• Sonuç bulunamadı

Uluslararasılaşma ve Standardizasyon (Ortak İçerik Oluşturma)

Küreselleşme ile birlikte dünyada teknolojik, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel ve mesleki alanlarda ülkeler arasındaki sınırlar ortadan kalkmış; ülkeler ve bireyler arasındaki rekabet artarak bütün faaliyetler uluslararası bir nitelik kazanmıştır. Bu gelişmeler, küresel anlayışa uygun bireyler yetiştirmenin önemini de gündeme getirmiştir. Küresel eğitim anlayışı, zaman ve mekân algısını değiştirmiş, tüm dünyada ortak eğitim düzeni zorunluluğu getirmiştir. Yükseköğretime yönelik talebin artması, üniversitelerin çok uluslu yapıya dönüşme ve bütünleşme süreci ile birlikte yeniden yapılanma ve kurumlar arası ortak bir yapı–disiplin getirme zorunluluğu doğurmuştur. Eğitim sistemini cazip hale getirmek, aradaki ayrılıkları en aza indirgemek, öğretim kalitesini yükseltmek için ülkeler arasında akademik standartlar geliştirmek mecburi bir hale gelmiştir. Tüm bu gelişmeler nedeniyle; dünya genelinde yükseköğretimde önemli bir değişim, dönüşüm süreci yaşanmaktadır. Ülkeler, kendi yükseköğretim sistemlerini karşılaştırarak benzer sorunlara ortak çözümler üretebilmek için bölgesel işbirlikleri oluşturmaya başlamışlardır. Bu işbirliğini sağlayan ise, Avrupa’da rekabetçi, şeffaf ve karşılaştırılabilir bir yükseköğretim alanı oluşturmak amacıyla başlatılan Bologna Süreci’dir. Bu sistem yükseköğretim kurumlarının ulusal ve uluslararası alanda birbirleriyle karşılaştırma yapmalarını, hedeflerine ulaşmada eksik yanlarını görebilmelerine imkân sağlar. Öğrencilerin ve akademisyenlerin yurtdışı eğitim programları ile kültürlerarası öğrenim ve etkileşim, yabancı öğrenciler için programlar, ortak müfredat geliştirme, kalite konusunda uluslararası tanınırlık gibi girişimlere olanak sağlar. Bologna Süreci; öğretim hedeflerinde ölçülebilir ve somut öğrenme kazanımları oluşturmayı

36

amaçlar. Bu öğrenme kazanımları ile öğrenme sürecinin tamamlanmasından sonra hem öğrencilerin neleri bilebilecekleri ve yapabilecekleri hem de hangi yeterliliklere sahip olacakları belirlenmektedir. Bu sayede öğrenci başarıları somut, ölçülebilir ve karşılaştırılabilir bir biçimde değerlendirilebilmektedir (Türer, 2013:197-201).

Rekabetçi eğitim piyasasında, öğrenci adayının bir üniversiteyi neden seçmesi gerektiği konusu kaliteye ilişkin endişeleri gündeme getirmiş; eğitim kurumlarının ayakta kalabilmeyi sürdürebilme, öğrencilere sunulan eğitim kalitesini yükseltme çalışmaları büyük bir önem kazanmıştır. Kurumlar bu süreçte kendi değerlerini de koruyarak hedeflerini ihtiyaçlar çerçevesinde geliştirmeli; var olan sistemi ortak amaçta buluşturmak için yenilenme sürecine girmelidirler. Kurumların programlar, müfredat, donanım, altyapı ve akademisyen kalitesi bakımından kendilerini sürekli geliştirmek, mevcut durumlarından her zaman daha iyi hale gelmek ve kendilerinden beklenen kaliteyi gerçekleştirdiklerine, sürekli bir iyileştirme arayışı içerisinde olduklarına dair topluma kanıt sunmak zorundadırlar.

Öğrenci odaklı bir yapıya dönüşen sistem; öğrencinin istediği zaman diliminde, istediği ülkede eğitimine devam edebilmesi ve elde ettiği yetkinliğin o ülkede tanınabilmesi gerekliliğini de doğurmuştur. Ortak program kapsamında başka bir üniversiteye kayıt yaptıran öğrencinin ders programının kendi üniversitesinde tamamladığı akademik kredi yüküyle kıyaslanabilmesi ve değerlendirilmesi söz konusudur. Küresel anlayışa uygun bireyler yetiştirmenin önemli olduğu günümüzde; standardizasyon sistemiyle kurumların uluslararası tanınırlık, diploma dereceleri vb. konularda yaşanan zorlukların üstesinden gelebilmesi için ortak bir prensip oluşturmaları gerekmektedir. Yükseköğretimde birbirleriyle karşılaştırılabilir ve kolay anlaşılır diploma ve dereceler oluşturulmalı, öğrencilerin ve akademisyenlerin hareketliliği kolaylaştırmalı ve yaygınlaştırılmalı, kalite güvence sistemleri ağı geliştirilmeli ve uygulanmalıdır. Standardizasyon sistemi, öğrenci hareketliliğine kolaylıklar getirir ve öğrencilerin üniversiteler arasında karşılaştırma yaparak, kendine en uygun üniversiteyi seçmelerini kolaylaştırır. Bologna Süreci’nin hedefleri arasında da yer alan bu unsurlar ülkemizde her ne kadar uygulansa da Türkiye’deki üniversitelerin kalite ile ilgili sorunlara yeterince odaklanmadığı ve eğitim sisteminin verimlilik talebini karşılayabilecek şekilde organize edilemediği gözlemlenmektedir. Ülkemizdeki eğitim müfredatı, kısa zamanda çok bilgi verme üzerine kurulu iken;

