• Sonuç bulunamadı

UHUD SAVAŞI ve MUS'AB BİN UMEYR'İN ŞEHİT

1. ÇEŞİTLİ YÖNLERDEN ARAP YARIMADASI

2.5. UHUD SAVAŞI ve MUS'AB BİN UMEYR'İN ŞEHİT

UMEYR,İN ŞEHİT OLUŞU

Bedir' de ummadıkları bir mağlubiyetle karşılaşan Kureyşliler'in, bu yenilginin etkisini üzerlerinden atmaları ko­

lay gözükmüyordu. Zira hem Ebu Cehil, Nadr b. Haris gibi liderlerinin öldürülmesi, hem de sayı itibariyle kendilerinden

302 Doğrul, 1, 237-238.

303 İslam tarihinde Bedi r Savaşı 'yla ilgili olarak üç gazveden bahsedi lir: B irinci Bedir. '·Safevan Gazvesi" d iye bilinir. İkinci Bedir, ·'l3üyük l3edir" diye bili­

nen ve 624'te gerçekleşen savaştır. Üçüncü Bedir ise '"Küçük Bedi r" adıyla anılan ve İslam tarihi literatürüne ··Bedrü's-Sarra··, "Bedrü's-Suğra" ve "es­

Sevik" isimleriyle geçen gazvelerdir. Bkz. Şulul, 474.

1 4 8 Mus'ab bin Uıncyr'in Hayatı ve Kişiliği

üç kat daha az olan bir orduya karşı galip gelememeleri, on­

ları psikolojik olarak derinden etkilemişti. Durumu telafi etme amacıyla yakınlarını kaybeden Kureyşliler, Ebu Süfyan' a ge­

lerek kendisinin Darünnedve'de tutmuş olduğu Mekkeliler'e ait ticaret mallarından Medineli Müslümanlara karşı bir ordu hazırlamak istediklerini söylediler. Bu grup içerisinde Kureyş ulularından Esved b. Muttalib, Cübeyr b. Mut'im, Safvan b.

Ümeyye, İkrime b. Ebl Cehil gibi şahıslar da vardı.304 Ebu Süfyan bunlara Kureyşliler'in gerçekten bunu isteyip isteme­

diklerini sordu. Onlar da Kureyş'in hepsinin buna hazır ol­

duklarını belirtince Ebu Süfyan; "Zaten ben de buna katılacak olanların ilkiyim ve Abdumenaf oğulları da benimle beraber­

dir." dedi.305 Böylece Mekkeliler bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak elli bin dinarlık bir bütçe ile savaş hazırlığına başladılar. Kureyş dışından kabilelerin de desteği ile üç bin ki­

şilik bir ordu oluşturuldu. Ordu, bin deve yükü ticaret malı ile teçhiz edildi.306 Müslümanların asker sayısı ise Bedir' de olduğu gibi yine müşriklerinkinden az idi ve bu ordu Uhud' a doğru hareket ederken bin kişiden oluşmaktaydı. Ancak savaş baş­

lamadan önce münafıkların başı Abdullah b. Übeyy b. Selul, kendisine bağlı kişileri etkileyerek, Müslümanların arasından

304 İbnü '/-Esir. el-Kamil, iL 44; İhsan Süreyya Sırma, İslami Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad, Beyan Yayınları, İstanbul 2010, 85; Suruç, i l , I OO; Apak, İslam Tarihi, 1. 27 l .

305 İbn İshak. 30 l ; Vakıdi, 1, l 99-200; İbn Hişam, i l i, 23: İbn Sa'd, i l i, 3 3 ;

Taberi, I I , 1 27; Makdisi, iV, 1 98; İ bn Seyyidinnas, I I , 4-5; İbn Kesir, el­

Bidaye ve 'n-Nilıôye, i V, 23: İbn Haldun, Tarihu İbn Haldun, ıı, 434; Nedvi,

229; Köksal, iV, 1 08- I 09: Yıldız. 1, 458; Apak, İs/anı Tarihi, 1, 27 1 .

