• Sonuç bulunamadı

Transendental Estetik:

2.3. Bilgi:

3.1.1. Transendental Estetik:

Transendental estetiğin gerçekleştireceği iş a priori duyusallığın ilkelerini ele almak yani duyusallığın formlarını ortaya koymaktır. Bir bilgi nesnelerle hangi kipte ve hangi araç yolu ile ilişkili olursa olsun onlarla dolaysızca ilişkisini sağlayan ve tüm düşüncenin araç olarak göz önünde tuttuğu şey sezgidir. Nesnelerin bizi etkileyiş kipi yoluyla temsilleri (representations) alma yetisine (alıcılık) duyarlık (sensibility) denir. Duyarlık (sensibility) aracılığıyla nesneler bize verilirler ve yalnızca bu, bizim için sezgileri mümkün kılar. Anlama yetisi (understanding) vasıtasıyla düşünülür ve kavramlar buradan doğar. Tüm düşünce doğrudan ya da dolaylı belli işaretler aracılığıyla en sonunda sezgilerle bizim durumumuzda, duyarlıkla ilişkili olmalıdır. Çünkü nesne bize başka hiçbir yolla verilmez. Bir nesnenin temsil kapasitesi (capacity for representation) üzerindeki etkisi, o nesne tarafından etkilendiğimiz sürece duyum (sensation) dur.

Kendini duyum yoluyla nesne ile ilişkilendiren sezgiye ampirik (empirical) denir.

Ampirik bir nesnenin belirlenmemiş nesnesine görüngü (appearence) denir. Görüngüde duyuma karşılık düşeni onun maddesi olarak, görüngü çoklusunu belirli ilişkiler içinde

17 Kant, a.g.e, 1993, s. 45 (giriş).

18 Kant, a.g.e, 1993, s. 45 (giriş).

86

düzenlenebilir kılanı ise görüngünün biçimi (form) olarak adlandırmaktadır.

Duyumların düzenlenebilme ve belli bir biçime koyulabilmelerinin yegâne imkânı olan şeyin kendisi yine duyum olamayacağı için bize tüm görüngünün maddesi (matter of all appearence) yalnızca a posteriori veriliyor olsa da biçimi tüm duyumlar için zihinde hazır yatıyor olmalı ve bundan dolayı tüm duyumdan ayrı değerlendirilebilmelidir.19

İçlerinde duyuma ait hiçbir şey bulunmayan tasarımları saf (transendental anlamda) olarak adlandıran Kant genel olarak duyusal sezgilerin saf biçiminin zihinde a priori bulunduğunu ve görüngülerin tüm çoklusunun, belli ilişkiler içinde bu biçim altında sezildiğini belirtir ve saf duyarlığın bu biçimini saf sezgi olarak adlandırır. Bir cismin temsilinden zihnin ona ilişkin olarak düşündüklerini –töz, kuvvet, bölünebilirlik vb.- ve benzer olarak onda duyuma ait olanları – içine işlenemezlik, sertlik, renk vb.- yalıtınca yine de ampirik sezgiden geriye saf sezgiye ait uzam ve şekil kalacaktır. Bunlar duyuların ya da duyumun fiili bir nesnesi olmaksızın bile, zihinde yalnızca duyarlığın bir biçimi olarak a priori yer alır. Duyuma ait her şeyi ayırdığımızda geriye duyarlığın a priori sağlayacağı tek şeyin saf sezgi ve görüngülerin yalnızca biçimi yani uzay ve zaman kalacaktır.20

3.1.1.1. Uzay (Uzam ya da Mekân)

Mekân kavramının (temsilinin) onu anlamamızı sağlayan bazı temel özellikleri vardır. Bunlardan birincisi mekan temsili dış görünüşlerin ilişkisinden çıkarılabilecek ampirik bir kavram değil, aksine bu temsil yoluyla dış görünüşler mümkün olabilir ve onların temelinde yer alan zorunlu a priori bir temsildir. İkincisi mekân, genel olarak şeylerin ilişkilerinden üretilmiş genel bir kavram değil, saf bir (görü) kavrayıştır. Üçüncü olarak da mekân eş zamanlı tek tek mekân parçalarını kendisinde içeren sonsuz bir büyüklük olarak temsil edilir. Mekân hakkındaki en temel temsil onun a priori bir kavrayış (görü) olduğu fakat bir kavram olmadığıdır.

