• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM KELİME GRUPLAR

O, ne yaparsa güzel yapar (12)

1.9. UNVAN GRUBU

Bir kişi ismiyle akrabalık, meslek, lakap, rütbe ya da saygı ifade eden bir kelimenin birleşmesiyle oluşan gruba unvan grubu denir.

Unvan grubunda kişi ismi önce unvan sonra yer alır. Her iki kelime de eksiz şekilde birleşir. ( Murat Albay, Ayşe nine gibi)

İsim unsuru tek kelime olabileceği gibi birleşik isim de olabilir (İsmail Hakkı Efendi, Mehmet Ali dayı gibi) (Aksoy, 2006: 101).

Ergin (1997: 389) bu kelime grubunu, “Bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen kelime grubudur. Şahıs ismi önce, unvan veya akrabalık ismi sona gelir. Her iki unsur da hiçbir ek almaz.” biçiminde açıklamıştır.

Banguoğlu (1998: 513) “san öbekleri” diye nitelediği unvan grubunu, “san anlatan adların kişi adlarına yanaşmasıyla meydana gelen yanaşma takımları” diye tarif etmektedir.

Keskin (2003: 190) ise unvan grubunu, “Bir şahıs ismiyle unvan veya akrabalık bildiren başka bir ismin oluşturduğu kelime gruplarına unvan grubu denir.” şeklinde açıklamıştır.

Unvan gösteren isimlerin kişi adından önce kullanıldığı şekiller de dilimizde bulunmaktadır.

Karahan (2014: 69)’a göre, “Birinci unsuru unvan veya akrabalık ismi olan ‘Sultan Orhan, Dede Korkut, Hoca Nasrettin, Doktor Murat, Hemşire Selma, Albay Şadan, Baba Necmi” gibi kelime grupları unvan grubu değil, birleşik isimdir.” der.

Açıkgöz, Yelten (2005: 43) ise unvan gruplarına benzeyen ancak yapısı bakımından unvan grubunun tersi olan bu tür kullanımları sıfat tamlaması olarak değerlendirir.

Ergin (1993: 368)’de unvan isimlerinin başa getirilmesi durumunda oluşan kelime grubunun birleşik isim ya da sıfat tamlaması olduğunu belirtir.

Sev (2006: 167) ise, “Unvan grubu, bir şahıs adı ile bir unvan veya akrabalık gösteren ismin yan yana gelerek oluşturduğu kelime grubu” biçiminde açıklar ve “Unvan gösteren isim, şahıs adından önce de sonra da gelebilir.” diyerek bu konuda farklı görüşünü belirtir.

Karahan (2014: 68), “Bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden kurulan kelime grubu” diye nitelendirdiği unvan grubunun özelliklerini şöyle sıralamıştır:

a. Bu grupta şahıs ismi başta, unvan ve akrabalık ismi sonda bulunur. b. İki unsur eksiz birleşir.

c. Unvan grubunda şahıs ismi, birleşik isim olabilir.

ç. Bu grup, cümle ve kelime grupları içinde isim görevi yapar. Eserimizdeki unvan grupları şunlardır:

Üssüğünoğlu, gökyüzüne kırpık gözlerle baktı. (9)

Üssüğün İbrahim bu kez de acısını çeşmeden çıkarttı. (10) ‘Prova şu Üssüğün İbraam’a...’ (11)

‘Vallaha’ diyecek ‘çok diyarlar dolaştım, görmedim Üssüğün İbraam’ın atlar gibi. (11)

‘Çekin lan’ derim ‘arabaları Duran efendinin mağazasının önüne.’ Çayı var, gayfesi var, buyur'u var. ‘Buyur İbraam efendi’ der… (12)

Bütün pavlikeler herifçioğluna bağlı. (12)

- Çağır Zeynelin İsmail’i, ‘Ne istersin şu tarlana?’ (13) Sen ne dersin Zorbarınoğlu? (13)

Ağam, Üssüğün İbraam efendi, ne ekeceksin? (13)

Sofranın kalktığı görülmemiş İbraam efendinin konağında. (14)

Mustafa, olmazsa, Küçük Hasan çok zaman kendisini çevirir, zor güç üzerine atlar, eve gelirdi. (18)

Üssüğünoğlu, sığırın ardını almaya çalışan çobanı çevirdi: - Tombak Emmi, dedi. Bizim Dorukısrak bu yıl yılkılık... Ben sana söyleyim, sen de iyi işit. Dönüş yolunda geri çevir, ayır mallardan. (24)

Uzun, acele birkaç çifte fırlattı ve hızla yürüdü, ama Üssüğünoğlu peşini bırakmadı. (27)

Zelvelinin Murat oğlunu evlendiriyordu. (30) Nereye Kaşifinoğlu? (38)

- Devrik köyüne Tombak Emmi. (38)

-Ula, dedi. Kaşifinoğlu, senin işin rast gidecek. (38)

Tombak Emmi'ye eyvallahı çökertip Kaşifinoğlu yola düştü. (39) Fadişinoğlu : -İrbaam'ın Doru, dedi. (40)

Jandarma Ahmet Çavuş'un karısı: - Sefil ortalarda, dedi. (40) Ferman Naçar'ın Ali'nin ise, dağlar kendisinindi... (50)

Üssüğünoğlu'nu bağışladı kendince. (50) Zaten Dorukısrak’ın nesineydi... (52)

Demirkır Aygır koşuyordu. (55)

-Ulan Kümüğünoğlu, eyi vaaz hocası olurmuşsun. (65) -Duran Çavuş'un misafiri. (76)

-Duran Çavuş sürüklemezse ben sürükler, derisini ben, alırım. (76) -Sen ne dersin Hıdır Emmi? (77)

Kısrak bin bir güçlükle Hıdır Emmi'nin ahırına sokuldu. (77)