306 İbn İshak, 305: Vakıdi. 1, 200; İbn Sa'd, i l , 3 3 ; İbn Scyyidinnas, il, 6: İbn Kesir, el-Biddye ve 'n-Nilıaye, i V. 28: Zebidi, X, 1 86; Ilamidullah, /iz.

Peygamber 'in Savaşları, 53 ve İslam Peygamberi, 1, 233; Köksal, iV, I 09:

Ateş, 568; Sarıçam, /-iz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 1 69; Şulul, 567; Su­

ruç, il, ı O l ; Apak. İs/anı Tarihi, 1, 27 1 ; Sallabi, 94.

üç yüz kişi ile beraber ayrıldı ve böylece Müslümanlar yaklaşık olarak yedi yüze kişi kaldılar.307

Hz. Peygamber, Medine' de kalarak savunma savaşı ya­

pılması yönünde görüş belirtmesine karşılık sahabe, şehirden çıkarak düşmanla çarpışmaları gerektiğini belirttiler. Hz. Pey­

gamber, istişare sonucu ortaya çıkan bu görüşü kabul ede­

rek zırhını giydi ve ordusuna savaş için hazırlanmaları emrini verdi. Sahabe, daha sonra kendi görüşlerinden vaz geçerek Hz. Peygamber'in fikrini daha isabetli bulduklarını belirttilerse de Hz. Muhammed (s.a.s. ) bu teklifi; "Bir peygamberin zırhını giydikten sonra, müşriklerle karşılaşmadıkça, savaşmadıkça ve Allah onunla düşmanları arasındaki hükmünü vermedik­

çe zırhını sırtından çıkarıp yere koyması layık olmaz." diyerek kabul etmedi.308

İslam ordusu hazırlıklarını tamamlayarak Uhud Dağı'nın bulunduğu bölgeye doğru hareket etti. Müslümanlar "Şevt"309 denilen mevkiye geldiklerinde Abdullah b. Übeyy ile beraber olan yaklaşık üç yüz kişilik ekip Hz. Peygamber'in yanından ayrılarak savaşmaktan vaz geçtiklerini söylediler. Kur' an' da bu hususa şöyle işaret edilmektedir: "İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musibet Allah'ın izniyle olmuştu. Bu da Onun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana

çı-307 İbn Hişam. ili, 27; İbn Kesir, el-Bidaye ve ·n-Nihiiye, iV, 28-30; Hamidullah, Hz. Peygamber 'in Savaşları, 54; Doğrul, 1, 260-261 ; Hasan, 1, 1 50; Köksal, iV, 1 26, 1 30- 1 3 1 ; Şulul, 567; Vatandaş, il, 1 48- 1 49; Apak. İslam Tarihi. 1, 272;

Sallabl. 99- 1 00.

308 İbn İshak, 304; Vakıdi, ı, 2 1 4; İbn H işam. i l i, 27; İ bn Sa'd, i l , 35; Beyhaki, ili, 226; İbn Kesir, el-Bidaye ve 'n-Nilıılye, iV, 29; Hasan. 1. 1 50; Köksal, i V, 1 20- 1 24; Ateş, 568; Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 1 70-1 7 1 ; Yıldız, 1 , 460; Vatandaş, il, 1 46- 1 47; Suruç, il, 1 07- 1 08.

309 İbn llişam, Ill, 27; Apak, İslam Tarihi, 1, 27 1 -272.

Apak 'ın bahsi geçen eserinde "Şevt" kelimesi, "VcşC şeklinde yazılmıştır.