19 Kant, a.g.e, 1993, s. 51.

20 Kant, a.g.e, 1993, ss. 51-2.

87

3.1.1.2. Zaman

Zaman kavramının (temsilinin) da mekân temsili gibi bazı temel özellikleri vardır.

Öncelikle zaman temsili de mekan temsili gibi ampirik bir kavram değil a priori bir temsildir. Eğer öyle olmasaydı zamanın eş zamanlılığı ve art zamanlılığı algıda tezahür etmezdi. Bu yönüyle bütün kavrayışların temelinde yer alan zorunlu bir temsildir. A priori verili olmasıyla tüm gerçekliği zamanda mümkün hale gelen görünüşlerin hepsi kaybolabilir fakat (imkânların evrensel koşulu olarak) zaman ortadan kaldırılamaz. İkinci olarak zamanın yalnız bir boyutu vardır. Değişik mekânların ardışık değil de eş zamanlı olması gibi değişik zamanlar da eş zamanlı değil, ardışıktır. Üçüncüsü zaman, diğer kavramların altında toplandığı üretilmiş genel bir kavram değil, duyulara ait kavrayışın (görü) saf formudur. Farklı zamanlar bir ve aynı zamanın parçalarıdır. Son olarak sonsuz zaman ve sonlu zaman temsili ancak kavrayış (görü) temel alınarak belirgin olabilir.

Zaman ve uzay çeşitli sentetik bilgilerin a priori türetilebildiği iki bilgi kaynağıdırlar. Zaman ve uzay birlikte alındıklarında tüm duyusal sezginin arı biçimleridirler ve böylece a priori sentetik önermeleri olanaklı kılarlar. Fakat bu a priori bilgi kaynakları yalnızca duyarlığın koşulları olmakla kendi sınırlarını da belirlemiş olurlar.21

(…) mekân ve zaman Demokritos ve sonra da Newton’da mutlak ve gerçek, Descartes’ta sadece nesnelerin bir sıfatı, bir belirlenimi; Leibniz’de nesneler idrak edilmedikleri zaman bile nesnelerin kendilerinde bulunan ilinekleri olmasına karşın Kant’ta ise mekân ve zaman bütün bunlardan farklı olarak duyarlığın sadece a priori formlarıdır ve objektif hiçbir realiteleri yoktur. Kant’ın bu düşüncesi düşünce tarihinde daha önce ileri sürülmemiş olan orijinal bir görüştür.22

Transendental kavramlar formel (mantıksal) kavramlara dayanmazlar, tam tersine formel kavramlar transendental kavramlara dayanır ve son temelde geçerliklerini bunlara borçludur. Kant bu durumu tam açıklıkla Prolegomena’da şöyle özetler:

Aristoteles böyle on tane saf elemanter kavramı kategoriler23* adı altında bir araya toplamıştı. Yüklemler diye de adlandırılan bu kategorilere o, ne var ki zaten kısmen

21 Kant, a.g.e, 1993, s. 59.

22 Özden ve Elmalı, a.g.e, 2012, s. 326.

23* Aristoteles’e göre var olmak öncelikle töz yani çeşitli nitelik ya da yüklemlerin dayanağı olmaktır. Var olmak, kendi varlığını devam ettirmek için başka bir şeye ihtiyacı olmayan (i) töz (örneğin, insan) ilk ve

88

her birinde bulunan ( Prius, simul, motus gibi) beş art yüklem (postpredikament) daha eklemek (oppositum, prius, simul, motus, habere) gereğini duydu. Ne var ki bu rapsodi, kuralına uygun olarak geliştirilmiş bir ide olmaktan çok, gelecekteki araştırıcılara bir uyarı sayılmıştır… insan bilgisinin saf (empirik hiçbir şey içermeyen) ögelerini araştırırken, ancak uzun süre tekrar tekrar düşündükten sonra, duyarlığın saf temel kavramlarını (uzay ve zamanı) anlığın saf kavramlarından güvenilir şekilde ayırt etmeyi ve birbirinden ayırmayı başarabildim. Böylece bu listeden ancak 7, 8 ve 9. Kategoriler muhafaza edildi. Öbürlerinin bana hiçbir yararı olmadı; çünkü anlığı kendisine dayanarak tam olarak ölçmeye ve onun saf kavramlarının çıktığı tüm işlevleri tam olarak saymaya ve kesinlikle belirlemeye imkan verebilecek hiçbir ilke mevcut değildi. Ama böyle bir ilke bulabilmek için , tüm geriye kalanları içeren ve ancak çeşitli kiplikler veya momentlerle farklılaşan, tasarımın çeşitliliğini düşünmenin birliği altında topluca taşıyan bir anlık edimi aradım ve bu anlık ediminin yargıların içinde oluştuğunu buldum. Burada mantıkçıların çalışmaları bazı eksiklikleri olmakla birlikte önümde hazır duruyordu.

