değin yedimde mülk ve hakkım olup karye-i mezkûrede vâki„ bir tarafdan Seyl Deresi ve tarafeyni kendi dîger mülküm ve taraf-ı râbi„i amûcemzâde Hacı Halil Efendi mülkü ile mahdûd derûnunda bir bâb … müştemil bir kıt„a mülk kavaklığımı vakf-ı sahîh-i müvelled ve habs-i sarîh-i muhalled ile vakf ve habs idüp şöyl şart ve ta„yîn eyledim ki kavaklık-ı mezkûra ben mutasarrıf olup kavaklık-ı mezkûre gallesinden senevî Çemişgezek kazâsı kurâsından Şehsor karyesinde vâki„ câmi„-i şerîfi mihrâbı yemîninde üç vukuyye yağ mumu îkâd idepü ben biemrillâhi te„âlâ vefât ittiğimden sonra şürût-ı mezkûr üzere oğlum mütevellî-i mezbûr mutasarrıf ola ve ba„de vefâtihû mezbûrun evlâd-ı evlâd-ı evlâdı batnen ba„de batnin mutasarrıf ola ve vakf-ı mezkûrun tevliyeti bana meşrût ola ve tebdîl ve tağyîri yedimde ola deyü kavaklık-ı mezkûru fâriğan ani'ş-şevâğil mütevellî mezbûre teslîm ol dahi sâir mütevelliyân-ı evkâfgibi …mine'z-zamân tasarruf eyledi didikde gıbbeˈt-tasdîkiˈş-şer„î vâkı-ı mezbûr kelâmını semt-i âhara sârık olup vakf-ı akâr İmâm-ı A„zam ve himâm-ı efham Ebu Hanife el-Kûfî hazretleri kadında menzile-i âriyetde olmağla rücû„-ı meşrû„ ve İmâm Muhammed bin Hasan eş-Şeybânî hazretleri katında vâkıf menâfi„i vakfı nefsine şart ile vakf bâtıl olduğuna binâen vakf-ı mezbûrdan rücû„ ve kavaklık-ı mezkûru kelevvel mülküme istirdâd eyledim diyecek mütevellî mezbûr cevâba tasaddî idüp eğerçi hâl bast olunan minvâl üzere olduğu hâl âşikâr değildir lâkin ârif-i hemedânî Ebu Yusuf eş-şehîr bi'l-imâmi's-sânî hazretleri katında vâkıf mücerred vakaftü dimekle ve İmâm Muhammed ile hâkim-i mevki„-i sadr-ı kitâb tûbâ lehû hüsn-i meâb efendi hazretleri huzûrunda terâfü„ân ve her biri muktezâsınca fasl u hamse talibân olduklarında hâkim-i mûmâ ileyh esbeğallâhu ne„imehû aleyh hazretleri dahi tarafeynin edillesine nazar ve mubattal-ı hayr olmakdan hazer idüp âlimen bi'l-hilâf el-cârî beyne'l-eimmeti'l-eslâf vakf-ı mezbûrun sıhhat-i lüzûmuna hükm itmeğin min ba„d vakf-ı mezbûr sahîh ve lâzım oldu femen beddelehû ba„de semi„ahû finnemâ ismehû alellezîne yübeddilûnehû innellâha semî„un alîm ve

ecrü'l-66

vakfi ale'l-hayyi'l-cevvâdi'l-kerîm cerâ zâlik. Hurrire fî gurre min şehri Zilka„deti'ş-şerîfe lisene hamse ve semânine ve mieteyn ve elf.”177

Benzer Belgeler