1 50 Mus'ab bin Umeyr'in Hayatı ve Kişiliği

karması içindi. O münafıklara; "Gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin!" denildiğinde; "Biz savaş olacağını bilseydik size ka­

tılırdık." dediler. Doğrusu o gün onlar imandan ziyade küfre yakındılar. Onlar ağızlarıyla, kalplerinde olmayan şeyleri söy­

lüyorlardı. Ama Allah onların gizlediklerini pekiyi bilir."310 Müslümanların sancaktarlığı Bedir Savaşı'nda olduğu gibi Mus' ab bin Umeyr' e verildi. Daha önceden de değinildiği üzere Abdüddar oğullarının Mekke'de sancaktarlık görevini ifa edi­

yor olmalarından dolayı Hz. Peygamber Mus'ab bin Umeyr'e bu görevi vermiştir. Allah RasOlü (s.a.s.), Uhud'da savaş için karargah kurduğunda, müşriklerin sancaktarlığını kimin yap­

tığını sormuş ve Abdüddar oğulları olduğu cevabını alınca;

"Biz vefaya onlardan daha çok bağlıyız." diyerek Mus'ab bin Umeyr'i yanına çağırıp sancağı ona verdi.311 Hazrec'in bay­

raktarlığını Hubab b. Münzir veya Sa'd b. Ubade; Evs'in bay­

raktarlığını ise Üseyd b. Hudayr yapıyordu.312 Aynı şekilde Kureyşliler'in sancaktarlığını ise Abdüddar oğµllarından Ebu Talha üstlenmişti.313

Vakıdi, bu savaşta tiz. Ali'ııin veya 1-lz. Mus'ab'ın sancaktarlığını yaptığını belirtir. Bkz. Viikıdl. 1. 2 1 5. Ayrıca bkz. İbn Sa'd, il, 35.

3 1 2 Vakıdi, ı, 2 1 5; İbn Sa'd, il. 3 5 ; Şakir, il, 2 1 1 ; Sallabl, 1 02.

3 1 3 Vakıdl. 1, 203; Belazuri. Ensôb, 1 , 53; Beyhaki, l l l, 209-2 1 O; İbn Seyyidinnas, il, 1 1 . (İbn Seyyidinnas, Talha'nın gerçek isminin Abdüddar oğullarından Şeybe'nin kardeşi Talha b. Osman olduğunu belirtmektedir.)

İbnü"l-Eslr, Usdıı '1-Gôbe adlı eserinin Vl. cildinin 209. sayfasında, müşrikle­

rin sancaktarlarından birinin Mus'ab bin Umeyr'in kardeşi Ebü Aziz olduğu­

nu ifade etmektedir.

Uhud Savaşı'na Abdüddar oğulları kadınlarından Mus'ab bin Umeyr'in annesi Hannas binti Malik, oğlu Ebu Azlz'le bera­

ber katılmıştı.314 Zaten bu savaşa Kureyşli kadınlar ayrı bir önem vermişlerdi. Zira birçoğunun akrabası, Bedir Savaşı'nda Müslü­

manlar tarafından öldürülmüştü. Kadınların savaşta yer alma­

ları daha çok askerleri galeyana getirmek ve onları savaşmaya kışkırtmak amacına yönelikti. Bunu da def çalarak ve Bedir' de öldürülenleri çağrıştıran şiirler okuyarak yapıyorlardı.315

Savaş, 625 yılında (hicri 3. yılın Şewal ayında) iki ordu­

nun Uhud Dağı eteklerinde karşı karşıya gelmeleriyle başla­

dı. Hz. Peygamber (s.a.s.), savaş stratejisi gereği Abdullah b.

Cübeyr'i elli kişi ile beraber Uhud Dağı ile Ayneyn Tepesi ara­

sındaki geçidi muhafaza etmekle görevlendirdi . Zira Ayneyn Tepesi, savaşın akıbetini tayin etmede kritik bir nokta idi. Hz.