Böylece kendimi her türlü obje bakımından belirlenmemiş olan anlık işlevlerinin tam bir çizelgesini ortaya koyabilecek durumda buldum. En sonunda yargıda bulunma işlevlerini genellikle objeyle veya hatta yargıları objektif geçerli olma koşuluyla ilgi içine sokunca, anlığın saf kavramları ortaya çıktı; bunlar öyle kavramlardı ki ben ancak bunların ve bunlar içinden de ancak bu kadarının – ne daha çoğu ne de daha

temel kategoridir. Tözü sonraki belirlenimler açısından dayanak olarak alan Aristoteles, metafiziksel açıdan onu özelliklerin taşıyıcısı, mantıksal olarak da yüklemlerin kendisine izafe edilebildiği özne diye tanımlar.

Özü ile kaim olan bir şey olarak tözün dışında dokuz kategori daha olup onlar toplam ilinekler olarak anlaşılırlar. Bunlar, şeylerin değişme ve oluş içindeki bütün özelliklerini kavramayı sağlayan temel yapıtaşları olup ancak töze bağlı olarak var olabilirler. Aristoteles geri kalan dokuz kategoriyi töz-ilinek kavrayışı içinde şöyle sıralar: (ii) var olanların birliğini ve art arda gelişini ifade eden nicelik (Örneğin iki dirsek uzunluğunda) (iii) bir töz ya da şeyin nasıl olduğunu bildiren nitelik(örneğin beyaz),(iv) varlığı başka şeylere bağlı olanın durumunu ortaya koyan bağıntı(örneğin çift),(v) nerede? Sorusunun cevabı olarak mekan ya da yer (örneğin lisede) (vi) ne zaman? Sorusunun cevabı olan kategori olarak zaman (örneğin, dün),(vii) bir şeyin kendisinin ya da belirli parçalarının içinde bulunduğu mekanın belirli parçalarıyla hizalı ve uyuşma içinde olması anlamında durum (örneğin oturmaktadır) (viii) bir şeyin başka bir şeyle olan belli bir ilintisi olarak sahip olma(örneğin ayakkabılı),(ix) etki eden bir şeyin başka bir şeyi etkilediği zaman etki edene arız olan durum olarak etkinlik (örneğin kesiyor),(x) etkiye maruz kalan şeyin durumunu ifade eden edilginlik (örneğin, kesiliyor).

Kategorilerle ilgili sınıflamada iki temel ölçüt, sırasıyla tikel-tümel ve töz-ilinek karşıtlığını kullanan Aristoteles açısından ilk ve temel kategori tözdür. Özellikle mantıksal bakış açısından var olmak onun gözünde hakkında konuşulabilecek ve tam olarak tanımlanabilecek bir şey olmak anlamına gelir. Kendisi için “var olmanın” hakkında konuşulabilecek, yüklemlerin konusu olabilecek bir şey olmak anlamına geldiği Aristoteles’te demek ki gerçekten var olan, Platon’da olduğu gibi tümeller değil de bireylerdir, şu diye gösterebildiğimiz belirli bir doğaya sahip olan varlıklardır. (felsefe tarihi, 117 ahmet cevizci)

89

azının- nesneler hakkında saf anlıktan çıkan tüm bilgimizi oluşturduklarından emin olabilirdim.24

Kantın burada ayrıca vurguladığı nokta kategorilerin sayıları kadar her sınıftaki kategorilerin sayısının da belirli ve üç olduğudur. Ayrıca burada üçüncü kategori ikinci ve birinci kategorinin sentezinden ortaya çıktığı da bu vurguya ilave edilmelidir. Kant zihnin iki ayrı fonksiyonundan söz ederek bunları transendental analitik (kategoriler teorisi) ve transendental diyalektik olarak belirlemiştir. Transendental analitik, zihnin kavramları birleştirip hükümlere ulaşma niteliği iken transendental diyalektik ise hükümleri tümel kavramlar yani ideler altında toplama niteliğidir25 Transendetal analitik temel olarak kategoriler kısmını ilgilendiren teorisini içermesi nedeniyle bizi ilgilendiren kısımdır.

Benzer Belgeler