Hıdır Emmi ve oğlu gün boyu ve gece yarısına dek kısrağı sık sık yokladılar. (91) Çok çekti Hıdır Emmin kadersiz kısrak. (93)

Sokağa çıkınca Hıdır Emmi yuları dibinden tuttu. (96)

- Hangisini beğenmezseniz o benim, dedi Acı' lı Çelebi Ağa... (103) - Hayrını görün, dedi Çelebi Ağa... (103)

Nisanın ilk günleri işle güçle birlikte Üssüğün İbrahim Efendinin aklına Dorukısrak düştü. (108)

Sen nerden laf açan İbraam Ağa? (109)

Üssüğün İbrahim ve oğlu tayın peşinden yürüdüler. (112)

Sana bir dünyanın zulmünü yapmazsam, ya da alnına bir kurşun sıkıp köyün deresine yıkmazsam bana da Üssüğün oğulluğu haram olsun. (118)

1.10. BİRLEŞİK İSİM

Birden fazla isimden veya isim soylu sözcükten oluşan nesne, yer ve kişi adları birleşik isim grubu oluştururlar.

Ergin (1993: 363) birleşik isimleri, “Bir nesnenin çok defa tek tek de adı olan isimler aynı nesneyi karşılamak, aynı nesneye beraber ad olmak için doğrudan doğruya, eksiz olarak yan yana gelir ve birleşik isim yaparlar.” şeklinde açıklar. Birleşik isimlerin Türkçede sadece has isimlerden yapılan bir kelime grubu olduğunu söyler.

Karahan birleşik isim grubunu Ergin’e göre daha da sınırlandırarak bir tanım yapmıştır. Ona göre birleşik isim grubu, “Bir şahsa özel ad olmak üzere bir araya gelen kelime grubudur (2014: 69).” Görüldüğü gibi Karahan, sadece kişi adlarını birleşik isim yapısı olarak kabul ederken Ergin, böyle bir ayrım yapmadan yer adlarını da birleşik isim grubu içinde değerlendirmiştir.

Karahan (2014: 69), birleşik isimlerin özelliklerini sıralarken isim unsuru, özel isim olan sıfat tamlamalarının ( Ulubatlı Hasan, İkinci Selim...), zaman içinde bir şahsa ad olabileceğini ve bunların da birleşik isim grubu olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyler.

Birleşik isim genellikle özel isimlerden yapılır. Özel isim yerine kullanılan cins isimlerden de birleşik isim yapılabilir ancak bunların sayısı oldukça sınırlıdır. (Özkan ve Sevinçli, 2008: 36)

Karaağaç (2002: 47-54) mevcut dilbilgisi kitaplarından farklı olarak her dilde karşımıza çıkan ad, sıfat, zarf, zamir, eylem, edat gibi sekiz sözcük türünden bağlaç ve edatlara yer vermeyerek isimler başlığı altında yer alması gereken “Özel Ad”ı da ayrı bir sözcük türü olarak göstermiştir.

"Özel Ad Bilgisi" (s. 47-54) başlıklı makalede, aslında genel adlardan oluştuğu halde sonradan birtakım anlam ayrıcalıkları kazanarak kendine has bir tür oluşturan özel adlar üzerinde durmuştur.

Yazar, özel adın, yapı bakımından genel ad ile aynı olduğunu yalnızca özel adın, genel ad içerisinde ayrı bir kategori oluşturduğunu belirterek şöyle der: "Herhangi bir dilin söz varlığı içinde, genel adlardan ayrı, özel ad olarak kullanılan ayrı bir malzemesi yoktur. Özel ad, dilin sahip olduğu malzemeden bir veya birkaçının değişik bir kategoride kullanılmasıdır. Özel adlar, bir dilin sözlüğünden veya gramerinden seçilen yapıların, tek bir varlığa ad oluşundan ibarettir; her özel adın genel ad halinde, genel ad olarak bir yaşantısı, bir anlamı vardır. Genel ad, sözlüğün, dil ve düşünce dünyasının bir üyesi olurken, özel ad, genel adın belirli bir fonksiyonla kullanımından ibarettir" (s. 50).

Karaağaç (2002: 47-54) özel adın, genel ad içindeki yerini ve genel addan farklılıklarını belirlendikten sonra ilerleyen sayfalarda özel adların özelliklerini:

1. Özel adlar genel ad kaynaklıdır,

2. Özel adlar, genel adlardan daha çok değişikliğe uğrarlar,

3. Özel adların başka dillerde anlam karşılıkları yoktur, ikinci bir dile çevrilemezler,

4. Özel adların çoklukları yoktur,

5. Özel adlarda anlam olayları görülmez, 6. Özel ad-varlık ilişkisi nedenlidir,

7. Özel adların genelleşmesi (s. 52-54) başlıkları altında incelemiştir.

Delice (2001: 28)’ye göre birleşik isim, "Birden fazla yalın veya kalıplaşmış kelimenin bir kişi veya varlık ismi oluşturmasıyla ortaya çıkan kelime öbeğidir.” Delice eskilerin ism-i mürekkeb diye tanımladıkları bu kelime öbeğini ifade etmek için mürekkep isim, birleşik isim, birleşik ad gibi terimler kullanıldığını ifade eder. Ona göre özel ismin unvanı olarak kullanılan ancak özel isme alem olduktan sonra özel ismin başında kullanılmaya başlayan unvan isimleriyle kurulan öbekler de özel isim öbeği olur: Nasrettin Hoca/ Hoca Nasrettin gibi.

Keskin (2003: 194), özel isimlerden önce gelen; unvan, makam, mevkii, rütbe, statü ve lakap bildiren kelimelerin de birleşik isim grubuna dâhil olduğunu belirtir.