Peygamber onlara; "Şu yerinizden sakın ayrılmayın! Bizi kuş­

ların kaptığını görseniz de, size haber göndermedikçe kesinlik­

le yerinizi terk etmeyin!" diye sıkı sıkıya emir verdi.316

Savaşın başlangıcında Müslümanların gözle görülür bir üstünlüğü söz konusu oldu. Müşriklerin bozguna uğradığını gören Ayneyn Tepesi'ndeki bazı askerler ganimet elde etme düşüncesiyle bulundukları yerden ayrılarak savaş meydanına doğru hareket ettiler. Abdullah b. Cübeyr her ne kadar onların yerlerinden ayrılmalarını engellemeye çalıştıysa da buna mu­

vaffak olamadı ve beraberinde sadece on kadar okçu kaldığı halde bulunduğu yeri korumaya çalıştı.317 Oldukça stratejik

3 14 Viikıdi, l, 203 ; İbn I Ii�iim, ili. 25; Taberi, i l. 1 28; Sülıeyli, ll l, 243 ; İbn Hacer, es-Sfreıü 'n-Nebevıj1ye, il, 249; Köksal, iV, 1 1 3 .

3 1 5 İbn H işam, ili, 3 I ; İbn Kesir. e/-Bidaye ve 'n-Nilıaye, iV, 3 3 ; Yıldız, 1 , 458.

3 1 6 İbn Sa'd, il, 44; İbn Kesir, e/-Bidôye ve '11-1\'ihôye, iV, 3 l ; Köksal. I V, 1 59.

3 1 7 Viikıdi. 1 , 220-22: İ bn Sa'd. il. 44-45: İ bn Kesir. e/-Uidaye ve 'n-Nihôye, IV.

46: Köksal. iV. 1 59; !\pak. İslam Tarihi. 1. 272.

1 52 Mus'ab bin Uıneyr'in Hayatı ve Kişiliği

öneme sahip olan Ayneyn Tepesi'nin korunmasındaki amaç, düşman ordusunun Müslümanları arkadan kuşatmasını engel­

lemekti. Bu önemi çok iyi bilen Kureyşliler'in komutanı Halid b. Velid, okçuların bulundukları yerden ayrıldıklarını görünce beraberindeki askerlerle Müslümanları arkadan kuşattı. Gani­

met peşinde koşan Müslümanlar, bir taraftan da savaş mey­

danından kaçan Kureyşliler'i kovalıyorlardı. Halid b. Velld'in İslam ordusunu arkadan kuşattığını gören Kureyşliler, savaş dengelerinin değiştiğini anlayınca kaçmaktan vazgeçip Müs­

lümanların üzerine doğru yöneldiler. Böylece onlar iki ateş arasında kalmış oldu. Galip durumdan bir anda mağlup du­

ruma düşmenin etkisiyle büyük bir şok yaşadılar. Düşman or­

dusunun çemberini aşamamanın etkisi ile sağa sola gitmeye başlayan Müslümanlar, bir taraftan da Hz. Peygamber'i koru­

maya çalışıyorlardı . Hz. Peygamber bu hengamede ordusuna;

"Allah'ın kulları, bana doğru geliniz! Allah'ın kulları bana doğ­

ru geliniz!" diyerek ordusunu yanına çağırıyordu. Bu çağrıya yaklaşık otuz kadar sahabe; "Senin yanından hiç ayrılmamak üzere, yüzüm yüzünün önünde siper ve kalkandır! Vücudum, vücuduna fedadır! Allah'ın selamı senin üzerine olsun"318 şek­

linde cevap verdiler. Dağılmaya başlayan Müslümanlar, to­

parlanmak amacıyla Uhud Dağı'na doğru yöneldiler. Onların Uhud Dağı' na sığınışlarını Kur'an-ı Kerim şöyle bildiriyor: "Al­

lah size yaptığı yardım vaadini gerçekleştirdi: Onun izni ile o düşmanlarınızı kırıp geçiriyordunuz. Allah'ın size arzuladığınız galibiyeti göstermesine kadar, böylece bu vaad yerine geldi.

Ama sonra siz isyan ettiniz; verilen emir hakkında çekiştiniz;

yılgınlık gösterdiniz. O esnada kiminiz dünya menfaatini is­

tiyordu; kiminiz ahiret mükafatını. Sonra Allah sizi denemek için onlara karşı size verdiği desteği geri çekti; bozguna

uğra-3 1 8 Viikıdi, 1. 240-24 1 ; Köksal, i V, 1 62.

dınız. Bununla beraber sizin kusurlarınızı bağışladı da! Zaten Allah müminlere bol lütuf ve inayet sahibidir. O vakit siz savaş meydanından hızla uzaklaşıyor, dönüp hiç kimseye bakmı­

yordunuz. Peygamber ise peşinizden sizi çağırıp duruyordu.