37

Avrupa ülkeleri, ihtiyacı olan bilgiyi nereden hangi şekilde, nasıl bulabileceğini bilen öğrenci modeli yetiştirmeyi amaçlayan bir sistem uygulamaktadır (Erbay, 2013: 25). Üniversiteler rekabetçi bir ortamda ayakta kalabilmek, öğretim kalitesini yükseltmek için kendi değerlerini de koruyarak yükseköğretim yapılanmasını geliştirmek için çaba harcamalıdır. Ülkeler arasında iletişimi sağlamalı ve eğitimde küresel bir boyut kazanmalıdır. Programlar, müfredat, donanım, altyapı ve akademisyen kalitesi, mezunların ve eğitime devam eden öğrencilerin kazanımları, deneyimleri, memnuniyetleri bakımından kendilerini sürekli geliştirmek, mevcut durumlarından her zaman daha iyi hale gelmek ve kendilerinden beklenen kaliteyi gerçekleştirdiklerine, sürekli bir iyileştirme arayışı içerisinde olduklarına dair kanıt sunmalıdırlar.

Standardizasyon ihtiyacı, akreditasyon süreci için kurumların eksiklerini görme ve telafisi açısından oldukça yarar sağlamakta; ulusal ve uluslararası arenada hem rekabeti hem de iş birliğini teşvik etmek için büyük önem taşımaktadır.

Standardizasyon ile kastedilen tek tip bir yükseköğretim modeli oluşturmak değildir. Dünyadaki her üniversitenin sistemi, gelişmişlik düzeyi farklıdır ve kendilerine özgüdür. Standartlaşma, yükseköğretim kurumlarının var olan farklılıklarını ve özgünlüklerini koruyarak ve net bir biçimde ifade ederek, aradaki farklılıkların uyumlu bir şekilde iletişim halinde olmalarını temsil eder. Yükseköğretim kurumları, kendilerini özgün veya farklı kılabilecek yenilikler yapmakta tamamen serbesttirler. Her ülkeye ve her üniversiteye göre farklılık gösteren öğretim dili, öğretim yöntemleri, eğitim-öğretim ortamını biçimlendiren değerler, eğitsel araç-gereçlerin farklılıklarının korunması yaratıcı ve etkin bir yükseköğretim için vazgeçilmezdir. Yeniliklerin ve yaratıcılığın önünü açacak her türlü girişim, üniversite özerkliğinin vazgeçilemez en temel koşullarındandır. Bu yeniliklerin ve farklılıkların hangi faaliyetlerle nasıl sağlanacağı, yeterliliklerin hangi şekilde öğrencilere kazandırılacağı ve bu yeterliliklerin gerçekte kazandırılıp kazandırılmadığının nasıl ölçüleceği ve tüm bu süreçlerde yükseköğretimde kalite güvencesinin nasıl sağlanacağı konusundaki özgünlük ve farklılıklar özenle korunmalıdır (Erdoğan v.d., 2010:11).

Ayrıca, globalleşen Dünyada bilgi ve teknoloji olarak gelişmiş ülkelerdeki üniversitelerin standartlarını göz ardı etmemek gerekir. Çünkü, Türkiye’deki üniversite mezunlarının rakiplerini, Avrupa ve Amerika gibi gelişmiş ülkelerin

38

üniversitelerinden mezun olanlar oluşturmaktadır. Böyle bir rekabet ortamında, ülkemizdeki üniversitelerin altyapısı bu gelişmiş üniversitelerin standartları dikkate alınarak donatılmalıdır. Kendi alanlarında uzman, Dünyada olup bitenleri izleyen, sanat, bilgi ve teknoloji üreten bireyler yetiştirebilmek için eğitim ve öğretim planlarının her kademesi gözden geçirilmeli, belirli hedeflere yönlendirilmesi ve yeniden planlanması gerekmektedir.

Benzer Belgeler