Bunun üzerine Allah, keder üstüne keder vererek sizi cezalan­

dırdı. Allah'ın sizi affetmesi ne elinizden gidene, ne de başınıza gelen felakete esef etmemeniz içindir. Allah bütün yaptıkları­

nızdan haberdardır. "319

Hz. Peygamber, Uhud' da çeşitli yerlerinden yaralan­

mış ve birkaç dişi kırılmıştı. Savaşın ilerleyen bölümlerinde Efedimiz'in (s.a.s) şehit edildiği şayiası yayıldı. Ebu Süfyan kendi ordusuna; "Hanginiz Muhammed'i öldürdü?" diye so­

runca, İbn Kamla; "Ben öldürdüm." diye cevap verdi.320 Oy­

saki İbn Kamla, Mus'ab bin Umeyr'i Rasulullah'a benzettiğin­

den onu şehit ettiğini sanmıştı. Hz. Peygamber'in (s.a.s.) ya­

nında bulunan birkaç sahabe, onu ok yağmurundan koruyor ve ona siper olmaya çalışıyorlardı. Sa'd b. Ebl Vakkas, Talha b. Ubeydullah, Hz. Ali, Hz. Ebu Bekr, Hz. Hamza, Şemmas b. Osman, Malik b. Sinan, Ziyad b. Seken, Hz. Ömer, Ebu Dücane, Katade b. Nu'man, Vehb b. Kabus, Süheyl b. Huneyf gibi ashab, Allah Rasulü'ne (s.a.s.) siper olurken yaralandılar ve bunlardan bazısı şehit oldu.321

Hz. Peygamber'i düşman saldırılarından koruyan ve ona siper olan sahabeden birisi de Mus'ab bin Umeyr'di. Mus'ab, Uhud' da müşriklerin sancaktarlarından olan ve aynı zaman­

da kendi amcası olan Şurahbil b. Haşim'i, Abduşurahbil b.

Haşim b. Abdimenaf b. Abdiddar da denir, savaşta

öldür-3 1 9 Al-i İmran, öldür-3/ 1 52- 1 5öldür-3.

320 Vakıdi, 1, 236.

32 1 Vakıdi, 1, 240: İbn Sa'd, 11, 40: Köksal. iV, 1 56- 1 72; Vatandaş. il, 1 55- 1 6 1 .

1 54 Mus'ab bin Umeyr'in Hayatı ve Kişiliği

müş322 ve böylece din bağının, İslam'da kan bağından önce geldiğini ortaya koymuştur. Aynı kararlılığı Bedir Savaşı'nda esir alınan kardeşi Ebu Aziz hakkında da göstermişti. Kaldı ki bu savaşta, karşı cephede akrabalarından birçok kişi bulun­

masına rağmen Mus'ab'ın duruşunda herhangi bir değişiklik olmamıştı. Nitekim o, Ebu Aziz' in Uhud' da Kazman Hallf Beni Zufr tarafından öldürülmesine323 herhangi bir tepkide bulun­

mamıştır. Aynı şekilde karşı cephede annesinin Kureyş asker­

lerine moral ve motivasyon sağlamak amacıyla bulunması da onu etkilememiştir.

Mus'ab'ın Uhud'da şehit olması, kaynaklarda şu şekilde anlatılır: Uhud' da Müslümanların dağıldıklarını ve panikledik­

lerini gören müşriklerden Abdullah b. Şihab ez-Zührl, Utbe b.

Ebl Vakkas, Abdullah b. Kamla ve Übeyy b. Halef Rasulullah'ı öldürmek üzere yemin ettiler.324 Bunlardan Abdullah b. Kamla, Kureyş'in cengaverlerindendi.325 İbn Kamla, Rasulullah'a yak­

laşarak onu şehit etmek üzere hamle yaptı. Bu esnada Mus'ab bin Umeyr Allah Rasulü'nü korumak amacıyla onun karşısına çıktı. İbn Kamla o gün çift zırh giymişti.326 Hz. Peygamber'i şehit etmek için kılıcını salladı ve onu yaraladı. Mus' ab bin Umeyr bir elinde sancak, diğer elinde kılıç olduğu halde ona karşı koyuyor, ama bu kılıçlar onu öldürmeye yetmiyordu. Al­

dığı kılıç darbesiyle önce sağ kolu kesilen Mus'ab bin Umeyr, yere düşürmemek için sancağı sol eline aldı. İbn Kamla, onun sol elini de kesince sancağı kollarıyla göğsüne bastırmaya

ça-322 l3clazurl, Ensab, 1, 54.

323 ez-Zübeyr!, Nesebıı Kureyş, 254; İbn H azın, Cenıherelu Ensdbi '/-Arab, 1 26 ve Cevamiu '.ç-Sireıi 'n-Nebeviyye, Diiru' l-Kütübi'l-İlıniyyc. Beyrut 2003, 1 76;

Bcrlğiş, 32-33; Y ıldırım, 3 86.

3 24 Vakıdl, 1, 344: Belazuri. 1 , 3 1 9; İbn Kayyinı, i l i, 1 97; İbn Kesir, el-Biddye ve 'n-Nidye, iV, 56-57.

325 Vakıdl. 1. 243-247; İbn Sa'd. il. 3 5-40: Doğrul, 1 , 264.

326 Vakıdl, 1, 236-240; İ bn Sa'd. il. 3 5-40: Haylamaz. i l , 1 46.

lıştı. Nihayetinde İbn Kamla, ona mızrağıyla hamle yaptı ve dayanma gücü kalmayan Hz. Mus'ab yere düşerek şehit ol­

du.327 Giymiş olduğu zırh nedeniyle Peygamber Efendimiz'e (s.a.s) benzeyen Mus'ab bin Umeyr'i şehit eden İbn Kamla, Allah Rasulü'nü şehit ettiğini sanarak; "Ben Muhammed'i öl­

dürdüm." diye bağırıp müşriklerin yanına döndü.328

İslam tarihi kitaplarında Mus'ab bin Umeyr'in şehit olu­

şundan sonra gerçekleşen bir olay vardır: Mus'ab bin Umeyr Uhud'da şehit düştüğünde bayraktarlık görevini

yapıyor-327 İbn İshak, 308; Vakıdi, 1, 239; İbn Hişam, i l i, 36; Belazuri, Ensab, 1, 1 28;

İbn Sa'd, il, 40; İbn Hazın, Cevamiu 's-Sire, 1 67; İbn Abdilberr, el-İstiab fi Ma 'rifeti '/-Ashab, 699; Süheyli, I I I, 256-257; İbnü'l-Cevzi, 1, 392; İbnü'l­

Esir, el-Kamil, il, 50 ve V, 1 76; İ bn Seyyidinnas, il, 2 1 -22; İbn Kesir, el­

Bidaye ve 'n-Nihaye, iV, 6 1 ; Şakir, 11, 225; Doğrul, 1, 263; Köksal, IV, 1 75;

Beriğiş, 1 99-200; Yıldız, 1, 464; Sarı çam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 1 75; Vatandaş, 1 1, 1 58; Şelebi, 1 45; Halid, 29; Suruç, il, 1 29- 1 30; Sallabi, 1 06; Haylamaz, i l, 1 72.

Abdullah b. Kamia için "İbn Kamia el-Leysi" de kullanı lmaktadır.

Bazı kaynaklarda J-lz. Mus'ab'ın, Abdullah b. Kamia tarafından değil de Übeyy b. Halef tarafından şehit edildiği belirtilmektedir. Bkz. Beyhaki, 111, 2 1 1 ; İbn Seyyidinniis, il, 24.

Uhud'da Üheyy b. Halef'le ilgili olarak şunlar anlatıl ır: l·lz. Peygamber'in Uhud'da bulunduğu yere doğru gelen Übeyy b. Halef, ona; "Ey Muhammed!

Sen kurtulursan, ben kurtulmam!" diyerek laf attı. Bunun üzerine Hz. Pey­

gamber, ashabına; '·Bırakın gelsin" dedi. Übeyy, Allah Rasfılü'ne yaklaşınca, Hz. Muhammed mızrağını alarak ona doğru yöneldi. Übeyy hunu görünce kaçmaya başladı. 1-Iz. Peygamber; "Ey yalancı, nereye kaçıyorsun?" dedi ve mızrağını fırlatarak onu boynundan miğferle, zırh gömleğinin yakası arasın­

dan vurdu ve onu hafifçe yaraladı. Bunun üzerine o düştü ve; "Vallahi Mu­

hammed beni öldürdü!'' dedi. Arkadaşları bu yaranın çok önemsiz bir şey ol­

duğunu söyledilerse de, Uhud'dan sonra Mekke'ye dönerken yolda öldü.

Konu için bkz. Vakıdi, 1, 25 1 -252; İbn Hişam, 111, 47; İ bn Kesir, el-Bidaye ve 'n-Nihdye, iV, 59-60; Köksal, iV, 1 82- 1 84.

Edinilen görüşe göre Hz. Mus'ab, İbn Kanıia tarafından şehit edilmiştir. İslam tarihi kaynaklarının çoğunda bu yönde ifadeler bulunmaktadır.

328 Viikıdi, 1. 236; İbn Hişam, i l i, 36; Taberi, il, 1 36; Şakir, il, 225; Doğrul, 1, 263; Sarı çam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 1 75; Vatandaş, i l, 1 58;

Suruç, il, 1 30.

1 56 Mus'ab bin Umcyr'in Hayatı ve Kişiliği

du. Şehit olunca bayrak yere düştü. Bunun üzerine Allah, Mus'ab'ın suretinde bir meleği oraya gönderdi ve melek san­

cağı yerden alarak savaşın sonuna kadar onu taşıdı. Savaş esnasında bir ara Hz. Peygamber; "Ey Mus'ab ilerle!" deyince, melek; "Ben Mus'ab değilim" diye cevap verdi ve Hz, Pey­

gamber onun Mus'ab olmadığını anladı.329

Konunun tartışılacak yönünün olması tabiidir. Bu tar­

tışmalara girmeden sadece şu husus söylenebilir ki, Allah'ın yardımının hem Bedir'de, hem de Uhud'da açıkça görüldü­

ğü ve bunların Aı-i İmran ve Enfal Sureleri başta olmak üzere Kur'an'ın çeşitli yerlerinde anlatıldığı nazar-ı dikkate alındığın­

da bu olağanüstü durumların görmezden gelinmesini gerekti­

recek bir durumun olmadığı anlaşılabilir. Mus'ab bin Umeyr'in suretini meleğin alması olayına da bu açıdan bakılması gerek­

tiğini düşünmekteyiz.

Uhud Dağı'na sığınan sahabe, Allah Raslılü' nün çağrısıy­

la yeniden toparlanmaya başladı. Mekkeliler'le ortaya konan

329 Vakıdi, 1. 234; İbn Sa'd, i l. 39; İbn Şeybe. 23 1 -232; Belazuri, Ensiib, 1, 55;

İbnü'l-Cevzi. 1, 392-393 ; Haınidullah, İslam Peygamberi. il. 1 009.

Muhammed 1-Iamidullah, bu olay hakkında şu yorumu yapmaktadır: '·Bu bay­

raktar şehit düştüğünde, Müslümanların cesaretlerini kaybetmemeleri için Mus'ab'a benzeyen bir melek bayrağı alıp kaldırmıştır." Bkz. Hamidullah, İslam Peygamberi, i l, 1 009.

Aynı kaynakta bu olaya ilişkin olarak İbn 1-Iişam'dan şu i fadeler eklenmiş­

tir: "İbn Hişam'daki kayda göre Mus'ab şehit edilince RasCılullah'ııı livayı Ali'ye verdiği ve Uhud'da harbin kızıştığı bir sırada RasCılullah'ın Ensarın rayesi altında oturduğu ve Ali'ye; ''Raye'yi ilerle!" şeklinde emir gönderdi­

ği de kaydedilmektedir. Bkz. Hamidullah, İshlm Peygamberi. il. I 009. Bu rivayete esas teşkil eden konu. öyle zannedilmektedir ki Hz. Mus'ab' ın şehit oluşundan sonra sancağı alan kişinin Hz. Ali olmasıdır. Zira bazı kaynaklarda Hz. Mus'ab'ın şehit olmasından sonra yere düşen sancağı onun aldığı rivayet edilir. Yine rivayet edilmektedir ki, Mus'ab'ın Müslüman olan kardeşi Ebfır­

RCım sancağı yerden almı�tır.

mücadele sonucunda kesin bir netice elde edilmeden her iki taraf da kendi karargahlarına çekildiler.330

Mekkeliler'in komutanı Ebu Süfyan, savaş sonunda Uhud Dağı'ndaki Müslümanlara seslenerek Bedir Savaşı'nın intika­

mını aldıklarını ve bir yıl sonra yeniden kendileri ile savaş­

mak istediklerini belirterek meydan okudu.331 Hz. Muhammed (s.a.s.), bu isteği kabul etti ve gerçekten bir yıl sonra belirtilen yere askerleriyle giderek orada yaklaşık bir hafta beklemiş ve Mekkeliler'in gelmemesi üzerine geri dönmüştür.332

Hz. Peygamber Uhud'da iken Mekkeliler'in Müslümanlara yeniden saldıracakları duyumunu alınca Uhud'un ertesi günü Kureyş ordusunu takip etmek amacıyla Medine'ye sekiz mil mesafede bulunan Hamraü'l-Esed'e kadar gitti. Burada beş gün boyunca ordusuyla bekleyen Hz. Muhammed, herhan­

gi bir olayla karşılaşmadan Medine'ye geri döndü.333 Kur'an-ı Kerim' de bu olay şu şekilde anlatılır. «Hele o yara aldıktan son­

ra Allah'ın ve Rasulü'nün çağrısına uyup gönül verenlere, hele onlar gibi ihsan ve takva sahiplerine pek büyük mükafatlar vardır. Onlar öyle kimselerdir ki halk kendilerine; "Düşmanla­

rınız olan insanlar size karşı ordu hazırladılar; aman onlardan kendinizi koruyun." dediklerinde bu tehdit onların imanlarını artırmış ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!" demişlerdir.

Sonra da kendilerine hiç bir fenalık dokunmadan, Allah'tan bir afiyet, selamet ve lütuf ile geri döndüler ve Allah'ın rızasına uydular. Allah çok büyük lütuf ve inayet sahibidir."334

3 3 0 Vakıdl, 1, 249-250; İ bn Sa 'd, i l , 45; Apak, İslam Tarihi. I. 274.

33 1 İbn H işam. I l l , 54; Hamidullah. İslam Peygamberi, 1, 239; Köksal, i V, 2 1 9-220; Apak, İslam Tarihi, 1, 275 .

3 3 2 Beyhaki. i l i , 3 1 5; Köksal. i V, 220; Apak, İslam Tarihi. 1, 277.

333 Beyhaki, i l i, 3 1 5; Apak. İslam Tarihi, 1 , 277.

334 Al-i İmnln. 3/ 1 72- 1 74.

1 58 Mus'ah hin Uıneyr'i n Hayalı ve Kişiliği

Allah Rasulü (s.a.s.), savaşın bitiminden sonra savaş mey­

danında şehitlerin yanına vardı. Medine'den de halkın gelme­

danında şehitlerin yanına vardı. Medine'den de halkın gelme­

Benzer Belgeler